@okurveyazarolankiz
|
-Tiago- O... İyi değildi. Bacağı daha kötüydü. Ve ben.. artık hiç bir şeye inanamıyordum. Tam 2 saat sonra dövüşü vardı ama.. Kalbi durmuştu. Gelmişti hayata geri Ama ben ne yapacağımı bilmiyordum. -Kalbi durduğunda- Odamı öylesine düzenliyordum. Valencia yanıma gelecekti. Sabah kahvaltısı yapacaktık. Ve yemek bendendi. Güzel bir yemek hazırlamıştım. Ama kapımın yumruklanmasıyla durdum. " Ne oluyor be. " Diye mırıldanıp kapıyı açtım. Benedict " Valencianın kalbi durdu! Tüm herkes yoğun bakıma toplandı!" Dediğinde o cümleler kulağımda çınladı. Kalbi durdu. Kalbi durdu. Kalbi durdu. " Ne? Şaka mı bu?" Dedim. " Ya nee şakası yaa!" Diye ağlamaya başladığında olayın gerçekliğini anladım. Koşarak merdivenden indim. Hayır. Hayır. Hayır. Yoğun bakım. Valencianın yataktaki bedeni... Camın arkasındaki koca kalabalık. Bazı sivil insanlar. Bağırışlar. Ben... Ne yapmıştım. Peter şok cihazını küçük kadının bedenine bir kez daha bastırdı. Küçük hastamın bedeni havaya kalkıp yatağa geri düşerken Peter tekrar denedi. Ama yine düz çizgiydi monitör. Herkes bağırırken ben öyledine gür ve acı bir çığlık attım ki.. " VALENCİA! " Diyerekten. Herkes sustu. Herkesin ağlaması. Kralların yapabilirsin demelerine kadar. Merdivenden tamamen indim ve her insanı ittirerek cama gittim. Güvenlik beni ittirdi " Giremezsiniz Tiago Bey. Peterin ve Louisin izni yok!" Dedi. Louis de içerde ağlayarak Valenciaya destek oluyordu. Duymasa bile. " Sikerim seni de iznini de lannn! Kadınım gidiyor benim... Benim yüzümden gidiyor lanet olsun nasıl giremem! Çekil önümden!" Diye bağırdım saçlarımı yolarken. Güvenlik " Geçemezz.. " diyecekken ben ona bağırıp " Gebertirim lan seni! Çekil karşımdan! Çekil!" Dedim. Korkarak çekilince içeriye girdim. Valencianın bedenine gelince yatağın köşesine oturdum. Ellerimi yaralı omzuna koydum. Onu sertçe sarstım. " Valencia! " Diye bağırdım. Gözlerimden yaşlar kendi halinde akıyorlardı. Yanağına sertçe vurmaya başladım. Ayılmalıydı. " VALENCİA! Uyuma! Uyuma!" Diye bağırdım. Onu daha da çok sarstım. Peter ağlarken " Tiago. Öldü o. " Dedi. " Hayır!" Diye bağırdım. " Hayır ölemez o! Benim yaptığım lanet bir şeyden ölemez!" Ve ben o an herkesin önünde ağlamaya başladım. O kadar ağladım ki. Bağırmayı kestim. " Valencia. Hayır. Hayır küçük hastam. Sen ölemezsin. Sen... Benim yüzümden ölemezsin. Ben çok kahrolurum bak. Seni öldürdüm diye çok ağlarım. Sen sevmezsin ağlamamı. Valencia! Uyan! Bırakma bu durumda beni! " Dedim. Başımı onun sıcak boynuna yasladım. Sımsıcaktı boynu. O ölmemişti. Ben biliyordum bu da oyundu. Kabustu bu. Değil mi? Boynuna minik bir öpücük kondurdum ve ensesine doğru sarıldım. Daha fazla ağladım. " İstemiyorum Valencia. Ölmeni istemiyorum. Yalvarırım yaşa. Sen yaşa... Valla kendimi gebertirim şurda. " Diye bağırdım. Elimi neştere uzattım. Neşteri alıp boynuma yasladım. " Valencia. " Dedim. Herkes yine bağırmaya başladı. Louis hemencecik aldı elimden neşteri. Elimi Valencianın göğsüne vurdum. 3 kez yumruk attım göğüs kafesine. " Valencia!" Diye bağırdım. Boynunda ağlamaya devam ettim. İşte o an herkesin ümidi kesilmişken monitörden bir kaç bipleme sesi geldi. Peter bağırarak " Yaşıyor! Değerleri fırlıyor! Tiago! Yumruğun onu hayata getirdi. " Dedi. Ama çok geçti. Ben onu çoktan öldürmüştüm. -Valencia- Boynum yamyaştı ve biri ağlıyordu. Bu sıcaklık tanıdıktı. Tiago. Onun kokusu onun nefesi onun göz yaşları. Niye ağlıyordu boynumda. Louisin bir şeyi kazanırcasına attığı çıglık. Gelen bu alkış sesleri. Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım. Boş tavan. Sonra etrafa baktım. Solumda sandalyeye oturmuş ellerini başına koymuş Peter. Sağımda bağıran Louis. Tam önümde bir sürü Kral,Prenses,Prens ve sivil birkaç kişi. Savaşçılar. Robert " Hassiktir!" Diye bağırdı kılıcını tutarak. Neler oluyordu. Louis " Uyandı! Valencia hey beni görüyor musun? Beni görüyorsun kardeşim!" Dedi. Ona baktım. Dudaklarımı kıpırdamıyordu. Gözlerimi yine kapatıp açtım. Vücuduma bağlı bu kablolar da neydi. Ne olmuştu? Tiago niye ağlıyordu? Ona başımı kaldırıp baktım. Yüzünü burnunu çekerek kaldırdı. Çok ağlıyordu. " Doktor... hey niye ağlıyorsun bu hoşuma gitmiyor. " Dedim. Yaklaşıp dudağıma yapıştı. Yavaşça emdi. Ve geriye çekildi. Ama ben buna izin vermeyerek ellerimi ensesine doladım. Onu öptüm. Bir yerden gelen sesler artıyorken Tiago ellerini sırtıma doladı. Nefes alamadığımı hissedince geriye çekilip ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım. Tiago bana ben Tiagoya bakıyordum. " Eee ölüm saattim açıklandı mı?" Dedim. -Şimdiki Zaman- Tiagonun yatağında oturuyordum. Sırtım yatak başlığına yaslıyken ses bile çıkartmadan ileriye odaklanmıştım. Çok sıkılmıştım. Tiago etrafı düzenlemeyi kesti. Bana bakmıyordu. Neden bakmıyordu? Ben kalbimin durduğunu öğrenememiştim. Niye durdu? Regl bitmişti. Ne iyiki şuan bacağım dışında ağrım yoktu. " Doktor... " Dedim fısıldayarak. Bana döndü. Gözlerime bakmadı. Bende ona bakmadım. " Efendim küçük hastam. " Dedi. " Bacağım çok ağrıyor niye?" Dedim. " İyileşiyor. Hem sıkılmadın mı sen boş duvara baka baka. " Dedi. " Bana küs müsün? Gelmiyorsun yanıma? Hanı yatmadın?" Dediğimde yanıma geldi. Direkt yattı. Başını boynuma koydu. Kollarını belime dolayıp bedenimi kendine çekince ona gülümseyerek baktım. Boynumu öptü ve " Seni çok seviyorum biliyor musun?" Dediğinde yanaklarımda biraz sıcaklık hissettim. " Bende... Bende çok seviyorum seni " dedim. Nefesini verdi. " Sevme beni.. " dediğinde gülüşüm donuklaştı. Sustum. " Ben sevilecek kadar değerli biri değilim. Valencia beni sevme. Sevme beni. Ben korkuturum seni,ağlatırım öldürürüm " dedi. Yutkundum. " Senden bir şey isteyebilir miyim? Bana sevgini ve aşkını göster Doktor. Canımı yakmadan bana aşkını göster. Severim seni. Kimse sevmese bile ben severim. " Dedim. Yavaş yavaş nazikçe belimi okşadı. Eli kalçama indi. Ve sonra avuçladı. Bunu yapmak istemiyordu. Elinde eldiven olsa bile kendini çok kasıyordu. Nefesimi verdim. Burukça dövmemin olduğu tarafa doğru gülümsedim. " Boşver. " Dedim ve ayağa kalktım. O da kalktı. Ben ayakkabılarımı giyip odadan direkt çıktım. Kendi odama girip kapıyı kapattım. Üzerime bir tişört altıma da dar siyah bir şort giydim. Volaybol şortumdu ama rahattı. Tişört benim değildi. Tiagonundu. Çok beğenmiş ve odasından almıştım. Ve resmen kalçamı kapatıcak kadar uzun bir tişörttü. Birden içeriye Benedict girdi. Neyseki ayakkabılarımı giyiyordum. " Söyle. " Dedim. " Maçta olacakların listesi toplantı odasında. Krallar inceliyor. " Dedi. Umursamadan bu kattaki toplantı odasına yürüdüm. Kapıyı çalmadan uçeriye sertçe girdim. Şu lanet olası Loyalın kızının ismi Mia imiş. Mia,Katarina ve Diana da buradaydı. Samuelde öyle. Bir kaç savaşçı da. Robert,Louis ve Gabriel.
|
0% |