@okurveyazarolankiz
|
Psikoloğumla birlikte terasta biraz kahve içip konuşuyorduk. Her cümlesinde neşe vardı ama bir sorun da vardı. " Neden saklamaya çalışıyorsun?" Dediğim an sustu. Ona biraz süre verdim. Ardından " Gizlediğin ne? " Dedim. Omuz silkerek aşağıya doğru baktı. " Bir şey var ama söylemek istemiyorsun. Her psikoloğun hayatı iyi olacak diye bir şey yok ki? Anlatsana ne oldu? Bu sefer ben sana soruyorum. " Dedim. Önce biraz bekledi. " Bende senin gibi tecavüz edildim. " Dediğinde duraksayan ben oldum. Önüne bakmaya devam ederken gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı bile. " Bir psikolog " diyip devam edecekken " Psikolokların da bir hayatı vardır. " Dedim. " Hastalarıma söylediğim şeyleri kendime diyorum ya. Minik bir kız ya! Nasıl tecavüz edildi. O korkunç anları nasıl... Nasıl dik durabiliyor dayanabiliyor? " Dedi. Bende önüme döndüm. " Sen. Sende uğradın. Her kadının hayatında var olan bir şey bu! " Dedi. Başımı eğdim. " Kim yaptı. Hapiseatıldı mı?' dedim. Başını olumsuzca salladı. " İsmini bile bilmiyorum. Tanımıyorum. Daha 2 yıl önce oldu ama.. atlatamıyorum. Uyuyamıyorum. Bazen psikolog arkadaşlarım benimle konuşuyorlar. Beni düzeltmeye ćalışıyorlar. Ben bir psikolog değilim ki. Hastalarıma dediklerimi verdiğim ilaç... " Derken sustu. Bir kaç dakika rüzgarın sesini dinledik. " Siyah bir adamdı. İsmini bilmiyorum? Tamamen siyah giyimliydi? Sesi çok kalındı. Odamda uyurken yaptı. Burda değildim ailemin yanında İador Krallığında." Dedi. Siyah adam. Kalın ses. " Aynı kişi. " Dediğimde durdu. " Ne?" Dedi. " Beni hamile bırakan herifle aynı kişi. " Dedim. " Benim gitmem lazım hastam... " Derken sarıldım ona. O herif bana her şeyi yapmıştı. " Onu bulacağım. " Dedim. Bana sarıldı. " Seninle konuşmak çok iyi geldi Valencia. Teşekkürler. " Dedi. Sırtını sıvazladım. " Bu arada hiç ölecek gibi durmuyorsun?" Dedi. Sarılmayı yavaşça kestiğimizde " Sadece Doktorun bildiği bir şey var. İnsanlar tiksinir yada korkar diye açamıyorum. Bacağım. Görsen dersin ölmek üzeresin diye. " Dedim. " Doktor değilim neden öyle diyeyim ki?" Dedi. Yavaşça gepgeniş eşofmanı baldırıma kadar çektiğimde şok olmuşçasına elini ağzına koydu. Evet çok şiş mor ve... " Sen?" Dedi. Başımı salladım. " Ölüyorum. " Diye mırıldandım. Cevap veremedi. Tiksinmedi korkmadı ama acılı gözlerle baktı. Yavaşça bacağımı kapattım. "Doktora acıdan yalvardım biliyor musun? Kimseye yalvarmadım bu hayatta ama ona yalvardım. Seviyorum sanırım" dedim. Yutkundu. " Elimden bir şey gelir mi?" Dedi. Başımı olumsuzca salladım. " Kendine dikkat et ve hastanla güzel konuş. Unutma çok iyi bir psikologsun. " Dedim. Veda sonrası gitti. Bende tekerlekli sandalyem ile terasta durmaya devam ettim. Psikoloğumun oturduğu sandalye rüzgarla haraket ederken her zaman oturduğum trabzalara baktım. Aslında mermerdi. Şimdi oraya bile ulaşamayacaktım. Nefesimi verdim. " Tanrım beni korur musun? " Diye mırıldandım. " Doktorumu da koru. Bizi ayırma " .... Bir kaç saat orda boş boş oturdum. Nefes alıp verdim. Kendimi özgür hisetmeye çalıştım ama bu sandalyede imkansızdı. Saat 6 ya gelirken ve güneş biraz batarken manzarayı izledim. Arada bacağıma ağrılar girdi diye ağladım. Ama şimdi biraz da olsa iyiydim. Nefes alıp vermeye devam ettim. " Küçük hastam. " Diye bir ses duyunca başımı yana çevirdim. Tiago elinde bir kaç dosya ile yanımdaydı. Biraz uzakta. Tekerlekli sandalyemi ona döndürdüm. " Geç kaldın. 5 saat mi sürdü toplantın. " Dedim. " Bir kaç hasta baktım. Burda çok ağır yaralı yok. Kraliyetini güzel koruyorsun. Sadece bazı hastalar griple boğuşuyor. Enfeksiyon kapmış yaraları var bazılarında. " Dedi. Tam önüne geldim. Ayaklarım onun ayaklarına değecek kadar. " Sen ne yaptın? ' dedi. " Psikolog .. sıkıntısı var gibiydi. Bu sefer onun psikoloğu ben oldum. Tecavüze uğramış. 2 yıl önce İador Krallığında yani düşmanımın Krallığında. Ailesi orada diye gitmiş. Bir şey demem ona da... Tecavüz ettiği kişi beni tecavüz edenle aynı? Siyah giyimli. Kalın ses. Adam işte. " Dedim. Şok olmuşçasına bana bakıyordu. " Psikolog tecavüze mı uğramış?" Dedi şok bir biçimde. Başımı salladım. " Göründüğü gibi değil. Ağladı yanımda. Korktuğunu söyledi. Ama... O herif hala yaşıyor mu? 45 yaşında filan olmuştur? Geri mi döndü? İador çok yakında değil ama ya buraya gelirse?" Dedim. " Korkma. " Derken ellerimi tuttu. " Gelemez de bir şey yapamaz da. Kimseye helede sana. Güvende olacaksın. Belki de amacı sadece korkutmak. Ama önce bahsettiği kişi mi diye bulalım. " Dedi. Başımı salladım. Koltuk altındaki dosyayı bana uzattı. " Sana hazırladım. Beyinle ilgili her şey var. ' dedi. Gülümseyerek elinden aldım. İncelemeye başladığım an arkama geçip sandalyemi ittirmeye başladı. Beni odama kadar götürdü. Ama kapıda durdu. " Bugün restorantta mı yesek?" Dedi. Başımı ona çevirdim. Gülüyordu. Hevesliydi. Benim gülmediğimi görünce gülüşü donuklaştı ve bakışları bacağıma kaydı. " Gitmek istemiyorsun. Olsun. ' dedi yine gülümsedi. İçeriye girmek yerine kapıyı kapatıp kilitledi. Beni dinlenme odasına çekti. İçerde bir kaç kişi vardı. " Hevesini kırdıysam özür dilerim. " Dedim. " Kırmadın. Senin yerinde bende olsam gitmek istemezdim. Korkardım. " Dedi. Başımı ona çevirdim. " Cidden korkar mıydın?" Dedim. Güldü. " Niye şaşırdın? Erkekler korkamaz mı? Valla ben korkarım. " Dedi. Beni tam kucaklayıp koltuğa oturtacakken " Oturmayacağım. Banane!" Dedim. " İyi tamam sende yardım et. " Derken beni mutfağa götürdü. " Ne yapcaz ki?" Dedim. " Davetimi kabul etmediğine göre ben yemek yapıcam. " Dedi. Beni tezgaha oturttu. " Tamam. Ne yapıcan? " Dedim. Elime bir menü verdi. Tiagonun yapabildiği yemekler menüsü. Ve şöyleki en az 40 şeçiş yemek vardı. " Sen seç. " Dedi. Daha klasik yemekler değilde restorant yemekleri vardı! " Acaba pilav ... " Diyip devam edecekken " Türklere özgü bir yemek. Tüm Kraliyet seviyor resmen. Türkler hakkında bir bilgim yok. Yani pilav yapmayı da bilmiyorum?" Dedi. Başka bir şey bakmaya başladım. Sonra da sinirle menüyü fırlattım. " Hadi ama! Bunlar çok lüks yemekler! Makarna filan yiyelim işte! Tavuklu soslu makarna! Ya da boş ver ben seni yiyeyim!" Diyip onu yakasından kendime çektiğimde ellerini tezgahın iki yanına koydu. Gözlerimi kapatıp onu öpmeye başladığım an bir eli yanağıma kaydı. Tokat izini okşadı. Bu sırada benim ellerim onun ensesine çıktı. Saçlarını okşadı. " Hmm " diyerek beğendiğimi belli ettiğimde gülercesine bir ses çıkarttı. Dudaklarımız daha da hızlandı. O an kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Dudağımı sert sert emmesi arada ısırması hoşuma gidiyordu. Dillerimiz buluştuğu an biraz nefessiz kaldım ama bu anın bitmesini istemiyordum da. Bu sırada kapı açıldı. İçeriye biri girdi " Kraliçem. Samuel ile Diana huzurunuza gelmek istiyorlar. " Dedi. Elimle ona gitmesini ve buraya onları çağırmasını anlattım. Tiago dilimi daha çok emmeye başlarken daha da sertleştim. 2 dakika aralıksız öpüştük. Biraz daha devam etmek istedik ama ben terlemiştim bile. Eminim ki dudaklarımda ıslak ve kaygandı. Ayrılan Tiago oldu. Gözlerimi açtım. İkimizde nefes nefeseyken önce yanağımdaki izi ardından boynundaki parmak izini sonra omzumdaki yumruk izini ve en son bacağıma öpücükler kondurdu. ' Her bir hatam için... " Dedi. " Afettim işte seni daha ne zorluyorsun. ' dedim. " Ama geçmedi izlerin. " Dediğinde sustum. Tabi bu sessizliğim 4 saniye sürdü. " Ne güzel öpüşüyorduk biz " diyip onu yine kendime çektim. " Yanlız biz burda sizin yiyişmenizi izlemek zorunda değiliz?" Dedi içerdeki Samuel. Ayrıldık. Ona baktım. Dianayla sıkı sıkı el ele tutuşuyordu. " Ne var lan! Biz zamanında sizin sikişmelerinizi bile çektik!" Dedim. " Lan sussana!" Dedi. " Ne var amına koyayım biliyor ki bu Doktorum da. Lan toplantıdayım! Yere bir şey fırlattım diye zemin kırıldı. Bir baktım Samuel yukarda Diana aşağıda ileri geri gidiyorlar. İçerde baban vardı salak Samuel! Diana senin de öyle! Diyorum ki lan kendinize gelin anlamıyonuz! En son bende şarap fırlattım ne yapayım!" Dedim. " Tamam da ! Kafama dikiş atıldı o gün!" Dedi. " Görseydin o zaman amına koyayım! Hayır birde kafan kanıyor yine kızın üstündesin!" Dedim. Nefesini verip ofladı. " Niye geldiniz ne var!" Dedim. " Dedik ki bacağına bir geçmiş olsun diyek! " Dedi. " İnandırıcı gelmedi" dedim. Diana " Dün davetiyimizi getirdik. " Dediğinde Tiagoyla aynı anda " Ney!" Diye bağırdık. " Evleniyoruz. " Dedi Samuel elindeki davetiyeyi tezgaha gelip koyarken. Sonra Dianayla kapının oraya geri gitti. Tiagoya baktım. " Bak bunlar bile evlendi! Biz 6 yıldır bir evlenemedik! " Diye bağırıp omzuna vurdum. " Lan konu niye bana geldi!" Dedi. Ama ben sinirden ağlamaya başladım. " Ühü ühü! Tanrı belanı versin Tiago! Sıktır git seni sevgililikten atıyorum. " Dedim. Onu ittirdim. " İyi gidiyorum ama 5 saniye sonra geri gelmezsen bende Tiago değil... " Diyip devam edecekken bağırdım. " Sıktır git!" Dedim. Gitti. Gitti... Ağlamayı kestim. " Doktor geri gel geri özlerim ben seni. " Dedim masumca. Gelmeyince kendimi tekerlekli sandalyeme attım. Ama sert düştüm ki inleyerek " Bacağım. " Dedim. Sandalyemi kapıya ittirdim. Kapıyı açtım. Tiago karşımda duruyordu. " Ve evet 5 saniye sürdü. " Dedi. Beline sarıldım çünkü boyum oraya yetiyordu sandalyede olunca. Kafamı da karnına yasladım. " Gitme timam mı?" Dedim çocukça. " Çıkarma şu sesi ya! Zaafım var. " Dedi. Bana sarıldı. " Hani yemek yapacaktık biz !" Dedi ve beni döndürüp ileriye fırlattı. Tezgahtan davetiyeyi alıp okudum. Çiçekli süslü püslü beyaz bir davetiyeydi. " Öğh! " Diye bir kusma sesi çıkarttım. " Doktor bizim davetiye böyle süslü püslü olmaz demi ya. " Dediğimde öyle bir kahkaha attı ki. " Ne var davetiyemizde " dedi Diana. " Çiçekli olması yetiyor. Neyse... Bacağımdaki şişlik inerse ve Doktor gelmeme izin verirse gelirim. " Dedim. Tiagoya baktım. Gülmekten kıpkırmızı olmuştu. Masadan bir bardak alıp sertliğine attığımda inleyerek sustu. Sertliğini tutup yere yapıştı. Kıvrandı. " Kısır kal " diyip bizim Diana ile Samuele döndüm. " Dügününüz kutlu olsun o zaman!" Diye bağırırken Tiagoya bakıyordum. " Kısır kalma he. Abartma birde bardak attım sadece. " Dedim. " Lan geberiyorum burda. " Dedim Kıkırdadım. " Bu arada bacağın için geçmiş olsun. Şişmiş gerçekten. " Dedi Diana. O ayağımda şuan bir terlik filan yoktu. Yani bileğime kadar ayağım görünüyordu. " Orası şişmedi ki?" Dedim. ' nasıl ya... Şişmiş işte. " Dedi Samuel. Eşofmanımı baldırıma kadar açtığımda Diana elini ağzına götürdü. Samuel ise şok olmuş gibi bakıyordu. Tabi bu kadar şiş,demirli ve mosmor beklemiyorlardı. Ki şöyleki eşofmanımın içi yapışkanlı idi. Bir kaç buz vardı. Şişlik insin diye. Bacağımı geri kapattım. Tiagoya baktım. Sonunda ayağa kalkabilmişti.
|
0% |