@okurveyazarolankiz
|
Her şey hazır ve bitmişti. Tepsilerde kalan yaptığım yemekleri daha büyük bir tabağa koydum. Yanlarında da yaptığım Pain Au Chocolate isimli tatlıları ikiye bölerek koydum. Tekerlekli sandalyeme geri bindim. Elimdeki eldiveni çıkarttım. Yemekte hijyen önemliydi. Kesiği öylesine peçeteyle sildim. Ellerimi tekerleklere koydum. Tekerlekleri döndürüp bizimkilerin masaya geldim. Masaya o tabağı da koydum. " Ellerine sağlık Valencia döktürmüşsün bakıyorum. " Dedi Alex. Aynen diye kabullendiler. John " Abi böyle sevgilim olsa hergün hediye çiçek ilgi filan veririm he! Bu ne lezzet!" Dedi tıkınırken. " Aman iyi afiyet olsun." Dedim. Tekerlekli sandalyeyi geri geri ittirirken " Ve benim aşkitom bana ilgi vererek sevgisini gösteriyor! Abi nedir bu kadınların çiçek sevdası! Nefret ediyorum! Onu yerine balon alın sevdiğinize! Balon demek aşık demektir ya!' dedim. " Geçen benimkine balon aldım çocuk müyüm ben diye beni dövdü " dedi James. Kıkırdadım. " Yada kişiden kişiye değişir koysam cümleye iyi olur!" Dedim. Tam kapıya tekerlekli sandalyeyi döndürürken sağlam bacağımın üzerine sandalyeden düştüm. Sandalye de götüme düştü. Kendi kendime yerde kahkaha attım. Tekerlekli sandalyenin frenini tutarken ilerletmeye çalışmak! Mükemmel zeka! Kapı açıldı ve Tiago bana geldi. Beni yerden kaldırdı. " Nasıl becerdin bir yerin acıdı mı?" Derken beni sandalyeme oturttu. " Freni tutuyormuşum! " Dedim gülerken. Kıkırdadı. Elinde bir poşet vardı. Aynı zamanda bir balon. Gülmeyi nefes almayı unuttuğumdan bırakıp derin bir nefes aldım. Gülümsemeyi kesmeden Tiagoya baktım. Bileğime balonu bağlamaya başladı. Kırmızı kalpli bir balon almıştı. Gülümseyişim derinleşti. Bileğime sıkıca bağladıktan sonra elindeki poşeti açtı. Tanrı belasını versin! Chocolat Mus getirmişti. " Sikeyim belanı ya Tiago!" Dedim. " Ne oldu? En sevdiğin tatlıyı aldım?" Dedi. " Şu dolaba gidip bakar mısın?" Dedim. Gitti. Açtı. Baktı. Ve aynı zamanda kahkahalara boğulması bir oldu. " Aynısını mı yaptın?" Dedi. Dolaptakini eline aldı. Aynısıydı evet. 4 tane bulunuyordu elimizde. Tiago çok sevmezdi ama beni kırmamak için yerdi. " Her neyse 3 tane yerim. " Dedim. Ardından yemek arabasına uzandım. " Tek sorun odamdaki masayı parçaladığımdan dolayı bunu yiyecek bir masam yok?" Dedim. Hemen arabayı bir yere çekti. Koltukların olduğu yere. Yerdeki beyaz halıya. Beyaz yün halı Tiagonun boyundaydı yani normal bir halı büyüklüğünde değildi. Benim sarayımda her halı 4 metre vardı. Ama bu yeri özel yapmıştım. Beyaz yün halının üzerinde de cam bir masa vardı. Masaya yemekleri koydu. Çatal kaşık ve bıçakda. Ardından yaptığım Pain Au Chocolate isimli tatlıları da koydu. Yanıma geldi. Beni kendine çekip kucakladı. Tekerlekli sandalyeyi kenarıya koydu. Masanın olduğu yere geldi. Yavaş ve dikkatle beni yere oturttu. Bende sırtımı koltuğa yasladım. Tiago karşıma oturdu ve bağdaş kurdu. Bana çatalımı uzattı. " Bu yemekler yenilmek için yapıldı değil mi? O zaman yiyorsun" dedi. Çatalı elime aldığımda gülümsedi. " Kendin yaptığın için mi yiyesim geldi?" Dedi. " Hayır bu sefer farklı! Ant içtim. Eğerki kendi tabağımdaki her şeyi bitirirsem evleniyoruz!" Dedim. " İyiymiş. Bilmelisin ki daha evlenmiyoruz! Küçüksün biraz büyü! Ye de büyü!" Dedi gülerek. " Şimdi değil zaten. Bir zaman ama evlencez işe banane! " Diyip Tiagonun tabağından bir parça bifteği kendi tabağıma aldım. Kendi tabağımdan da kenardaki etlerden biraz verdim. Bifteği direkt ağzıma soktum. " Sende yesene! Ben niye yaptım! Sen ye diye yaptım! Bir de teşekkür için öp " dedim. Gülerek dudağımı öptü. " Salata da yiyorsun ' derken bifteğini yedi. " Bla bla bla! " Dedim. Kıkırdarken yedi. Biraz sessiz kaldık ama konuşan ben oldum. " Doktor! Sen ne yaptın şu yanıma gelme işini" dedim. " Gelemedim ya yolda kaldım. " Dedi dalga geçerek. Masadaki bıçağı boynuna uzattım. Elimden aldı ve o an elimdeki minik kesiği gördü. " Elini mı kestin?" Dedi. " Minik bir şey salak fırın ötünce korktum da kestim. " Dedim umursamaz bir şekilde salatamı yerken. Ama o eline ışınladığı yara bandıyla yanıma geldi. Parmağımdaki minik yarayı yara bandı ile sardı. Üzerini öpüp geri yerine gittiğinde yara bandına bakarak gülümsedim. Tiagoya bakamadım çünkü o an içimde bir kaç kelebek uçuştu. " Sevişirken utanmıyorsun şimdi mi utandın?" Dedi. " Deme öyle " diyerek yemeğimi yemeğe geri başladım. Biraz daha sustuk. Ama Tiago konuştu. " Konuşuyorsun bakıyorum. Psikolok işe yaradı gibi ?" Dedi. Göz devirdim. " O kadına hala gıcığım! Ayıcık atıyoruz birbirimize salak tecavüz edildiğim bir anı anlatıyor tutamıyorum ayıyı sonra da bana üzgün üzgün bakıyor! Mal mısın kardeşim !" Diyip sinirle biraz su içtim. Tiago " Pisliklik yapmış değil mi?" Dedi. Başımı salladım. " Eee başka ne var bugün ki ödevin ne ?" Dediğinde cebimden bir kağıt çıkarttım. " 1. Ödev biriyle konuşmak 2. Ödev biraz yemek yapıp kafa dağıtmak 3. ödev hobilerinden bir kaçını yap. Son ödev en büyük hayalini gerçekleştir. " Diyerek okudum. " Biriyle konuştun. Yemek yaptın. Hobi yapmadın hayal gerçekleştirmedin. " Dedi. Doymuş ve beyenmişçesine bir ses çıkarttı. Bende kendimi zorlayarak önüme salatamı aldım. Yemeğe başladım. Boş boş çatal gezdirdim. " Ee hangi hayalin kaldı gerçekleşmeyen. Benim bilmediğim ve gerçekleşmeyen bir hayal var mı? " Dedi. Ses çıkartmadım. " Valenciam sana diyorum. " Dedi. " İmkansız nasıl gerçekleşsin. " Dedim. Durdu. " O ne demek ya. " Dedi ve yanıma geldi. Elindeki eldiveni ćıkarttı. İkisini de. Ardından eldivenlerini ışınladı. Elindeki sargı bezine baktım. Değiştirmişti. Yanıma biraz daha yaklaştı. Elini dudaklarıma yaklaştırdı. " Doktor. " Diye mırıldandım. Yapamazsın korkuyorsun demek istedim. Ama o an baş parmağı dudağıma değdi. Sıcacıktı parmağı. Eldiven gibi soğuk değil sımsıcaktı. Daha fazla yapamadı ama bu bile benim için çok büyük bir hediyeydi. Ellerine yeni eldivenler ışınladı. " Dokundun. " Dedim. Başını salladı. " Bak bu bile imkansız değil. Az da olsa olabiliyor her şey. Hadi. " Dedi. Gülümsedim. " Ama bu konuda az buçuk da yok. Doktor sana bile söylemediğim çok büyük bir hayalim var. Buz pateni yapmak. Ailem beni kursuna yazdırmıştı. Buz pateni yapmayı biliyorum. Hatta şampiyonluklarım bile var. Şimdi.. " Serkan başım bacağıma indi. " Şu bacakla ne yapabilirim?" Dedim. Şöyle ki Tiagoya ait bol bir eşofman giymiştim. Bu boktan bacağımı kimse görmesin diye. Ama Tiago halini biliyordu. " Yaparız. Bende biliyorum buz pateni. Bacağınla olsa bile yaparız! Hemen şimdi bile yapabiliriz. " Dedi. Başımı umutsuzca iki yana salladım. " Ayağa kalkamıyorum bile" dedim. " Ne gerek var. Bak başka bir şey var aklımda. Belki gerçek bir buz pateni olamaz eğleniriz. Benimle gel. " Diyip ayağa kalktı. Salatamı bıraktım. Bitirmiştim. Hemen gidip dolaptan tatlıları aldı. Bir poşete koydu. Ardından kurabiyeleri de. Yemek masasını büyü ile lavaboya uçurdu. Ellerimi de peçeteyle sildi. Beni kucakladı. ... " Bu şey çok eğlencelii!" Diye bağırdım. Tiago yere düşerken " Sana demiştim !" Dedi. Odamı önce bir güzel toplamış süpürüp silmiştik. Daha doğrusu bunları Tiago yapmış ben boş boş izlemiştim. Ardından tüm eşyaları bir noktaya biriktirmiştik. Boş bir alan açmış o alana da tamamen naylon poşet sermiştik. Vere! Üzerine strafor köpük dökmüştük. Yerde biraz strafor köpük ve biraz şampuan vardı. Simsiyah giyinmiştik. Çünkü birbirimizi batırmak istiyorduk. En eğlenceli bu değildi. Tiago buraya minik bir kaydırak ışınlamıştı. Sadece kaydırak. Ve o kaydırak da şampuan doluydu. Oradan kayıp sırt üstü yere yatınca en ileriye kayıyorduk. Paten değildi ama kayıyorduk! Tiago kaydıraktan yüz üstü atladı ve bana çarptı. Tam götüme. Kahkaha attım. Bende sırt üstü yere çakıldım. Ağrılarımı bile unutmuştum. Saat 9 a geliyordu. Ama hava daha yeni aydınlanıyordu. Evet akşam ama gündüz şimdi başlıyordu. Çünkü bu aralar yönetici deliriyordu. Delirdiği an gece gündüz karışıyordu. Yani şuan sabahtı! Biz geceyi yaşamıştık. Zaman ileriye gitmişti ama bir şey hatırlamıyorduk. Yani anlayın ki sabah! Ve ciddi ciddi açlığa kadar herşey normal hayat gibiydi.
|
0% |