Yeni Üyelik
21.
Bölüm

19. Bölüm

@okuyan_bir_insan

Bölüm Şarkısı = Skapova – Son Arzum

 

1 Hafta Sonra

Leyla ameliyattan çıkalı bir hafta, yoğun bakımdan çıkalı ise beş gün olmuştu. Hayati tehlikeyi atlatmış fakat uyanmamıştı. Doktor bu duruma ise ‘Komada değil, ilaçta vermiyoruz. Hasta istediği zaman uyanır.’demişti. Demesi kolaydı ama bekleyenler için oldukça zorlu bir süreçti. Bu beş günde tüm aile üyeleri sırayla yanında kalıyor, bir an önce uyanması için dua ediyordu. Leyla ameliyattan çıktıktan sonra polis memuru gelip ifadelerini almıştı. O sırada Savaş, Leyla’yı bulduklarında elinde olan notu ve kalemi polise vermişti. Saatlerdir suçsuz olduğunu söyleyen Cavit ise bu görüntü ve ses kaydıyla suçluluğu kanıtlanmıştı.

 

Leyla’dan

Göğüsümde hissettiğim ağırlıkla kendime gelmeye başladığımda çenemin altındaki tüy gibi bir şey beni huylandırmıştı. Göğüsümdeki ağırlığın ne olduğunu anlamaya çalışırken bunun bir kafa olduğunu fark ettim. Hareketlenmemle kalbimin üzerinde duran baş hareketlenmişti. Göz göze geldiğimizde bunun Cesur olduğunu fark ettim. Göğüsümdeki kafasını bu sefer boynuma gömerken, “Çok korktum.”dedi. “Seni bir daha göremeyeceğim diye çok korktum. Gideceksin diye çok korktum.”dedi ve derin soluklar aldı boynumdan. “Gittin sandım. Seni kaybettim sandım.” Kendi kendine sayıklıyor, korkularını söylüyordu. “Buradayım.”dedim. “Gitmedim. Buradayım.”sol elim usulca yanağına yaklaşırken, elimi yarı yolda kavramış ve avuç içime kokulu bir öpücük bırakmıştı. “Seni seviyorum.”dedi. “Seni çok seviyorum. Bunu sana söyleyemeyeceğim diye çok korktum.”dedi. “Artık her şey bitti.”dedim. “Buradayım. Korkmana gerek yok.” Bana sıkıca sarıldığı zaman aniden açılan kapıyla irkildim. “Ne oluyor lan bura-“diye söylenerek içeri giren Selim’le göz göze gelince dedikleri yarım kalmış ve babama seslenerek odadan çıkmıştı. Yanımdan hızla kalkan Cesur’a baktım. “Babanlar gelecek yavrum ayıp olur.”dedi ve küçük bir öpücük çaldı dudaklarımdan. Ben ne olduğunu anlayamadan içeri giren ailemle hepsi bir ağızdan konuşmaya başladı.

 

 

“Aloooooooooo!!”dedim bağırarak. “İçimdeki Ahmet Başçavuşu uyandırmayın benim. Tane tane ve sırayla konuşun.”dedim. Annem, “Nasıl hissediyorsun yavrum. Ağrın var mı?” diye sorduğunda, “İyiyim. Sadece biraz sersem gibi hissediyorum.”dediğimde Savaş ağabeyim, “Yeni uyandın güzelim. Hem sana verilen ilaçlarda öyle yapar.”dedi. Ardından içeri tekrar birileri girdiğinde polis memurları olduğunu gördüm. “Leyla Akay, değil mi?”diye soran memura evet benim dedim. “Biz ifadenizi almak için buradayız. Eğer kendinizi iyi hissediyorsanız hemen alalım.”dediğinde, “Olur.”dedim. Herkes odadan çıktığında ise polislere yaşanan her şeyi anlatmıştım. Polislerin ardından odaya giren doktor beni muayene etmiş ve çıkmıştı. “Ben ne kadardır uyuyorum.”diye sordum. Polisler odadan çıktığı gibi tekrar gelen aileme. “Bir haftadan beri uyuyorsun abla.”diyen Çınar’la şaşırmıştım. “O kadar oldu mu ya?”diye sordum şaşkınlıkla. İlerleyen saatlerin ardından, annem bana kıyafet almak ve yemek yapmak için eve gitmiş, ikizler ise ben artık uyandığım için okula gidecek olmaları sebebiyle annemle gitmişlerdi. Babam ve Savaş ağabeyim ise avukatlarla görüşüyorlardı. Cavit’in hiçbir şekilde oradan kurtulamaması için çalışıyorlardı. Barış ağabeyim, Cesur ve ben hastane odasında otururken içeri giren hemşireyle bakışlarımız oraya döndü. Hemşire, “Hastamızın yürüyüş yapması gerek.”dedi. Barış ağabeyim tam beni kaldıracakken, “Ben Cesur’la yürüsem olur mu?”diye sordum gözlerimi kırpıştırarak. Barış ağabeyim, “Bakma şöyle hayır diyemiyorum.”diye söylense de bir şey dememişti. “İyi bari siz yürürken ben de yemek yiyip gelirim ağabeycim.”dedi ve alnıma bir öpücük kondurdu. Biz ise odamın olduğu katta yürürken Cesur’a gördüğüm rüyayı anlatmaya başlamıştım.

 

“Biliyor musun? Ben baygınken çok güzel bir rüya gördüm.”dedim. “Nasıl bir rüyaymış merak ettim?”diye sorunca, “Çok güzel. Sevdiklerimle dolu olan bir rüyaydı. Ve tabi sen de vardın.”dediğimde gülümseyip başımın üstüne öpücük kondurmuştu. “Bir çocuk gördüm. 4-5 yaşlarında falandı. Senin gibi boncuk boncuk yeşilleri olan bir erkek çocuğu.”dediğimde pür dikkat beni dinliyordu. “Senin kucağında da bir kız çocuğu vardı. Elimi tutup sizin yanınıza çekiştiren o çocuk bana, ‘Hadi gel anne, kardeşim seni istiyor.’dedi.” dedim. Cesur’a baktığımda her zaman gördüğümün aksine daha farklı bir gülümseme vardı. “Demek bir kız bir oğlan ha.”dedi. “Kızımız sana benziyorsa çekeceğim var demektir.”diye söylendi. Bu dediğine gülümseyip, “Zeki adamsın ya, bu seni daha çok sevmeme neden oluyor.”dedim ve odaya geri döndük. Ardından odaya gelen yabancı birisi, “Adının Barış olduğunu söylediği kişi seni çağırıyor ağabey.”dedi. Cesur ayaklandığında “Ben hemen geleceğim güzelim.”dedi ve tekrar küçük bir öpücük kondurdu dudaklarıma. “Tamam.”dedim ve Cesur’un çıkışını izledim. Daha sonra maskeli ve önlüklü bir doktor girdi içeri. “Bu iğneyi size yapmam gerek.”dedi ve bir anda damar yolumdan iğneyi vurdu. Saniyeler içinde göz kapaklarım ağırlaşırken adam maskeyi çıkardı ve gördüğüm yüzle dona kaldım. “Ozan” diye mırıldandım. “Senin yüzünden annemle babam öldü. Her şey senin yüzünden. Her şeyimi senin yüzünden kaybettim.”dedi. “Ben de şimdi seni ölmekten beter edeceğim. Seni Kürşat’a vereceğim.”dediğinde yapabildiğim tek şey son saniye de yardım butonuna basmaktı.

 

Bir bölümün daha sonuna geldik arkadaşlar. Bu bölüm biraz kısa ve aslında buna geçiş bölümü diye biliriz. Sıradaki bölüm için takipte kalmayı unutmayın. Hoşçakalın. Yazım yanlışı varsa afola. Oy veren elleriniz dert görmesin. :))

Loading...
0%