@okurveyazarolankiz
|
Yavaşça bacağıma iğneyi bastırdı Tiago. İtme alanı yazan yere basıp enjekte etti. Hissedemedim. Saniyeler geçerken bacağımdan çekti iğneyi. Pamuk bastırdı. " Bir haftadır konuşmuyorsun. Valencia biraz konuşalım mı?" dedi. Başımı olumsuzca salladım. Pamuğu yavaşça çekti ve eldivenleri çöpe attı. Kendi deri eldivenlerini giydi. Ne zaman çıkarıcaktı onları. Sehpanın üzerinde duran tabağı ve çatalı alıp tabaktaki makarnayı bana yedirmeye çalıştı. Yemedim. Elimdeki Louis bardağını ovalamaya devam ettim. " Valencia neden yemiyorum?" Dedi sertçe. Sesi yükselmişti. Yutkundum. Şuan bağırsada umrumda olmazdı. Nefesini verdi. Tabağı sehpanın üzerine koyup ayaklandı. Odamdan kapıyı kapatıp çıktı. Nefesimi verdim. Yavaşça bende ayağa kalktım. Yürüyebiliyordum ama koşamıyordum. Zamanla o da olacaktı. Louisin bardağını kenara koyup ayqğıma terliklerimi giymeden tartıya çıktım. 39 kilo. Nefesimi verdim ve tartıyı yatağın altına ittirdim. İptal olan dövüşlere kilom yüzünden gidememiştim de. Yine de iptal olduğundan biraz olsa da sevinmiştim. Qyaklarıma terliklerimi giyip 5. Kata çıktım. Mezar odasına girdim. Kapıyı kapattım. Gabrielin karısı da burda altın bir mezarlığa sahipti. Annem babam ve abim Arthurun mezarlığına baktım. Burukça gülümsedim. Sonra hemen yandaki Lousin mezarlığına baktım. Ona yürüdüm. Ve yere oturup bağdaş kurdum. Biraz acısada bacağım. Ses çıkarmadım. " Louis. Seninle konuşmaya geldim. " Dedim. Yer soğuktu. Yutkundum. " Seni özledim. Anne baba abi sizleri de özledim ama Louis senin yokluğun... Az önce Tiago yemek yemediğimden bağırıp gitti. Aslında korkmadım. Sadece. Yemek yemediğimden dolayı sınırlı. Hiç yemek istemiyorum. Sen gidince hiç bir şey yapasım gelmiyor. " Dedim. Sustum. Bacağıma baktım. Dövmeler olsa bile mosmordu. Belimden Tiagonun verdiği bıçağı çıkartıp sertçe bacağıma sapladım. Tekrar tekrar ve tekrar. Kan her yere sıçrarken bıçağı bıraktım." Tiago beni niye seviyor ki! Neden seviyor! O da gebercem işte. Tüm sevdiklerim elimden gidiyor!" Dedim. Yere yumruk attım. Ama tüm kemiklerim acıyınca ayqğa kalktım. Bacağımdan akan her kan yeri pisletirken odadan çıkıp terasa çıktım. En uç kısma oturup ayaklarımı sarkıttım. Derin bir nefes alıp verdim. Gözlerim biraz kararıyordu. " Sikeyim. " Diye mırıldandım. Ayağımdaki terlikler de muhteşem bir şekilde 9 kat aşagıya düştü. Üzerimdeki tek parça siyah saten ip askılı gecelik rüzgarla biraz uçuştu. Ve ben sıkıntıdan ofladım. Güneşe baktım. Bugün saat 11 de yüzme alanında herkes olacaktı. Kral savaş bitimi şenlik düzenliyordu. Ama ben bu kadar kayıp sonrası şenlik veremezdim. İnsanlar mutluydu ama ben değildim. Yüzme bilmiyordum zaten. Büyük ihtimalle gitmezdim. " Küçük hastam. " Diye bir fısıltı duyunca arkama döndüm. Tiago,Gabriel,Samuel ve Katarina. Samuel ile Katarina da kılıç vardı. Ellerinde. Kanları takip etmiş olmalıydılar. Geri önüme döndüm. Biraz daha uca geldim. Ayaklarımı salladığımın farkına varınca onları durdurdum. Rüzgar diniyordu. " Kendini mı bıçakladın!" Dedi Samuel. " Ne var? Bir Kraliçe kendine işkence edemez mı? Sizce niye Kraliyetimde odama girene idam cezası vereceğim diyorum. İnsanlar kan kokusundan ve içerdeki işkence eşyalarından korkmasınlar diye. Ne alaka bir Kraliçe intahar edemez mı?" Dedim. Tiago bana yavaş yavaş yaklaşıyordu. Ve ben biraz daha uç noktaya gidiyordum. Aşağıya baktım. Yüksekti. Ve ben korkuyordum. " Valencia. " Dedi Tiago. Biraz daha yaklaştı. " Özür dilerim. " Dedi. " Sana bağırdığım için öz.. " diyip devam edecekken " Tiago. Gelmeyeceksin değil mi? " Dedim. Anlamadı. " Sabah elime bir bilgi ulaştı. Kraliyet hazır mış. İstediğim her şey yapılmış. Gidiyorum. Ve sen gelmeyeceksin. Doktorların savaşlar dışında sınırlardan çıkması yasak. Ne iyi. Ayrılıyoruz yani Tiago. Belki de herkes gibi beni sevmeseydin böyle olmayacaktı. Louis de bıraktı sende. Ben ne anlayayım. " Dedim. Geceliğin cebinden bir sigara ve çakmak alıp yaktım. Çakmağı kendimi yakmadan kenara koydum. Sigaradan uzun bir nefes çekip üfledim. Beni rahatlatan iki şey vardı. Sinirlenmememek için yaptığım iki şey. 1. Tiagoyu öpmek. 2. Sigara içmek. Artık tek seçeneğim olacaktı. Halk 1 günde toparlansa yarın giderdik. Onunla vedalaşmak da istemiyordum. Hep yanımda olmasını istiyordum. Ama imkansızdı. Lanet olası kurallar yüzünden imkansızdı. Tek seçenek evli olmamızdı. Evlenirsek gelebilirdi. Kral olur ve istediğini yapardı. Ama o da imkansız. Evlenmek ne kelime. Birbirimizi boğazlamasak iyiydi. Burukça gülümsedim. Sigaradan bir nefes daha çekip üfledim. Ne yapacaktım ben. Birde bacağımın acısıyla ne yapacaktım. Tam arkamda hissettim Tiagonun koca cüssesini. Biz evlenemezdik. Aramızdaki boy farkı 20 cm gećiyordu. Lanet evlilik kuralları. Asla evlenemezdik. Tiago birden bire kollarını bana sardı. Omzuma bir öpücük kondurdu. Kulağıma " Son günümüz olmayacak Valencia. Sen gidersin ama gelirsin. Uğrarasın yanıma. Telefonla konuşuruz. " Dedi. " Tabi telefonla konuşurken sevişiyoruz ya zaten. Bir siktir git Tiago ya!" Dedim ve onu ittirdim. Gülümsedi. " Ha senin aklın sevişmede " diyince hızla ona döndüm. " Neyde olmasını bekliyordun!" Dedim. Kahkaha attı. " Of karnım ağrıdı. " Dedi. " Çok komik!" Dedim. Ayağa kalkıp ileriye yürüdüm. " Nefret ediyorum senden pislik zürefa !" Dedim. Arkamdan koşarak geldi. " Valencia tamam tamam gülmüyorum dur!" Dedi. Durmadım. Niye durayım ki!
|
0% |