Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm

@okuyan_bir_insan

Yatmadan önce kurduğum alarmım ile sabah saat 08.00’ de uyanmıştım. Bir süre yatakta ayılmayı bekledikten sonra yavaşça yataktan kalmış ve yatağımı toplamıştım. Hastaneye gitmek için hazırlanırken bir yandan da sessiz sessiz söylenmeyi ihmal etmiyordum. “Millete piyango vurur bana borç bu nasıl iş anasını satayım.” diyip güne harika bir başlangıç yapmıştım. Diz kapağından itibaren bollaşan bir siyah pantolon beyaz bisiklet yaka bir t-shirt üstüne ise bordo kısa kollu bir gömlek çıkartmıştım giyinmek için. Bu saatte kimsenin uyanmayacağını bildiğimden odamın sağ çaprazında bulunan tuvalette kısaca işimi halletmiş ardından odama geçip hazırlanmıştım. Her şeyimi aldıktan emin olduktan sonra yine sessizce evden çıkmış ve durağın yanındaki marketten bir sandviç ve meyve suyu alıp hastane otobüsünü beklemeye başlamıştım. Bu bekleyiş sırasında da her zaman olduğu gibi müzik dinliyordum.


Yaşamadım ben bu günü
Yaşamadım inadımdan
Göremedim geçtiğini
Yanı başımdan
Her yanımdan
Yanı başımdan
Her yanımdan


Yarım saatin ardından gelen otobüs ile hızlıca binip tek kişilik bir yer kapmıştım. Hastanenin önüne geldiğimde saatin 08.40 olduğunu fark ettiğimde hızlıca marketten aldığım sandviç ve meyve suyunu bitirmiştim. Olası bir senaryoda bir şeyleri idrak edebilmek için aç kalmamalıydım. Hastaneden içeri girmeden önce Cesur’a hastaneye geldiğime dair bir mesaj atmış ve canlı konum göndermiştim. Giriş yaptığımda “Merhaba iyi günler.” dedim. Danışmadaki kadın “İyi günler nasıl yardımcı olabilirim.” dediğinde “Dün sabah saatlerinde hastane tarafından beni aradılar. Sanırım bir karışıklık varmış isim benzerliği yüzünden ben Leyla Karaca onun için gelmiştim.” dediğimde kadının anbean değişen yüz şekli bu hastaneden pek memnun ayrılmayacağımın habercisiydi. Bilgisayardan bir şeylere baktıktan sonra, “3 . Kat soldan 3. Kapı olan odaya gitmelisiniz.” demişti. Ben de kısaca “Teşekkürler” diyip oradan ayrılmıştım. Hızlıca 3. Kata çıkıp dediği odayı bulduktan sonra kapıyı iki kere tıklatıp gel sesiyle beraber içeri girdiğimde bu noktadan sonra hayatımın değişeceğini tahmin bile etmemiştim. Odaya girdiğimde masanın başında oturan önlüklü bir adam karşısında oturan koltuktaysa tahmini 50’li yaşlarında olan yapılı bir adam vardı. Kapıyı biraz daha açıp baktığımda doktor masasının tam karşısında kalan ikili geniş koltukta oturan, adamın yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kadın ve 20’li yaşlarında duran genç bir adam vardı. “Ben yanlış geldim sanırım burası muhasebe değil kusura bakmayın.” diyip tam çıkacakken,


“Leyla Hanım.” diye bir ses duydum. Kimin seslendiğine baktığımda az önceki doktorun seslendiğini gördüm. “Lütfen içeri girin. Size anlatmamız gereken şeyler var.” dediğinde içeri girmiş, kapıyı kapatmış ve masasının karşısındaki boş koltuğa oturmuştum. Ardından doktorun “Boran ben çıkıyorum siz rahat rahat konuşun demesiyle odadan çıkmış ve ben odadaki bu 3 kişiyle baş başa kalmıştım. İfadesiz tutmaya çalıştığım boş bakışlarla “Sanırım konu isim benzerliği yüzünden olan bir hata değil öyle değil mi?”dememle karşımdaki adam boğazını temizlemiş ve konuşmaya başlamıştı. “Sana her şeyi anlatacağım Leyla ama beni dinlemen gerek.” dediğinde “Anlatın dinliyorum.” dedim. “Her şey bundan tam 20 yıl önce başladı…” demesiyle uzun bir sohbetin fitilini ateşlemişti.


YAZARDAN

Boran Bey’in her şeyin 20 yıl önce başladığını söylemesiyle odadaki herkes nefeslerini tutmuştu. “Ben Boran.” dedi ve eşini tanıttı. “Eşim Halide, oğlum Savaş” dediğinde hepsine sadece ufak bir baş selamı vermekle yetindi. “Bundan 20 yıl önce eşim ikizlere hamile kaldı” demesiyle pür dikkat karşısındaki adamı dinlemeye başladı Leyla. “O zamanlar 3 oğlum daha vardı ama eşimin bu seferki hamileliği başkaydı. Çünkü bebeklerden birisi kızdı.” Demesiyle ne tepki vereceğini bilemedi Leyla hiç sesini çıkarmadan sakince dinledi sadece. “Sekiz buçuk ayın sonunda ikizlerimiz doğduğunda oğlumuzu kucağımıza alabilmiştik ama kızımız ortadan kaybolmuştu.” dediğindeyse bir ateş düştü Leyla’nın içine. Anlam veremedi bu hisse ama adamı da bölmedi. “Her yerde aradım, bütün şehri ayağa kaldırdım, her taşın altına baktım ama kızımı bulamadım. Sormadığım insan, gitmediğim polis kalmadı ama ben kızımı bulamadım. Doğumdan günler sonra eve döndüğümüzde eve bir kargo geldi. Kızıma ait olduğu söylenen kanlı bir zıbın” dediğinde odada bastırılamayan hıçkırıklar duyulmaya başladı. Leyla, Halide Hanım’ın ağladığını fark ettiğinde doktor masasında duran peçeteliği uzatmıştı. “Buyurun.” dedi sadece. Boran Bey’de kaldığı yerden anlatmaya devam etti. “Zıbından alınan DNA örneğiyle benden alınan örnek sonucunda o kanın kızıma ait olduğu ortaya çıktı.” dedi. “Ama ben hiç umudumu kaybetmedim, biz hiç umudumuzu kaybetmedik çünkü inanmadık böyle bir şeye nasıl inanılabilir ki.” dediğinde işin sonunun nereye bağlanacağını merak eden Leyla, “Bunları bana neden anlatıyorsunuz.” diye sorunca adam derin bir nefes verdi. Leyla ve kendilerinin hayatını tamamen değiştirecek olan o cümleyi kurdu. “Çünkü sen bizim 20 yıldır kayıp olan kızımız olabilirsin.”

Loading...
0%