@okurveyazarolankiz
|
-Tiago- Günlerden doğum günüm. Ve saat tam olarak 9 yani doğum günümün bitmesine son 3 saat. Hiç kutlamadım ve kutlamakda istemiyorum. Zaten yarın olacakları biliyordum. Yatağımda boş boş otururken aklımdaki kişi Valenciaydı. Ellerimdeki eldivenleri baktım. Ona asla çıplak ellerimle temas edemeyeceğimi biliyordum. Korkuyordum. Ona vurduğum bu lanet ellerimi kesmek istiyorken nasıl dokunacaktım ona. Tam yanımda bir bıçak. Az önce kesmeyi denemiştim ellerimi. Korkmuştum yine. Elime aldım o bıçağı. Bu sefer korkmadan yaklaştırdım bileğime. Artık kurtulmak istiyordum kendimden. - Valencia- Tiagonun odasına yavaşça girdim. Tiago elindeki metal şeyi hemen arkaya fırlattı. " Küçük hastam. Ne oldu bacağın mı ağrıdı?" Dedi. Gülümsedim ve kapıyı sonuna kadar açtım. Koridorda bir kaç Kral ve muhafız geziniyor olabilirdi ama umrumda değildi. Hem salak mı bunlar bu saatte. Tamam saat 9 filanda. Gidip odalarında dursunlar. Yemek yesinler. Tiago ayağa kalkınca düşüncelerimden kurtuldum. Gülümsüyordum. Hemde dişlerim görünecek kadar. Bu sefer saklamıyordum gülüşümü. Onun sayesinde. " Doktorum " dedim ve başımı gülerek eğdim. Karşıma geldi. " Söyle küçük hastam. " Dedi. Başımı kaldırıp bu koca cüsseye baktım. " Bacağıma bir şey olmadı. Sadece... Benimle gelir misin?" Dedim. " Tamam gelirim. De nereye?" Dedi. Elini tutup " Gel işte ya!" Dedim. Ve onu kendime çekip kapıyı kapattım. Yan odaya yani kendi odama yürüdüm. " Gözlerini kapat " dedim. Kapattı. Koridordaki Wallace güldü. Onlarda biliyorlardı. Odama girip kapıyı kapattım. Ama lanet kapı kapanmadı ve sonuna kadar açıldı. Tiago " Eee!" Dedi. Onu masaya götürdüm. " Aç. " Dedim. Ve elime pastayı aldım. Bana baktı. Gözlerini kırpıştırdı. Tabi onun boyu biraz uzun olunca ve pasta benim karnımın hizasında olunca elimdeki pastayı görmedi. Pastayı havaya kaldırdım. Tam göğsümün hizasına. " Doğum günün kutlu olsun!" Diye gülerek bağırdım. " Şşt! Bağırma salak" Dedi gülerek. Kıkırdadım. " Şimdi ne gerek vardı kutlamaya. " Dediğinde suratımı astım. " Tiago sen aptal mısın! Doğum günün senin! Sen doğmasaydın ne yapardım ben aptal! Üfle hadi şunu dilek tut! Bugün en güzel günün olcak senin. Zaten 3 saat kaldı!" Dedim. " Hemen sinirlenme ya" dedi gülerek. Nefesimi verdim. " Kolum ağrıdı, mumu üfler misin?" Dedim. Üfleyecekken " Ama dilek!" Dedim. Kıkırdadı. " Ne diliyeyim!" Dedi. " Sesli dile. " Dedim. " Olmaz ben içimden dilicem!" Dedi. Bir şeyler mırıldandı. Sonra da beğenmemiş gibi burnunu kırıştırdı. Onun bu haline bakarken gülesim geliyordu. Bana baktı. Sonra gözlerime öyle bir baktı ki. O an her duyguyu yaşadım. Bir şey mırıldandı. Ve üfledi. Biraz karanlık olunca hemen ışıkları yaktı. " Hadi kes. " Dedim ve pastayı masanın üzerine bıraktım. Bir bıçakla kesti. Tabakları uzattım. Bana büyük bir dilim koydu. Kendine ise küçük. Sinirleniyordum. " Sırf üzülme diye yiyorum. Hiç yemek istemiyorum yoksa. " Dedi. Tabağımı ileri uzattım. " Bende yemiyorum o zaman!" Dedim. Bu sefer bana koyduğu büyük dilimi bir kez daha böldü ve yarısını alıp bana uzattı. Şimdi eşitti. Gülümsedim ve tabağı aldım. " Küçük hastam. Bir şey demek istiyorum. " Dedi ve çilekli pastadan yedi. " Daha önce hiç doğum günümü kutlamadım. Kutlayan olmadı. Eskiden doğum günlerimde senden de kaçardım doğum günümü kutlarsın diye. Bu benim ilk doğum günüm ve çilekli pasta muzludan daha iyi. Sen muzlu seviyorsun ama çilekli güzelmiş. İlk defa yedim. " Dedi. Bu sefer yutkunamadım. Bir yumru oturdu boğazıma. Yutkunamadım. Pastadan yedim. Tiago etrafta dolaşmaya başladı ve bir şarkı mırıldandı. Neyseki mutluydu. " Doktor. " Diyip boş tabağımı masaya koydum. " Efendim. " Dedi. " Ben daha kendime ait Kralların ve diğerlerinin verdiği hediyeleri açmadım. Sana da herkes hediye aldı. Bak burda yığınlar var! Birlikte açalım mı? Bu benim bir hayalim. Hayal defterimde yazan 20. Madde!" Dedim. Gülümsedi. Hediyeleri gösterdiğim yere baktı. " Niye hediye aldılar ki?" Dedi. Kapıdan bizi dinlediklerini emindim. Elindeki tabağı masaya koyup ağzını peçeteyle sildi. Ellerimi boynuna doladım. Ve ona yaklaştım. Ellerini belime doladı. " Saat 9. 25 de her sevgililer için her Krallıkta romantik şarkılar çalar. Bu yüzden ilk dansımızı yapalım istiyorum. Sonuçta! Ben doğum günü çocuğuyum istediğim olur!" Dedi. Kahkaha attım. Tam bu anda dışardan gelen bir sesle durdum. Pencereye baktım. Kar yağıyordu. Benim sinirlenmemden dolayı mevsimler birbirine girmişti. Ve şuan yaz ayında olmamıza rağmen kar yağıyordu. Hava soğuk değildi. " Kar yağıyor " dedim. Tiagoya döndüm. Ona biraz daha yaklaştım. " Bir hayalim daha var. Tamam belkide fazla oldum ama.. " diyip devam edecekken cümlemi yarıda bırakmak zorunda kaldım. Çünkü Tiago gülüp " Hayır. Söyle. " Dedi. " En şık şekilde giyinip en halka açık noktada dans edelim mi?" Dedim. Gülümsedi. " Edelim. " Dedi. Belimi okşadı ve üzerime eğilip dudağımı saniyeliğine öptü. Geriye çekildi. " Gidiyorum. " Dedi. Başımı salladım. Ama onu durdurdum. Yatağımın üzerindeki poşeti aldım ve ona uzattım. " Hediyem. Bende 3 tane aldım ama bu 1. " Dedim. Yine ne gerek vardı diyecekti. " Ne gerek vardı. Sen benim hediyemsin zaten" dedi. Uzatmaya devam ettiğimde alıp açtı. Simsiyah bir takım elbise almıştım. O bana kelebekli büstiyer ve pileli etek almıştı. " Bedenine tam olması gerekiyor. Ona göre ölçü verdim. " Dedim. Ve onu ittirip odamdan kovdum. " Benim aldıklarımı giyme! " Diye bağırdı. Dans edeceğimizden kısa pileli etek biraz açılabilir ve kalçam görünebilirdi. Dediğini yaptım. Ve muhteşem bir elbise giydim. Elbisemin altına ince bir kilotlu çorap da giydim. Ayağıma pahalı topuklumu giydim. Düz saçlarıma biraz şekil verdim. Ve dudağıma kırmızı bir ruj sürdüm. Bu ruj kalıcıydı ve bulaşmıyordu. Bu yüzden sadece dudağımın iç kısımlarına sürmüş dağıtmıştım. Hafif belli bile olmayan bir allık geçtim. Aynada kendime bir kez baktım. Joker dövmem,göz yaşı dövmem,şah damarımdaki x dövmem, vitiligom ve biraz şişmiş kaşıma rağmen kendime çirkin demedim. Diyemedim. Çünkü ben çok güzel bir kadındım. Belkide bu dövmelerim ve vitiligom olmasa erkekler götümde bir Kurt olacaklardı. Ki ben lisede dövme yapmamışken ve vitiligom yokken 5 kişi bana aşıktı. Saate baktım. 9.10 Kapımı açıp hemen aşağıya merdivenlerle indim. Kraliyet binasından tamamen çıktım. Ve ilerde onu gördüm. Tiagoyu. Sanırım beni bekliyordu. Şarkı başladı o an. Ve bu seneki LOVE STORY idi. Çalmaya başlarken Tiagonun tam arkasında durdum. Bana döndü. Takım elbise ile daha da fazla yakışıklı olmuş gibiydi. Beni gülümseyerek süzerken ben onun bu nefes kesiciliğinden kızarıyordum. " Çok güzel olmuşsun. " Dedi. Başımı salladım. " Sende çok yakışıklı olmuşsun. " Dedim. Gülümsemeye devam etti. Bana yavaşça sağ elini uzattı. Elimi onun avucuna koyup dizimi kırdım ve kendimi geri dikleştirdim. Bir elimi onun eliyle kenetlerken diğerini onun omzuna koydum. O da belime koydu. Yavaş yavaş bir sağa bir sola gitmeye başladık. " O deli değil. Sadece inanıyor,hepsi bu " diye fısıldadım şarkıdan bir yeri. Yanımıza Diana ve Samuel de geldi. Onlarda dans etmeye başlarken bizi izleyen herkese saliselik bakış atıyordum. Katarina " Hassiktir. Gabriel çok yakışıklı olmuş!" Dedi. Babası yani Kral olan Gabriel kendi üzerine alındı. " Kızım teş.. " diyecekken anladı. " Aşık oldum. Ben... " Dedi. Gabriel onun elini tuttu ve buraya çekti. Birden onlar da dans etmeye başladılar. Benim halkımda bizi izliyordu. Birkaç sevgili olanlara bakış attım. Onlar da buraya gelip dans etmeye başlarken biz yine ön plandaydık. Sadece bizim aşk hikayemizde yeri gelirken Tiago iki elini de belime doladı. Bende ellerimi boynuna doladım. Beni yukarıya kaldırdı. Ben onun boyunu bile geçerken saçlarıma beyaz kar taneleri düşüyor ve havadaki ılık rüzgar saçlarımı savuruyordu. Loyalın " Tiago ve Valenciaya bakın " diyerek bize bakmayan herkesin baktığını hissettim. Tiago beni indirirken yine bir elimizi kenetledik. Bu sefer etrafta dolanarak daha hızlı döndük. Wallace " Onlar çok zarifler. Film gibi. Çok iyi dans ediyorlar. Birbirlerini seviyorlar. " Dedi. Tam bu sırada Tiago elini yarı çıplak sırtıma yerleştirip beni yere doğru eğdi. Başımı geriye atıp gülümserken dizlik ve sargı bezi olan bacağım dümdüz ileri gitti. Tiago bacağımı biraz okşadıktan sonra beni dikleştirdi. Ve şarkının ritmi kaldı sadece. Saniyeler sonra o da biterken Tiagonun elleri belimde benim ellerim ise Tiagonun ensesindeydi. İlk ve sonsuza kadar devam edebileceğimiz danslarımız olacaktı. Kilotlu çorabın altındaki dizlik iğrenç görünsede umrumda değildi. Bu gece her şeyin güzel olmasını istiyordum. İnsanlar bizim hakkımızda fısıldaşmaya başlarken ben " 26. Yaşın kutlu olsun Doktorum. " Dedim. Tiago " Her yeni yaşımda böyle dans edeceksek seninle yaşlanmayı bile isterim Küçük hastam. " Dedi. Ve o an herkesin içinde dudağımı öptü. Halk dudaktan öpüştüğümüzü bilmiyordu. Seviştiğimizi biliyor muydular? Gözlerini kapatırken dudağımı yavaş yavaş emmeye başladı. Kapattım gözlerimi. Onu biraz daha kendime çekip öptüm dudaklarını. Ama ben bekleyemedim. Halkın içinde sakın öpme öpme dedim ama kendim hoytarcasına öpmeye başladım. Onun gibi yavaştan ağ8r ağ8r alamadım. Direkt sertleştim ve hızlı hızlı emdim dudaklarını. O da dayanamadı. Tutamadı kendini. Sert sert beni öpmeye başladı. Ve biz saniyeler sonra ayrılabildik. Gözlerimi açıp ona baktığımda dudağıma bakıyordu. " Sikeyim sana doyamıyorum!" Diyip yine dudağıma yapıştı. 1 dakika daha öpüştük ama bu sefer nefessizlikten ayrılan o oldu. Nefes nefese göğsüm hızla inip kalkıyordu. " Küçük hastam. Doğum gününde ne dilemiştin?" Dedi. " Seninle iyi bir hayatım olmasını " dedim. Başını salladı. " Peki sen doktor. Sen ne diledin gözlerime baka baka. Bana her duyguyu yaşata yaşara ne diledin?" Dedim. " Bacağına iğne başladıktan sonra daha çok acı çekeceksin. Belki de direnemeyeceksin. Öleceksin. Çünkü bu ağrının son evresi Valencia. Normal olarak bugün sabah iğneyi sana vurmam gerekiyordu. Hatta Peter niye vurmadın diye bana sordu. Vurmadım çünkü sana yeterince zarar verdiğimi düşünüyorum. Bundan sonra iğneni Peter vuracak. Ben senin canını yakacak hiç bir şey yapmayacağım. Dileğim senin bacağındaki ağrıya yenilip ölmemen oldu Küçük hastam. " Dedi ve tekrar dudağıma yapıştı. Bu sefer 5 saniye demeden ayrıldı. " Doktorumun sen olmanı istiyorum. Peter da iyi bir doktor. Hem. Peter o iğneyi yaparken bacağıma dokunacak. Temas edecek bana. Ben sevmem ki temas. Doktor sen ve Louisden başka birine dokunamıyorum. Louis abim gibi diye dokunabiliyorum ona da. Valla Peter olursa ölürüm ben. " Dedim. " Hassiktir! Bu sana dokuncak! Çıplak bacağına! Hayır! Kesinlikle doktorun benim!" Dedi. Kıskanç. " Doktor. Yeter! Valla iki saatir bir öp geri çekil yapıp yapıp duruyorsun! Sabrım kalmadı! Odaya gidip sevişelim delircem yoksa!" Diye bağırdığımda beni kucakladı. Sonrası oda... |
0% |