25. Bölüm

25. Bölüm

Duygu Günhan Göndüz
okyanus

Eve girdiğimde Ayça ve Batu Selim ile Balım içerideydi Etrafıma baktığımda evim bambaşka bir yer olmuştu Çatı sorunum giderilmiş, badana yapılmış, döküntü eşyaların yerini yeniler alırken mutfak dolaplarım bile yenilenmişti Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde gözlerim dolarken hepsi gelip sarılmıştı Beni ailem bile bu kadar düşünmezken onların benim için yaptıkları paha biçilemezdi

Beraber birer kahve içtikten sonra beni odamla baş başa bırakmışlardı Ilgaz kapıdan çıkmadan önce "seni seviyorum" diyerek kaşımla saçım arasını öpmüştü Arkasından baka kalırken her şeyi akışına bırakmaya karar verdim

Banyoya geçtiğimde oranında tamamen yenilendiğini gördüm Buzdolabını açtığımda tam takır olan dolap bile dolmuştu Mutfakta atıştırmalık çekmecem bile vardı Resmen yepyeni bir yer yapılmıştı Duş alıp tüm yorgunluğumu akıtırken bavulumu boşaltıp müzik dinleyerek kitap okumaya karar verdim Kitapta ayrılmak zorunda kalan aşıklara ağlarken asıl kendi halime ağlamam gerektiği aklıma gelirken kitabı fırlatarak kıvrılıp ağladım Yarın tatil günümdü Odamdan çıkmayacağım ve uyuyacağım için rahattım

Finaller son hız yaklaşırken kendimi boş vererek derslere asılmaya karar verdim Belli bir süre sonra düzenli çalışma rutinime dönmüştüm Bu dönemi bitirmemle büro yönetimi ile vedalaşıyordum Sene sonunda gireceğim sınav için de hazırdım Halkla ilişkiler artık benden sorulacaktı

Ders bitiminde işe yetişmem için Ilgaz almaya gelmişti Ona giderken bahçe de Deniz'i gördüm Ilgaz'ın elini tutup yanına giderken artık bir şeylerin farkında olmasını istiyordum "Merhaba Deniz Ilgaz'a seni istediğim hakkında bazı sözler söylediğini duydum Amacın ne hiç bilmiyorum ama" ellerimizi göstererek "bizi ayırmayı başaramadın Beni sevdiğini iddia ediyorsun ama insan sevdiğinin mutluluğundan mutlu olur Üzülmesin diye elinden gelen her şeyi yapar Senin ki hırstan başka bir şey değil Benden uzak dur artık Seni arkadaşım olarak bile görmek istemiyorum" diyerek o bir şey diyemeden arkamı dönüp gittim

Arabaya binmeden önce Ilgaz'a dönerek "eğer bir daha Deniz hakkında bir sözü geçtim, bir ima bile yakalarsam bir daha beni göremezsin" diyerek arabaya yerleştim Ilgaz beni işe bırakırken ağzını bıçak açmadı Arabadan inerken görüşürüz diyerek tozu dumana katarak gitmişti

Batu ile gıybet köşemizde eskisi kadar gıybet yapamıyorduk Artık ikimizin de ciddi sorunlu bir ilişkisi vardı Onları çekelemek istemiyorduk Yaşadıklarımızı ikimizde bilirken toparlanmaya çalışıyorduk Ben Ilgaz ile öyle böyle ilerliyorduk ama onlar Ayça ile başlamadan bitmişlerdi O günden sonra Ayça bir daha Batu ile görüşmemişti Batu da güvenilmemeyi kaldıramadığı için adım atmamıştı Bakalım aşkları bunu aşacak kadar güçlü müydü

Şimdi ise bugün Deniz'e yaptığımı ballandıra ballandıra anlatma zamanıydı Son zamanlardaki tavırlarıyla çok daha fazlasını hak ediyordu İş her zaman ki yoğunluğuyla devam ederken yorgunluktan ölerek günü bitirmiştim

Eve termos bardağıma koyduğum kahve ile geçerken evde uğraşmama gerek kalmamıştı Kendimi çok halsiz hissediyordum Dolabım dolu olsa da pek dokunmamıştım Yeni hastalığı atlatmışken tekrar hasta olacak gibiydim Tabi kendine bakmayı bırakmanın sonucu buydu

Ilgaz ile aram tam olarak düzelmemişti Eski iştahımı ve enerjimi bulamıyordum İnşallah hasta olmazdım Kahvemi içtikten sonra üstümdekilerle yatmıştım

Sabaha karşı uyandığımda cayır cayır yanıyordum Bir damla su yakınımda olmazken kendimi kalkacak gücü bulamamıştım Hastalığında verdiği hassaslıkla ağlamadan edemedim Sabahın ilk ışıklarıyla kapımın çalındığını duysam da kalkamadım Yatakta öbür tarafa dönerken tüm kemiklerim ağrıyordu

Sonrasında hayal meyel eve birinin girdiğini, soğuk elinin alnıma değdiğini, beni kucaklayarak götürdüğünü hatırlıyorum Belli bir süre sonra bir yere yatırıldım ve canım yandı Bu tekrar ağlamama sebep olurken anne diye sayıklamaya başladım Biri gözyaşlarımı silip elimi tutarken Ilgaz diye sayıklayıp ağlamaya devam ettim Hassaslığım ve kalbimin ağrısı daha fazla canımı yakarken hastayken benimle ilgilenmesi geldi aklıma Tüm ailem oydu Nasıl böyle olabildik diye devam ettim Yorgunlukla tekrar uyudum

Uyandığımda evimde yatağımda Ilgaz ise başımdaydı Gözlerimi açtığımda göz göze geldik Ateşim düşmüş, üzerimde sadece kırgınlık vardı "Ilgaz" diyerek kalkmaya çalışırken "yavaş daha tam iyileşmedin" diye bana yardımcı olmaya çalıştı "Sabahtan beri başımda mıydın" diye sordum "Hava kötü olduğu için seni okula bırakmak için geldim Allahtan yedek anahtarın bende var İçeriye girdiğimde kendinden geçmiş ağlıyordun Hastaneye gittik ara ara orada da ağladın İğne ve serumdan sonra eve gönderdiler" Ilgaz'ın anlattıklarını parça parça hatırlıyordum "Seni de işinden ettim Hastaneye götürmen yeterli olurdu Orada kalabilirdim" dediğimde "Saçmalama Ada seni nasıl öyle bırakabilirim" Çantasından bir kaç kağıt çıkartırken "bunlar bugünkü derslerin notları final öncesi geri kalman olmaz" diyerek elime tutuşturdu

Benim için çorba bile yapmıştı Getirip bana içirdikten sonra ilaçlarımı içirdi Ihlamuru başıma koyarken meyve getirdi Bende uzun bir zaman sonra çocukmuş gibi davranabildim Ilgaz'ın sayesinde tamamen toparlanırken gece yarısı evine gitmişti

Hastalığımda olduğu gibi final haftamda da Ilgaz çeşitli bahaneler bularak ya bana geliyor ya da beni işten alıyordu Beraber saatlerce ders çalışırken arada ona takılıp kalıyordum Onu çok özlemiştim Tamam her zaman yanımdaydı ama bir o kadar da uzaktı Ona çektireyim derken kendim çekiyordum Göz göze geldiğimde gülümseyerek notlarıma döndüm Final haftam sorunsuz geçerken Ilgaz'a büyük bir teşekkür borçluydum

Cafenin tüm yoğunluğunda çalışırken Batu'nun önemli bir evrak diyerek gönderdiği adrese gidiyordum Okula ve işe yakın bir evdi Kendi götürse ölürdü zaten Kapıyı çaldığımda direk açıldı Ama kimse yoktu İçeri girmek ile girmemek arasında kalırken gözümün önünden korku filmleri geçiyordu Sonunda içeriden bir ses girin lütfen deyince çaresizce yavaş adımlarla girdim

Salona geldiğimde Ilgaz'ı görürken üzerinde şık bir takım elbise ve hazırlanmış bir yemek masası vardı Şaşkınlıkla "Ilgaz" derken "Adacım" diyerek bana karşılık verdi "Bu evde nereden çıktı" diye sorduğumda beni sandalyeye oturtup karşıma oturdu "Sen gittikten sonra ev o kadar boş ve anlamsız geldi ki Ayrıca artık yeni bir adımda atmak istiyordum Uzun arayışlar sonunda hem işe senin okuluna ve sana yakın olan bu evi buldum Uygun zamanı kolluyordum" Ellerimi tutarken "seninle yeni bir başlangıç yapmak istiyorum Çok hatalarım oldu ama elimi tutarsan adım adım hepsini silebilirim" diyerek diğer elini uzattı Onu bu kadar çok isterken nasıl tutmazdım Ona verdiğim tüm cezaların ceremesini ben çekmiştim

Ilgaz'ın elini tutarken konuşmaya başladı "Nişanlımdı Üniversite de tanışıp ilk bakışta aşık olmuştuk İlişkimiz çok yolunda giderken kısa zamanda evlenme kararı aldık Ama nişanlandıktan sonra işler değişti Cansu en olmayacak şeylerde kavga çıkartıyor, sürekli gergin bir şekilde dolaşıyordu Bir gün sürpriz yapmak için evlenince yaşayacağımız eve gittiğimde onu ortağım, kardeşim dediğim adamla yakaladım Beni ona ulaşmak için kullanmıştı Hiç bir şey söylemeden ortaklığımı bitirdim Büroyu terk ederek burada yeni bir yaşam kurdum Ama evi değiştirmedim Bunu önemsemedim Bu sana da büyük haksızlıktı"

"O an Cansu'nun gelmesi zaten beni alt üst etmişken seninle ilgili böyle bir darbe almak beni bitirdi Doğru düşünemedim, nefes alamadım Eğer bir dakika durup düşünsem çok daha farklı olabilirdi her şey"

"Böyle bir olay sayesinde Cansu'yu tamamen arkamda bırakıp o evden çıkabildim Seni farkında olmadan kırıp döktüm Çok üzgünüm ve tüm bunlara rağmen benimle kaldığın için teşekkür ederim" diyerek saçlarımı koklayarak öpüp yerine geçti Böylece yemek başlamış oldu

Yemekten sonra tüm evi gezdirdi 3 odanın biri yatak odası diğeri çalışma odasıydı Buradaki tüm eşyalarda değişmişti Boş olan odaya geldiğimizde "istersen bu odayı senin için düzenleyebilirim İstersen odam bizim odamız olur Bu odayı istediğin şekilde kullanabilirsin Hatta tüm evi değiştirebilirsin Bu ev bizim Ada" dedikten sonra salona geçtik Birer kahve içtikten sonra sarılarak film izledik Kalbimin üzerindeki yük hafifleyerek kaybolmuştu Ben Deniz'i bitirirken Ilgaz da Cansu'yu bitirmişti Artık kalplerimizde yolumuz da birdi Onunla olmak istiyordum Onu çok seviyordum Onsuz olduğum eksik yarım günlerime dönmek istemiyordum Hem artık birlikte daha emin bir şekilde yürüyebilirdik

Cafe de sıkıcı günlerden birini geçiriyorduk Tüm gün Batu, personel ve müşterilerle uğraşmıştım ama can sıkıntım geçmiyordu

Elimdeki kahveyi masaya bıraktıktan sonra kapıda Ayça'yı gördüm Perişandı Saçları dağınık bir topuzdu Yüzü bembeyazdı Göz altları morarmıştı Gözlerinden ağladığı belliydi

Gözleri Batudan başkasını görmüyordu ama kapıdan içeriye girecek cesareti bulamıyordu Kenara çekilerek onları izlemeye başladım Bu sefer Ayça'ya destek olmayacaktım Kendi cesaretini kendisi bulması gerekiyordu

Sonunda kalın kafalı Batu izlendiğini anlayarak başını kaldırdı Ayça ile göz göze geldiğinde gözlerindeki acı okunuyordu

Ayça geri dönmek ya da Batu'nun yanına gitmek arasında kalmıştı Batudan beklediği desteği bulamadığı da ortadaydı Sonunda derin bir nefes alarak bir adım attı Sonra bir adım, bir adım daha Batu ise resmen olduğu yerde çakılı kalmıştı Gözlerini bir an olsun Ayça'nın gözlerinden çekmedi

Sonunda karşı karşıya geldiklerinde Ayça titrek bir sesle Batu dedi Batu'nun gözleri yavaşça kapanırken yutkundu Tekrar gözlerini açtığında gözleri dolu doluydu

Batu'yu ilk defa böyle görüyordum Ayça'ya gerçekten de delicesine aşıktı

Ayça "bir dakikanı alabilir miyim" sorusu ile kalabalıktan uzaklaşarak arka tarafa geçtiler Tabi bende böyle bu anı kaçıramazdım

İlk Ayça söze başlarken "Batu sana büyük haksızlık ettim Aslında o sözleri söyleyip kapıdan çıkıp gittiğimde bunu biliyordum ama kabullenip karşına çıkmam çok uzun sürdü

Ben ben annemle bir başıma kaldığım için hep başkalarının düşüncelerine önem verdim Hep başkalarının sözleri ile yaşadım Hep başarılarımla göz önünde olurken dedikodu malzemesi olmamak için büyük çaba gösterdim

Hoşlandığım birileri olsa bile hiç yanıma yaklaştırmadım Ama sen hep farklıydın Bana bakışın, kalp atışın, bana dokunuşun...

İçin gidiyor resmen Batu Ben incineceğim, kalbim kırılacak diye için gidiyor Beni senin gibi daha önce kimse sevmedi Batu

Ayça bir adım atarak Batu'ya yaklaştı Uzanıp elini tutarken "bende daha önce bu kadar derinden kalbimi hissetmemiştim Bocalamam ondandır Biliyorum seni üzdüm, kırdım, paramparça ettim Ama beni bırakmasan olmaz mı"

Ayça ve Batu dip dibe birbirlerine bakarken bıraktım Zaten Batu'nun bu sözlerden sonra Ayça' yı bırakmayacağını biliyordum

Cafe de mesaim bitince Balım'ın yanına geçtim Pastanede iyice ünlenmişti Sürekli yeni ürünler için çalışırken artık organizasyonlara da katılıyordu Ayça gittikçe onun eli ayağı olurken çok iyi bir ekip olmuşlardı

Pastaneye gittiğimde tıklım tıklım dolu olduğunu gördüm Herkes atıştırmalık ve pastalardan memnundu Kapıdan girdiğimde mis gibi kokular beni karşıladı Bu beni evimdeymiş gibi hissettiriyordu Servis için çalışanların sessiz olmasını rica ederek arka tarafa geçtim Balım pastayı yapmayı bitirmiş, süslemeleri ile uğraşıyordu Resmen kendini kayıp etmişti

Yaklaşıp kocaman sarılarak onu korkutmayı başardım Bu beni kahkahalara boğarken Balım kötü kötü bana bakıyordu Süslemelere baktığımda Helin'in en sevdiği şekerlemeler olduğunu gördüm

Bu yutkunmama sebep olurken Helin'in doğum gününü tek benim hatırlamadığımı fark ettim Balım ve Helin resmen kardeşlerdi O hatırlamayacak da kim hatırlayacaktı ki Bu pastayı bilinçli mi yaptı yoksa farkında olmadan mı bilmiyorum Ama bunu ona sormayacaktım

Yaptıkları ortaya çıktıktan sonra Helin'i bir daha görmeyip, haber almasak da o da ailesini bir an olsun düşünüyor mu diye aklımdan geçti Selim takıntısını bir kenara bırakıp o da üzülüyor muydu

Hala insanca duyguları var mıydı ki

Ortamı dağıtmak istercesine Balım'ın pastayı bitirmesine yardım ettim Bu arada Selim'in romantik sürprizlerini dinliyordum Balım randevulaşma dönemi olmadan evlenecekleri için içerlemişti Selim de kısa zamanda açığı kapatmak için uğraşıyordu Çünkü tek derdi bir an önce Balım'a kavuşmaktı

Pasta bittiğinde vitrinin en gözde yerine yerleştirdik Kahvelerimizi alıp masaya yerleştiğimizde Fırat abi kapıda göründü Hemen aramızda katılırken Balım ve benimle uğraşmadan iki dakika duramıyordu

Fırat abinin bizi vermek gibi bir düşüncesi yoktu İşin ciddiyetinin farkında da değildi Selim ve Ilgaz'ı zor günler bekliyordu

Sonra kapıda Selim göründü Elinde bir piknik sepeti vardı Fırat abinin direk yüzü düşerken ben gülmeden edemedim

Arkasında Ilgaz'ı görürken masadan hızlıca kalkacağım diye dengemi kaybettim Fırat abi belimden tutarak dengede durmamı sağladı Ona teşekkür ederken Ilgaz geldi

Yüzünde beni görünce bir gülümseme oluşurken Fırat abinin belimde elini görmesi ile yüzü düştü Hızlıca yanıma gelirken çaktırmadan beni kendine çekerek sarıldı Saçlarımı koklarken bu hali beni eritiyordu

Selim ve Balım piknik sepetiyle pastaneden çıkarken biz de el ele çıkmıştık Fırat abi arkamızda kalırken onun yalnızlığı beni bir parça üzmüştü Herhalde etrafımızdaki herkesin sevip sevilmesini istiyordum

Hatalar yapsak da kırılsak da kırsak da sevip sevilmek

 

 

Bölüm : 05.12.2024 18:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...