@okurveyazarolankiz
|
Beşinci iğnem. Çok korkuyordum. Hatta o kadar korkuyordum ki hala yataktan kalkmamış battaniyeyi tepeme kadar çekmiş uyuyor gibi yapıyordum. Tiago saatler önce savaşa gitmişti. Evet. Lanet olsun ki yine bir savaş başlamıştı. Ve bu sefer bu savaş Loyal ve Wallace arasındaydı. Tüm Krallar Kraliyetleri ve gitmişlerdi. Benim yaptığım olaylar sonucu sınırlar parçalanınca Loyal, Wallaceye savaş açmıştı. Öyle yani. Ve saat 2 olmasına rağmen Tiago zorlasa da yemek yememiştim. Bomba sesleri dakikalar önce bitmişti. Ve Tiago ile Louis geliyor olmalıydı. Kapım tıklatıldı. Tiago asla tıklatmazdı. Giren Louisdi. Bana gülümseyerek baktı. Kapıyı kapatıp yanıma yattı. " Selam kardeşim!" Dedi mutlulukla. " Bugün en güzel demi!" Ben ise gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. " Çok güzel çok! Bir git ya!" Dedim. Onu omzundan ittirdim. Ama kahkaha attı. " Seni bekliyordum. Tiagodan önce gelmene sevindim!" Dedim. O sırf Tiago bana iğne yapmasın diye uyuma numarası yapacağımı biliyordu. Oturma pozisyonuna geldim. Sehpadaki sıcak iki kahveyi elime alıp birini Louise uzattım. Gülümseyip eline aldı. " Eee senin annen nasıl ya " dedim. Güldü. " Valencia. Annem öldü unuttun mu?" Dedi. " Ayy! Çok pardon! Louis çok pardon!" Dedim. Gülmeye devam edip kahvesini içti. " Kardeşimin elinden olunca bir ayrı güzel!" Dedi. " Beğenmene sevindim. Louis. " Dedim. " Karın kaslı abi diyeceksin. " Dedi. Kahkaha atan ben oldum. " Karın kaslı abi. Tiago nerdeydi?" Dedim. " Yaralılara bakıyor aşağıda. 5 dakika geçmeden gelir. " Dedi ve elimi sıkıca tuttu. " Güçlü kardeşim benim. " Dedi. Yanağımı öptü. İlk 1 hafta yaşama ihtimalim %10 filanmış. Ve ben hala ölmedim. Ama bacağım çok acıyordu. " Tiago. Benim çığlıklarımdan korkuyormuş. " Dedim. " Ve sende yüksek sesten. Valencia. Bir şey diyip gidicem. " Dedi ve tepesine dikti kahveyi. Bardağı sehpaya koyup teşekkür ederken bende içtim. " Siz evleneceksiniz eminim. Hadi ben kaçar!" Dedi ve ayağa aklkıp kapıya koştu. Açıp hemen çıktı. Kapıyı kapatmayı unuttu tabi. Evlenmek. Yaş 19. " Dövme,argo kelime, rap, aptal müzik aletleri, hastalık ve uzun saç yasak tamam mı Valencia. Pizza ve tavuk da yemeyecektim. Salata olur. " Dedi annem. " Ama... " Dedim. Abim elimi tutup beni odadan çıkarttı. " Valencia. Ben dövme yaptım. Valla. Sen inanma bunların olaylarına falan. Bakk!" Dedi ve bileğini gösterdi. " Abi! Kuru kafa! Sen daha17 yaşındasın!" Dedim. Güldü. " Ve sende 7! Küçük hanım pizza yeme partisi yapacağız hemen koş!" Dedi. Arthur. Louis. Onları seviyordum. İkisi de öz gibiydiler. Tamam Arthur öz ama Louis de öyle gibiydi. Kahvemi hemen kenara bırakıp büyü ile soğuttum. Yatağa yatıp üzerimi tamamen örttüm. Hemen gözlerimi yumdum. Tam bu sırada kapım açıldı. Tiago. " Küçük hasta.... " Diye sevecen bir sesle girdi. Ama benim uyuduğumu görünce sessizce kapıyı kapattı. Ayakkabılarını çıkartıp kenara koydu. Halıda yürüyüp yanıma geldi. Yattı ve biraz daha bana yaklaştı. Saçlarımı öptü. Etrafa baktı. " Kahve uyku açar. Ama sen uyudun. Çok komik geldi bak. " Dedi ama gülmedi. Bir yandan korku ve endişe vardı sesinde. Ben ise gerçekten uyumak üzereydim. Feci bir uyku basmıştı. Ve bunun nedeni Tiagonun kokusuydu. Parfüm sıkmıştı. Savaşa giderken pardüm sıkan tek manyak benim sevgilim olabilirdi. Eli bileğime ulaştı. Ve yavaşça baş parmağını şah damarıma koyup kalp atışlarıma baktı. Rahat bir nefes verdi. Öldüm sanmıştı. " Valencia. " Dedi bir melodi gibi ismimi söylerken. " Hıh " dedim. " Uyuma. " Dedi. " Korkutuyorsun beni bak. " Ben ise ona döndüm. Bunu yaparken bacağım fazla acıyınca kendimi tutamayarak inledim. Ona yaklaştım ve ellerimi boynuna doladım. Dudağına dudağımı dokundurup geri çekildim. " Hadi uyan. Ama iğnen var. Valenciam. " Dedi ve saçlarımı okşadı. Cevap vermedim. Karanlık beni kendine daha çok çekiyordu. " Tamam uyurken yaparım o zaman. " Dediği an ayıldım. Kıpırdamadan durdum. Paket açılma sesi geldi. Sonra pamuk hışırtısı. Alkollü sunun sesi. Hemen ardından Tiagonun battaniyeyi açışı. Altımda kot pantolon vardı. Baldırıma iğne yapmasın diye giymiştim. Ve titriyordum. Çok titriyordum. Yine bu acıyı çekeceğim gerçeği geldi aklıma.. Dudaklarım titredi. Ağlamamak için tuttum kendimi ama 2 yaş aktı işte. Ve Tiago sadece duruyordu. İğneyi sehpaya bıraktı. Ve battaniyeyi üzerime geri örttü. Yanıma yattı ve bana tamamen yaklaştı. Elini belime doladı. Boynumu bir kez ôptüğünde yavaş yavaş kesildi titremem. Ama yine de titriyordum. Kesildi denmezdi. Tiago bu sefer boynuma verdi nefesini. Bıkmıştı. Benden bıkmıştı. Ama o an şu kelimeleri söyledi. " Uyuma numarası yapıp kot pantolon giyecek kadar mı korkuyorsun iğnenin acısından küçük hastam. " Dedi. Açamadım gôzlerimi. " Vurmayacağım. Sen istemedikçe vurmayacağım. " Dedi. " Hiç vurma o zaman. " Dedim fısıldarcasına. Sesim titremişti. Açtım gözlerimi. Ona doğru döndüm. Ama uzaklaştım. Çok uzaklaştım. Yatağın en köşesine gittim. Boşta kalan ellerini yatağa indirdi. Sonra kırgınca bana baktı. " Uzaklaşma. Valencia. Herkes uzaklaştı sen bari yapma be güzelim. " Dedi. Sarhoş muydu? O sadece bôyle acılı cümlelerini sarhoşken söylerdi. Yutkundum. " Ben uzaklaştım mı senden? Sen niye bırakıyorsun beni be " dedi. Fısıldıyordu. Yüksek sesten korktuğumu bildiğinden hep fısıldıyordu. Heyecanlı olduğunda bağırırdı bir tek. Ve o zaman korkmazdım. Yaklaştım ona. Bunu yaparken bacağım çok acıdı. Ama bağırmadım. O korkuyordu. Dişlerimi alt dudağıma geçirip susturdum kendimi. Biraz daha yaklaştım. Ve sarıldım ona. Başımı göğsüne koydum. Kalp atışını dinledim. Çok güzel melodisi vardı. Sarıldı o da bana. Sırtımı sıvazladı. " Kemiklerin batıyor. " Dedi. " Benden uzaklaşman için bir sebep " dedim. " Uzaklaşmam. Bundan sonra hep götündeki kurdum. " Dedi ve kalçama bir şaplak attı. " Tiago!" Dedim. Güldü. " Vurma kıçıma!" Dedim. " Hoşuma gidiyor kıçın. Hem bu şey büyük bir kase. Kim olsa düşer! Katarinanın bu kadar büyük değil onunkine büyük diyorlar! Asıl koca popo koca meme sensin! " Dedi. Ona sarılmayı kesmeden mırıldandım. " Tiago sikcem belanı. " Diyerek. " Niye?' dedi. " Katarinanın götüne mı baktın sen!" Dedim. Sustu. " Ama sevgili deği.. " diyip devam edecekken sırtına vurdum. " Sus gerizekalı! " Dedim. Birden bacağıma bir ağrı girince nefesimi verip yumdum gözlerimi. Tiago anladı. O beni anladı. Hep anladı. " Bacağın mı acıdı? Küçük hastam kot pantolon giymişsin. Hemde dar. Tabi sıkar bacağını" dedi. Ona sarılmayı kestiğimde hemen battaniyeyi attı. Altımdaki pantolonu hemen çıkarttı. Bacağıma geldiğinde de yavaşladı. Gözlerimi açıp oturma pozisyonuna geldim. Tiagoya baktım sadece. Bileğimden geçirip pantolonu çıkardıktan sonra bacağımı inceledi. İğne yaptığımız yer resmen bir salata tabağı kadar büyük morlukla kaplıydı. Dövmem orada bitiyordu. Tiago eline bir krem ışınladığında elindeki kremi hemen aldım. " Canını yakacak bir şey değil o krem. " Dedi. Vermedim. Korktum işte. " Ver korkma " dedi ve elini uzattı. Korkarak eline geri koydum.
|
0% |