Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@okyanus

Ilgaz'ın odasından el ele çıkarken ofiste toplaşmış iş arkadaşlarının tebriklerini ve tatlı alaylarını kabul ettik Ahmet bey beni hafta sonu olacak olan iş yemeğine davet etmişti Herkes eşleriyle gelecekti Memnuniyetle kabul ederken Ilgaz beni okula bıraktı Okul için kendimi hazır hissetmezken bir de Ilgaz ile bırakılmam bomba etkisi yaratacaktı

Araba durduğunda bakışları şimdiden görebiliyordum Ilgaz bana dönüp sabırla bekledi "Unutma sen yanlış hiç bir şey yapmadın Kimseye de bir açıklama yapmak zorunda değilsin Sadece bir kaç gün sürecek Ders çıkışı almamı ister misin" Ilgaz'a desteğinden dolayı minnetle bakarken "yok almana gerek yok Bugün zamanının çoğunu aldım zaten İşe geçeceğim" diyerek teşekkür edip indim

Okulun kapısında derin bir nefes alarak içeriye girdim Bakışlar ve fısıldamalar artarken Tuğba bana koşarak sarıldı "İyi misin haberi gördüğümüzde hepimiz şok olduk" Tuğba ya gülümserken gerçek bir arkadaşım olması mutlu etti "İyiyim merak etme" diyerek sarıldım Bu destek o kadar iyi geldi ki Enes'in de bize katılmasıyla bir kahve içtik Didişmeleri bitmemişti Onları gülümseyerek izledim

Ders zamanı geldiğinde artık etrafımı görmeyerek ilerledim Bugün ki iki dersimde bloktu Koridora girdiğimde Deniz ile karşılaştım Öfke dolu bakışlarıyla donup kalırken kendimi toparlayarak yanından geçip gittim Hala beni suçlaması katlanılır gibi değildi

Derse zorlukla kendimi verirken sonunda bitirmiştim Eşyaları toplayıp işe gitmek için okuldan çıkarken Deniz'in yolumu kesmesiyle durdum "Bana duyduğun sözde iki senelik aşkınla sana yaptıklarımla beni suçlu hissettirirken başkasının kollarına koştun öyle mi" diye soruşunu şaşkınlıkla izledim "Bana gerçekten bunu sorabiliyorsun öyle mi Haberin doğruluğuyla ilgilenmiyorsun bile" Deniz gülümserken "ne yani yine mi yanlış yapıyorum" Kafamı dikleştirirken "evet yine yanlış yapıyorsun ama bu sefer sana bunu açıklamak bile istemiyorum Sana beslediğim hisler yüzünden gerektiğinde fazla hem ben hem de çevrem zarar gördü Artık seninle karşılaşsak bile birbirimizin yanından geçip gidelim istiyorum" diyerek geçip gidecekken beni kolumdan tutarak durdurdu

"Ne o aşkın ne çabuk bitti Benimle olmak için her şeyini verecekken şimdi yanımdan geçip gitmek istiyorsun öyle mi" Kolumu kurtarmaya çalışırken "evet aynen öyle istiyorum Seni gözümde fazla büyütmüşüm hepsi bu" derken "Bir problem mi var Ada" diye soran Ilgaz'ın sesiyle daha fazla gerildim Kolumu Deniz'in elinden kurtarırken birbirlerine ölümcül bakışlar atmalarını izledim "Hadi" diyerek elimi tutup okuldan çıkartırken dedikodu kazanı kaynamaya çoktan başlamıştı

Arabaya binerken Deniz'e bakacak cesaretim yoktu Yol boyunca ikimizden de ses çıkmazken sonunda iş yerime varmıştık Araba durduğunda Ilgaz bana dönerek "Sadece iyi olup olmadığını görmek istedim Ama Deniz bey yine her zaman ki gibi peşindeydi Seni öylesine kırdıktan, ağlamana sebep olduktan sonra hala pişkince peşinde Canını yaktığını görünce daha fazla dayanamazdım" Ilgaz'a dönüp gülümsemeye çalışırken "Deniz ile olan konu çoktan kapandı Sadece o kabul edemeyip gittikçe çirkinleşiyor hepsi bu Beni düşündüğün için teşekkür ederim Ilgaz Başına bela olmadan duramıyorum" derken Ilgaz gülümsedi "Başıma bela olalı çok oluyor Ben bunu çoktan kabul ettim Merak etme" derken hem mahcup olmuş hem de gülümsemiştim Teşekkür ederek arabadan inerken bir hışımla cafeye girdim

Batu diye bağırarak ortalığı ayağa kaldırırken sonunda buldum "Benim sevgilim var" dediğimde Batu içtiği meyve suyunu püskürtüp öksürük krizine girdi Sonunda onu normale döndürdüğümüzde "hani Deniz ile bitmişti Ne ara affettin de sevgili oldun" diye sorduğunda "hem yanlış düşünce hem de geriden geliyorsun Batu" diyerek gerilimi arttırdım "Benim sevgilim Deniz değil Ilgaz" dediğimde inanmayan gözlerle bakarak "Ilgaz kim be" diye sordu Tabi sürekli beton dediğim için anlayamadı Dökül bakışları atarken her şeyi bir bir anlattım "Bak sen şu betona" diye dalga bile geçti

Dikleşip ciddileşirken "asıl" dedim "Senin bana açıklaman gereken bir şey yok mu" Batu gözlerini kaçırıp anlamamazlığa gelirken bardakları silerek "neyi" dedi sadece Kollarımı tezgaha koyarak yaklaşırken "ben sana hatırlatayım Batucuğum" dedim

"Hani dün gece ki parti, hani senin partiye Ayça ile gelip, bir de dans etmen gibi" dediğimde aydınlanır gibi oldu "He sen onu diyorsun Önemli bir şey değil canım" demesi sinirimi arttırırken sesim mümkünmüş gibi daha da gerildi

"Batuuuu seni dün gece herkesin içinde rezil etmemiş olabilirim Ama burada paralamayacağım anlamına gelmez Hemen dökül kendimi tutamıyorum bak"

Sonunda Batu kaçamayacağını anlarken "ya Ayça'nın burada son günüydü biliyorsun Artık Balım'ın yanında çalışacak Bana partiden bahsetti Daha önce böyle bir partiye katılmamış, yalnız gitmeye çekiniyormuş Bende Balım'ı senin sayende tanıdığım için ayrıca artık bizim tedarikçimiz de o ben gelirim seninle dedim"

Batu'nun böyle ayrıntılı açıklaması beni güldürürken aklına ne geldiyse o da gülümseye başladı "Görmeliydin Ada Bunu söyleyince yüzü öyle bir aydınlandı ki O an istese tüm partilere onunla katılırdım"

Batu kendini silkeleyip toparlanırken "yani öyle Adacım ortada bir şey yok" uzanıp elimi omzuna koyarken "geçmiş olsun canım arkadaşım" dedim Batu "kız her şeyi açıkladım işte Niye hala beni parçalama derdindesin" demesi ile kahkahalar atarak yanından uzaklaştım

Artık Batu da aşıklar kulübündeydi Bir kişi bir kişidir Herkes aşık olup acı çekmeliydi Hihahahah

Batu ile Uzun uzun durum değerlendirmesi ve dedikodumuzu yaptıktan sonra işe dönmüştük

Batu da Ilgaz gibi düşünüp aynı yola varırken bende Ilgaz'ın sevgilim oluşunu kabul etmeliydim Ne yapayım o bu kadar çok isterken başka çarem de yok :)

Cafe de sıradan bir gün geçirip oraya buraya koşuşturduktan sonra bitmiştim Aklımı kurcalayan o kadar çok şey vardı ki Hayatım bir anda nasıl da karmaşık bir hale gelmişti Bu benim daha fazla yorulmama yol açıyordu

Tam işten çıkma vaktimde yağmur çiselemeye başladı Yağmur da yürümeyi çok sevsem de büyüyüp gök gürültüsüne çevirmemesini diledim Bu gece bir de kabusu kaldıramazdım Ama dileklerim kabul olmazken yağmur gittikçe hızlanmıştı

Balım'ın abisinin cafeye girdiğini gördüğümde gülümseyerek ona yaklaştım "Tam zamanında geldin Yoksa sırılsıklam olacaktın" dedim Fırat abi camdan dışarıya bakarken "haklısın Araba ile geldim ama bu yağmur iki adımla sırılsıklam eder"

Klasik ne içersin sorusundan sonra masaya yönlendirdim Kahvesini bıraktıktan sonra beni durdurdu "Aslında seninle konuşmaya geldim Ada" dedi

Bu beni meraklandırırken "bir sorun yok değil mi Tamer amca ile Maral teyze iyi mi"

Fırat abi panik yapmama engel olarak "merak etme onlar iyi Ben Balım için geldim" dediğinde rahatladım Bu arada telefonumun çalması ile aklım oraya kaydı Arayan Ilgaz idi Yağmur yağdığı için beni almaya geleceğini söylüyordu Bu şemsiye almamış beni rahatlattı

Tekrar dikkatimi Fırat abiye verdim "Balım ile beni biliyorsun Bana her şeyini anlatır Tüm sırlarını, acılarını, mutluluklarını Benim için çok değerli Selim'i ilk bilen de bendim Çekinmeden gelmişti bana

Ama şimdi ağzını bıçak açmıyor İlk baş acıdan ayakta durmasa da tek kelime etmedi Şimdi de ortada leyla gibi dolaşıyor tek kelime etmiyor Bu beni korkutmaya başladı Helin ile olan durum ortada Belki seninle konuşmuştur diye geldim"

Onun bu endişeli haline gülümsemeden edemedim Benim ailem bana sahip çıkmazken Balım'ın hem ailesi hem de abisi sahip çıkıyordu Hatta hiç biri yaptıklarına rağmen Helin'i dışlamadılar

"Merak etme Fırat abi Ben hepsiyle konuşuyorum Balım, Selim hatta Helin ile bile Şuan her şey anlamsız ve karışık görünse de yakın zamanda tüm bu çelişkiler sona erecek Sen Balım ve Selim'e güven yeter"

Fırat abi dikleşerek "neler oluyor Ada Bu belirsizlik beni korkutuyor Selim'in derdi ne Helin neden böyle bir adım attı Gerçekten birbirlerini seviyorlar mı yani Her şey o kadar karışık ki"

"Hepsinin bir açıklaması var Ama benim yapmam doğru olmaz Daha netleşmeyen çok şey var Helin için bir şey diyemem ama Selim'in bakışından Balım'a ne kadar aşık olduğu belliyken sadece ona güvenmeliyiz Korkulacak hiç bir şey yok

Her aşk hop diye oluvermiyor Onların bazı engelleri aşması gerekiyor demek ki" sözlerim Fırat abinin kafasını daha çok karıştırsa da Selim' e güvenmeyi seçti Ama çok beklemem diye de belirtti

O kahvesini içerken mesaim bitmişti Ilgaz'ı beklerken havadan sudan konuşmalara geçtik

Ilgaz cafeye geldiğinde Ada'yı biri ile otururken gördü Yaklaşırken Balım'ın abisi olduğunu fark etti Uzaktan tanıyordu onu Ama gülüşmeleri onu gererken Deniz'i bitti Fırat'ı başladı Ada'nın isminden dolayı mıdır nedir Sulardan uzak kalamıyor Etrafı dağlarla çevirili olsa ne işe yarar düşüncelerine son vererek yanlarına gitti

Elini sahiplenici bir şekilde Ada'nın omzuna koyarken "çok bekletmedim dimi" dedi Ada'nın gülümsemesi ile yumuşarken "yok Ilgaz tam vaktinde" diyerek Fırat abi ile vedalaşarak montunu almak için içeriye geçti

Kısa zamanda cafeden çıkarken Ilgaz'ın ıslanmayayım diye neredeyse cafenin içine park edeceği arabasına bindim Bu beni gülümsetirken yağmuru izledim Mesafe zaten kısaydı Kısaca günümüzden bahsederek eve geldik

Üzerimi değiştirip rahat bir şeyler giydikten sonra salona geçip camdan yağmuru izlemeye başladım Ilgaz kahvelerle salona gelirken birini uzatarak oturdu Teşekkür ederek büyük bir yudum aldım Kahve beni kendime getirirken tüm gün ihtiyacım olan buymuş gibi hissettim Kahvem bittiğinde Ilgaz'ın yanına oturarak televizyonda zap yapmasını izledim Gözlerim yavaşça kapanırken kendimi rahat bıraktım

Evimizdeydim Annemin şarkı mırıldanan sesini duyabiliyordum Bahçede güllerini suluyordu Koşup ona sarılırken kocaman kollarıyla beni sarmıştı Huzur içinde gözlerimi kapatırken her şey bir anda değişmiş annem kaybolmuş, gülleri ezilip yaprakları etrafa saçılmıştı Bir anda kendimi odamda yine amcam tarafından kıstırılarak bulmuştum Banyodayken delikten izlemesi, giyinip soyunurken gözetmeleriyle yetinmemiş artık dokunmaları açık açık sözleri başlamıştı

Beni köşeye sıkıştırırken artık dayanamadığını izlemenin yetmediğini güzelliğimin başını döndürdüğünü söyledi Üstümü çıkarmaya çalışırken babam göründü kapıdan Ona derininde acı barındıran gözlerimle baktım Baba dedim sadece Baba ne olur Babam bana arkasını dönerken boğazım acıyana ses tellerim kopana kadar bağırdım Baba ne olur beni bırakma Baba ne olur yardım et Çığlıklarım evi mahalleyi hatta yaşadığımız ilçeyi inletirken kimse yardım etmedi Kimse kurtarmadı Amcam beni aç gözlerle soyup kendinden geçerken küçüldüm küçüldüm yok oldum

Bu sadece bir kabus değil benim hayatımdı

Balım ise pastanedeki son hazırlıkları tamamlarken eve geçip dinlenmenin hayalini kuruyordu Kapının açılmasıyla kimin geldiğini merak ederek baktığında Sedat'ın geldiğini gördü İçinden keşke daha önce çıksaydım diye geçirmeden edemedi Sedat onu garip bir şekilde huzursuz ediyordu

Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirerek "nasıl yardımcı olabilirim" diye sordum Sedat "ne zaman bana gerçek bir gülümseme vereceksin, ne zaman bana da aşkla bakacaksın Daha ne kadar beklemeliyim Balım" diye sordu Ben huzursuz olma sebebi mi en sonunda görürken "ne saçmalıyorsun sen" diye sordum

Sedat kapıyı kitlerken üstüme gelmeye başladı "Yıllardı seni bekliyorum ben Selim'i değil Beni görmen için çırpınıp duruyorum Ama sen Selim Helin'in elini tutmasına rağmen onu sevmekten ona aşkla bakmaktan vazgeçmiyorsun Daha ne yapmalıyım Balım Daha ne kadar ileriye gitmeliyim Beni sev Beni sev Balım Beni seveceksin biliyorum Sadece ilk yanlış kişiyi gördün hepsi bu O Helin'i tercih etti Onun elini tutmayı onu sarmayı Daha ne zamana kadar kör olacaksın"

Derken beni köşeye sıkıştırmış, nefes alacak yer bırakmıştı Beni seveceksin diyerek zorla öpmeye çalışırken büyük bir gürültüyle cam kapı aşağıya indi Sedat üstümden hızlıca alınırken olduğum yerde çöktüm sadece

Selim ise her zaman yaptığı gibi camdan ona bakarken özellikle her yerden görebileceği bir yer seçmişti Bunu yaparken Balım a uzaktan bakacağını nereden bilebilirdi ki Gecenin bu saatinde eve gitmemiş Pastaneyi topluyordu Nasıl bu kadar korkusuz olabiliyordu ki

Gülümseyerek onu izlerken Sedat'ı görmemle gerildim Benim yaklaşamadığım sevdiğime sürekli yakın olması beni delirtti Balım'a giderek yaklaştığını görürken uçarak çıktım şirketten Hele benim dokunmaya kıyamadığıma zorla canını yakarak dokunmaya çalıştığını gördüğümde benim için son noktaydı Kapıyı düşünmeden parçalarken asıl isteğim onu parçalamaktı Vakit kaybetmeden onu da parça parça ederken Balım'ın perişan halini görmem donmama sebep oldu

Gürültüler sayesinde polis çağırılması işime yararken Sedat paketlenerek götürüldü Ben Balım'ı kaldırıp sarılarak sakinleştirmeye kendine getirmeye çalışırken bitti dedim Artık bu kabus bitti

Loading...
0%