@okuyan_bir_insan
|
Siz: Günaydın. Bugün nasılsın. Efken: Günaydın. Artık gündüzleride mi mesaj atmaya başladın? Siz: Rahatsız oluyorsan atmayabilirim. Efken: Hayır! Rahatsız olmadım. Aksine iyi oluyor. Siz: O ne demek? Efken: Yani kafam dağılıyor. Beni birkaç dakikalığına da olsa gerçek dünyadan soyutluyorsun.
Siz: Eğer bu seni mutlu ediyorsa o zaman ne mutlu bana.
Efken: Mutlu olmak nasıl bir şey bilmiyorum. Ya da kızgın. Ya da üzgün. Ya da öfkeli…
Siz: Mutlu olmak ne demek ben de bilmiyorum.
Siz: Ama, kızgın olmak göğsünün ortasında yanan ateş gibi bir şey. Üzgün olmaksa boğazında oluşan bir yumru gibi.
Siz: Öfkeli olmak ise kalbinde yanan bir ateş gibi bir şey.
Efken: Duygular dediğin şey bahsettiklerinse eğer belki de hissedememek en iyisidir.
Siz: Duyguları olmadan insan yaşayamaz Efken. Duygularımız yoksa bir mutfak robotundan ne farkımız kalır ki.
Siz: Ayrıca senin de duyguların var, gördüm. Egemen sana saldırmaya çalışırken yumruk olan ellerini, kasılan çeneni, çatılan kaşlarını gördüm. Senin duyguların var.
Efken: Öfke…
Siz: Evet. Öfke…
Efken: Mutluluğun tanımı sen de neden yok.
Siz: Çünkü ben hiçbir zaman mutlu olmadım.
Efken: On yedi yıl boyunca hiç mi?
Siz: On yedi yıl boyunca hiç. Efken: Neden.
Siz: Kendi annesinin ölümüne sebep olan biri mutlu olamaz Efken.
Efken: Nasıl yani? Böyle bir şeye nasıl sebep olabilirsin ki?
Siz: İlk konuşmamızda sana söylediğim şeyi hatırlıyor musun?
Efken: Ben doğmaması gereken o kişiyim.
Siz: Evet. Doğmaması gereken o kişiyim.
Efken: Seni bulacağım Yara. Ve sana bunun tam aksini kanıtlayacağım.
Siz: Beni bulmak için uğraşma Efken. Sadece sen de iyi anılar bırakmak istiyorum.
Efken: O ne demek.
Siz: Vakti geldiğinde gideceğim.
Efken: Nereye.
Siz: Bu da bir sır.
Efken: Seni bulacağım Yara ve nereye gideceksen beraber gideceğiz.
Siz: Low – Lullaby
Efken: Message to Bears – You are a memory |
0% |