3. Bölüm

3. KAÇIŞ

Ezgi Arı
okuryazar

Mutlu mutlu sallanarak köşke doğru gidiyordum. Köşke vardığımda tabi kendi yöntemlerimle içeri sessizce girmeyi başarmış ve sessizce odama çıkmıştım. İlk iş kendimi yatağa atmış tavana boş ama içli gözlerle bakarak az öncekilerin gerçek olup olmadığını düşünüyordum ki bunları günlüğüme geçirmek aklıma geldi -tabi bu sefer Angelo'nun bulması olanaksız bir yer bulmalıydım- En sevdiğim kısmı ise bu günlüğü yazarken sanki kendim yaşamış gibi değilde yaşanan olayı dışardan bir gözle görmüşüm gibi yazıya döküyordum. Bu işlemler biraz sürdükten sonra çok sıkılmıştım ve gözüme uyku girmiyordu. Tabii ki bu günlere özel bir ''B'' planım vardı ve bu da evden kaçmaktı. Evde durup ne yapıcaktım ki, zaten uykum gelmiyordu eğer kimseye fark ettirmezsem herhangi bir sorun çıkmazdı. Bu gibi durumlar içi hazırladığım bazı özel eşyalarım vardı. Hemen odamdan çıkıp Angelo'nun odasına gittim, kapısı aralıktı ve uyuyordu. Eşyalarımı almak için içeri girmek zorundaydım. İçeri girdim ve hemen eşyalarımı alıp kaçtım çünkü hiç görmek istemediğim bir manzarayla karşı karşıya kalmıştım. İçeri girdiğimda Angelo yatağında uyuyordu ama üstünü sıcak tutan herhangi bir şey yoktu ve açıktı. Bunu görmeyi asla beklemiyordum, ilk defa onu böyle görüyordum. Ayın ışığı tam yüzüne ve vücuduna yansıyordu, bu durum hoşuma mı gitmişti? Yok! Hayır! gitmemişti değil mi? Ben henüz buna karar veremezken bulunduğum durumu düşündüm, bir sapık gibi üstü açık bir erkeğin odasında dikiliyordum ama kötü gözüküyor da denemezdi. Angelo'nun mırıldandığını duyunca harekete geçtim ve yanına doğru ilerledim. Sırılsıklam olmuştu, büyük ihtimalle kabus görüyordu. Ne yapacağımı bilemedim bende yanına yatağın ucuna oturdum. Bir havlu bulup alnını temizledim ve ve saçını kuruladım. Tam havluyu bırakmaya giderken Angelo bileğimi tuttu

Angelo: Nolur gitme dedi. Bende bişey diyemeden tekrar oturdum ve kafasını okşamaya başladım. Tekrar uykuya dalıyor gibiydi, şimdi ise ben terliyordum. Uykuya daldığını hissedince koşa koşa odama geçtim ve hazırlıkları tamamladım. Hazırladığım ipi yatağımın ucuna astım ve pencereden sarkıttım. Aşağı inmeden önce yapmam gereken bir şey vardı. Elbette benim de arkadaşlarım vardı -kimsenin bilmediği-. Bir kaç numara tuşlayıp birine haber verdim ve pencereden aşağı süzüldüm. En aşağı indiğimde ipin ucunu alt katın demirlerine bağlayıp arkamda bi *sentor varmış gibi koşmaya başlamıştım. En sonunda buluşma yerimize varıp hemen rujumu tazeledim. Kızları bekliyordum, kalabalık bi gruptuk ve hepimizin kafası uyuşuyordu. Merakla etrafa bakınıyordum, elbette ilk defa diğer dünyaya gitmeyecektim fakat bu sefer tek değildim. Arkadaşlarım ve sevgilileriyle beraber gidecektik, anlaşıldığı üzere kalabalıktık. Star,Ivy,Scarlet,Elif,Rüya,Selen,Fairy ve sevgilileri geleceklerdi. Benim henüz yoktu fakat ortama uyum sağlayacağımdan emindim. Ben bunları düşünürken arkamdaki ''Woohoo dünyadan Arya'ya sesim geliyor mu?'' diyen bir sesle irkilmiştim. Arkamı döndüğümde düşüncelerime ara vermem gereken şeyler vardı. Sadece kendi sevgilileri değil başka erkek olan arkadaşlarını da getirmişlerdi, bu demek oluyordu ki bu gece yalnız oturmayacaktım. İlerlemeye başladık, sınıra neredeyse varmıştık fakat benim kızlar dışında hiçbiriyle tanışma fırsatım olmamıştı. Sınıra vardık ve diğer dünyaya geçtik. Geçişimiz sanıldığı gibi basit değildi, her seferinde parçalara ayrılmayı göze alarak büyük bi portaldan geçiyor büyük bir riskle adeta dans ediyorduk. Şimdi o normal diye adlandırdığımız insanların dünyasındaydık. Aslında bizim dünyamızdan çok da bir farkı yoktu -içindekiler dışında-. Hemen Elifleri almaya gittik. Konum belliydi, zaten gideceğimiz partinin hemen oralarda evi vardı. Eliflere gittik ve toplandık, önce tanışma faslı oldu. Rüyanın sevgilisi Erdem nerdeyse 1.80 di esmer ve çok kibar birine benziyordu,daha önceden katıldıkları dans yarışmalarında partner olduklarından söz etmişti kendinden çok bahsetmedi zamanla tanıyabileceğini söyledi ve Rüya'nın elini tuttu ve bir anda kolunu çevirip boynuna doladı hem adeta dans ediyor hem de korumacı tavrıyla sarmalıyordu, Seleninki Amen di ama bi ona Kenyon diyorduk, nerdeyse 1.80 di mavi gözleri ve sarı saçları vardı aynı zamanda bodyguard gibi durusundan ve gömleğinden pörtlemiş, düğmelerin neredeyse patlayacak anı bekliyor gibi durması kaslı olduğunun apaçık göstergesiydi. Selenin yanında duruyor elini sımsıkı tutmuş bırakmıyordu, gözleri sadece Selenin üstündeydi. Elifinki Jadon direk kendini açıklamıştı 1.89 boyu vardı en sevdiği şey Elifti en sevdiği yemek Elifin yaptığı tüm yemeklerdi en sevdiği an Elifin yanında olduğu her andı ve daha da fazla tanımak istiyosam Elifine sorabilirmişim öyle demişti. Bunu söylediğinde Elife yan yan sırıtarak '' Aferim kızım tam senlik birini bulmuşsun, ya da benzetmişsin'' demiştim. Star'ın sevgilisini Myron'u zaten tanıyordum, kendisi çocukluk arkadaşımdı. Fairy'nin erkek arkadaşı Luther da 1.87 boyundaydı, hayatı boyunca Fairy gibi bi kızı aradığını ve bulduğu için çok şanslı olup onu asla bırakmayacağını söyledi ve başka bir şey belirtmedi o da kahverengi saçlı kahverengi gözlüydü ve açık tenliydi. O hiç kendinden bahsetmedi, kimse de bahsetmesini söylemedi. Sonra Scarlet'ın erkek arkadaşı Luke konuştu kendisi 1.86 ydı ve futbolla ilgileniyordu o kadar korumacıydı ki sabahtan beri kızın üstüne ya hırkasını atıyor ya sağına alıyor ya soluna alıyor kimse rahatsız etmesin diye cebelleşiyordu. Ivy'nin ise benim gibi sevgilisi yoktu onun yerine iki tane kuzenini getirmişti. Kuzenleri 1.95 boylarında biri kumral biri esmerdi ve ikisi de çok fena görünüyolardı. Bu gecenin mükemmel olacağından o kadar emindim ki mutluluktan neredeyse ağlayacaktım, böyle bi kafa dağıtmaya çok ihtiyacım vardı çok dolmuş hatta taşmıştım. Neyse herkes kendini tanıttıktan sonra bende kendimden bahsettim

-Bende Arya, zaten bir kaçınız tanıyordur, ben 1.65 boyundayım en sevdiğim renk gece mavisi en sevdiğim yemek veya anı yok ama o anı bugün yaşanıcak gibi hissediyorum ayrıca ata biniyorum ve yüzmeyi seviyorum dedim. Hepsi şaşırmıştı, ne yani bizimki farklı bir dünya olduğu için spor yapamazmıydık.

-Arkadaşlar biz farklı dünyalarda yaşıyor olsak bile sizinle telefonla iletişime geçebiliyoruz, sizin yaptıklarınızı bizde yapabiliyoruz sadece bizim dünyamız normal insanlara göre tehlikeli ve dünyamızın ve içindeki türleri öğrenmemeleri gerekiyor. Yani izlediğiniz filmler gibi değiliz dünyalarımız çok da farklı değil içindeki insanlar dışında.

Jadon: Benim Elifim sıkılmaya başladı artık gidebilir miyiz?

Myron: Senin sevgilin sıkıldı da bizimki oyun mu oynuyor. Hep betaber çıkacağız işte bekle biraz.

Ivy: Tamam madem herkes bu kadar heyecanlı(!) hadi çıkalım. Şu ana kadar bizim erkeklerin bu kadar centilmen olduğunu bilmiyodum. Kapıya doğru koşar adımlarla ilerlediler, hepsi sıraya girdi ve kızlar da teker teker kollarına girdikten sonra ilerlemeye başladılar. Ivy'nin koluna kuzeni girmişti ve bu da demek oluyo du ki benim yanıma da diğer kuzeni gelecekti. Yavaş yavaş yanına doğru yürüdüm ve tam ayak hizasında, yanında dikiliyordum. Cedric bi süre öyle bekledikten sonra elimden tutup kendi koluna sardı.

Cedric: Bu kadar utangaç olduğunu bilmiyordum prenses, dedi ben ise sadece yan yan gülümseyebildim. Parti yerine gelmiştik. İçeri girdik ve yerleştik, yüksek sesli müzik herkesin kulağını çınlatıyor bi o kadar da rahatsız ediyordu. Ben ise sadece eğlenmeme bakıyordum, pistte masanın üstüne çıkıp tek başıma ortamı şenlendiriyodum. Bütün gözler bana bakıyordu fakat ben 5 kadehten sonra bırakın onları kendi adımı unutmuş ellerimi bile 4 görüyordum. Artık tek değildim yanıma Ivy ve Star da gelmişti, bağıra bağıra şarkı söylüyor bi yandan da dans ediyorduk. Müzik devam ettikçe daha da çok bağırasım geliyordu fakat nefesim daralmaya başlamıştı. Asla kendimi iyi hissetmiyordum. Dışarı çıkıp biraz nefes almaya ihtiyacım vardı, pistteki masanın üstünden indim ve dışarıya doğru koşar adımlarla ilerledim. Arkama bakmak aklıma bile gelmemişti bu yüzden Cedric'i görmemiştim. Nefes almakta zorlanıyordum ve bi anlığına dengemi kaybedip yanımdaki sütuna tutundum. Cedric bi anda koştu ve ellerimden tuttu

Cedric: İyi misin Arya. Eğer değilsen toplayayım bizimkileri hemen eve geçelim. İstersen hastaneye de gidebiliriz ya da ne istersen söyle
onu yapalım. İyisin değil mi?


- Ben iyiyim sen önce bi sakin ol. Benden daha kötü gibisin sen otur istersen. Biraz nefes almakta zorlandım çok bağırdım galiba.


Cedric: Birazcık, yok yok baya bağırdınız yani. Ben pistin ucundan duyuyordum sesini ama sesin de fena değilmiş prenses.

- Çok beğendiysen iyi olduğumda sana da söylerim ne dersin?

Cedric: Mutlaka dinlemek isterim hanımefendi ama dilerseniz içeri gidelim de bizi çok merak etmesinler. Hafif gülümsemeyle, söylediğine başımla onay verdim ve içeri girdik. İçeride çok büyük bi panik havası vardı. Emin değildim fakat Jadon bağırıyor gibiydi. Odanın ortasına doğru geldiğimizde gerçekten de Jadon olduğunu anladım. Bağırıyor, çağırıyor, lanetler ediyordu diğer kızlarda ağlamaklı bir surat ifadesi vardı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum fakat ortamın gerginliği beni de fazlasıyla geriyordu. Jadon ne yaptığının farkında değildi, bardakları ve mikrofonları yere fırlatıyor ''Kim, hanginiz yaptı. Ne istiyorsunuz'' diyordu. Yani bir tek bunlar anlaşılıyordu bende korkudan iyice Cedric'in kolunun altına yerleşmiştim. Luke, Kenyon ve Myron Jadon'ın yanına gidip onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı fakat o durmuyordu. Kızların orayaa baktığımda Elif'in orda olmadığını fark etmiştim. Koşa koşa kızların yanına gittim ve olayı sordum. Ben sorunca Rüya göz yaşlarını tutamadı ve ağlamaya başladı bende Fairy'i kenara çekip onunla konuştum. Arkadan tanıdık bir yüz yanıma doğru ilerliyordu. Bekle bu Angelo'ydu. Naı gelmişti, ne için gelmişti, yoksa beni takip mi etmişti? Bariz bi şekilde takip edilmiştim ama Fairy'nin söyledikleriyle aklımdaki tüm sorular sustu ve aklımda tek bişey yankılanmaya başladı.
- ELİF'İ Mİ KAÇIRDILAR!

Devam Edecek...

Bölüm : 26.11.2024 19:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...