Yeni Üyelik
22.
Bölüm

Bölüm 22

@okyanus

Bölüm şarkısı: Dolu Kadehi Ters Tut - Gitme

 

Yamaç mektubu okuduktan sonra daha fazla delirmişti Ne yani onun için mi bu riski göze almıştı Onun için mi böyle tehlikeli bir yola girmişti Şirketin ona böyle gelmesine sevineceğini de nereden çıkarmıştı

Şuan neredeydi, ne yapıyordu Bir yerde ağlıyor muydu Tek başınaysa bir şey de yemezdi o derken sinirle saçlarının arasından parmaklarını geçirdi Babası onu benden önce bulursa ne olurdu

Gelinlikle o kadar güzel olmuştu ki Formalite bir nikah olsa da bu bir başlangıç olacaktı Onu yanında tutabilmek için bahanesi Şimdiden dolabında eşyalarının yerini, yatak odasına eklenmiş makyaj masasını görebiliyordum Makyaja ihtiyacı yoktu bile Bunu ona anlatmalıydım

Koltuğa çökerken çaresiz ve Derfinsizdim Evet bende aşık adamlar kervanına katılmıştım bile

Derfin kendini zorla toparlayıp yataktan kalkarken aynada kendine bakmak bile istemedi Saçını gelişigüzel topladı İnsanlar korkmasın diye zorla rimel ve dudak koruyucusu sürerek valizini sürükleyerek çıktı Havaalanına yakın bir yerde kalıyordu zaten Bütün kontrollerden geçtikten sonra cam kenarında oturarak kalkan uçakları izledi Elinde yol üstünden aldığı kahveyi yudumlarken kendine gelmeye çalıştı

Polis arkadaşı ise Yamaç a bulundu müjdesini verirken biraz sonra elinden kayıp gideceğini de eklemek zorunda kaldı Yamaç yıldırım gibi evden çıkarken lütfen dedi lütfen sana yetişebileyim

Derfin yerinden yavaşça kalkarken kapılar açılmışken yerime geçmeliyim diye düşündü Son dakika da babasına yakalanmak istemiyordu İlk kontrolünden geçtikten sonra dönüp bir arkasına baktı Yapayalnızdı

Kapıdan geçerken kendi ismini duymasıyla arkasına döndü Yamaç buradaydı Onun için gelmişti Koşar adım geriye dönerken durup birbirlerine baktılar Gözleri ile anlaşırken ayrılacaklarını ikisi de biliyordu

Yamaç koşarak Derfin e sarıldı Onu kollarına hapis ederek kokusunu içine çekti Saçlarını okşadı Ayrıldıklarında Yamaç olanları hatırlarken sinirle "ne yaptın sen" dedi Derfin gülümseyip kollarını bağlarken "ne yapmışım" diye sordu

"Şirketi verip kayboluyorum da ne demek"

"Olacakları anlattım sana ve oldu da değil mi"

"Bu şekilde şirketi kabul edeceğimi kim söyledi"

"Yapma Yamaç Bunu sana Aslan ailesi olarak borçluyuz"

"Bu borcu ödemek de sana düştü Öyle mi"

"Seni korumaya çalışıyordum" Bu cümle Yamaç ı daha da sinirlendirirken

"Beni korumak ha Böyle mi koruyorsun beni Ya gelin odasından çıkarken aşağıya düşseydin Ya babanın elemanları ya da kim olduğunu hala bilmediğimiz düşmanları sana bir zarar verseydi Bununla nasıl yaşardım Derfin" Derfin in gözleri dolarken

"Yapma Yamaç Bize bunu yapma Hayatlarımızdan sadece geçip gidelim" Yamaç ın da gözleri o andan sonra dolarken

"Benim bir şey yaptığım yok Bize bunu sen yapıyorsun Gitme Derfin Gitme ve gidip yarım kalan nikahımızı yapalım Böylece seni hem babandan hem diğerlerinden koruyabileyim Böylece ilişkimize bir şans verelim olmaz mı"

Derfin başını eğerken "yapamam Yamaç Burada kurban ben değilim sensin Sen ve ailen Yıllar önce biri beni kaçırdı demiştim ya hani O kaçıran kişi senin babandı Beni kaçırmasına rağmen babamdan iyi davrandı bana Eğer annem babanla gidebilseydi Eğer biz bir aile olabilseydik her şeyin farklı olacağı fikrini aklımdan çıkartamıyorum

Eğer biz seninle böyle karşılaşmasaydık birbirimize aşık olabilir miydik düşüncesinden vazgeçemiyorum" derken cümlenin sonunda doğru sesi azalmış ağlamaya başlamıştı

"Olurduk Ben ben sana aşığım Derfin" dediğimde yüzünde kocaman bir gülümseme belirerek ışıl ışıl oldu Yavaş yavaş yaklaşarak dudaklarıma yapıştı Bu öpücük derin, unutulmaz ve bir veda olduğu için yakıcıydı "Sana aşığım Yamaç" dedikten sonra uzaklaşarak "beni sevebildiğin için bana bunu söylediğin için teşekkür ederim Bu bana büyük bir güç verecek" dediğinde yaklaşarak elini tuttum "Gitme Derfin Gitme ve duygularımıza sahip çıkalım" dediğimde elini çekip yüzüme koyarak "gitmem gerek Yamaç Bunu sende biliyorsun Doğru yer doğru adam ama doğru zaman değil Çok üzgünüm" derken son kez sarıldım

Hızlıca arkamı dönüp ilerlerken arkama bakmadım Eğer bakarsam gidemezdim Arkamdan bağırdı "Seni almaya geleceğim Derfin Her şeyi yoluna koyup güçlendikten sonra seni almaya geleceğim" Gözlerimden yaşlar akarken arkama dönüp "seni bekleyeceğim Yamaç Hayatımın sonuna kadar seni bekleyeceğim"

1 ay sonra

Derfin gideli tam bir ay oldu Ona saygı duymaya çalışsam da tek başına olmasına artık katlanamıyordum Derfin inde benim gibi olduğunu biliyorum ama ne ona yetişebiliyorum Ne de darmadağınık Yamaç' ı toparlayabiliyordum Sıkıntı ile makyaj masasında kendime bakarken Alaz yanıma geldi "Bir aydır kendini yiyip bitirdiğin yetmedi mi Süveyda"

Alaz' a doğru dönerken "o da benim yaşadıklarımı yaşıyor şuan Benim yanımda en azından Derfin, Aslan ve ekip vardı Ama o yapayalnız kaldı Alaz O benim kardeşim Ne kadar acı çektiğini bilirken nasıl hayatıma devam edebilirim ki"

Alaz büyük bir gülümseme ile yatağa oturup ellerimi ellerinin arasına alırken "bir saniye bir saniye" dedi hevesle "ne yani ben gittiğimde senin canın mı yandı Yani sen beni o zamanlarda bile seviyor muydun" sorusu ile kalakaldım

O zamanlar tabi ki çok iyi bir oyunculuk sergilemiştim Evliliğimiz Alaz' ın beni korumak istemesi üzerine kuruluydu Ben sevdiğimi hiç ona söylememiştim Korunmanın canı cehenneme sensiz yaşayamam diyememiştim

Hızlıca ayağa kalkarken "ben ne diyorum sen ne Alaz Bizim şimdi Derfin' i düşünmemiz gerekiyor dediğimde beni kollarına alarak "yok öyle kaçmak küçük hanım Hem yeterince kaçmadın mı zaten Şimdi soruma bir cevap istiyorum Beni ne zaman sevmeye başladın"

Kaçışım olmadığını anlamıştım Ağzım açılıp açılıp kapanırken Anıl' ın odamıza dalması sayesinde kurtulmuştum Alaz sinir ile "kaç kere odaya böyle dalınmaz diyeceğim Anıl" dese de Anıl' ın pek aldırdığı söylenemezdi

Beni çekiştirirken eğilip onunla aynı boya geldim "Prensesim benimle bisiklet sürer mi" diye heyecanla sordu Sonunda bakımdaki bisikleti gelmişti Bir kaç kere beni akülü arabasıyla bahçe de gezdirse de romantik randevularda olduğu gibi bisiklet sürelim istiyordu

Alaz beni yanına çekip "ben onu arabam ile gezdireceğim" Anıl kaşlarını çatarken "Süveyda' yı ben daha önce arabamla gezdirdim Arabaları sevmiyor Bisikletle gezeceğiz biz" dediğinde Alaz bana dönerek "nasıl arabayla gezdirdi" diye sordu

Onun bu haline gülerken akülü arabayla demek istiyor Alazcım Anıl beni çekiştirirken yavaşça kaçtık Alaz arkamızdan "bu evde ben yokken neler oluyor" diye kükredi resmen

Ben üstüme rahat bir şeyler giydikten sonra saçlarını jöle ile dikmiş, güneş gözlüklü Anıl ile karşılaştım Bu hali beni güldürürken bisikletlerimize geçtik İlk baş yavaş yavaş bahçede turlarken sonrasında aramızda bir yarışa dönüşmüştü

Alaz arkamızdan dikkatli olun, yavaş biraz diye ara ara bağırsa da pek aldırış etmedik Alaz en sonunda iki çocuğum oldu resmen diye söylense de gülüp geçtim

Bahçeye sığamayıp evin etrafına taşarken yokuş aşağıya gidiyorduk Anıl' a yavaşla biraz daha sayısız kere bağırsam da giderek hızı artıyordu Korkmaya başlarken bende hızlanmaya başladım Yanına ulaştığımda korku dolu ifadesini gördüm

Frenler tutmuyordu Yokuş olduğu için gittikçe hızı artıyordu ve nasıl durduracağını bilmiyordu Biraz sonra ana caddeye varacaktık ve o ana cadde sürekli kamyon geçtiği bir caddeydi Hızlı bir karar vermem gerekiyordu

Anıl' a "bana bak" diye bağırdım "Korkma ben halledeceğim tamam mı Biraz sonra duracağız" Anıl başını sallayıp bana güvenirken hızımı arttırıp önüne geçtim Bisikleti yan çevirip kendimi üstünden attıktan sonra Anıl' ı bisikletin üzerinden almak için geldim

Anıl bisikleti ile yanıma geldiğinde "bırak bisikleti" diyerek kollarından altından tutup kendime çektim Ani çekilme ile dengemi sağlayamayıp yere düşerken Anıl' ı sıkıca sardım Savunmasız kalırken başım taşa çarptı

Anıl' ın bisikleti kamyonun altına girip paramparça olurken görmesin diye kendime çekerek gözlerini kapattım Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum Kendime Alaz' ın sesiyle gelirken "Süveyda" diye bağırıyordu Birden fazla ayak sesleri yanımıza doğru yaklaşırken yavaşça doğrulmaya çalıştım

Sanki tüm kemiklerim kırılmış gibi hissederken Anıl için belli etmemeye çalıştım Kollarımı yavaşça çözerken Anıl ile göz göze gelmeye çalıştım "Prenses prensini korudu" diye gülümserken yüzü ışıldadı Biraz önce hissettiği korkuyu bana olan güveni ile unutmuştu Çocuk olmak böyle bir şeydi

Alaz korku ile yanımıza geldiğinde "ne oldu burada İyi misiniz" sorusu ile başımı kaldırdığımda Alaz' ın yanında Aras' ı gördüm O da endişeliydi "İyiyiz biz bir sorun yok" diye onları rahatlamaya çalışırken Alaz' a yaklaşarak "Anıl' ı kucağımdan alır mısın Kollarım tutmuyor gibi hissediyorum" dediğimde Aras durumu fark edip önce o davranarak Anıl' ı kucaklayıp götürdü

Alaz bana döndüğünde "başın kanıyor Süveyda" diyerek beni yerden kaldırdı Vücudumu kontrol ederken dirseklerimdeki yaraları gördü "Hemen hastaneye gidiyoruz" dedi İtiraz etmeye çalışsam da pek başarılı olamadım

Alaz benimle bir bebekmişim gibi ilgilenip özenli davranırken hastaneye geçtiğimizde kontrol üstüne kontrol yaptırmıştı En sonunda pes edip ne olur çabuk bitirelim en azından dedim İşlemler saatlerce sürerken sonunda bir sorun olmadığını anlamamız ile hastaneden çıktık

Arabaya geçtiğimizde bisiklet yerine ben kamyon altında kalmış gibi hissettim Alaz' a dönüp "Anıl' ın bisikletinin frenleri tutmadı Yeni bakımdan gelmemiş miydi Bu nasıl oldu" diye sorarken Alaz da gerilmişti

"Ben sadece Anıl düştü sandım Nasıl o hale geldiniz" sorusuna "bisikletin önünü kesip üstünden almak zorunda kaldım Anıl' ı dengesiz kaldırdığım için beraber düştük" Alaz uzanıp yanağımı okşarken "Ah be Süveydam" dedi

Sonra birden sinirlenerek "zaten o bacaksızın başımıza iş açacağını biliyordum Bir de bana diklenmiş bisiklet ile gezdireceğiz diyor" dediğinde "yok artık Alaz" demekten geri kalamadım Bir yandan da gülüyordum Bu rekabetten tek kazançlı çıkan ve eğlenen bendim Sonuçta iki erkek etrafımda pervane oluyordu

Loading...
0%