@okyanus
|
Gökyüzü kafe de sıradan ve yoğun bir akşamdaydık, ay ışığı geceyi aydınlatırken oradan oraya koşturuyor, hızlıca tüm servisleri tamamlamaya çalışıyordum Tam son servisi verip elimde tepsiyi döndürerek dolaşıyordum ki Kapıya döndüğüm an her şey ağır çekime dönüştü Çünkü kapıdan yavaş adımlarla giren Adamın etrafına çevirmiş Denizz idi İki senedir uzaktan seyretmekle yetindiğim benden haberi olmayan platonik aşkım Peki ben mi kimim Ben tabi ki Ada Tek başına ayakta kalmaya çalışan üniversite büro yönetimi öğrencisiyim Okul sonrasında bu kafe de çalışırken buradaki işimin geç bitmesi sebebiyle tek oda bir yerde kalıyorum Neden yurt yerine tek odalı bir yerde kalıyorum derseniz babamın maddi durumu sebebiyle yurt hakkı kazanamadım Özel yurtlar tek odalı yerimden çok çok pahalıydı Ayrıca işim geç bittiği için son giriş saatini kaçırırdım Bu yüzden tek odalı kendimin diyebileceğim bir ev seçmiştim Para yetiştirebilmek için bir sürü ek iş alıyordum Özel davetlerde garsonluk, çeviri ya da başkalarının proje ödevini yapıyordum Okuldaki arkadaşlarım mezun olmuşken başka arkadaş edinememiştim Tek ilgi alanım Deniz'i takip edip onu izlemekti Ne zaman cesaretimi toplayıp karşısına dikilebilecektim acaba Mezun olan arkadaşlarım ise Balım ve Helin idi Ben okul için evden kaçtığımda Balım'ın kendini geliştirmek için çalıştığı pastaneye geliyordum Garip bir pansiyonda kalıyordum Her gün simit ve ayrana param yeterken bir gün mini pastalardan yemeği hayal ediyordum Günler sonra Balım ağzımı sulandırarak baktığım mini pastalarını önüme koyuverdi O günden itibaren laf lafı açmışken ailesi bana evini açmıştı Böylece Helin ile tanışmıştım Onun sayesinde ilk garsonluk işimi bulmuş, sonrasında bodrum katında tek odalı evime adım atmıştım Gün ışığını tam alamasa bile benimdi Tek sorun ben okula başladığımda onlar son sınıf öğrencisiydi Mezun olmaları beni üzse bile, hiç kopmamıştık Balım kendini geliştirip pastanesini açmaya çalışırken, Helin günden güne deneme yazarak kalemini geliştirmeye çalışıyordu İkisinin arkadaşlığı ise acılı bir hikayeye dayanıyordu Helin ve ailesi Balım'ın ailesinin en yakın arkadaşlarıydı Bir gece kaza haberi Balımların evinde paniğe sebep olurken hemen hastaneye koşmuşlardı Helin' in annesi olay yerinde hayatını kaybederken, babası Helin'i Balım'ın babasına emanet ederek gözlerini kapatmıştı Helin uzun tedaviler sonrasında hastaneden çıkarken Balım'ın babası emanete sahip çıkmıştı Helin'i diğer çocuklarından ayırmazlarken Balım çocuk aklıyla Helin sürekli onda kalacak diye mutluydu İlk bu hikayeyi duyduğumda çok üzülmüştüm Helin'in tek şanslı olduğu konu Balım'ın ailesiydi Ailesi mükemmel insanlardı Şehre ilk geldiğimde ve kızlar gecesinde onlarda kalıyordum Bana ait bir odalarının olduğunu söyleseler de tek başıma ayakta kalmam gerektiğin de diretiyordum O kadar sıcak ve içtenlerdi ki Asıl tün kahrımı çeken ve hayallerimi dinleyen yakın arkadaşım Batu idi Batu ile ilk iş yerinde bir araya geldik İlk başta sürekli didişip kavga ederken bir gün birbirimizin üzerine meyve suyu atarken bulmuştuk kendimizi Bir an durup birbirimize bakarken gülme krizine girmiş, böylece en yakın arkadaşlığın temeli atılmıştı Ona cappuccino siparişini verirken hülyalı bakışlarımı saklayamıyordum Batu bunu fark ederken "hayırdır Ada Jennifer Lawrence içeride oturuyor da benim mi haberim yok" diye gülerken inanmayan gözlerle ona baktım "Batu sence Jennifer Lawrence içeride olsa bu kadar sakin olup sadece bakmakla yetinir miyim" diye gözlerimi pörtleterek sorduğumda Batu dayanamayarak "tamam be anladık Deniz gelmiş Daha ne kadar ciğerci kediler gibi izleyeceksin acaba" derken yılmış bir ses tonu kullanmıştı Bunun sebebi yıllardır kafasını Deniz ile şişirmiş olmam olabilirdi Cappuccino siparişi hazırlandıktan sonra ellerim hatta tüm vücudum titreye titreye siparişi almaya gittim "Ne alırsınız" diye sorarken sesimin titrememesi bir mucizeydi Altı kişilik grup olarak gelmişlerdi Çoğunu okulda yanında görüyordum zaten Herkes bir bir siparişini verirken sıra Deniz'e geldiğinde gözlerimiz keşişti O an kalbimin duracağını sansam da gözlerine daha fazla bakabilmek için bahanelerle konuyu uzatmıştım bile Kalbimi tutarak Batu'nun yanına giderek siparişleri söyledim Batu bana inanamayan gözlerle baksa da aldırmadım Hadi hadi diye sabırsızlanırken titreyen ellerimle kimsenin özellikle Deniz'in üzerine birini dökmemek için büyük bir çaba sarf etmiştim Tepsidekileri masaya bıraktıktan sonra derin bir nefes alabilmiştim Mesaimin geri kalanını Deniz manzaramı doldururken yorgun olsam da mutlulukla günü bitirmiştim Sonunda kendimi evime attığımda çaktırmadan Deniz'i çektiğim resimlere baktım Büyük büyük hayaller kurduktan sonra gerçek dünyaya dönerek atıştıracak bir şeyler hazırlayıp çevirisini yapmam gereken metinleri bitirmeye koyuldum Küçük yaşlarda eve hapis olduğum zamanları boş geçirmemiş İngilizce ve İtalyanca öğrenmiştim Almanca içinse çalışmaya devam ediyordum Metinler bittiğinde kafam çatlayacak gibi olurken ders çalışmayı sabaha erteleyerek Hasan Can açmış, cipsleri ağzıma tıkarak evi inletecek şekilde kahkahalar atıyordum Kendi küçük dünyamda yaşarken yarının neler getireceğini nerden bilebilirdim ki Cafe de tüm servisleri yapmış, elimdeki tepsiyi çevirerek dolaşıyordum Cafe bir anda hareketlendi Masaların birinden sesler yükselirken bakışlarım oraya döndü Masada ki müşteri yeni çalışanlardan birine bağırıyordu Ki müşteri devamlı gelenlerden biriydi Sessiz kendi halinde kahve içerek çalışırdı Çalıştığı evraklardan avukat olduğunu anlamıştım Sürekli başka dosyalarla gelirken dişli bir avukat olduğu belliydi Kendime şans dilerken yanlarına doğru yürümeye başladım Pardon beyefendi ne olduğunu öğrenebilir miyiz diyerek ağlamak üzere olan kızın önüne geçip olayı anlamaya çalıştım Adam bana dönerken "yetkili misin" diye sordu "Hayır ama sorunu çözebileceğimi düşünüyorum Onların şefiyim" anlatmaya başlamasını bekledim Kız sipariş edilen kahveyi hem yanlış getirmiş, hem de dengesini kaybedip, laptobu düşürerek ekranın çatlamasına sebep olmuştu Laptop şu yenmiş elmalardandı Aylık maaşımla ancak yaptırabilirdim Olaya karıştığım için pişman olmaya başlasam da artık çok geçti Kız çok küçüktü Bununla başa çıkabilmesi zordu Sesim zar zor duyulurken "laptobu yaptırmam biraz zor olabilir Taksitle belki ama evraklar için yardımcı olabilirim isterseniz" Adam dediklerime memnun olmasa da yarın hepsi bitmiş olsun diyerek 300 sayfalık metin bırakmış telefon numaramı alıp gitmişti Ayça bana binlerce kez teşekkür ederken ben metin ile bakışıyordum Gecenin ne kadar zor geçeceğini söylememe gerek yoktur herhalde |
0% |