Yeni Üyelik
70.
Bölüm

70. Bölüm

@okurveyazarolankiz

Kraliyet gibi bir yere gelmiştim.

Herkes bana bakıyordu.

Louis " Elindeki kelepçeleri çıkaracagız korkma. " Derken belindeki bıçağı aldım.

Geri çekildim.

" Yaklaşma bana!" Diye avazım çıktığı kadar bağırdığımda biri bana koştu.

Uzun bir erkek.

" Küçük Hastam sakin ol. " Derken bıçağı ona doğrulttum.

" Yaklaşma bana !" Diye ona da bağırdım.

Geri çekildi.

" Tamam bak yaklaşmıyorum. Ama bak ne olur dinle beni. " Dedi.

Kapalı bir odadaydık.

Kocaman bir oda.

Ve Kral gibi kafalarında Taç olan bir sürü biri vardı.

Louis denilen adamın elinde de bir altın yüzük.

Her şeye dikkat etmeliyim.

" Valencia bak benim kardeşin Arthur. " Dedi. Biri.

Ona doğrulttum bıçağı.

" Kardeşim filan yok benim!" Diye bağırdım.

Elinde onunda altın bir yüzük vardı.

Louisin yanına bir kız geldi.

Elbisesinin eteklerini tutmuştu.

" Aşkım elimize bir video geldi. " Dedi. Louisin eline bir flaş koydu.

" Küçük Hastam. Bak benim yüzüme bak. Bak ben Tiago. " Dedi.

Louis " Tiago buna bak " dedi.

Elindeki flaşı ortaya bir ekran olarak yansıttı.

Tiago izledi.

Benim hapiste dövüldüğüm hafızamı kaybetmem için verilen şokların ve X ile birlikte etrafta koşturduğum bir videoydu.

Video biterken tekrar bağırdım.

" Abel nerede?" Dedim.

" Abel kim!" Dedi Louis isimli eleman.

" Sevgilim ! Ne yaptınız ona!" Diye bağırdığımda karşımda duran Tiago bir adım geriye atıp " Bu kabus olmalı. ' dedi.

Umursamadım.

" Abel nerede?" Dedim tekrar.

" X mi?" Dedi Arthur.

" Evet! Nerde o?" Dedim.

" Kaçtı. Yakalayamadık. " Dedi bir asker.

Bıçağı boynuma dayadığımda Tiago bana yaklaşıp " Sakın!" Diye bağırdı.

Ama ben boynuma dayadığım bıçağı sertçe çektim.

En son bıçağı Tiago tutuyor ve bu sayede sadece kafamın çeyreğinin kopmasına neden oluyordu.

.....  

....

 

.....

 

.... 

 

.....

 

-Tiago-

İyi olacaktı.

Hatırlayacaktı beni.

Değil mi?

Şimdi boynunda sargılar olan ve mönitördeki ses çok az gelen,göğsünde bir tüp ve ağzında bir boru olan Valenciaya baktım.

Abel sevgilim dediğinde bittim ben dedim.

Bittim.

Her şey bitti.

Ama olacak olan buydu.

Alışmam gerekiyordu.

Yine de ölecek diye ağlamıştım.

Elini şimdi sıkı sıkı tutuyor bileklerine dokunuyordum.

Krem sürmüştüm. Ama daha bir çok şey vardı bedeninde.

Geçer miydi?

Göz yaşımı silip beline kadar uzamış saclarını okşadım.

" İyileşeceksin. Beni hatırlayacaksın. " Dedim.

Cevap yok.

" Seni özledim " dedim.

Cevap yok.

Mönitörden ses gelirdi eski zamanlarda.

Şimdi niye yoktu.

Çünkü kalbi başkasındaydı.

Ama yine de ben seviyordum onu.

Bileklerini okşadım.

" Valenciam. " Dedim.

Kalkıp yavaşça yanına yattım.

Cenin pozisyonu aldım.

" Sana ihtiyacım var. " Diye mırıldandım.

Yoğun bakım. Nefret ediyordum.

" Şimdi şah damarını bağladık ama uyanınca sakın haraket etme tamam mı? Biraz dinlen. " Dedim.

Yoğun bakımın cam kapısı açıldı.

Umursamadan Valenciaya bakmaya devam ettim.

Onu çok özlemiştim.

2 ay. 

" Uyansan olmaz mı? 3 haftadır uyuyorsun " dedim.

Göz yaşım omzuna düşerken hafif bir inilti çıktı dudaklarından.

Ona baktım. Birden öksürmeye başlayınca ayaklanıp ağzındaki boruyu yavaşça çıkarttım.

Öksürmeye devam ederken boynunu tuttu.

Boruyu cerrahi masaya bıraktım.

Yatağa geri yattı. Önce bana sonra etrafına baktı.

Ayağa kalkmaya çalışınca onu engelledim.

Dudaklarını araladı ama konuşamadı.

Hayatı tehlike işte.

Ölmemesi mucizeydi.

Şimdi birde sesini kaybetti.

Mükemmel ya.

" Ameliyat oldun. 3 haftadır komadasın. Şah damarını kestin. Hatırlaman biraz mucize. O sevgilim dediğin adam seni tuzagına düşürdü. O katil! Sana yaşattıkları her şeyi o emretti. Bak o seni sevmiyor. Cani o! " Dedim.

Bu sefer geri yattı.

Boğazına koydu elini.

" İyi misin?" Dediğimde bana baktı.

Ellerini kaldırıp işaret diliyle ' İşaret dili biliyor musun bilmem ama sen kimsin ve neden aban bunu soruyorsun ' dedi.

İşaret diliyle cevap verdim.

' Sevgilinim. İnanma ama öyle. Louis ve Arthur abilerin. ' demekle kaldım.

.........

Sadece bana bakıyordu.

5 gündür böyleydi.

Serumla besleniyor arada bir su içmesine izin veriyordum.

Bir yudum.

Boğazındaki sargılar çıkmıştı.

Geçici bir konuşamaması vardı ama yine de olsun.

Ayağa kalkabiliyordu.

Ama mutsuzdu.

Boğazında dikişler ve güçsüzlüğü onu zayıf kılıyordu.

Zaten sert bir alet görse bir yerlerine vuruyordu.

Mesela az önce olduğu gibi.

Kapıya kafa attı.

Delirmişti.

Louis, Valencianın arkasından giderken " Krallar toplantıda bir şey konuşuyorlar. " Dedi.

.. 

" Onu akıl hastanesine mı yatırayım ney!" Diye bağırdığımda Wallace " İyileşti bilgisi gelene kadar orda kalması gerek. En güvenli yer KUT Krallığı. Ben bir yer ayarla... " Diye devam edecekken masaya vurdum elimi.

" Siz delirmişsinix! Asıl sizi yatırmak gerek!" Dedim.

Arthur ise ses çıkarmadan oturuyordu.

" Böyle de olmaz. Her şeyi hatırlamıyor. Tecavüzü kötü her şeyi hatırlıyor ama bizi. " Dedi sustu.

Louis " İyileşecekse... Bence de gitsin. Ama gelsin hemen. " Dedi.

Ciddi misiniz?

Ayaklandım.

Toplantı odasından sinirle çıktım.

Ve karşımda Valenciayı gördüm.

Sadece boş çığlık tablosuna bakıyordu.

Yanına yaklaştım.

Bana bakmadan tabloya bakmaya devam etti.

" Tablo hoşuna mı gitti. " Dedim.

Ama verdiği cevap ' Ben deli değilim ' oldu.

Ellerini indirdi.

" Değilsin. Herkes deli olduğunu dü.. " diyip devam edecektim ama yine ellerini kaldırdı.

' Ben akıl sağlığı yerinde bir kadınım. Deli değilim. ' dedi.

Yutkundum.

' Beni oraya mı götüreceksin' dedi.

" Hayır. İzin vermem. " Dedim.

Cevap vermedi.

Tekrar dedi ' Ben deli değilim '

Tekrar. Tekrar ve tekrar.

" Biliyorum. Valencia biliyorum. " Dedim.

Ellerini indirdi.

Gözleri boşluğa daldı.

" Sen deli değilsin. " Dedim. " Sadece korkuyorsun "

' korkmuyorum. Ben korkak değilim '

 

 

Loading...
0%