@okuryazarr
|
Yeni bölüm geldii. Meyranın saçlarındaki kurdeleleri böyle düşünebilirsinizz. İyi okumalar.
(๑˙❥˙๑)(๑˙❥˙๑)(๑˙❥˙๑)(๑˙❥˙๑)(๑˙❥˙๑)(๑˙❥˙๑)
Sabah gözlerimi açtığımda okula geç kaldığımı fark etmiştim. Genelde pek geç kalmazdım ama dün gece çok geç uyumuştum. Saçma gelebilir ama bilinmeyen numarayı düşünüp durmuştum. Son söyledikleri aklımı karıştırmıştı. Hızlı hızlı hareket edip üstümü giyinip uzun ve kahküllü saçlarıma çeki düzen verdim. Aceleyle evden çıktım. Okulla ev arası uzaklık çok yoktu özellikle bisikletle gidince daha da azalıyordu mesefa. Bisikletimi garajdan alıp okula doğru sürmeye başladım. Okul bahçesine girdiğimde bisikleti bir kenara koyup sınıfa doğru gittim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Neyse ki dersin hocası yoktu. Konular bittiği için genelde hocalar bizi serbest bırakıyordu. Etrafa bir göz gezdirdim. Herkes kafasını testlere gömmüş harıl harıl test çözüyordu. sırama doğru gittim. En yakın arkadaşım olan Tuğçe hemen beni fark etmişti. Sandalyesini bana yaklaştırıp kısık sesle fısıldadı."Sanki biraz erken geldin ya." Ve sonra bana bakıp güldü. Ona kötü kötü bakıp elimle kafasını benden uzaklaştırdım ve önüme çıkardığım teste odaklandım. Bana takılmak en sevdiği hobiydi. Zaman su gibi akıp geçmişti ve dersler hızlıca bitmişti. Eve doğru adımlıyorduk. Yanımda ise Tuğçe ve Alp vardı, çift yumurta ikiziydiler. Birbirlerinin kopyalarıydılar ama sadece görüntü olarak. İkisi de çocukluk arkadaşımdı. İlkokulda bizi ailelerimiz tanıştırmıştı ve hemen samimi olmuştuk. Küçükken yaşadığımız bir kaza sonucu kopacak gibi olsak da hiç kopmamıştık. Ben tek çocuktum ama onlar sayesinde hiç kardeş eksikliği yaşamamıştım. Tuğçe bir anda yürürken yolda beni durdurdu ve "Canım dehşet kahve çekti yürüyün kahveciye gidiyoruz." Dedi. Alp'de onu onaylar şekilde başını salladı ve konuştu. "Sen söyleyince benimde çekti, hadi içelim." Onların ikisine de garipser bakışlar atarak " Siz iyi misiniz? daha az önce okulda içtik ya." Dedim. Alp lafa atladı. "Ya kızım ne var bir daha kahve içsek, kırma bizi gel işte." Sevimli sevimli bakışlarda atınca ona kıyamadım ve kabul ettim. Buraya yakın kafelerden birine gelmiştik. Onlar kahve sipariş ben bir soğuk içecek söylemiştim. Biraz bekleyişten sonra ikisininde gülerek arka tarafa baktıklarını fark ettim. Ben de arkama baktığımda garsonun elindeki pastayı fark ettim. Doğum günümü unutmamışlardı, ailemin bile unuttuğu doğum günümü onlar hatırlamıştı. "Doğum günün kutlu olsun Meyra yeni yaşın kutlu olsun Meyra." İkisi de koro şeklinde o güzel (!) sesleriyle bu şarkıyı söylüyorlardı. Onlara gülümseyerek döndüm. "Unutmamışsınız." Tuğçe "Hiç unutur muyuz kızım? Ay dur daha hediyeni vereceğim." İkisi de çantalarından hediyeleri çıkardılar. Alp bana istediğim kitabın eski basımlarından birini alıp sevinç çığlıkları atmama sebep olurken Tuğce bir ceket almıştı. Onlara mutluluktan dolmuş gözlerle baktım." İkinize de çok teşekkür ederim, sizi seviyorum iyi ki varsınız." Deyip konuşmayı kısa kestim çünkü biraz daha konuşursam ağlayacaktım. Tuğçe ayağa kalktı ve "ay ben dayanamıyorum ,asıl sen iyi ki varsın canımın içi . " deyip bana sarıldı. O sarılınca Alp de "Ağlatacaksınız beni de. " dedi ve koşup sarıldı. İyi ki varlardı, onlar olmasa ne yapardım bilmiyordum. Birkaç saat orada oturduktan sonra evlere dağılmıştık. Eve varınca annem bana bir paket geldiğini söylemişti. Büyük ihtimalle sipariş ettiğim bir kitaptı. Paketi ondan aldım ve odama doğru gittim. Odama girdiğimde üstümü değiştirip günlük rutinlerimi yaptım ve paketi açmak için yatağın üstüne oturdum. Paketi açtığımda görmeyi beklediğim kitaplardı, kurdeleli toka ve bir de pahalı olduğu şeffaf kutusundan belli olan kolye değildi. İçinden bir de not çıkmıştı. Şaşkınlıkla elimdekilerle baktım. Bunlar bana mı gelmişti ya da adres falan mı karışmıştı acaba? Adrese baktığımda benim adresim olduğunu görmüştüm. İyi de bana bunları kim alırdı ki? Üstelik adresimi nereden biliyordu? Notu okumak için elime aldım. Sevgili Meyra, şu an kim olduğumu sorguladığını biliyorum. O mesajları atan kişi benim ve bu hediyeleri sana alan kişi de. Tekrar söylüyorum, iyi ki doğmuşsun, iyi ki. Bunu Milyonlarca kez söyleyebilirim ama en çok gözlerine bakarak söylemeyi isterdim. Ve sana yalvarıyorum, benimle konuşmayı kabul et. -E.K- Elimdeki kurdeleye ve kurdele şeklinde olan kolyeye baktım. Evet kolye de kurdele şeklindeydi ve ben kurdeleyi çocukluktan beri çok severdim. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum ama sorgulanacak çok şey olduğunu biliyordum. Bu yabancı numara kimdi ve bana neden bunları alıyordu? Adresimi nereden biliyordu? Beni tanıyordu ama ben onu neden tanımıyordum. Ve neden böyle şeyler alıp aklımı karıştırıyordu? Ofladım. Tek çözüm bunların hepsini ona sormaktı. Elimdeki telefondan mesajlar uygulamsına girip ona yazdım, çevrim içiydi. Meyra; Hey! yabancı numara. Meyra; Adresimi nereden buldun bilmiyorum ama yolladığın hediyeleri aldım. Notunu da okudum. Meyra; Madem seninle bu kadar çok konuşmamı istiyorsun, Meyra; O zaman sorularıma cevap vereceksin ve bana bir sapık olmadığını kanıtlayacaksın. Meyra; İşte o zaman seninle konuşurum. (๑˙❥˙๑)(๑˙❥˙๑)(๑˙❥˙๑)(๑˙❥˙๑)(๑˙❥˙๑)
|
0% |