@okurveyazarolankiz
|
ÖZEl BÖLÜM : HERŞEYİN BİTİŞİ Günlerden volaybol günü. Ve ben sınıra gelmiştim. Sınırı geçtikten sonra da direkt kendimi sahaya ışınlamıştım. Ve şimdi sahadaydım. Üzerimdeki 4 numaralı kırmızı formamda bir bant vardı. Kaptanlara takılıyordu sadece. İlerde beni izleyen bir Tiago da vardı. Sinirli duruyordu. Yada bilmiyorum! Hakem düdük çaldığı an maç başladı. Kralın huzurundaydım. Hepimiz. Hazırda duruyorken top bizim sahaya geldi. Tam yere değmek üzereyken atladım. Yerde süründükten sonra topa vurdum. Takım arkadaşımda benim attığım topu karşı sahaya manşet ile gönderdi. Ve top yerle buluştu. Sayı bizde! .. Kazanmıştık. Mutluydum çünkü final turuna son 3 gün kalmıştı. Ve ben o 3 gün Gabrielin Kraliyetinde olacaktım. Yine bana ayrılan odamdaydım. 3 bavulla gelmiştim. Çok mutluydum bilmiyorum. Yarın dövüşün Finali de vardı. Final 2 ye bölünmüştü. Yarın olana 5 yarışmacı en sona ise 3 yarışmacı kalacaktı. O kadar mutluydum ki. Çünkü Tiagoyla yan yana odalardaydım. Onun sesini büyüyle duyuyordum. Kendi kendine konuşuyordu. Hastalarına ameliyat bulmaya çalışıyordu. Hala onu dinliyordum. " Hasta 8. Kalp Krizi geçirmiş çünkü kalp pili bozulmuş. Yeni bir kalp pili yapsam yeter. Risk 3 e koyuyorum. Victori. Ya bu ne! Valencia der gibi! Off... Zaten.. " dedi ve sustu. " Yanına gitmek istiyorum. Ama o kadar pişmanım ki gidemiyorum. " Dedi. Beklerim. Gelsene yanıma demek isterdim. " Yarın maçı var. Tanrım macının iyi geçmesini sağla. " Dedi. Gülümsedim. Bir anda kapım açılınca çığlık atıp ayaklandım. " Ne oluyor be!" Dedi içeriye giren Katarina. " Salak mısın sen!" Dedim kahkaha atarken. " Vay vay Tiago dinlemece ha. Ya ben şey diye geldim. Var mı erkek bildiğin ayarlasan bana " dedi. " Ya bir siktir git Katarina ya! Etrafın Prens dolu!" Dedim. " Tamamda hepsi beden sorguluyor. Ay Katarina çok güzel şimdi ne iyi şeyler vardır bunda diyorlar! Sapıklar! " Dedi. Ve sinirle odamdan çıktı. Kendi kendime yine kahkaha attım ve Tiagoyu geri dinlemeye başladım. " Oha bu ne lan yuh! " Dedi Tiago. " 3 kez kalp krizi 1 kez kalp durma. Ablaaa! Sen ne yaşadın ablam! Tanrı şifa versin be ablam! Neyse yanına geliyom bekle " dedi. Kapı sesi ve boşluk. .. Elimde bir çanta ve çantanın kenarına asılı siyah boks eldivenleri. Üzerimde tişört ve klasik eşofman. Ring alanına yürüyordum. Geç kalmıştım. Kahve makinem zar zor çalışmıştı. Şey Kraliyetten kahve makinesi getirmiştim de. Filtre kahvem biraz kalmışken alana geldiğim an bağırışlar başladı. Anons " Son dövüşçü olan Bilinmeyen Bir kişi de geldiğine göre maçlara başlayabilirix!" Dedi. Çantamı yerine koyup kahvemi diktim. Elime eldivenlerini giyip bilinmeyen bir kişi rolume dönüştüm. Simsiyah kıyafetlerimi giyerken maç başladı. İlk atak rakibimden oldu. Karnıma doğru bir tekme attı ama bacağını tutup havada bir tekmeyle yüzüne tekme attım. Hakem düdük çalarken ikimizde yere düştük. Ayağa kalktım. O da kalktı. Maç geri başladı. Bu sefer ben bir ileri bir geri zıpladım. Tam ona bir tekme atacak gibi yaptım. Ama atmadım ve sertçe yüzüne yumruğu çaktım. Bu sırada yakalanan ben oldum. Bileğimi tutup benim yüzüme kroşe attı. Geriye savruldum. Hakem düdük çalarken o da bende 6 puandık. Kendimi salladım ve zıpladım. Kroşe iyi gelmişti. Hakem yine başlattı. Bu sefer ben beklemeden atıldım. Ellerimi beline koyup kendimi ters çevirdim. Ayaklarımı tersten boynuna dolayıp onu öne çektim. İkimizde yerde takla attık ve en son ben ayakta durdum. Hakem " 3 saniye 2 saniye 1 saniye " diyip geri sayım yaptı. Sonuç.. kazandım. Elimi kaldırdı ve indim işte ringden. Benden sonra 3 kişi daha maç yaptı. Ve en son ben ile bir adam kaldık. Adamın acıma duygusu yoktu. Buna iyi bir ders vermeliydim. Maç başladığında direkt yüzüne yumruğu yapıştırdım. Tam 5 dakika aralıksız dövüştük. 5. Dakika sonunda en riskli haraketlerden birini yapmak istedim. Sakat olan bacağım yerdeyken diğer bacağımla dönerek bir tekme attım yüzüne. Ve ardından havada 3 takla atıp sakat bacağımla yüzüne en sert tekmelerimden birini vurdum. O ringden aşağıya düşerken ben ringe düştüm. Kazandım evet. Heryerde alkışlar hakemin kazanan Valencia bağrışı insanların ayağa kalkması ve daha fazlası ama ben hayatımı kaybettim. Kendi kendimi yok ettim. -Tiago- Bağırarak Valenciaya koştum. Benimle birlikte 5 doktor koşturduk. Hakem " Neler oluyor!" Derken Valencianın başına gelen ben oldum. Ringin iplerini açtım ve Valencianın yanında dizlerim üzerine çöktüm. Martina isimli kadın doktor " Tiago sakın haraket ettirme sakın! October! Koş getir aletleri! " Diye bağırırken Valenciayı kaybetme korkusuyla yüzleşiyordum. Herkes neler olup bittiğini sorguluyorken Valencianın göğsüne bastım. Yüzü açılırken Martina da geldi. Eline eldivenlerini giydi. October gelip eşyaları koyarken Karolin Valencianın göğsüne kabloları bağlıyordu. " Tiago?" Dedi Martina. Ben ise Valencianın yüzünü avuçladım. Nefes almıyordu. Ben mi öyle hissediyordum. " Durum ne?" Dedi October. Marina makasla Valencianın eşofmanını baldırına kadar kesti. Önce dizliği sonra ise sargı bezini çıkarttı. Bacağına baktım. Tanınmayacak kadar kötü haldeydi. Kan içinde kalmıştı. Diz kapağı olması gereken yerin biraz sağında duruyordu. Bacağı kırıktı. " Menisküs yırtığı,bacağında kırığı ve sinir kopması var! Dayanamaz! " Dedi Martina. Bu sırada Valencianın bacağından kan fışkırdı. " Dayanır. " Diye mırıldandım. Hepsi bana bakarken ben sevdiğim kadının yüzüne baktım. " Dayanır değil mi? O dayanır? Hep dayandı dayanır. Açar gözlerini değil mi?" Dedim. " Tiago Kriz geçiriyorsun! Yapamayız! Bacağını keseceğiz!" Dedi Martina. Ben ise bağırarak " Olmaz! Olamaz " dedim. Marinaya döndüm. " Uyandığında ne der! Martina 14 yaşında bana dedi kes diye! Dalga geçerler olmaz öyle dedim kesmedim! Şimdi bir kariyeri var! Volaybol dövüş hepsi mahfolur! Olmaz! Kendinden nefret eder! " Dedim. " Başka seçenek yok!" Dedi October. " Var! Olacak olmalı! Greft yaparız! Kolundan aldığımız greftle siniri bağlarız! Yırtığı dikeriz! " Dedim. " Acıya dayanamaz! Onu daha çok öldürmüş olursun! " Dedi Karolin. Diğer doktor ise amleiyat eşyalarını getirmişti bile. Tam bu sırada Valenciadan bir mırıltı geldi. Ona baktım. " Doktor. " Dedi. Yüzüne yaklaştım. " Burdayım. Yanındayım Valenciam. " Dedim. Gözlerini yavaş yavaş açtı. Başını ve bedenini kaldıracakken inledi. " Doktor. " Dedi gözlerime bakarken. Daha yeni yeni ayılıyordu. Acı hisetmemesi gerekirken o şimdiden hissediyordu. İnledi. Dudakları titredi. " Mahfettim değil mi? Siktim olmayan hayatımı. " Dedi kendine kızarcasına. " Senin suçun değildi. " Dedim. Gözlerimden akan birkaç yaş yüzüne damladı. " Sağımla dolumu karıştırdım ve benim suçum değildi öyle mi?" Dedi. Başımı olumsuzca salladım. " Kesmek zorundayız !" Dedi Martina. Valencia ise acıları artarken daha çok inledi. " Olmaz. " Dedi. " Olur! Keseceğiz! T... " Diyip devam edecekken Valencia öyle bir bağırdı ki. O an o çığlık çınladı her yerde. Kapalı bir alanda da değildik ama öyle bir bağırdı ki. Acısını anlamayanlar bile anladı. Bağırmayı kesti. Ama inlemesi durmadı. " Acı çekmeye başladı bile! Kesi... " Diyecekken Valencia bağırarak " Olmaz! Benim bacağım değil mi? Ben karar veriyorum kesemezsiniz! Ahhhh!" Diyerek kalkmayı denedi ama ben onu yatırdım. " Greft yaparsınız! Bir şeyler yaparsınız işte! " Diye bağırdı. Martina " Riskli! Ölebilirsin! " Dedi. Valencia ise ağzına bir spanç aldı. Dayanırım, başlayın demekti bu. " Benden değil haberiniz olsun. " Dedi Martina. Ben ellerimdeki eldivenleri çıkartıp cerrahi eldivenler taktım. October, Martinayı. Koralin ise beni giydirdi. Cerrahi mavi önlükleri giydikten sonra bonelerimizi de taktık. " Yorulduğunuzda bizde " dedi Karolin. Ben Valencianın baldırını tuttum. Martina da boydan tuttu. " 3 diyince sabitliyoruz. 1 2... " Ve bir kaç kemik sesi. Aynı zamanda acı bir bağırış. Valencia ağzındaki spancı sıkarken bir yandan da bağırmıştı. " Tamam " dedim. ... 3. Saatti. Karolin ile October ameliyata devam ediyorlardı. Onlar yorulunca biz geçtik. Valencia 1 kez büyük bir tehlike atlatmıştı. Bütün ring kan olmuşken " Kan bitiyor. Valencia için kan vermesi lazım yakınının. " Dedi October etrafa bakarken. Ben ise koluma bir iğne takıp iğneyi çektim. Akan kanı büyük tüplere doldurdum. 6 tüp kan verdim ve koluma bir pamuk bastırdım. Tüpleri Octobere verdim. O an Valencianın bağırmayı kestiğini fark ettim. Bağırmadan kan ter içinde bana bakıyordu. Ağzındaki spancı çıkarttı. Çok kalkmadan kolumdan düşmüş pamuğu alıp kolumdaki kanayan yere bastırdı. İşte bu kadar aptal bir herif tüm! Burda o kadar kan akmasına sebep benken sesimi çıkarmıyordum. Valencia ise benim akan 1 damla kanımı düşünüyordu. Elleri titriyordu. Hiç bu kadar titrediğini görmemiştim. Tam Koralin bana cerrahi önlüğü giydirecekken " Sen gel. Ben yoruldum. " Dedim. Başını salladı. Valencianın yanına geldim. Canı çok yanıyordu biliyorum ama tek kelime edemiyordum. Ağzına spancı geri aldı. Isırdı. Yanağındaki o yıldırım şeklindeki damar belli olurken kendini kastı. " VALENCİA KASMA. Bak riskli zaten. Her an bir sinir kopabilir. " Dedi Karolin ameliyata başlarken. Valencia nefeslendi. Ve tekrardan başını geriye atıp bağırdı. Mönitörden biraz ses gelince oraya baktım. Değerleri biraz fazla yüksekti. Elini tuttum. Bağırmayı kesti ve bana baktı. Elimi sıktı. Gözleri yorgundu. Biraz ağlamıştı. Canı o kadar yanıyordu işte. Yaklaşıp alnındaki terleri bir peçeteyle sildim. Boynuna gelenleri de sildim. Elimi daha çok sıktı. Başını olumsuzca salladı. Dayanamıyorum demek istercesine. " Biticek. Biticek hadi az kaldı. " Dedim kulağına. Elleri gevşedi. Gözleri seyirdi ama değerlerinde farklılık olmadı. " Bayılıyor. " Dedim. " Son şeyler kaldı. Canını en çok yakacak şeyler. Şimdi bayılması iyi oldu. " Dedi Karoline. Başımı Valencianın eline gömdüm. Elini öptüm. Ardından boynuna geldim. Başımı gömdüm. Orda ağlamaya başladım. Tutamadım kendimi. Ağlamaya başladım. " Benim yüzümden oldu. " Dedim. " Ne yaptım ben !" Yanımda yorgunluktan ringin iplerine yaslanmış olan Martina " Hayır o adamda. O adam onu döverken yapmış. Valencia sen onu dövmesen daha kötü bir şey yaşayıp bacağını incitebilirdi. Bana güven. Senin suçun yoktu. Sadece hatan vardı. 2. Şansın. Bunu diğru kullanmalısın. " Dedi. " Neden! Neden kimse 1. Yi düzeltmeyi amaçlamıyor! " Dedim. Kendime demek istiyordum bunu. Karoline bu sırada yavaş yavaş Valencianın bacağını dikti. Hemen sonra demirler taktı. Ama bu demirler 4 taraflıydı. 2 tanesi dik 2 tanesi yan şekilde aynı yerden geçiyorlardı. Ve bu 4 ayrı demirden bacağında 2 tane vardı. Yani bacağında 8 demir vardı. Karoline yavaşça dizlikde taktı. Ayağı çok şişecekti biliyorum ama... Daha fazla ağladım. " Kanlar geldi. " Dedi October. Bir litre kan dolu serum vardı elinde. " Getirdiğin iyi oldu çok kan kaybetti. Biraz dursun. Nasıl götüreceğiz. Sedyeye olmaz. " Dedi Karoline. Ben başımı kaldırıp göz yaşlarımı sildim. " Ben götürürüm. " Bir zahmet onu da yap Tiago. " Tamam bende serumla monitörü getiririm. Çok sarsmadan. " Dedi. Bu sırada Valencia ayıldı. Başını iki yana salladı. Gözlerini açtı. Önce bana sonra da bacağına baktı. Nefesini verdi. Canı hala çok yanıyordu. Bana baktı. " Kraliyetin vasiyetini sana veriyorum Tiago. " Dedi. Sonra yine inledi. " Ölmesemde sadece halkımla konuşsan yeter. Lütfen. Lütfen sende gel benimle Tiago. Gerekirse yalvarırım sende gel. " Dedi. Başımızda duran Gabriele baktım. Ama o da Valencia benden üstün der gibi bakıyordu. Valenciaya baktım. Başımı salladığım an gülümsedi. " Teşekkür ederim. " Dedi. Onu yavaşça kucakladım.
|
0% |