Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm KARARSIZLIKLAR

@okuryazar

Sabaha karşı kaçtı bilmiyorum fakat daha gün yeni aydınlanıyordu. Yavaş yavaş gözlerim açılıyordu, etrafa bakındım yanımda Angelo'nun da olması gerekiyordu fakat görememiştim. O panikle yataktan fırlayıp ayağa kalktığım gibi bir şeye takıldım ve düşecektim ki Angelo yakaladı bedenimi. Yerle aramda sadece santimetreler vardı ve saçlarım yeri süpürüyordu. Dans ediyor gibi gözüküyorduk ve sanırım Angelo bu durumdan keyif alıyordu çünkü yamuk biçimdeki gülüşü ağzına çok yakışmış bir biçimde bana doğru bakıyor fakat gözleri gözlerime değmiyordu. Tam o pazisyondayken kapı açıldı. İçeriye Owen girmişti. O halde bizi görmesi ona ne düşündürdü bilmiyordum ama boğazını yüksek sesle temizledi, kendimize geldik ve Angelo beni kurtardığı yerden geri kaldırdı.

Owen: Baya uyanıksınız görüyorum ki. Aşağı kahvaltıya bekleniyorsunuz. Tam kapıyı çarpıp çıkacaktı ki kolundan tuttum ve kendime doğru geri çektim eğer hızlı bir şekilde yapmış olsaydım bu sefer çelik gibi olan göğüsüne çarpacaktım, Aramızda sadece milimetreler vardı. Boyu uzun olduğu için yukardan bakıyordu onu bilmiyordum ama gözleri o kadar çarpıcı olmasaydı şimdiden boyun ağrımdan yıkılmıştım. Angelo bize hiç birşey söylemeden çıkmıştı. Kapı sesinden irkilip bu sefer gerçekten göğsüne çarpmıştım. Hiç engellememiş tam tersi bir kaç saniye sonra elleriyle vücudumu sarmalamıştı. Bir eli göğüsünün üstünde duran saçlarıma diğer eli de belime adeta bir kemer gibi dolanmıştı. Ne o bir adım atabiliyordu ne de ben. Bunu bitirip gitmemiz gerektiğinin ikimiz de farkındaydık. biraz öyle durduktan sonra ellerini çekmesi için küçük bi boğazımı temizler gibi yaptım ve mesajımı almıştı. Ellerini üzerimden çekti ve yüzüme baktı. Yüzümdeki her bir noktayı inceliyordu, her bir çizgisini, her bir detayını gözleriyle değerlendiriyordu. Arkamı dönüp hemen odadan çıkmıştım. Kalbim çok hızlı atıyordu bu genelde acıktığım zamanlar kanın kokusunu aldığımda veya beğendiğim birinden kan için faydalanmak istediğimde oluyordu. Hayır! Bu düşünceden vazgeçmeliydim. Ne de olsa o benim abimdi bu sevgiye krallığı geçtim en başta babam asla onay veremezdi. Bunları düşünürken aynı zamanda babamın bizi çağırdığı yere doğru ilerliyordum. Kanın kokusu beni şimdiden yerimde zıplatıyordu, yemek salonu en alt katın bir üstündeydi, oraya vardığımda owen ve ben dışında herkesin masada bizi beklediğini gördüm. Hemen arkamdan da Owen geliyordu. Sofraya oturmuştum ve önce duamızı etmiştik ardından yemeğe başlamıştık. Yemekteki herkes sessizliğini koruyor, öyle de devam ediyordu. Yemeği bitirip orta salona geçmiştik. Owen'ın bakışları beni sürekli takip ediyordu ben ise Angelo'ya bakıyordum. Uzun süre bu bakışmalar devam ettikten sonra herkesten özür dileyip odama geçmiştim. Odamda biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı, herşeyi düşünemem ve gözden geçirmem gerekiyordu. Kapıyı kapattım ve yatağımın kenarına kıvrıldım. Benim için çok büyük bi adım olacaktı, büyük bi savaşın başı olacaktım, Daha önce hiç görmediğim bi kurtadamla savaşacaktım ve güçlerimiz vardı. 1900 yıldır hiç bize saldırdıklarını görmemiş veya zarar vermeye çalışdıklarını hiç duymamıştım. Bize hiç zararları dokunduğunu görmediğim bir soyu tüketmem için İlahtan bir güç almıştım. Herşey çok üst üste olmuştu. Bunları düşünürken gözlerim kapanmıştı.Sadece gözlerimin kpandığını sandığım andan itibaren 10 saat geçmişti Sabah kalktığımda herşey aynıydı bende her zamanki rutinlerime devam etmiştim. Aşağı yemek salonuna inmiş kahvaltımı yapmıştım ardından avlanmaya çıkmış ve eli boş dönmemiştim. Akşam yemeğine kadar odamda günlüğümü doldurmuştum, günlüğümde Angelo ve Owen ağırlıklıydı -Görmemeleri için her gece dua ediyordum-. Aynı zamanda bir kitap yazıyordum. Ben kitap aşığı bir insanımdır şu yaşıma kadar yüzbinlerce kitap bitirmişimdir. Bu kitapları okudukça bana ilham gelir ve bende yazardım. Akşam yemeğinden önce bir bölüm daha yazmak istemiştim ve bu bölümde kendi hayatımdan alıntılarla devam etmek istedim. Güçlerimden, ailemden ve yaşanan savaşlardan biraz benzetmeler yaparak bölümü daha bol hale getirdikten sonra yemek zili çalmıştı. Aşağı inmeye koyulmuştum, indim ve bir şey fark etmiştim. Angelo da Owen da masada yoklardı.Angelo sabah yanımda değildi Owen da yanıma hiç uğramamıştı. Kahvaltıda da yoklardı hatta ava çıktığımda da ikisi de gelmemişti. Bu durumda anneme ya da babama soramazdım çünkü yanlış anlayabilirlerdi bu aralar ikisiyle de fazla yakındım bu yüzden bende aşçımız ve en yakın arkadaşım olan Alvin Wynee -ben ona hep alwee derim- nin çaktırmadan yanına gitmiştim.

 

-Alwee neler oluyor neden bizim ikizler yok?

 

Alwee : Bizim derken? Seninkiler diyecektin herhalde. İkisinin de senin için yarıştığını hala görmüyorsan körsün sen herhalde.

 

- Alwee şaka için gelmedim. Gerçekten ikisini de merak ettim ikisi de sabahtan beri ortalıkta yok. Her ava çıktığımda Owen mutlaka gelir bizi korumak için de Angelo gelirdi ama ikisi de gelmedi mutlaka birşey olmuş olmalı. Kimse hiçbirşey de konuşmuyor içeride. Ne oluyor?

 

Alwee: Evet, duydum ikisini. Hol'ün ortasında SENİN İÇİN KAVGA EDİYORLARMIŞ. Allahtan kral konunun ne olduğunu anlamamış ama ona rağmen krallık içi huzursuzluk yarattıkları için onları ahıra tüm atların temizliğinden sorumlu tutmuş bir nevi ceza vermiş. Ay keşke seni de oraya gönderse de sizin üçünüzü de oraya kilitlesek kim kime ne yaparsa artık.

 

- Ne demek istediğini anlayabiliyorum ben alwee. Tamam ben birazdan yanlarına gideceğim ve merak etme senden duyduğumu çaktırmam.
En azından başlarına birşey gelmediği için mutlu olmalıydım. Alwee'nin yanından çıktıktan sonra biraz daha oyalanmıştım, önce dışarı çıktım. Ahıra doğru yönelmiş Alwee'nin tabiriyle "Benimkileri" aramaya çıkmıştım. Sessiz bir şekilde aramalarıma devam etim, en son 24. kapının ardında olduklarını ve daha atların yarısının bile temizliğinin bitmediğini fark etmiştim. İçeriye girmeden önce biraz dinlemek istedim konuştuklarını.

 

Angelo: O artı bizim korumamız dışında kardeşim. Artık o kızın peşini bırakmalısın. Sen bırakmasan bile Kralımız eğer böyle bir durumun varlığını sadece küçük de olsa sezerse seni bu krallıktan men eder. Bunu istemiyorum, benim için de çok önemli biri Arya evet hatta eskiden daha da önemliydi seviyorum ama... ama artık herşeyin farkındayım. Senin de olman gerekiyor.

Owen: Siz sadece korkuyorsunuz anladın mı? Sadece beyninizi dinliyor, onunla hareket ediyorsunuz. Ben ise hem onu ve kendimi düşünüyor ayrıca KALBİMİ dinlemeyi tercih ediyorum. Benim için o herşeyden önemli.
Angelo: Siz onu o vahşet dolu ve kocaman bi lanetten korumaya çalışıyorsunuz ama farkında değilsniz. Lanet onun ta kendisi. Bu gelecekten kaçamazsınız, elbet birgün bu savaş gerçekleşecek bunu ne kadar ileriye taşıyabiliirsek o kadar lehimize hareket etmiş oluruz. Biraz mantıksal düşün kardeşim, sadece kalbinle hareket ederek bu evrende tutunamazsın.
Olaya müdahale edebilmek için önce Angelo'nun cümlesini bitirmesini beklemiştim. O bitirdikten sonra da kapıya güçlü yumruklar atarak geldiğimi göstermeye çalışmış ve kapıya attıkları bakışı gördükten sonra başardığımı anlamıştım. Aralarındaki bakışma uzun süre devam etmişti. Büyük ihtimalle konuşmalarının ne kadarını duyup duymadığımı merak ediyor ve onu düşünmeye çalışıyorlardı. Bu sessizliği ilk ben bozdum.

-Siz niye burdasınız da evde değilsiniz? Ve niye benim hiçbirşeyden haberim yok.

Angelo: Özür dileriz KÜÇÜK HANIM! Size hesap vereceğimizi bilmiyorduk bu bir, ikincisi olayları yine Wynee'den öğrenmediysen bende Angelo değilim.

Owen: Bekle, bekle, bekle. Aşçı wynee mi? Sen onunla işbirliği mi yapıyosun prenses! O zaman neden her depresyona girdiğinde mutfağa kaçıp durduğun şimdi anlaşıldı. Sadece yemek yemeyi seviyosun sanmıştım.

- Bekle sen nerden biliyorsun bunu, yani öyle birşey yok da sen nerden çıkardın?

Angelo: Öncelikle annenin karnında henüz varlığın yeni belli olduğundan beri seni tanıdığımı unutma. Ayrıca seni her yerde takip ediyr ve neler aptığını biliyorum. Ayrıca günlüğünü nereye sakladn bilmiyorum şu an için ama onun da ilk 10 sayfasından haberim var onun hakkında da seninle görüşmek istiyorum. Kitaplarından bahsetmiyorum bile.

- Sen neden insanların kişisel eşyalarını kurcalıyorsun ki. Hem onlar özel ve gizli nasıl olurda okursun he?

Angelo: Konuyu değiştirmeye çalışma. Yakın zamanda diğerlerini de bulacağım.

Owen: Bende burdayım yalnız. Neler oluyor, bana anlatmak ister misiniz KÜÇÜK PRENSES!

Angelo: Prenses derken?

- Angelo, bana istediği gibi seslenebilir sen nasıl bana meleğim diye seslenirken o da birşey demiyorsa sende diyemezsin. Sana gelince büyük ağabeyim bu wynee olayı birazcık karışık ama günlük ve kitap konusu doğru.

Owen: Ve benim tüm bu olanlardan daha yeni haberim oluyor yani öyle mi? dedi ve Angelo'ya ters ters bakıslar atmayı sürdürdü. Ben ortamın gerginliğiyle ağzımı bile açmaya korkuyordum ki Angelo yere fırlattıklrı eşyaların kendine ait olanlarını toparlayıp, ilerlemeye basladı. Tam gittiğini sanarken arkadan bi bağırma sesi geldi

Angelo: Tüm eşyalarını topla ve hemen arkamdan gel, iki dakikanız var. Bizi yalnız bıraktığı için pek de mutlu değildim, ama öyleydim. Tam gitmeye yeltenmistim ki yanımda bi duvar oluştu. Bu Owen'ın koluydu. Diğer tarafıma döndüğümde zaten beni gövdesinin arasına almıştı. Gözlerine ya da ayakkabılarımı incelemekten başka seçeneğim yoktu ve ben ayakkabılarımı tercih etmiştim. Saniyeler sonra kocaman elleriyle çenemi kavrayıp yukarı, gözlerine bakmamı sağladı. Şimdi sadece sessizce gözlerimize bakıyorduk, sadece güvercinlerin sesinin yankılandığı bir yerde sessizce gözlerimiziin içine bakıp huzur buluyorduk. Buna nefesim kesik kesik gelirken daha ne kadar durabileceğimi bilmiyordum ki...

 

DEVAM EDECEK...

 

Loading...
0%