@okyanus
|
Yeni doğan gün sanki bana doğmuş gibi hissederken, büyük bir mutlulukla kalktım Ilgaz ile konuştuğum dönüm noktam en derinlerime sakladığım acımdı Başa çıkamadığım unutamadığım her adımımda beni takip eden gölgemdi Daha önce Batu ile üstü kapalı konuşsam bile olanlar çok taze idi Ne hislerimden ne de olanlarla başa çıkacağım ile ilgili fikrim yoktu Ama Ilgaz'a karşı duyduğum sonsuz güven, sanki ona anlatırsam her şeyi çözebilir gibi gelmişti Tüm duyduklarından sonra aynı şekilde gözlerimin içine bakması bile sanki tüm olanları çekip almıştı Avukat kimliğine bürünerek onu dava edebileceğimi söylese de artık çok geçti Elimde hiç bir kanıtım yoktu Annem yoktu Babam hapisteydi ve soyadına laf gelmemesi için ağzını açmazdı Bu dosya tüm olanlara rağmen benim suçlu çıkmam ile kapanırdı Ben ise ne geçmişe, ne o şehre dönmek istiyordum Orası benim için annem ile beraber solup gitmişti Orada yaşayan biri ile bile karşılaşmak istemiyordum Ilgaz' a tüm olanları anlatmadan önce sanki biri beni bükmüş, belki de dalımı kırmış gibi hissediyordum Ama şimdi Ilgazdan aldığım güç ile daha dik durabiliyordum Zamanla babamla da yüzleşebilir miydim acaba Ona neden diyebilir miydim Neden annemi öldürdün Neden o gece olanlara göz yumdun Neden beni yalnız bıraktın Ben senin kızın değil miydim Diyebilir miydim Belki de sıradaki sınavım buydu Bunalımıma şimdilik son verirken yataktan kalktım Kendime mini bir kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtiğimde Ilgaz'ın çalışma odasında çalıştığını fark ettim Sonunda beklediğim gibi heyecanlı bir dava almıştı On sekiz yaşında bir kızın vahşice ölümü ve güçlü bir aile demem yeterli olur sanırım O yüzden son zamanla biraz gergindi Benim de aynı zamanda bunları yaşamam ve konunun denk gelmesi üstüne tuz biber olmuştu Dolabı açıp nasıl pratik bir şey yapsam diye düşünürken Ilgaz' ın ayak seslerini duydum Yanıma geldiğinde "dün gece senin arkadaşın Balım' ın pastanesinde olay varmış Polisler gelmiş ve vitrini kırıkmış" dediğinde başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü "Sen ne dediğinin farkın mısın" diyebildim Ilgaz başını sallarken "Azra onun avukatı olmuş Konu konuyu açarken benim ismim geçince senin arkadaşın olduğunu anlamış Şimdi beni aradı" "Hem de avukatlık bir durum ha" buzdolabının kapağını sertçe kapatarak odama geçtim Telefonuma baktım ama tek bir mesaj ya da çağrı yoktu Hızlıca cebime tıktım Eşofman giydiğime şükür ederek montumu giyerek çıktım Ne olmuştu Tehdit eden zarar mı vermişti Selim ile bir şey mi olmuştu Helin delirip saldırmış mıydı Balım' ın hayatı neden bu kadar karışıktı İlk baş pastaneye baktım Kapalı olsa bile sanki dün hiç bir şey yaşanmamış gibiydi Koştur koştur evlerine gittiğimde kapıyı Balım'ın abisi açtı Beni kapıdan uzaklaştırarak olanları açıkladı Ağzım açık kalırken neye şaşıracağımı bilememiştim Balım'ın bu şekilde olanlar ile yüzleşmesi de beni bile kırmıştı Anne ve babası üzülmesin diye her şeye rağmen Helin için yüzeysel bir açıklama yapmışlardı Abisi beni uyarmak istemişti Dikkat edeceğimi söyleyerek içeriye geçtim Balım'ın odasına geçecekken babası ile karşılaştım "Hoş geldin Ada kızım Başımıza gelenleri duydun değil mi" Uzanıp kolunu güven verecek şekilde tuttuktan sonra "yeni öğrendim Fırat amca koştur koştur buraya geldim Bu beklendik bir darbeydi ama el birliği ile kısa zamanda toparlanacağımıza inanıyorum Sen endişelenme olur mu" Fırat amca tansiyon hastasıydı Bütün bu stres ve üzüntü ona fazla gelirdi Kısa bir motivasyon konuşmasından sonra kapıyı çalarak Balım' ın yanına geçtim Yatağında kıvrılmış yatıyordu Helin' in yatağına arkasına dönmüştü Birinin geldiğini duyunca başını kaldırdı Beni gördüğünde hızlıca toparlandı "Neler olmuş öyle Balım" dediğimde tuttuğu gözyaşları bir bir süzülmeye başladı Hızlı adımlarla yanına gidip sarıldım Saçlarını okşadım, sırtını sıvazladım O da içindeki tüm zehri akıtıncaya kadar hıçkırarak ara ara haykırarak ağladı Acılarım vardı elbet ama bir kardeşim yoktu Onu anlayamazdım belki ama sırtından bıçaklanmak ne demek biliyordum Sonunda göz yaşları tükendiğinde gece olanları bir de ondan dinledim Sedat' ı lanetledikten sonra Helin için tek kelime etmedik Zorla bir kaç lokma yedirdim Aklı dağılsın diye komik bir iki program açıp gülünmeyecek esprilere bile gülmesini sağladım Yaşadıklarının ağırlığı ile uyuduğunda üstünü örtüp sessizce çıktım Ilgaz ise elindeki dosya için kanıt üstüne kanıt bulmaya çalışıyordu Kimseye güvenemezdi Hatta tanıklara bile Karşı taraf çok güçlüydü ve para ile onları satın alabilirdi On sekiz yaşında gencecik, hayalleri olan bir kızın hiç uğruna gitmesi, gördüğü fotoğraf aklından bir türlü silinmemişti Polis olmasa bile o an olup suçlunun peşinden koşmak istemişti Bu mümkün olmasa bile ailesini savunup suçlunun en ağır ceza almasını sağlamalıydı Tam yeni kanıtlardan ne bulabilirim diye bakarken telefonuna mesaj geldi Bir video idi Videoyu açtığında Ada'nın yalnız başına yürüğünü gördü Başında ise kırmızı ışık vardı Küçük sevgilinin ölmesini istemiyorsan bu davadan uzak dur demişlerdi Yerimden hızlıca kalkarken hemen Ada'yı aradım Bu arada kapıdan çıkmaya çalışıyordum Telefon açıldığında tek söyleyebildiğim Neredesin sen oldu Bana Balım'ın yanındayım demesini bekledim Ya da cafe de Deniz'in yanındayım dese bile kabulümdü Ama bana eve doğru yürüdüğünü söylüyordu Telefonu kapatmamasını ve saçma da olsa bir şeyler anlatmasını söyledim Anlam veremese de yeni aldığım davanın stresine bağlayarak konuşmaya başladı Ben ise koşmaya Arka planda bir silah sesi ya da Ada'nın bir anda sesinin kesilmesini beklerken kalbim ağzımda atıyordu Sonunda onu gördüğümde tasasız bana bir şeyler anlatması yüzümü güldürdü Ona hızlıca ulaşıp kocaman sarılarak arkama aldım Bir taraftan etrafı tararken onun güvende olmasını sağlamaya çalışıyordum Ada Ilgaz'ın bir anda koşarak sarılmasına şok olurken "ne o Ilgaz bey Dava için şok edici fotoğraflar geldi de korktunuz mu Yoksa evde yalnız kalmak mı korkuttu" diye dalga geçmeye çalışırken durumun garipliğinden uzaklaşmaya çalışıyordu Ilgaz'ın sonunda uzaklaşırken "evet Ada Evden tuhaf tuhaf tıkırtılar gelmeye başladı Bende sen beni koru diye koşarak sana geldim" dedi Ada inanmasa da gülerek "merak etme ben seni görünmez pelerinimle korurum" dedi Yol boyunca birbirleri ile uğraşarak eve geldiler O günden sonra Ilgaz daha fazla korumacı oldu Üstü kapalı bir şekilde Batu'yu uyardı Ada'yı hem işe hem de okula bırakıp aldı Hem davanın stresi hem de Ada'yı koruyamama düşüncesi Ilgaz' ı günden güne yiyip bitirdi Ve o korktuğumuz tüm düşünceler gerçekleşti Nasıl mı İşten geç çıktığım bir gece Ilgaz'ın önemli bir işi olduğu için ilk defa beni alamadı Bana taksiyle ya da Batu ile dönmemi tembihledi Ama ben tabi ki mesafe kısa olduğu için önemsemedim Hızlıca eve varabileceğimi düşündüm Hızlı adımlarımla ilerlerken yanımda şu siyah büyük minibüslerden biri durdu Ben üstüme alınmak istemesem de gerildim Adımlarım koşuya dönerken üç adet benim iki katım adamlar önümü kesti İçlerinden biri iğrenç gülümsemelerinden birini takınırken "merhaba küçük kız" dedi Lafı uzatmadan "şimdi seninle bir oyun oynayacağız Çok seveceğini düşünüyorum Ne olduğunu söyleyeyim mi" dedi Ben kitaplarımı göğsüme doğru çekip korku ile sarılırken sadece başımı sallamakla yetindim Adam uzanıp saçımı okşarken "ne kadar da uslu bir kız" dedi Başımı sertçe geriye doğru çektim Bu adamın kahkaha atmasına sebep olurken "oyunu merak ettin dimi güzelim Hemen söyleyeyim sana" diyerek kulağıma doğru yaklaştı Nefesini boynuma verirken fısıltı ile "saklambaç" dedi Dik duruşuna döndükten sonra "bakalım avukat seni bulabilecek mii" Üç adam minicik beni arabaya tıkarlarken sesimi bile çıkartamadım Öyle çene çalıp adamları bezdirip kurtulabileceğimi sanmıyordum O anca filmlerde oluyordu Kuzu kuzu kaderimi beklerken adamlardan biri "korkmanı gerektirecek bir şey yok Sadece bir şehir turu atacağız Hem gecenin bu saatinde tek başına dolaşman tehlikeli Kurtlar kapar" dediğinde üçü de gülmeye başladı "Sonra seni uygun bir yerde bırakırız artık" ile sözlerini bitirirken mafyanın bile iyi kalplisini bulmuşum ya hu diye düşünmeden edemedim En sessiz olanı aynı zamanda en sabırsız olanıydı Boş muhabbet yapmak istemiyordu Telefona sarılarak birilerini aradı Acaba patronları mı, beni yanına mı götürecekler derken Ilgaz'ın sesini duymam ile derin bir nefes aldım Daha doğrusu bağırışlarını Haber ona nasıl ulaşmıştı acaba Eve gidip beni göremeyince mi arayıp ulaşamayınca mı anlamıştı Sonunda telefon benim kulağıma tutulurken Ilgaz hala bağırıp tehdit etmeye devam ediyordu Titreyen sesimle "Ilgaz" dediğimde bir sessizlik oldu Adamlardan sessiz olan "keşke daha önce konuştursaymışım Bir sürü gürültü kirliliği yaptı" dalga geçti Ilgaz derin bir nefes aldıktan sonra "sakın korkma güzelim Dertleri benimle Seni göz açıp kapayıncaya kadar alacağım Sonra senin animelerinden birini izleyeceğiz tamam mı" sözleri ile durumumuza aldırmadan yüzümde bir gülümseme oluştu Ilgaz beni alacağını söylüyorsa alırdı Şuan hayati bir tehlikem olmasa da yaşadıklarımız gözümün önünden film şeridi gibi geçti Cafe de onu ilk görüşüm, ilk diyaloğumuz, yanında çalışmam, evine taşınmam, ilk yemeğimiz, el ele tutuşmamız, sarılmamız, beraber uyumamız... Hayatlarımız ne ara bu kadar birleşmişti Peki ya geçen gün hissettiklerim neydi Ilgaz bir müvekkili ile görüşme için cafeye gelmişti Müvekkil de müvekkildi yani Neyse Ben Ilgaz'ı gördüğüm için mutlu olurken yine benim boyum kadar bacağı olan mini elbiseli, çok güzel bir kadın gelip karşısına oturdu Müvekkili ile buluşacağını bana söylemiş olsa da eski nişanlısını da bildiğim için ister istemez yutkunmama sebep oldu Siparişlerini verdikten sonra uzaktan izlemekle yetindim Kadının her yakınlaşması ya da gülümsemeleri boğazımdaki yumruğu büyülttü Sonunda kadın samimi bir şekilde vedalaşıp gittiğinde Ilgaz da bir toplantısı olduğunu söyleyerek benim darmadağın halde olduğumu fark etmeden gitti Ilgaz'ın rahatlatıcı sesini dilerken kendi kendime bu son anın olsa Ada dedim Ilgaz'a ne söylemek isterdin Gözlerimi kapattım Kalbimin sesine kulak verdim ve o iki kelime dudaklarımdan döküldü "Seni seviyorum Ilgaz" Ortamı sessizlik kaplarken kalbim resmen ağzımda atıyordu Benimle ilk konuşan adam telefonu kaparken "bu romantik an için teşekkür ederiz ama" diyerek telefonu kulağına tuttu "Küçük sevgiline bir şehir turu attıracağız Bu arada sen ne yapman gerektiğini biliyorsun avukat" deyip telefonu kapattı İçinden sim kartı çıkartarak parçalara ayırdı Araba şehir turu atarken kimseden tek kelime çıkmadı Benimle ilk konuşan ara ara beni süzse de hareket etmedi Bende kitaplarımı kucaklayarak köşeye sindim Böyle saatler geçerken sessiz olan "bence bu kadarı yeterli Boş yere şehir turu yaparak zaman kaybediyoruz" söze başladı Aralarında tartışmadan sonra hepsi aynı fikirde birleşti Benimle ilk konuşan bana doğru yaklaşırken "seninle burada vedalaşıyoruz küçük kız" dedi Bu gözlerimin büyümesine sebep olurken araba yavaşladı Kapısı açıldı "Eğer sevgili avukatın akıllı davranmazsa tekrar karşılamamız kaçınılmaz olacak O zaman bu kadar kibar olamayacağımızı bilmeni isterim" Bana doğru uzanarak daha durmamış arabadan beni aşağıya attı Hazırlıksız olduğum için dengemi kuramazken kitaplarım saçılmış, dirsek ve dizlerimi vurarak yuvarlanmıştım Sonunda sırt üstü yattığımda araba çoktan uzaklaşıp gözden kaybolmuştu Derin bir nefes alarak karanlık yıldızların parladığı gökyüzüne baktım Dizim ve dirseğim yanıyordu Büyük ihtimal kanamaya başlamıştı Aldığım darbeden dolayı vücudum sızlıyordu Morluklarım oluştuğuna emindim Ama kurtulmuştum Başıma kötü bir şey gelmemiş, ölmemiş, rehin alınmamıştım Aklımdan geçen düşünceleri takip edemezken hızlı bir şekilde doğruldum Bu acıya dönüşse de bir dakika ya dedim Sözde ben kaçırıldım Ama bu nasıl bir kaçırılmaydı Başıma silah bile dayanmamıştı Bir depoya götürülmemiş, ellerim, ayaklarım bağlanmamıştı İtişme bile olmamıştı Kuzu kuzu arabaya binmiştim Böyle kaçırılma anca benim başıma gelirdi zaten Neden yani neden diye söylenirken kafamda ampul yandı Hemen çantamı karıştırırken ne olur kırılmış olmasın diye dualar ediliyordum Sonunda telefonuma ulaştığımda kırılmamış olmaması derin bir nefes almamı sağladı Bir de bununla uğraşmak ve bu geceyi hatırlatacak bir şey istemiyordum Hemen Ilgaz'ı aradım İlk çalışta açılırken "Ada" dedi Sesi meraklı ve tedirgindi Bende karşılık olarak "Ilgaz" dediğimde derin bir nefes aldı Kısaca durumu özetlediğimde konum atmamı ve telefonu kapatmamı söyledi Arka planda konumu attığımda telefonumun şarjı bittiği için kapandı Bununla neredeyse ağlayacak duruma gelirken neden ya neden dedim Sevgilim olmadığı için günlerce şarjı bitmeyen telefonum tam seviyorum dediğimde bitmiş miydi Bir saniye bir saniye ben seni seviyorum demiştim değil mi ve Ilgaz bir cevap vermemişti Utançla yüzümü kapatırken artık gerçekten ağlamak istiyordum Sonunda kendimi toparlayıp etrafıma bakmayı akıl ettiğimde şehir dışında etrafımda sadece tarlaların olduğu bir yerde olduğumu fark ettim Ilgaz ne kadar hızlı olsa da buraya hemen gelemezdi Yolun ortasında resmen hedef olduğum için hızlıca toparlandım Kitaplarımı ve çantamı alarak en azından ağaçların altında saklanayım diyerek ortaya gittim Bağdaş kurarak oturdum Etrafımdaki sayısız papatya bana resmen gülerken içlerinden birini kopararak aldım Durumuma uygun bir şekilde seviyor sevmiyor yapmaya başladım Her sevmiyor çıktığında saplarını koparıp attım Sayısız papatya falından sıkılarak defterimi çıkartıp uçak, gemi, kuş yapmaya başladım Dağın başında olduğumu ve bu gece yaşananları unutmak için kendimi meşgul etmek için her şeyi yaptım Defterdeki sayfaları bitirip kitaplara geçecekken bir araba sesi gelmeye başladı Farları karanlık geceyi aydınlatırken olduğum yerde büzüştüm Gelenin Ilgaz olduğunun bir garantisi yoktu ve bu gece gerektiğinden fazla heyecan yaşamıştım Araba gittikçe yaklaşıp tam önümde durdu
|
0% |