Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10. Bölüm

@okuyan_bir_insan

 

Bölüm Şarkısı = Ceza - Fark Var

 

Gördüğüm yüzle beraber onu daha yakından görebileceğim bir masaya oturup, bakışlarımı ondan çekmeden izlemeye başlamıştım. Üstümde okul forması bulunmadığında benim kim olduğumla ilgili etraftaki çocuklar pek çok senaryo kursalar da gözlerimi dikip Koray itine baktığım için başka senaryolar da düşünmelerini sağlıyor olabilirdim. Üstündeki bakışları fark etmiş olacak ki bana doğru baktığında bakışlarımız kesişmiş, benim kim olduğumu anlamaya çalışıyordu. Bunu gözlerini kısıp bana dikkatli bir şekilde bakmasından anlayabilirdim. Daha fazla tek başıma oturmayıp onun masasına doğru adımladım ve giderken boşta olan sandalyelerden birini de kendimle beraber masaya sürükledim. Birkaç adımda vardığım masanın boş olan yerine yani Koray’ın tam karşısına oturdum. Gönül isterdi ki, Candan Erçetin’in oturduğu gibi ters bir şekilde oturayım fakat sandalyelerin yapısı buna müsait değildi. Yayıldığı sandalyeden dikleşip, “Tanışıyor muyuz?”diye sordu. “Henüz değil ama tanışacağız.”dedim ben de yüzümdeki tebessümle. Masaya yaklaşıp benden tarafa doğru biraz eğildiğinde, “Tanışalım tabi tanışmak güzeldir. Tanışalım kaynaşalım.”diyip sırıttığında leş bir insan olduğu tescillenmişti. Yanında oturan kızlardan biri, “Sen kimsin de benim sevgilimle tanışacaksın be!”diye yükselince, “Seninle işim yok ufaklık işine bak.”dedim ve odağımı tekrar Koray’a çevirdim. Masadaki bir kaç kişi kızı sakinleştirmeye çalışırken artık konuya girdim. “Canın çok mu sıkılıyor Koray?”dediğimde artık tüm kantinin dikkati bizim üzerimizdeydi. Hatta bazılarının teknolojinin nimetlerinden yararlanıp bu anı kaydettiklerini bile göz ucuyla görmüştüm. “Kimse seni insan yerine koymuyor mu?”dediğimde bu dediklerime canı sıkılmış olacak ki “Ne diyorsun lan sen!”demişti. “Gerizekalı mısın sen ne demek istediğimi gerçekten anlamıyor musun?”dedim ve masadaki birinin yarım kalmış çay bardağını alıp kendimden tarafa kalan yerden bir yudum içtim. Aldığım tadla o tarafa bakıp “Aferin şekersizmiş.”diyip geri yerine bıraktım. Bu sefer “Kimsin kızım sen ne ayaksın” diye sorduğunda “Ben ablayım.”dedim ve sen benim kardeşlerimin canını fena sıkmışsın yani bu demek oluyor ki ben de senin canını fena hâlde sıkacağım.” önü boş olduğu için başını ensesinden tutup hızla alnını masaya vurmasını sağlamıştım. Hızla yerinden kalktığında ben de aynı şekilde kalkmış bu sefer onun tam göğüs kafesinin altına tekme atıp bir için “Sen kim olduğunu sanıyorsun da kardeşimle uğraşıyorsun.”diyip bu sefer erkekliğine tekme atmıştım. Kimsenin beni tutmaya çalışmadığını da elbette fark etmiştim. “ Bu kadar mı küçüksün sen?” diyip onun hizasına gelebilmek için çömeldiğimde “Evde seni bu kadar mı insan yerine koymuyorlar Koray? O yüzden mi burada fark edilebilmek için insanların hayatlarıyla oynuyorsun, onları oyuncak gibi görüyorsun? Bu kadar fark edilmek istiyor musun gerçekten? dediğimde hiçbir şey dememişti. Doğru noktaya parmak bastığımın farkındaydım. “Sen hiç kimsesin oğlum.” dediğimde sert bakmaya çalışmaktan başka bir şey yapmıyordu. “Buradaki insanlar senin keyfin için burada değil! Burası senin oyun alanın değil! Sen kimsinde buradaki insanları kendinden küçük görüyorsun!”. “Seni fark etmesi gereken kişiler bu insanlar değil varlığını ailene böyle gösterip sorun çıkararak gösteremezsin.”dediğimde derin bir sessizlik olmuştu. “Sen ne bilirsin ki?”dedi “Sen beni nasıl anlarsın.”dediğinde, “Anlamasaydım bu cümleleri kuramazdım.”dedim. “Sevgisiz, ilgisiz büyüyen ne tek ne de son kişi sen değilsin.” dediğimde hiçbir şey söylememişti. “Bir daha ne kardeşlerimin ne de başka çocukların canını yaktığını görürsem ya da duyarsam. Seni s*ker*m ve emin ol bunu yapmam için erkek olmam gerekmiyor.”dedim. “Abla!”diye bir ses yükseldiğinde hızla arkamı dönmüştüm. Çınar ve Defne beni görünce hızla yanıma gelmişti. Çınar,“Senin burada ne işin var abla.”diye sorduğunda, “Ziyarete geldim ablacım.”dedim. “Vay vay avy demek bizim kıvırcığın ablasısın ha.”dediğinde sadece onun değil buradaki herkesin ablasıyım dedim. “Söylediklerimi unutma. Blöf yaptığımı da sakın düşünme senin ve o kendini göstermek için k*çını yırttığın ailenin de feleğini şaşırtırım. Kardeşlerimden uzak duracaksın.”diyip hızla “Çınar ve Defne’nin elini tutup kantinden çıkmıştık.

 

 

“Siz iyi misiniz?”diye sorduğumda şaşkın bakışlarla karşılaşmıştım. “Niye öyle bakıyorsunuz.”diye sorduğumda, Defne, “Sen neden böyle bir şey yaptın.”dedi. “Cevap basit. Çünkü ben sizin ablanızım.”dedim. “Ablalar kardeşlerini korurlar.” dedim ve “Ben artık gidiyorum. Siz de dikkat edin. Bir şey olursa arayın.”dedim. Okuldan çıkıp beni bekleyen Kadir ağabeyin yanına gittim. Arabaya bindiğimde “Gidelim ağabey işlem tamam.”dedim. Bir şey sormadan hızla beni eve bıraktığında odaya gitmiştim. Odaya girdiğimde Cesur’la konuşmuş olan biten her şeyi anlatmıştım. Okulda yaptıklarımı duyunca onu çağırmadığım içinde ayrı fırça yemiştim. Uzun sohbetin ardından üstüme daha rahat bir şeyler giymiştim. Selim’in bana ‘eve hoşgeldin hediyesi’ olarak aldığı eskiz defteri ve kalemleriyle bir şeyler çizmiştim.

 

 

Saatin yedi olmasıyla beraber herkes masada yerini alırken Boran Bey “Bugün avukatlarla konuştum. Yarın dava açılacak.”demesiyle derin bir nefes aldım. “Başlıyoruz demek.”dediğimde, “Artık yirmi yıl önce kurulan bu oyuna biz de dahiliz. Kartlar yeniden dağıtılıyor.”dedim. Kimseden ses çıkmazken, “Aslında benim aklımda bir şey var.” diye lafa girdim bir yandan yemek yerken diğer yandan da konuşuyorduk. Savaş “Ne var aklında”diye sorduğunda “Beni sizin yanınızda elbet yarın ya da öbür gün görecekler. O yüzden ben diyorum ki bir basın toplantısı düzenleyelim ve magazincileri habercileri çağıralım.” Herkes bana anlamayan gözlerle baktığında konuşmaya devam ettim. “Yani demek istediğim şu. Beş tane oğlunuz var ve ben birisiyle bile dışarıda görülsem pek hoş olmayan çıkarımlar yapabilirler. Ayrıca bu basın toplantısını sırf bu yüzden yapalım demiyorum. Ben ortadan kaybolduğum için elbet bu beni kaçıran kişinin de kulağına gitmiştir. Şimdi biz bir basın toplantısında her şeyi anlatırsak korkar. Korkan insan panikler, panik yapan insan da hata yapar ve biz bu hata sayesinde onu bulmaya bir adım daha yaklaşırız.”dediğimde bir süre kimseden ses gelmedi. Kısa süren sessizlik sonrasında Boran Bey “Ben bunu bir düşüneyim.”dedi.

 

 

Yazardan

 

Demir kapıdan içeri hızla giren adam patronunu gördüğü gibi yanına gidip, “Efendim kız kaçmış.”dedi ellerini önüne kavuşturup. Bu olmaması gereken bir şeydi. “Ne demek kaçmış, kız nerede lan!”diye bağırıp ortalığı yıkan patronundan köpek gibi korkan adam en olmayacak cevabı verip “Henüz bilmiyoruz efen-“ lafını bile bitiremeyen adamın yüzüne, patronu tarafından sert bir tokat indi. “Boran şerefsizi bulmadan hemen o kızı buluyorsunuz. Hemeeennnn!!!” diye bağıran patronuna “Emredersiniz efendim.”diyip yanından ayrılmıştı. Az önce yediği tokatın acısı ve sıcaklığı yerini korurken yıllardır takip ettiği kızı aramak için yola koyuldu.

 

 

Okuyan ve takibe alan arkadaşları görünce çok mutlu oluyorum ve kitabımı beğendiğiniz için de ayriyetten çok mutluyum. Oy veren ve diğer okuyan herkese çok teşekkür ederim.

 

5 oy sonra 11. Bölüm de gelecek. İyi okumalar. :))

Loading...
0%