@okyanus
|
Bölüm şarkısı: Barış Diri - Derinden
Derfin olanlara inanamıyordu Bir dakika önce ağlarken şimdi Yamaç ile el ele Roma sokaklarında dolaşıyorlardı En tepeden şehre bakarken romantik yemeklerini yerken ikisi de sözleşmiş gibi ne geçmişten ne de gelecekten konuşmadılar Onlar için sadece o an vardı ve o anı yaşamayı tercih ettiler Saatlerce dolaştıktan sonra yorgunluktan ölürken Derfin in kaldığı yere geldiler Derfin tüm günün yorgunluğunu alması için kahvelersi yaparken Yamaç da telefondan bir iki iş halletmeye çalışıyordu Derfin in uzattığı kahveyi teşekkür ederek alırken son görüşmesini yaptı Sonrasında Derfin i yanına çekerek kollarına hapis etti Derfin in de buna bir itirazı olmazken günler sonra nefes aldığını hissetti İkisi de konuşmazken sessizliğin ve huzurun tadını çıkardılar Çünkü hayatları o kadar sesli ve kaos içerisindeydi ki Bu sessizlik onlara iyi gelmişti Yamaç kalkıp Derfin in de elini tutup çekerken beraber yatağa geçtiler İlk Yamaç yatıp Derfin e kollarını açarken Derfin yatarak kulağını Yamaç ın kalbinin üzerine koydu Kalbinin atış sesiyle kendinden geçerken kendini uykunun kollarına bıraktı Yamaç ise kızın saçlarını okşadı, kokladı, öptü Günlerdir hasret kaldığı kokunun tadını çıkartarak kapanan gözlerine eşlik etti Güneş doğarken ilk uyanan Yamaç oldu Az uyumasına rağmen uykusunu alarak, kendini yenilenmiş gibi hissediyordu Uyuyan kızı izlerken önüne düşen saçlarını çekti Yanağını okşadı Parmaklarına dudağına geldiğinde uzunca bir süre oyalandı Sonunda Derfin uyanırken "uykucu uyandı demek Her gün bu kadar uyuyacaksan işimiz var" diyerek dalga geçti Derfin saate bakarken "daha sabahın körü Yamaç bu beni uykucu yapmaz" derken "hım öylemi pek sanmıyorum" cevabını almasıyla Yamaç ın suratına yastığı geçirirken ortalık bir anda savaş alanına döndü Derfin Yamaç ın üstüne çıkmışken Yamaç ın bir anda Derfin i altına almasıyla ikisi de nefes nefese birbirlerine gülüyorlardı Yakınlıklarını yeni fark ederken uzun süre birbirlerine baktılar Yamaç Derfin in saçlarını okşarken dudaklarına dünün acısını çıkarmak istercesine yakıcı bir öpücük aldı Kendini zorluklar çekerken alınlarını birleştirerek nefes almaya çalıştılar Bu sırada kapı çalınırken Yamaç Derfin in üstünden kalkarak kapıyı açıp kutuyu aldı Kutuyu Derfin e verirken Derfin merakla "bu ne" diye sordu Yamaç söylemek yerine "aç bakalım" dediğinde fiyongu çözerek açtı Gördüğüne inanmazken hayranlıkla baktı Kutunun içinde gelin buketi papatyalar işlenmiş gelinlik ve gelin ayakkabısı vardı Derfin in gözleri dolarken "bunlar" diyebildi sadece Yamaç Derfin in yanına gelip ellerini tutarak kendine çevirdi "Güzelim bu zamana kadar bir çok savaş verdik Ama yine de hiç ayrı düşmedik Çünkü kalplerimiz çoktan birbirimiz için atmaya başlamıştı Ben istiyorum ki bu kenetlenmiş ellerimiz hayatımız boyunca ayrılmasın Karşılaşmamız kaderimizin bir parçası olsun O yüzden evlen benimle Derfin"
Bir elimde iki hamburger diğer elimde patates kızartması ile Anıl' ın odasına çıktım Kapıyı çalıp içeri girdiğimde Anıl' ın söz verdiği resmi yapıp bitirdiğini gördüm Gözlerinin içi gülerek bana gelirken elimdeki tepsileri masaya bıraktım Anıl' a kocaman sarıldıktan sonra beni prenses olarak çizdiği resme baktık Bana güzel güzel anlattı Onu bir kaç kere ısırdıktan sonra hamburgerlerimizi ağzımıza, elimize bulaştırarak yedik Odasında playstationu fark ettikten sonra var mısın diye sordum Yanımıza patates kızartmalarını aldıktan sonra araba yarışı ile başladık Zamanla aramızda bir yarış başlarken Alaz ve Aras' a yakalandık Alaz' ın "burada neler oluyor" sorusuna "dikkatimi dağıtma bu küçük adamı fena yeneceğim" dediğimde ikisi de sessizliğe gömüldü Yarışı kendimi biraz geriye atmamla berabere bitirirken tüh be çok yakındım diye yalandan söylenmeden duramadım Alaz "araba yarışından ne olacak Maçta rakibim olacak cesaretin var mı" dediğinde gözlerimde yanan ateşi görmüştü Anıl' ı kucağına alıp yerini alırken "seni ağlarken izlemek için sabırsızlanıyorum" sözlerine gülüp geçerken beni tanımadığı belliydi İlk baş beni hafife alsa da zamanla gerilmeye başladı İlk golümde bunu acemi şansıma verse de ikinci golüm onu hırslandırmıştı İlk golümü yediğimde neredeyse maçı kazandığını düşünüyordu ama maç 3-1 bitti Anıl kıkırdarken Alaz kolun bozuk olduğunu iddia etti Ben yok artık dediğimde sinirle ayağa kalktığında bıyık altından gülen Aras ile göz göze geldi Gül gül aman çekinme diyerek odadan çekip gitti Kapının kapanması ile üçümüzde kahkahalarımızı tutamadık Herkes odasına çekildikten sonra Alaz uyumuşken camdan bahçeyi izliyordum Bu evi yakacaktım Başka çarem yoktu Onlar nasıl babamı yaktılarsa bende onları yakacaktım Bu evi yıkıp Kayalar erkekleri için yeniden inşa edecektim İçimdeki huzursuzluk ile Anıl' ı kontrol etmek için odasına gittim Onun keyfini yerine getirsem de yemekte olanları es geçmiştik Yavaşça odasına geçtiğimde kabus gördüğünü fark ettim Çok terlemişti Konuşamadığı için acı inlemeleri odayı sarıyordu Hızlıca yanına gidip bir elimle saçlarını okşarken diğer elimle elini tuttum "Anılcım sadece bir kabus uyan Anıl" diye bir kaç kere seslendikten sonra Anıl sıçrayarak kalktı Beni karşında görünce rahatlayarak kocaman sarıldı Anıl' ın gözlerinden yaşlar süzüldükçe resmen benim için acıyordu Sırtını sıvazlarken geçti bir tanem Prensesin burada diye tekrar ettim Kollarımdan çıktığında işaret dili ile "babam beni neden sevmiyor prenses" diye sordu Küçücük kalbindeki en büyük yaralardan biri buydu demek ki Kendimi toparlayarak aynı şekilde işaret dili ile "baban seni çok seviyor Anılcım Sadece bunu nasıl göstereceğini bilmiyor Yanlış yolları seçiyor Çünkü babana kimse bunu öğretmemiş Ama biz biliyoruz değil mi" dediğimde başını salladı "O yüzden nasıl seveceğini biz ona göstermeliyiz Baban bir gün hatalarının farkına vardıktan sonra kalbindeki saf sevgiye ulaşacak Anılcım Kendini bunun için sakın üzme" Anıl bana tekrar kocaman sarılırken belli bir süre öyle kaldık Kollarımdan çıktığında "hadi üzerimizi değiştirip uyuyalım" dediğimde elimi sıkıca tutması ile bende elini tuttum "Merak etme buradayım Beraber uyumamızı ister misin" dediğimde hevesle başını salladı Böylece üstünü değiştirip küçücük arabalı yatağına sığmaya çalıştık Anıl bana sıkıca sarılıp sığınırken ona masal anlatır gibi yalnız olmadığını aşılamaya çalıştım "Biliyor musun prensim" diyerek dikkatini çektikten sonra "bende küçükken çok kabus görürdüm Hatta belli bir süre sadece özel işaretlerle konuşmayı seçtim Ama zamanla kabuslarımın yerini parlak güneşli rüyalar aldı ve ben sesimi duyurmak istedim Bende buradayım Yaralıyım belki ama gücümle yaralarımı saracağım demek istedim Biz bir aileyiz prensim Birimizin canını yanması, tüm aileyi yakar Biz yaralarımızı saracağız Biz sevgi dolu mutlu bir aile olacağız" Anıl' ı kollarımla sıkı sıkı sararken kısa sürede uykuya daldık Yüzüme güneş vururken korunmanın yollarını arıyordum Kısa süre içinde üzerime bir gölge düşerken iki kişinin derinden gelen mırıldanmalarını duydum Ama anlam veremiyordum Biri beni kucağına alırken sesler netleşmeye başladı "O benim küçük adam Artık bunu kabullensen iyi olur Onunla uyumaya çalışman hiç doğru bir davranış değil" sözleri ile onun Alaz olduğunu anladım Karşı tarafta bir sessizlik oluşurken Anıl' ın işaret dili ile kendini anlatmaya çalıştığı belliydi Alaz devam ederken "hayır küçük adam seninle rakip olup prenses için kapışmak istemiyorum Çünkü prenses zaten benim" sözleri ile kıkırdamadan edemedim Gözlerimi açtığımda Alaz' ın sinirli yüzü ile karşı karşıya gelmemle gülüşüm soldu Ellerimi boynuna dolarken Alaz "sen hiç gülme küçük hanım Hepsi senin yüzünden oluyor Resmen iki erkeği birbirine düşürmek üzeresin Ayrıca benim yanımda olman gerekirken neden buradasın diye sormak bile istemiyorum" Alaz beni sinirle döndürüp odamıza götürürken çatık kaşlı Anıl' ı arkamızda bıraktık Savaş gittikçe çetin bir hal alıyordu Aras Anıl' ın odasından çıkış halimize gülmek istese de kendini tuttuğu belliydi Anıl 1 Alaz 0 ha dediğinde Alaz' ın kucağında olmasam bir yumruk atağına emindim "Seni de göreceğiz abicim seni de" diyerek odamıza geçtik Alaz kapıyı kapattığında "ama hayatım fazla abartmıyor musun Her şeyin mantıklı bir açıklaması var Ben senin üstüne gül koklamadım" diye gülerken Alaz gözleri parlarken "ne dedin sen" dedi "Mantıklı bir açıklaması" derken "hayır hayır o değil" dedi "aldatma abartma" Alaz nefes verirken "hayır Süveydam" dediğinde aydınlandım "Hayatım mı" soruma yüzünde gülümseme ile cevap verdi "Ah bu kadar hoşuna gideceğini düşünmemiştim" sözlerime "senden gelen her şey hoşuma gider benim Yeter ki içinde Anıl olmasın" sözleri ile kahkahalarımı gizleyemedim Günümüz keyifli başlarken keyifli ilerlemeye devam etmişti Bugün uzun bir tatilin ardından aldığım ilk davam için kanıt toplamaya çıkacaktık Ekibim ve ben hem çok heyecanlı hem de hevesliydik Kısa bir süre içerisinde Alaz adliyeye bense ofise geçmek için çıktım Ekip ile bir araya geldiğimde ilk olarak uzun uzun sarıldık Bu süreçte sürekli haberleşsek de ofiste bir araya gelmek başkaydı Deha "Süveyda biz sana çok alışmışız Bir gün bile ara vermezken bu bir ay çok zor geçti" dediğinde "hadi oradan mis gibi tatil yaptınız işte" Sözlerime herkes gülerken bakışlarım Nil' i buldu Resmen parmağım ağrıyor modu ile yüzüğünü gösteriyordu "Nilcim anladık Kafam kadar tek taşın var Artık şu parmağım ağrıyor modundan çıkar mısın" dediğimde "ya Süveyda ya" deyişi hepimizi güldürdü Eylül' üm ise her zaman ki gibi sessiz olsa da yüzünden dinlendiği, rahatladığı belli oluyordu Ayrıca Aslan ile baş başa kısa bir tatile çıktıklarını biliyordum Bunun dedikodusunu sonra yapacaktım Göz göze geldiğimizde göz kırpmam ile gülümsedi Aslan ile göz göze geldiğimizde belli bir süre öylece kaldık Birbirimize hiç bir soru sormadık Sadece bakışlarımızla iyi olup olmadığımızı, bir sorun olup olmadığını, hatta son zamanlarda neler düşündüğümüzü bile anladık Aslan benim Alaz ile iyi olmamla rahatlarken "Alpaslan Kayalar konusunu ayrıca konuşalım" dedi sadece Bende başımı sallayarak kabul ettim Sonrasında dava dosyamıza gömüldük Yine kara tahta ortaya çıkarken tüm detaylı not ettik Bu bir cinayet davasıydı Ama aile çok karışıktı Bu aileden başka suçlarda çıkacağına emindim ama zamanımız azdı Ben elimdeki adrese kanıt bulmak için giderken kendimi ahşaptan bir dağ evinde buldum Etrafın ıssızlığı beni biraz gerse de takip programından beni bulabileceklerini biliyordum Yine Aslan' a mesaj atarak etrafın fotoğraflarını ilettim Hemen geleceğini söylediğini rahatlamıştım O beni yalnız göndermek istemese de buradan eve geçeceğimi söylemiştim Böyle ıssız bir yer beklemiyordum Yavaşça kapıya yaklaşıp vururken burada birilerinin yaşama ihtimali yoktu Kapı vurmam ile açılırken aklımdan tüm korku filmleri ve dizilerdeki cinayet sahneleri geçti Oradaki karaktere kızdıklarımı şimdi ben yapıyordum Belki kapı açılınca kafama arkadan biri vuracaktı Ya da içeride bıçaklanmış yatan adamın katili ilan edilecektim Kafamı sallayıp düşüncelerimi kovarken kapıyı biraz daha ittirdim Sonunda ardına kadar açılırken ortada ne yatan ceset ne de kafama vuran biri vardı Kimse yoktu Karşıdaki masada almam gereken belgeleri görürken kimin böyle bir oyun oynamak isteyebileceğini düşünüyordum Aileden biri mi ya da aileye düşman biri mi Belki de onlardan intikam almak isteyen biri Belki de katili bilen biri Tam dosyayı elime aldığım da kapı arkamdan sertçe kapatıldı Heh işte sonunda korku filminin baş karakteri olmuştum Arkamı yavaşça döndüğümde hava aydınlık olduğu için rahatça görebileceğim kişiye odaklandım Arkamda olan kişiyi net olarak gördüğümde gözlerim büyüdü Bu yurt müdürü Orhan Ayaz' dan başkası değildi Keyifli bir şekilde karşımda sırıtırken "sonunda karşı karşıya gelebildik avukat hanım Benim için herkesin ortasında sarf ettiğin kelimeleri altımda inlerken de duymaktan büyük bir zevk alacağım Ayrıca büyüdükçe daha da ateşli olduğunu söylemeden geçemeyeceğim Evet Süveyda Devrim Kayalar burası benim cehennemim Hadi beraber yanalım |
0% |