22. Bölüm

22. Bölüm

Duygu Günhan Göndüz
okyanus

Ilgaz "kim gelmiş" diye arkamdan gelirken Cansu beni ezerek çoktan salona geçmişti Ilgaz'a dönerek "eşyaları değiştirmemişsin" dediğinde anlamsızca etrafıma bakmıştım Ilgaz "ne işin var burada" dediğinde "seninle konuşmam gerekenler var" diye karşılık verdi Ilgaz bana bakarken kendimi fazlalık gibi hissetmiştim Ilgaz konuşmayı uzatmak istemezken "dışarıda konuşalım" diye cevap verip geçip gitti

Benim sevgilim eski sevgilisi ya da nişanlısıyla gözümün önünde geçip gitmişti Ben öylece salonun ortasında kalırken her şey dönüyordu Belki ona sarıldığı kanepe de oturmuş, onunla film izlediği televizyonda film seyretmiş, onunla yemek yediği masa da yemek yemiş, onunla yattığı yatakta yatmıştım

Koşarak Ilgaz'ın odasına giderken çekmeceleri karıştırmaya başladım Delirmiş gibiydim Gözüm hiç bir şeyi görmüyordu Sonunda derinlerde bir albüm bulurken Cansu'nun söylediklerini kanıtlar nitelikte olan fotoğraflara uzun uzun baktım Göz yaşları istemsiz düşerken fotoğraflar elimden dökülürken yere baktım Fotoğraflarla beraber tüm evi dağıtsam da rahatlayamamıştım

Ilgaz eve döndüğünde bana açıklama yapmak yerine "bunlar ne demek oluyor" diyerek bir çok fotoğraf atmıştı yüzüme Fotoğraflara baktığımda Deniz ile olan fotoğraflardı Ilgaz ortalığı birbirine katarken ofisteki kızlar sayesinde eski hikayeyi öğrenmiş "ne yani seni aldatan eski sevgilinin sözleriyle beni suçluyorsun öyle mi" diye sorduğumda Ilgaz "bunların bir açıklaması olabilir mi Senin ondan ne farkın var Sana özellikle hislerini sordum Deniz ile arana girmek istemediğimi söyledim Ama sen bana her şey bitti demiştin" diyerek üstüme gelirken beni sarsmasıyla dengemi kaybederek düştüm Benimle beraber masadaki bardakta düşerken benden önce parçalara ayrılmasıyla elime girmesi bir olmuştu Ilgaz'a bunu belli etmezken toparlanarak ayağa kalktım Ilgaz sadece "git" dedi "Hemen git bu evden"

"Eğer fotoğrafa dikkatli baksaydın Eski olduğunu beni almaya geldiğin göl kenarı olduğunu bilirdin Ama sen zaten kime inanacağını çoktan seçmişsin" diyerek kabanımı alarak çıktım Elimden damla damla kan akarken elimin acısı umurumda bile değildi Kalbim o kadar çok acıyordu ki Göz yaşları eşliğinde deniz kenarında uzun saatler dolaştım

Olanlara bir anlam veremiyordum Ilgaz bana hiç mi güvenmemişti Tamam Deniz'in etrafında nasıl dolaştığımı görmüştü ama hoşlanıyordum sadece Bunu ona da söylemiştim Kaç defa başlamadan bitti, yollarımız ayrı demiştim Demek ki hiç beni dinleyip inanmamıştı Belki de Cansu'yu gördüğünde aşkı depreşmişti Belki de gerçekten ona aşık olduğunu anlayıp bunu bahane etmişti Ne olursa olsun Ilgaz ile bitmiştik

Benim o evden acilen taşınmam gerekecekti Ama bundan önemlisi yanıma hiç bir şey almadan evden çıkmıştım Telefonumdan para çekebilecek olsam da kimliğim bile yoktu Batu ya ya da kızlara gidemezdim Onlar da çok karışmıştı Şarjı bitmesin diye telefonumu uçak moduna alırken ne yapacağımı bilemez haldeydim Saatlerce dolaştıktan sonra apartmanda Ilgaz'ın çıkışını beklemek için saklandım Yorgunluktan ve soğuktan uyuklarken kapının açıldığını duydum

Sabah olmuştu Ilgaz evden eşofmanlarıyla hızlıca çıkarken arkasından baktım Arabasıyla hızlıca giderken ceketimin cebindeki anahtara şükür ettim Yoksa bir de çilingir ile uğraşmam gerekecekti

Hızlıca eve girip üzerimi değiştirdim En önemli ve özel eşyalarımla bir bavul yaparken etrafıma baktığımda bıraktığım gibiydi Bir yandan Deniz ile benim diğer yanda Cansu ve onun resimleri, her yer her yerde Elimi cebimde bulduğum peçete ile sarmışken pansuman malzemelerini alarak çıktım

Patronuma bir kaç gün gelemeyeceğimin haberini verirken bir cafe de kahvaltı yapıyordum Elime pansuman yaptığımda çıktığımdan daha kötü bir yer bulmak için dolaştım dolaştım dolaştım Sonunda tek göz bir oda bulduğumda akşam olmuştu

Birikimimin ciddi bir miktarını bayılırken yorgunlukla kendimi yatağa attım Uyandığımda alev alev yanıyordum Tatilde ve dün gece üşümenin acısını çıkarıyordum Tekrar huzursuz uykuya dalarken;

Yeşillik ağaçla dolu bir yerdeydim Yürüdüm yürüdüm iki mezara vardım Biri annemin diğeri babamın mezarıydı Annemin mezarında doya doya ağladıktan sonra devam ettim İleride yerde yatanları gördüğümde bunlar Batu ve kızlardı Onları kaldırıp kendine getirmek istesem de bir işe yaramadı Panikle ve korkuyla etrafımı dolaşırken Ilgaz'ı yerde gördüm Koşup yanına giderken uyandıramadım Ayağa kalkıp arkamı dönüp yardım isteyecekken amcam ile göz göze geldik "Sonunda aramızda hiç bir engel kalmadı" diye gülümserken göz yaşları içinde uyandım

Amcam artık yoktu Ilgaz beni korumuş ondan kurtarmıştı Her şey bitmişti ondan kurtulmuştum Bunu tekrar tekrar kendime hatırlattım Artık zor zamanlar yaşadığımda amcamla ilgili kabuslar görmek istemiyordum Bunu aşmam gerekiyordu

Belli bir süre sonra uykuya geri dönerken bu acının dinmesini istedim Tekrar uyandığımda sabah olmuştu Merak etmesin diye telefonu açıp Batu'ya zorlukla kısa bir mesaj atmıştım Ateşim sanki düşmemiş daha da artmıştı Yatakta kıvranırken kapının çalmasıyla sürünerek kapıya doğru gittim Kapı sabırsızca çalmaya devam ederken sonunda açabildim Kimin olduğunu göremeden öylece yığıldım

Karşımda Cansu'yu gördüğümde ilk baş şok olmuştum Ama sonra dikkatli baktığımda ona karşı hiç bir şey hissetmediğimi fark ettim Benim derin yaram çoktan kapanmış, aşkımın üzerinden rüzgarlar esiyordu

Ada'ya baktığımda ise şok olmuş bir yüz yerine acı dolu bir ifade gördüm Onun canının yanmasına engel olmak isteyerek Cansu'yu evden uzaklaştırdım

Karşımda resmen ilk ve son aşkım vardı Ama bu kalbimin daha da netleşmesini sağlamıştı Ada'ya karşı hissettiklerim Cansudan çok çok farklıydı Ona duyduğum bağlılık, güven, kalp atışım bambaşkaydı Cansu'yu hiç onun kadar sevmemiştim Hayatımın aşkı Adaydı ve şu an tek düşündüğüm Cansu'nun derdini öğrendikten sonra Ada'ya koşup onu kollarıma almaktı Ondan şuan hissettiği acıyı söküp almak istiyordum

Cansu'nun elinde Deniz ve Ada nın fotoğraflarını gördüğümde ise tüm dengeler alt üst olmuştu Resmen delirmiştim Yıllar önce başıma gelen yine gelmişti Yine aldatılmıştım Demek ki Deniz'e duyduğu aşk bana hissettiğinden çok daha fazlasıydı Ona kaç defa sormuşken bunu hak etmemiştim Ellerimde fotoğraflarla eve çıkarken etrafımdaki her şey silikleşmişti

Fotoğrafları Ada'nın yüzüne attığımda bile içim soğumazken onu ittirdim Bu bile yetmezken kovdum onu Olduğum yere çökerken kendime gelmeye çalıştım Gözlerim kırılan bardağı gördüğünde kanı gördüm Kan evin içinde dolaşırken sokak kapısında bitiyordu Ada'nın kanıydı bu Yavaş yavaş olanlar tekrar zihnime üşüşürken eski demişti fotoğraflara Koşarak tekrar fotoğraflara bakarken gölbaşına gittiğimde Ada'nın üstündekilerle aynıydı İsteklerimiz Deniz ile farklı demişti Demek ki onu öpmeye çalışmıştı Başımdan aşağıya kaynar sular dökülürken görüntüler tekrar tekrar gözümün önünde döndü Ben ne yapmıştım

Evden hışımla çıkarken her yerde Ada'yı aramaya başladım Batu'yu aradığımda hiç bir şeyden haberi yoktu Ada zaten Batu'nun sorunları varken ona gidecek biri değildi Sonrasında kızları aradığımda onlara da gitmemişti Tüm arkadaşları otel pansiyon deniz kenarı her yere bakmıştım

Evden çıkarken Ada'nın çantası zaten evde görmüştüm Cebinde beş kuruş ve kimliği olmadan nereye gidebilir ki Saatler saatleri kovalarken delirecek gibi oldum Eve döndüğümde Cansu kapıdaydı "Onun gerçek yüzünü gördüğüne göre artık bana dönecek misin" diye sordu Gözlerimden ateş çıkarken "sen ne dediğinin farkında mısın Ada beni aldatıyor diye yıllar önce en yakın arkadaşımla yakaladığım kadına mı döneceğim yani" Cansu yüzsüzlükle "o bir kerelik hataydı Ilgaz Senin yaranı ancak ben sarabilirim Seni en iyi ben tanırım Bir şansı daha hak ediyorum" dediğinde midem bulanmıştı resmen "Sen şansı hak edecek ne yaptın" diye sorduğumda "sana Ada'nın gerçek yüzünü gösterdim" dediğinde kan beynime sıçramıştı "Ada'nın gerçeğini ben çok iyi biliyorum Senin bana yaptığını yapması mümkün değil" dediğimde Cansu iğneleyici gülümsemelerinden birini sundu "Saatler önce fotoğraflarla çıkarken hiç de öyle düşünmüyordun Ama neyse aramak istersen telefonumu biliyorsun" diyerek yanımdan geçip gitti

O kadar haklıydı ki Ben bunu Ada'ya nasıl yapmıştım Şimdi onu nasıl bulup bu yaptığımı nasıl telafi edecektim

Sabahı sabah edip saatler ölüm gibi delip geçerken Batudan bir mesaj geldi Ada burada ne yaptıysan telafi et diye Basit bir kavga ettiğimizi düşünüyordu büyük ihtimal Eğer yaptıklarımı bilse asla bana yardım etmezdi

Batu'nun sayesinde öğrendiğim açık adrese hızlıca yola çıktım Buraya çok yakındı Vardığımda derin bir nefes alarak apartmandan içeriye girdim Kapıyı sabırsızlıkla çalarken açtığında ne diyeceğim hakkında bir fikrim bile yoktu Yıl gibi gelen sürenin sonunda kapı açılırken Ada bir anda kollarıma yığıldı Panikle onu kucaklarken yandığını fark ettim Evden çıktığından beri bu halde miydi yani Yüzü kireç gibi olmasına rağmen yanakları kıpkırmızıydı Soğuk terler döküyordu Eline sardığı bez ise kıpkırmızı olmuştu Ben onu bir sözümle ne hale getirmiştim

Bölüm : 26.11.2024 20:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...