Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm

@okuyan_bir_insan

 

  • Bölüm Şarkısı Emre Aydın = Geniş Zamanlar Yok

Yaklaşık beş dakikadır olduğum yerde durup şimdi ne yapacağım diye düşünüyordum. Bir plan yapmalı ve buradan en kısa sürede yok olmalıydım. Kendime geldiğimde birkaç dakikalık mesafede olan eve gelmiş, kimseye bir şey söylemeden odama girmiştim. “Düşün Leyla, düşün. Buradan eli boş çıkamazsın düşün…” yarın izin günümdü. Vedat’ta, Ozan’ da gündüz saatlerinde evde olmazdı. Vildan’ı da ev temizliği yapacağım bahanesiyle evden gönderirsem bir iki saat kazanabilirdim. Cesur onda kalmama da sorun etmezdi. Bana birkaç gün yeterdi, sadece birkaç gün. Biraz daha düşünüp planı kafamda oturttuktan sonra saatin de geç olmasını fark edip uyumaya çalıştım. Zor bir geceydi ve bundan sonrası daha da zor olacaktı.

 

Gözümü açtığımda ne ara uyuduğumu bile anlayamamıştım. Dün gece, bugünü o kadar çok kafamda kurmuştum ki bir şeylerin ters gitmesinden ödüm kopuyordu. O insanlar benim ailem olmayabilirdi. Ufak bir ihtimale sığınıp kendimi açıkta bırakamazdım. Saate baktığımda 09.00'du en az iki saat daha beklemeliydim. Yaptığım planı bir kez daha düşündüğümde olay aynen şuydu. Onlar evden gittikten sonra ben Vedat ve Ozan’ın odasını araştırıp ne bulabilirsem toplayacaktım. Alabildiğim kadar bilgi alıp bu gece yarısı ise evden ayrılacak, bir süre Cesur’da kalacaktım. Onu kimse tanımadığı için yerimi de bulabileceklerini sanmıyordum. Evden ayrıldıktan sonra Cesur’dan bana yeni bir hat almasını isteyecek bu süreçte de işi bırakmak zorunda kalacaktım. Çünkü Kürşat iş yerimi biliyordu. Saate baktığımda ona on vardı. Cesur’a olan biteni ve yaptığım planı anlatan bir mesaj yazdım. Cesur’sa bana hattı beni bulamamaları için kendi üzerine alacağını söyledi. Son anda aklıma gelen şeyle Cesur’a birkaç evrakın ekran görüntüsünü attığımda, onlarında kısaca ne olduğunu açıklamıştım. Birkaç ay önce Vedat için hastane randevusu aldığımda e-devlet şifresi bende kalmıştı. Bende biraz incelediğimde üç adet taşınmazının olduğunu görmüş ve araştırdığımda iki adet lüks bir ev ve elli dönümlük bir arazi sahibi olduğunu öğrenmiştim. Bunların nereden ya da nasıl geldiğini o an için sorgulamamıştım fakat yaşanan bu son olaylardan sonra aklımda bazı teoriler dönüyordu ve bunların sonucunda yapabileceklerim beni bile ürkütüyordu.

 

Evden çıkan seslerle diğerlerinin de uyanmış olduğunu anlamıştım. Ben de odadan çıktıktan sonra mutfağa girmiş, su içmek için tezgahın üzerindeki dolaptan bardak almıştım. Mutfak masasında ailecek kahvaltı edenlere bakıp “Bugün evi boşaltın.” dedim. “O nedenmiş küçük hanım” diye soran Vildan’a “Bugün izin günüm evde temizlik yapacağım.” demiştim. “Hayret, nereden esti kız temizlik yapmak” dediğinde “Daha önce yapmadığım bir şeyden söz ediyormuşum gibi bahsetme.” dedim. “Düzgün konuş annenle kırmayayım ağzını.” Bunu diyen Vedat’a bakıp “İşte o biraz sıkar. Kürşat’a bir alo derim ne sen kalırsın ne de ailen. Bana bulaşma Vedat efendi ayağını denk al.” dedim ve mutfaktan çıktım.

 

Bir saatin sonunda evden herkes çıkmıştı. Onlar gittikten yaklaşık on dakika sonra odaları aramaya koyulmuştum. Bir şey unutup eve geri dönebilme ihtimallerine karşı tedbirli olmalıydım. İlk önce Vedat ve Vildan’ın odasını aramaya başladım. Yataklarının yanında duran çekmecelere, bazanın altına hatta halının altına bile baktım ama bir şey bulamamıştım. En son gardıropa baktığımda eşyaların arkasında küçük bir kasanın olduğunu gördüm. “Neler saklıyorsunuz siz.” Diye söylendim. Şifrenin ne olabileceği hakkında düşünürken ilk denediğim şifre Vedat’ın doğum günüydü. Gelen seslerden şifrenin yanlış olduğu belliydi, ikinci denemem ise Vildan’ın doğum günüydü ve o da yanlıştı. Son hakkım kalmıştı ve iyice düşünmem gerekiyordu. Evlilik yıl dönümleri olamazdı. Aklıma gelen son şeyi yazdığımda kasa açılmıştı. Şifre Ozan’ın doğum günüydü. Kasanın içine baktığımda bir tomar kağıt ve evrak parçaları olduğunu gördüm. Evrakların neler olduğuna bakmadan hepsini aldım ve her şeyi eski hâline getirerek odadan çıktım. En son Ozan’ın odasına da girdiğimde çekmeceleri karıştırdım. Bir şey bulamayınca onunda yatağının altına baktım ve hiç beklemediğim bir şeyle karşılaştım. İkimizin küçükken çekilmiş bir fotoğrafı bazanın altında duruyordu. Bunu saklamasına her ne kadar şaşırsam da benim için anlam ifade etmiyordu. Ozan yıllar içerisinde ona duyduğum sevgiyi kendi elleriyle öldürmüştü. Odayı eski hâline getirip hızlıca kendi odama geçtim ve eşyalarımı toplamaya başladım. Zaten az olan eşyamı kısa sürede toplamış gece yarısı evden gitmek için her şey hazırdı.

 

Onlar gelene kadar bir şey çakmamaları için evi gerçekten de temizlemiştim. Şu an en ufak hataya bile yer yoktu. Saatler geçti ve herkes eve gelmişti. Akşam yemeğinden sonra her zamanki gibi çay sefası yapmışlardı. Saat on ikiyi geçerken herkes odalarına çekilmişti. Gün boyunca Cesur’a yaptıklarımı anlatmış ve saat iki de gelmesini söylemiştim. Saatin iki olmasına çok az bir zaman varken sessizce holden ayakkabılarımı almış ve gitmek için hazırlanmıştım. Titreyen telefonumla Cesur’un “Ben geldim.” mesajını “Hazırım çıkıyorum.” şeklinde cevaplamıştım. Her şeyimi aldıktan sonra arkama bile bakmadan bu evden son kez çıkmış, bir daha da geri dönmemek üzere gitmiştim.

 

 

Bir bölümün daha sonuna geldik. Bölümleri anlık olarak yazıp atıyorum ve gün içerisinde ne kadar bölüm gelir ya da uzunluğu ne kadar olur bilemiyorum. Ama sizleri de çok baymadan ve kafalarda soru işaretleri bırakmadan bitirmek istiyorum. Kaç bölüm olur hiçbir fikrim yok ama fazla uzatmayı da düşünmüyorum.

 

Bölüm şarkılarını beğeniyor musunuz yorumlarda belirtmeyi ve kitap hakkındaki görüşlerinizi yazmaktan çekinmeyin lütfen. Ayrıca yeni şarkılara da açığım. :))

Loading...
0%