@okurveyazarolankiz
|
" Hayır!" Diye bağırdım ama Tiago beni atıma bindirmeyi becermişti. Yine indim. " Ama Valencia bak millet elinde eşyalar, savaşçılar atlara binmiş seni bekliyorlar. Yük taşıma öküzleri bile şimdiden yoruldu!" Dedi. -KAĞNI- Beni yine atıma bindirdi ama ayaklarımı çırpıp yine ağladım. Yere indim ve tam olarak Tiagonun sol bacağına kollarımı ve ayaklarımı sardım. Tiago elini alnına vurdu. Beni koltuk altımdan tutup kucakladı. Ata geri bindirdi ama ben yere atladım. " Valencia!" Diye bağırdığında sustum. " Binsene artık şu atına bak sinirleniyorum. " Dediğinde ata bindim. " Şimdi git. " Dedi. Gitmedim." Valencia!" Dedi. Sıçradım. Sustu. Oflayarak beni indirdi. Sarıldı. " Ama bak olmaz böyle. Valla ayrılıp gitmeni bende istemiyorum." Dedi. Sarıldım ve yanağını öptüm. Benedict buraya geldi. " Kraliçem. Annenizin,babanızın abinizin ve Louisin mezarlarını Kraliyetinizde yolladık. Her şey bitti. " Dediğinde gidip ona da sarıldım. " Benedict seni tanımak güzeldi biliyor musun?" Dedim. Sarıldı. " Ağlatmayın beni ya. " Dedi. Kılırdadım. Gabo ya baktım. Gidip ona da sarıldım. Ardından Katarina,Diana,Damien ve bir kaç savaşçıya daha. En son sıra Gabriele geldi. Yine altın tacını takmış üzerinde 15 kilo altın ile bana bakıyordu. Ona geldim. Tam karşısında durdum. " Kral. Uzun süredir bizi misafirin olarak gördüğün için halkıma adına sana teşekkür ederim. " Dedim. " Vazifemiz" dedi. Sola baktım. Voleybol hocam! " Hocam!" Diye bağırdım. Yanıma geldi. O benden uzun değildi aynı boydaydık. " 3 hafta sonra Voleybol maçı var Kraliyetler arası. Kazanırsak finale gidiyoruz gelmeyi unutma. Zaten gerçekten voleybol çalıştığına inandım Tiago bana bir kaç fotoğraf verdi diye. Görüşmek üzere ögrencim. " Dedi ve bana sarıldı. Ona sarıldım. Beni hiç bir zaman Kraliçe olarak görmeyecekti eminim. " Hocam maçta pasörlüğe koyarsınız artık değil mi?" Dedim. " Azma çocuğum. " Dedi. Sarılmayı kesti. " Haydi uza işim gücüm var benim. " Dedi. Gitti. Kahkaha attım. Ve atıma bindim. Benedict hemen elbisemi düzeltti. Elbisemin etek kısımlarını toplayarak gezdiğimden kimsenin elbisemin boyundan haberi yoktu. " Yuh! " Dedi Katarina. Atın kuruğuna kadar uzattı Benedict. Sonra tamamını. Ve elbisenin eteği yere değdi. (Elbise böyle) Kızıl saçlarımı da savurdum. Atın ipini elimle tuttum. " O zaman gidiyoruz!" Diye bağırdım. Halkım ve savaşçılar önden gittiler. Hepsinde at,eşşek, öküz ve kağnı vardı. Kimse yürümüyordu. Yoruldukları an mola verecektik. Emir bendeydi. Tiagoya başımı çevirdim. Halkım yavaşça giderken onlarla gitmedim. Bekledim biraz. Çünkü sevdiğimle vedalaşmak istemiyordum. Gerçekten hiç istemiyordum. Gözlerim dolunca Tiago burukça gülümsedi. Attan yavaşça indim ve Tiagoya sıkıca sarıldım. Belimi sarmalayan ellerini hissetmek istiyordum. Eldivenleri çıkarmasını istiyordum. Başım onun göğsündeyken saçlarımı okşadı. Bir yaş aktı gözümden ama hemen sildim. " Özleme olur mu?" Dedi. Başımı olumsuzca salladım. " Ararım. Konuşuruz. Mektuplaşırız. " Dedi. Ama olmazdı. " Mektup senin kokunu verecek mi Doktor? Telefon senin bedenini bana yansıtacak mı? Akıllı telefon değil ki? Doktor. " Diye mırıldandım. " Bana söz ver. " Dedi ve ellerini omuzlarıma koydu. Başımı kaldırıp ona bakmaya devam ederken o üzerime eğilmişti. " Kilo alacaksın. Yapman gereken bu. 70 kilo filan... " Diyince bağırdım. " Yok ebesini!" Dedim. Güldü. Tamam Tiago genelde 60 kilo üzeri kadınları severdi ama ben o kadar olamazdım! Kalçama indi elleri. " Sen beni özleyecek misin?" Dedim. " Bence benim özlemim 1 kelimelik değil Küçük Hastam. Bedenini,gözlerini,dudaklarındaki ateşi,tutkuyu,ıslak tenini, saçlarını,yanaklarını,boynunu hatta vitiligonu bile özleyeceğim. Kokunu özlemeyeceğim. Çünkü unutmam. " Dedi. Gülümsedim. " Son kez. " Dedim. Onayladı. " Son kez " dedi ve yüzümü avuçladığı gibi dudaklarımı kendine çekti. Öyle sertti ki.. Bende ellerimi onun ensesine koydum. Yavaşça öpüşmeye başladık. Sonra ise fazlasıyla hızlandık. Arada nefes almak için ayrılan dudaklarımız birbirlerini bırakmamak için geri birleşiyorlardı. O an yanağıma bir yaş aktı. Ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım. Tiagodan gelen bir göz yaşı. Ağlamıştı. Mırıltı bile çıkmazken gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Öpmeyi bıraktım ama o dudaklarını dudaklarımdan çekmedi ve üzerime daha çok eğildi. İnledi. Canı yanmıştı ama neden anlayamadım. Yavaşça çekildi ve gözlerini açıp bana baktı. " Dikkat et. Kendine ve halkına çok dikkat et Valencia. " Dedi. " Bana ismimle seslenme Doktor. Bağır çağır ama deme öyle. Ayrılmak istemiyorum. " Dedim. " Özür dilerim. " Derken eli yanağımdaki izi okşadı. Diğer eli ise boynuma kaydı. Ordaki parmak izlerini okşadı. Sonra o eli omzumdaki yumruk izine indi. Okşadı. Boynumu omzumu ve yanağımı öptü. Dizi üzerine çöküp baxağımı öpecekken engelledim onu. " O senin hatan değildi. Senin suçun yok. " Dedim. " Ben tekmeledim Valencia! Ben ittirdim seni. Ben fırlattım. Nasıl benim hatam değildi. " Dedi. Bağırmasından korksamda belli etmedim. Siniri yaptığınaydı. " Ben yine düşerdim. Tiago... Ben düşersem yine öyle olacaktı. " Desemde bağırmaya devam etti. " Ama ben yaptım! Valencia kahretsin ben ! Ben seni taciz rtmiş bir hayvanım! " Diye öyle bir gürledi ki bakamadım gözlerine. Eğdim başımı. Başımı sevdiklerimin ölümünde ve sevdiğime eğerdim. Kapattım gözlerimi. Tiago ise kendine kızmaya devam etti. " Nasıl yok benim suçum. Hıh. Valencia nasıl yok! Ben saçından tutup seni elimle yatağa fırlattım. Kafanı vurdun umursamadım yumrukladım tekmeledim seni. Belki sen yardım istedin duymadım! Yatağa attım seni yatağa! Çıktım üzerine! Taciz ettim seni. Sonra siktir olup gittim! Nasıl suçlu değilim!" Diye bağırdı. Omzumdaki eli sıkılaştığında canım yandı. Tüm kemiklerim acıdı belki o an ama kıpırdamadım. Tiago an nefesini verdi ve elini omzumdan çekti. Hatta kalçamdaki elini de çekti. Bir adım geriye gittiğinde açtım gözlerimi. Kaldırdım başımı. Baktım ona. Ellerini bana gösterdi. Bağırmadı hatta fısıldadı. " Şimdi sen söyle bana Küçük Hastam. " Dedi ve bakışlarını titreyen ellerine indirdi. " Bu hayvan herif seni darp ve taciz etmişken. Nasıl çıkarsın eldivenlerini. " Dedi ve elini indirip bana baktı. " Senin lafın... Düşmanını affedersen ölürsün. Niye affediyorsun. Niye? " Dediğinde tutamadım kendimi. Bende bağırdım. " Çünkü sen benim düşmanım değilsin Tiago! Sen benim düşmanım değilsin! " Diye bağırdım ve saçlarımı sinirle yolmaya başladım. " Tamam! Belki beni darp ettin! Belki ölümcül bir hasar bıraktın bana! Daha bilmediğim bir çok şey belki de! Ama Tiago! Beni seven tek kişi de sensin!" Diye bağırdım ve ellerimi çekip Tiagoyu ittirdim. Yaklaştım ona. " Kimse bilmiyor. " Dedim bağırmayı kesip. Elimle giden halkımın boş olduğu yeri gösterdim. " Seni tanıyorum diyenler bile tanımıyor. " Dedim. Tiago titremeyi kesti. Elimi indirdim. " Doktor beni en iyi sen tanıyorsun. Annem babam bile tanımıyor beni. İki abim. Arthur ve Louis. Var mı sizden başka her şeyi bilen. Arthuru 7 yaşımda ben geberttim ben! Ondan sonrasını Louis ve sen biliyorsun ama en çok sana konuştum ben Tiago!
|
0% |