Yeni Üyelik
18.
Bölüm

16. Bölüm

@okuyan_bir_insan

Bölüm Şarkısı = Pera – Seni Seviyorum

 

“Düşün önüme kader mahkumları sizi.”diyip, kahkahalar atan babama bakıyordum. “Baba?”dedim sorar gibi. “Babacığım?”dedi o da aynı benim gibi. “Sen iyi misin? Şu an bize kızman ya da ne bileyim fırça atman gerekmez miydi?” dediğimde gülmeye devam etmişti. “İçinizden birisine bir şey olsaydı tabii ki de fırça atardım. Ama bakıyorum sağlamsınız, karşı tarafın perti çıkmış. O zaman sorun yok.”dedi. Ben şaşkınlıkla babama bakarken, “Şahitlerden olayı duydum, sana laf atmışlar ağabeylerinde gerekeni yapmış. Neden kızacakmışım.” dedi. “Bu arada sen de Barış’a saldıran kişinin kafasında şişe patlatmışsın.”dedi ve göz kırptı. Babam arabaya doğru ilerlerken ağabeylerim ve Selim’le onu takip ediyorduk. “Ben hiçbir şey anlamadım.”dedim şaşkınlıkla. Selim, “Olay her ne kadar tatsız olsa da böylelikle her zaman birbirimizi kollayacağımızı göstermiş olduk. Bu sevinci ona. Ama tabi aynı şeyi annem için söyleyemeyeceğim. O baya azar çekecek bize.”dedi. “Çok mu kötü?”diye sorunca hepsi başını onaylar anlamda sallamıştı.

 

2 Gün Sonra

“Her şeyiniz hazır mı çocuklar?” diye soran anneme onaylar şekilde başımızı sallamıştık. Burada kaldığım birkaç gün boyunca itiraf etmeliyim ki oldukça eğlenmiştim. Hatta bu süreçte kuzenlerle de kaynaşmış, ortak bir grup bile kurmuştuk. “Erken dönersiniz oğul.” diyen dedeme, babam “Çocukların okulu var babam. İşler güçler çok beklemeye gelmez bilirsin. Hem sen gel, niye gelmezsin ki.”diye sordu. Bu arada artık Hazar ağa değil dede diyordum. Geçen gece yaptığımız konuşma sonucunda artık demek istemiştim.

 

 

Akay’lar Mardin’den Ayrılmadan Önceki Gece

“Kavgayı kazanmışsınız.”diyen Hazar ağaya baktım. “Öyle oldu.” dedim. “Sen de beni hep bu veranda da yakalıyorsun Hazar ağam.”diyince gülmüştü. “Sen de uyumuyorsun ki yakalanıyorsun Leyla torunum.”diyince bu sefer ben gülmüştüm. Verandadaki sedirlere karşılıklı oturduğumuzda bir şeyler diyeceği belliydi. “Gençliğimden beri evlendiğimde hep bir kızım olmasının hayalini kurdum.” dedi. “Asker arkadaşım anlatırdı. Kızı varmış babacığım babacığım diye peşinden koştururmuş.” dedi. “Benim zaten kız çocuğu sahibi olma isteğimi anlattıkça körüklüyordu.” dedi. “Neyse askerlik bitti, evlendik çoluk çocuk sahibi olduk. Ama Rabbim kız evlat nasip etmedi bana. Ben de ‘Allah’ın bir bildiği vardır’ dedim, bana verdiklerine şükür ettim.”dedi. “Meğer ben vermemiş sanmışım. Oğlanlar koca adam oldu, sevdiler evlendiler sonra beş tane kızım oldu.”dediğinde, “Sen istemişsin bir, Allah vermiş sana beş tane kız. Gerçekten yaratanın bir bildiği var hikmetinden sual olmaz.”dediğimde “Öyle ya.” dedi. “Evlatlarımın evlatları, benim de evladımdır. Yani sen de benim evladımsın Leyla.” dedi. “Oldu ki çözemediğin bir şey oldu altından kalkamadığın, anana babana bile diyemediğin şeyler. Ben buradayım. Bana ‘dede yardım et.’demen yeter.”dediğinde başımı sallamış, “Sağ ol dede.”demiştim. Elini öptüğümde, “Bu dediğini hayatımın sonuna kadar unutmayacağım teşekkür ederim.”dedim. “E haydi yat artık, yarın yolcusunuz.” dedi ve ayaklandı. “Sanki İstanbul kaçıyormuş gibi.”diye söylenerek gitti. Ben de onun ardından odaya uyumaya gitmiştim.

 

Dedem bu soruya homurdanarak, “Bilmez misin ben o uçan tenekeye binemem.” Bu dediğine gülmüştük. Herkesle vedalaştıktan sonra arabaya binmiş ve havaalanına doğru yola çıkmıştık. Kısa sürede geldiğimiz havaalanında uçağa binmeden önce Cesur’la konuşmuş, birkaç saate İstanbul’ da olacağımızı söylemiştim. Bu haberin ardından hemen bir buluşma ayarlamıştık. Tabii önce aileme sormuş ve eve yakın olan bir yerde ve korumalar eşliğinde olacağına söz vermiştim.

 

 

Sakin geçen uçak yolculuğunun ardından eve gelmiştik. Duşa girip yol yorgunluğunu attığımda, salondaki annemin yanına gitmiştim. “Anne babamlar nerede?” diye sorduğumda, “İşlerle uğraşıyorlar kızım. İkizlerde yeni okula geçti ya derslerine çalışıyorlar.”dedi. Babam biz Mardin’e gitmeden önce ikizlerin okulunu da değiştirmişti. “Seninle konuşabilir miyiz? Anlatmak istediğim şeyler var da.”dediğimde elindeki dergiyi bırakıp yanındaki yeri pat patlamıştı. “Hani sen demiştin ya seninde istediğin zaman konuşuruz.”dediğimde, “Tabii ki annecim konuşalım.”dedi. Ben derin bir nefes alıp tek bir şey söyledim ve o da annemin anlaması için yeterli oldu. “Cesur.”dedim. “Açıldınız mı yoksa?”diye sordu. “Ne açılması ben ondan hoşlandığımı söylemek için geldim.”dedim. “O da senden hoşlanıyor anneciğim. Hatta onun duygularının sadece hoşlanmayla sınırlı olduğunu sanmıyorum.”dediğinde. “Nereden anladın.”diye sordum. “Öncelikle ben de bir kadınım yavrum, seven insan nasıl bakar bilirim.” “Cesur senin gözünün içine bakıyor Leyla. Çınar’la Selim’e sürekli seni sormuş Mardin’deyken. Sırf seni orada mahcup etmemek için arayamamış, yanlış bir zamana denk gelir diye.”dedi. “Ben nasıl olduğunu anlayamadım anne. Bir anda oldu, ne ara ona bakarken daha çok bakmak istedim, sarıldığım zaman ayrılmak istememeye ne zaman başladım bilmiyorum.”dedim. “Benim için aşk zararlı bir şeydi, ismi lazım değil yüzünden biliyorsun.”dedim. “Bilmez miyim?”dediğinde ona baktım. “Üniversite zamanlarıydı. Babanla tanıştığım zamanlar. Babanın memleketinden bir adam vardı, Cavit. Üçümüz iyi arkadaştık sözde, ama daha sonra biz babanla birbirimize aşık olduk daha sonra babanla onun arası bozuldu. Neden olduğunu sorduğumda bir şey demedi ama biz sevgili olduktan hemen sonra aralarının açılması neden olduğunu belli ediyordu. Sıkıntılı bir tipti. Ben bir şeyleri anlayınca zaten bir daha muhatap bile olmadık.”dedi. Benim aklımda yankılanan tek şeyse Cavit ismiydi. Tanıdık geliyordu ama nereden olduğunu bilmiyordum. Biraz daha annemle konuştuktan sonra hazırlanıp evden çıkmıştım.

 

 

Cesur önceden gelmiş beni bekliyordu. Ona sıkıca sarılırken annemin dediği şey aklıma geldi. “Cesur’la buluştuğunda ona bir arkadaşının sana davranabileceği gibi mi, yoksa seni seven birisinin davranabileceği gibi mi bakıyor davranıyor hareketlerine bak.”demişti. Cesur’la birbirimize yokluğumuzda neler yaptığımızı anlattık. Restaurantta çıkan kavgayı bilerek detaylı anlattığımda sinirlenmiş ve yumruklarını sıkmıştı. Bu olayla şunu fark etmiştim. Ağabeylerim beni kıskandıklarında hiçbir zaman gözlerinde ateş göremezken, Cesur’un gözlerinde gördüğüm ateşle küçük bir köyün ısınabileceğine şahit olmuştum ve artık emindim. Hissettiğim şeyler kesinlikle karşılıklıydı. Saatler geçerken kalkma vakti gelmişti ve ben ilk defa Cesur’u yanağından öpmüştüm. “Görüşürüz.”dedim. Sesim oldukça kısık ve anlamdıramayacağım bir şekilde çıkmıştı. O bana öylece bakarken silkinerek kendine gelmiş ve “Görüşürüz.”demişti. Daha sonra aklından geçenleri tutamamış, “Ben de öpebilir miyim?”diye sormuştu. Sadece başımı sallamakla yetinmiştim. Ardından yanağımda hissettiğim dolgun dudaklarla içimde bir ateş yanmıştı. O an anlamıştım ki bunun bağımlısı olmuştum. Ve bir şeyin bağımlısı olursanız o şeyin daha fazlasını da istersiniz. Ve ben isteyeceğimin farkındaydım. Yanağımdan çekilen dudaklar hızla beni üşütürken son kez sarılmış ve ayrılmıştık. Kadir ağabeyle arabaya giderken, “Kadir ağabey galiba ayaklarım tutmuyor.” dedim. Kadir ağabeyse kendine has bir şekilde cevabını vermişti. “Aşıksııın dırırırırırırımmm, aşıksııın dırırırırırırım, aşıksııııın dırırırırırırımm sen aşıksın arkadaş.”

 

 

Eve geldiğimde Çınar ve Defne’yle yemek saati gelene kadar film izlemiştik. Ardından babamlar gelmiş ve sofraya oturmuştuk. Havadan sudan konuşurken babam, “Yarından sonra şirket etkinliği var. Yeni ortaklarımız var, bu yüzden otelde bir etkinlik düzenledik. Her şey hazır.” dediğinde bize sadece o gün orada olmak kalmıştı. Annem, “ O zaman yarın biz kızlarla dışarı çıkalım hayatım. Davet için bir şeyler alalım. Doğru düzgün kıyafeti yok kızların.”dediğinde babam başıyla onaylayıp, “Tamam hayatım ama dikkatli olun, zaten yanınızda adamlar olacak ama siz yine de dikkat edin kendinize.”dedi. Annemse “Tamam canım.”demişti. “Anne gözünüzü seveyim çok açık şeyler almayın ne olur. Yeni ortakların üç tane oğlu var.” diyen Barış ağabeyime annem sabır çekmekle yetinmişti. Biten yemeğin ardından salonda sohbet etmiştik. İlerleyen saatle herkes yorgunluğunu hissetmiş ve dinlenmek için odalarına çekilmişti. Ben de odama çıkıp tuvaletteki işlerimi halledip, pijamalarımı giymiştim. Tam yatmak için uzandığım zaman telefonuma bildirim gelmesiyle telefonuma bakmıştım. Cesur’ dan ‘iyi geceler güzelim ❤’ yazan bir mesaj gelmişti. Gelen mesajla sevincimden ayaklarımla yatağı döverken hemen kendime gelerek ben de iyi geceler mesajı atmış sonuna kalp koymuştum. Birkaç dakika sonra kapım çalınmıştı. “Gel.” dediğimde, gelen kişinin Savaş ağabeyimin olduğunu görmüştüm. “Beraber uyumamıza müsaade var mı ağabeyciğim. ”diye sorduğunda başımla onaylamış ve yatakta sağa doğru kaymıştım. Hızla yanıma gelen ağabeyim saçlarıma iyi geceler öpücüğü kondurmuş ve “İyi geceler.” demişti. Benim de ona iyi geceler dememin ardından sarılarak uyumuştuk.

 

Hızlı geçen günlerin ardından etkinlik günü gelmişti. Annem ve Defne’yle çok güzel şeyler almıştık. Annem mavi bir elbise alırken, Defne gözleri gibi yeşil bir elbise almış ve çok güzel olmuştu. Ben de üst bedeni tülden ve hafif göğüs dekoltesi olan uzun beyaz bir elbise seçmiştim. Annem bu etkinliğe Cesur’u da davet etmişti. Akay erkekleri bu durumdan hiç memnun kalmasalar da ses etmemişlerdi. Şimdi ise etkinlikteydik. “Çok güzel olmuşsun.”dedi, Cesur. Ben de “Teşekkür ederim sen de çok yakışıklı olmuşsun.”dediğimde tebessüm etmiş, “O zaman bu kadar uğraştığıma değmiş.” demişti. Daha sonra babam herkesle beni teker teker tanıştırmıştı. Bu kadar insanı hatırlamak zor olsa da böyle etkinlikler dışında bir daha görüşmeyeceğim için sorun etmedim. Birkaç saatin ardından tuvalete gitmek için ayaklandım. Benim kalkmamla herkes ‘nereye’ diye sorduğunda, “Tuvalete.” dedim. Benim ardımdan babamın tuttuğu koruma da gelirken kapının önünde durduğumuzda, “Ben burada bekliyorum Leyla Hanım” dedi. Ben de “Teşekkürler.”dedim ve içeri girip işlerimi hallettim. Çok geçmeden çıktığımda yerde yatan adamla karşılaştım. Hemen yanına gittim ve nabzına baktım. Attığını hissettiğimde derin bir nefes alsam da başından gelen kan hiç iyi değildi. Yardım istemek için ağzımı açtığımda burnuma tutulan bezle ne olduğunu anlayamadım. Her ne kadar çırpınsam da daha fazla dayanamadım ve duyduğum son şeyse “Artık tanışalım mı Leyla?”diye soran biri olmuştu ve ben bilincimi kaybetmiştim.

 

 

Veeee bir bölümün sonuna geldik. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Umarım zevkle okursunuz. Yazım yanlışları varsa afola. Bundan sonraki birkaç bölüm sıkıntılı olacak Akay'lar için. O yüzden duygusal biri iseniz şimdiden mendilleri hazırlayın. 10 oy sonra yeni bölüm gelecek. İyi okumalar. İyi sövmeler. :))

Loading...
0%