Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7. Bölüm

@okuyan_bir_insan

Bölüm Şarkısı = Rehber – Büyük Saat

 

Derin bir nefes alıp eve doğru ilerlerken önde genç Akay erkekleri ve Defne, arkalarında ben ve benim arkamdaysa Halide Hanım ve eşi vardı. İçeri girdiğimizde herkes salonda toplanmış ve pür dikkat bana bakıyorlardı. Gördüğüm yabancı yüzle bu kişinin Oğuz denilen adam olduğunu varsaydığımda, Boran Bey’in ‘’Oğlum’’ demesiyle doğru tahmin etmiştim. “Kardeşin Leyla.” Diyen Boran Bey’e soğuk bakışlar atıp, “O kız benim hiçbir şeyim değil.”dedi. Ortam kısa süreliğine sessizleşirken “Oğuz !” diye gür bir ses duymuştum. “Ne Oğuz, ne!” diye yükseldi bir anda. “Aylar öncesinde yaşadıklarımızla hâlâ akıllanmadınız mı?” dedi. “Oğlum” diyen Halide Hanım’ın çaresiz sesini duyunca olaya el atma ihtiyacı hissederek araya girdim. “Oğuz” dedim ve bakışların bana dönmesini sağladım. “Beni burada istemiyor musun?”diye sorduğumda anında “Evet.”demişti. “O zaman buradan giderim ama şimdi değil.”dememle bakışlar tekrar bana dönmüş ve kimse söze girmeden ben konuşmaya devam etmiştim. “Ben buraya ne huzurunuzu bozmaya ne de düzeninizi dağıtmaya gelmedim.”dedim. “O zaman neden buradasın. Şimdi gitsene.”diyen Oğuz’a “Şimdi olmaz. O adamı bulmadan olmaz. Gidemem.”dedim. “O adam dediğin kim?”dedi bu sefer. Ben de, “Şu an bu durumda olmamıza sebep olan kişi.”dedim. “Bir kişi bile burada kalmamı istemiyorsa sizinle yaşayamam.” “O ne demek kızım. Seni istememek ne demek anneciğim, seni bulmak için o kadar uğraşmışken nereye gideceksin.”diyen Halide Hanım’a baktım. “Dediğim gibi ben ailenizin tadını kaçırmak için burada değilim.”dedim. “Size hiçbir zaman yalan söylemek gibi bir niyetim yok. Burada olma sebebim sadece o adamı bulmak elbette değil. Sizleri tanımak her şey yolunda gitseydi nasıl olurduk onu da görmek istiyorum.”dedim. “Başınıza gelen şeyi de az çok duydum.”dedim ve bu kez bakışlarımı Oğuz’da sabitledim.” Ve sen herkesin aynı olmadığını, hiç tanımadığın beni yine hiç tanımadığım biriyle, onla beni aynı kefeye koymaman gerektiğini akıl edecek kadar kafanın çalıştığını düşünüyorum.”dedim. “Kendimi anlatabiliyorumdur umarım” dediğimdeyse hiçbir şey demeden salondan çıkıp gitmişti.” “ Sen onun kusuruna bakma lütfen kızım pek iyi şeyler yaşamadı da.”diyen Boran Bey’e “Ben de pek iyi şeyler yaşamadım Boran Bey ama ben oğlunuzun yaptığını yapmıyorum ve yapmayacağım da hiçbirinize.”dedim. Ortam sessizleşirken, “Ben nerede kalacağım biri gösterebilir mi?”dedim o sırada Selim “Ben gösteririm.” dedi ve merdivenlere doğru gittiğinde ben de peşinden gidecekken son anda arkamı dönüp, “Boran Bey akşam yemeğinden sonra sizinle ve Savaş Bey’le bir şeyler konuşabilir miyiz?”diye sordum. “Tabi kızım konuşuruz önemli bir şeyse şimdi konuşalım.”diye sorduğunda, “Akşam yemeğinden sonra konuşsak daha iyi olur, oldukça tat kaçıran bir mevzu olacak çünkü.”dememle endişelendiğini her ne kadar görsem de ses etmemiş ve ben de merdivenlerde beni bekleyen Selim’in yanına gitmiştim. Merdivenlerin başına bıraktığım valizimi tam alacakken benden önce davranmış ve valizi o almıştı.

 

 

Biz merdivenleri çıkarken Selim’ de hangi katta ne olduğunu ve kimin kaldığını anlatmaya başlamıştı. “İlk katta misafir odaları var. İkinci katta annemler ve ağabeylerimin, üçüncü katta ikizler ve benim odam var. En üst katta da çalışma odaları, sinema odası ve teras var.”dedi. “Tabi birde artık senin odan var.” dedi ve üçüncü kata geldiğimizde soldan ikinci kapının önünde durdu. “Hadi aç bakalım.” Kapıyı açtığımda geniş ve ferah bir oda beni karşıladı. Kapının tam karşısında ikili komodinlerin arasında geniş ve rahat olduğu belli olan bir yatak vardı. Yatağın sağ kısmında olan duvarın büyük bir bölümü pencereden oluşuyordu ve bu odayı daha aydınlık yapıyordu. Pencere olan kısımda bir çalışma masası vardı. Yatağın tam karşısında ise bir kapı. Muhtemelen banyoydu. Sol tarafta kalan yerde ise boylu boyunca kitaplıktan oluşuyordu. “Kitaplıktan gözükmüyor ama orada da bir kapı var ve orası giyinme odası.”diyen Selim’e döndüm. “Burası çok güzelmiş.”dedim, gerçek duygularımı belli ederek. “Beğenmene sevindim. Büyük çoğunluyla ben ilgilendim, ikizim için.”dediğinde yüzümde saklayamadığım bir gülümseme vardı. “Zevkliymişsin.”o da gülümsemiş ve “Teşekkür ederim.”demişti. “Çalışma masasına da baksana.”dediğinde oraya yönelmiştim. Yaklaştıkça fark ettiğim şeylerle şaşkınlığım artmıştı. Her boydan iyi kalitede bir çizim defteri, kalemler ve boyalar vardı. Hızla arkamı döndüğümde “Nasıl.”dedim. “Seni bulmak ve tanımak için biraz araştırdığımızda çizimle ilgilendiğini de öğrendik. Ben de sen buradayken sıkılma ve iyi vakit geçirebil diye sana aldım. Zaten birbirimize alıştıktan sonra bunları kullanmaya fırsatın olmayacak.” “Neden.”diye dalgınlığıma gelip sorduğumda, “Çünkü o zaman gelince senin peşini bırakmayacağız da ondan. Sen de bizlerle uğraşmaktan vakit bulamayacaksın.”dedi. “Oda ve bu ince düşüncen için teşekkür ederim ve emin ol bunları en iyi şekilde değerlendireceğim.”diyip aldıklarını gösterdiğimde, “Zaten öyle yapmalısın.”diyip yatağa oturmuştu. Ben de onun yanına geçip, “Ama sandığının aksine onları kullanmak için bolca vaktimin olacağını düşünüyorum.”dedim. Sorgulayan bakışlarını gördüğümde, “Beni hemen kabul edemezsiniz. Alışmanız, benimsemeniz gerek ve tüm bunlar olurken umarım birbirimizin kalplerini kırmayız.”dedim. “Oğuz ağabeyim konusunda bir şey diyemem ama oldu ki bir şey dedi ya da yaptı hakkından gelmen gerek.”dediğinde şaşırmıştım. “Şu an senin ağabeyinin tarafında olman gerekmiyor mu?”diye sorduğunda, “Ben tarafsızım.”dedi iki elini de havaya kaldırarak. “Takım bile tutmam ben.”dedi ve odadan çıkmadan önce, “Saat yedi de akşam yemeğini yeriz. Gerçi ben sana bakmaya gelirim ama aklında bulunsun.”dedi ve odadan çıkmadan önce, “Biliyorum. Her şey çok yeni tanışmamız, burada olman ama ben hissediyorum. İkizler hissedermiş ya ben seni ve iyi biri olduğunu hissediyorum Leyla” dedi ve ekledi, “Her ne olursa olsun yanındayım. Artık ben varım ve koca bir ailen var ve emin ol hepimiz seni çok bekledik. En başta da Oğuz ağabeyim.”dedi ve odadan çıktı. Selim’in odadan çıktıktan sonra Cesur’u aramıştım. Birkaç saniye içinde telefonu açtığında, “Nasılsın. Her şey yolunda mı? Geleyim mi?”diye sormuştu. “Karışık.”dediğimde “Ne demek o ”diye sormuştu. “Burada en küçük ağabeyim olan Oğuz beni burada istemiyor. Ben de beni geçmişte kaçıran adamı bulur bulmaz evden gideceğimi söyledim.”dedim. “Öyle bir lafın üstüne senin çoktan şu an burada olman gerekmiyor muydu?”dediğinde, “O şerefsizi bulmak istiyorsam tek başıma gücüm yetmez. Hem burada olmamın tek sebebinin bu olmadığını sen de biliyorsun.”dedim. “Haklısın ama bu senin için endişelenmeyeceğim anlamına gelmiyor.”dediğinde, “Biliyorum.”dedim. “Konuştun mu onlarla asıl meseleyi?”diye sorduğunda, “Hayır. Oldukça tat kaçıran bir mevzu olduğu için akşam yemeğinden sonra konuşacağım.”dediğimde buraya gelirken yapılan muhabbet aklıma gelirken, “Seni onlarla tanıştırmak istiyorum.”dedim. “Gerçek ailenle mi?”diye sorduğunda “Evet seni merak ettiler, kim olduğunu. Ben de tanışmanızın daha iyi olduğunu düşündüm. Kötü mü düşünmüşüm?”dediğimde, “Saçmalama. Tabii ki de ben de tanışmak istiyorum. Seni sahipsiz sanmasınlar.”dediğinde teşekkür ettim ve biraz daha sohbet etikten sonra telefonu kapattım.

 

 

Saate baktığımda yedi olmasına daha var olduğunu gördüğümde hızlıca bir duş almak için valizdeki kıyafetlerimden ve iç çamaşırlarımdan bazılarını alarak banyoya girdim. Hızlı bir duşun ardından giyinmiş ve saçlarımın diplerini kuruttuktan sonra banyodan çıkmıştım. Giyinme odasını merak edip, aynı zamanda eşyalarımı yerleştirmek için valizimi de alıp giyinme odasına girmiştim. Dolap boylu boyunca ve gömmeydi. Merakıma yenik düşüp içine baktığımda dolap doluydu. Bir an için yanlış odada mıyım diye düşünsem de dikkatimi çeken şeyle kalakalmıştım. Bu kıyafetler genel olarak benim tarzımdı. Fazla oyalanmadan dolapta bulduğum boşluklara eşyalarımı yerleştirdikten sonra saatin yediye gelmesiyle odadan çıkmıştım. Merdivenlerde karşılaştığım Selim’le “Ben de senin yanına geliyordum.”dedi. Beraber merdivenlerden inerken “Duş mu aldın?”diye sordu. Onaylar biçimde başımı salladığımda “İyi sıhhatler olsun.”dedi. “Sağ ol” dediğimde aklımdaki soruyu sordum. “Giyinme odasındaki dolap kıyafetlerle dolu. Bir ihtimal yanlış odaya yerleşmiş olabilir miyim?”diye sorduğumda, “Annem ve Defne senin için özenle seçti. Annem hiçbir şeyinin eksik ya da yarım kalmasını istemiyor.”dediğinde Halide Hanım’a teşekkür etmeyi aklımın bir köşesine yazdım. Mutfağın tam karşısında olan yemek odasına girdiğimizde herkes yeni yeni masaya toplanmıştı. Baş köşede Boran Bey ve solunda eşi, eşinin yanında ise Barış ve Oğuz varken sağ tarafında Savaş ve Selim vardı. Selim’in yanına da ben geçtiğimde ikizlerde gelerek Oğuz’un yanına geçmişti. Boran Bey afiyet olsun dedikten sonra herkes yemeğini yemeye başlamıştı. Biten yemek faslının ardından konuşma mevzusunu tekrar açtığımda Savaş’la beraber en üst kattaki çalışma odasına gitmişti. Ben de odaya uğrayıp dosyayı çantamın içinden alıp üst kattaki çalışma odasına gittiğimde kapıyı tıklattım. İçeriden, “Gel.”sesi geldiğinde içeri girdim ve “Ne konuşmak istiyorsun kızım.”diyen Boran Bey’e ve Savaş’a baktım. Bana her kızım dediğinde içimde bir şeylerin hareketlenmesi tuhafıma gitse de şu an için bu duyguyu görmezden gelerek, “Anlatacağım şeyler oldukça uzun ve can sıkıcı şeyler. Ama şunu söyleyebilirim ki bu dosyanın içindeki şeyler sayesinde o adamı bulmaya bir adım daha yaklaşabiliriz.”dediğimde ne olduğunu anlayamayan ikili elimdeki dosyayı yeni fark etmişti. Ben de dosyayı Boran Bey’in önündeki masaya bıraktım ve uzun geçecek olan konuşmayı başlatmıştım.

 

Bir bölümün daha sonuna geldik. Oy veren ve kiitabımı takip eden herkese çok teşekkür ederim. Ve tabi diğer okuyanlara da. Müzikleri dinleyen var mı onu da merak ediyorum. Yorumlarda belirtirseniz sevinirim. :))

 

 

 

Loading...
0%