Yeni Üyelik
30.
Bölüm

Bölüm 30

@okyanus

Bölüm şarkısı: Manga - Işıkları söndürseler bile

 

Saatler sonra kendime gelirken Alaz' ın kollarından çıktım Alaz ile göz göze gelirken "senden boşanmayacağım kalp ağrım Sen masum olurken bile suçlu bulunsan da olmaz bu Tüm bunlar ortalığa dökülüp seni yaralamaya çalışsalar bile olmaz bu

İnsanların sana olan saygılarını kaybetmesinden mi korkuyorsun Bu hiç önemli değil Senin güçlü ayakta éduruşuna rağmen laf söyleyecek insanlara ihtiyacın yok Ama benim için bu çok önemli dersen hepsinin önünde ceketlerini iliklemesini sağlarım Bunu yaparım Süveyda Bir Kayalar olarak delirip aklına bile gelmeyecek şeyleri senin için göze alabilirim

Ama sensizlik olmaz kalp ağrım Seni böylesine delice severken olmaz Sen sadece bana güvenirken, sadece benim yanımda benim kokumla uyuyabilirken olmaz Bu dünyada sadece benim için kalbin atarken olmaz Sensiz olmaz" dediğinde gözlerim büyüdü

Alaz gülümserken "anlamayacağımı mı sandın Kalbinin sesini duyabiliyorum Süveyda Ben hayatına girmeden önce göz altlarındaki morlukları görebiliyordum Bu cehennemde tek tutunabileceğin dal ben iken seni bırakmam, sana arkamı dönüp bu dört duvarda seni tek bırakmam"

Gözümden gözyaşım süzülürken "seni seviyorum Alaz Seni öyle çok seviyorum ki kalbim acıyor Seni öyle çok seviyorum geçmişim daha da çok acıtıyor Seni öyle çok seviyorum ki sensiz nefesin bile nasıl alınacağını unutuyorum" dedim

Alaz bana sıkıca sarılırken "ah be kadın" dedi "Sen böyleyken ben seni nasıl bırakayım"

...

Sorgu süresi sonuna kadar kullanılırken uzun ve yıpratıcı bir süreçten sonra mahkemeye sevk edildim Mahkemeye gidecekken Alaz' ın göndermiş olduğu kıyafetleri giyerek kendime çeki düzen verdim

Mahkeme salonuna geçerken Alaz koşarak yanıma geldi "iyi misin" sorusuna başımı sallayarak cevap verdim "Bu duruşma hiç bir şeyi belirlemeyecek Ben Orhan Ayaz' ın ölümünün gerçekliğini araştırıyorum Nil tüm günler de senin nerede olduğunu kanıtlayacak Tek sorun ilaç şişesinde senin parmak izinin bulunması Senin dokunduğun şişeye bir şekilde ulaşmışlar Ama bunu nasıl yaptıklarını bilmiyorum Şişe ve aranızdaki kinin üzerinde duracaklar Ama ben çözeceğim Azıcık dayan olur mu" dediğinde benim için çok geç olduğunu biliyordum Kulağımda Orhan Ayaz' ın sözleri yankılanırken sana kimse yardımcı olamaz dedi

Mahkeme salonunda sadece camdan gökyüzünü seyrederek geçirdim Bir daha rahatça ne zaman gökyüzü görebilirdim ki O an orada sanki birini öldürmek ile suçlanmıyormuşum gibi sanki tüm hayatım didik didik edilmiyormuş gibi elim babamın bilekliğinde oturdum

Sonunda kanıtlar eşiğinde ve delil karartma ihtimalime karşılık tutukluluğuma karar verildi İtiraz sesleri yükselse de sonuç değişmezdi Duruşma salonundan çıkarken Alaz yanıma gelerek "umutsuzluğa kapılma Her gün itiraz dilekçesi vereceğim" Aslan yanıma gelirken "seni sürekli görmeye geleceğiz Yalnız değilsin Süveyda" Ona gülümserken "gelmeyin" dedim "Beni orada, o halde görmenizi istemiyorum Aklınızda hep duruşma salonunda savunmamı yaparken kalayım" Aslan kabul etmese de tekrar "gelmeyin Gelseniz bile kabul etmem" dediğimde sessizliğe gömüldük Aslan kelepçelerime rağmen bana sarılırken "insan kardeşinden vazgeçer mi Ben senin abinim Unuttun mu" diye kulağıma fısıldadı Kollarından çıkarken gülümsedim sadece

Hapishane aracına doğru yürürken yolumuz muhabirler tarafından kesildi Hepsi bir ağızdan farklı soru soruyordu Elimi kaldırıp onları sustururken "her zaman adaleti savunduğumu biliyorsunuz Benim için de savunduğum adalet er ya da geç gerçekleşecektir"

Hapishaneye götürecek araca bindirilirken son kez arkama baktım Derfin ile göz göze geldiğimizde ağladığını gördüm Başımı sallayarak yapma dedim ona Yamaç' a dönüp o sana emanet dedim tekrar Eylül' e bakarak boynumu büktüm Kapılar kapatılırken başımı eğerek arkama yaslandım Araba hareket etti

Belli bir süre arkama baktığımda karakola geldiğimiz gibi arabalarla ilerliyorduk Araba durduğunda yine hep beraber indik Kapıya kadar hep beraber yürüdük Kimseden tek kelime çıkmadı ama arkamı dönüp hepsine baktıktan sonra içeriye girdim

Sıradan prosedürler halledildikten sonra beni tek başıma bir hücreye kapattılar En azından bir koğuş değildi Bir de orada savunmamla hapis cezası aldırdığım ya da belalı tiplerle uğraşmayacaktım

Hücrenin kapısı kapatılırken duvar kenarına geçip çöktüm Sonuç olarak yine Orhan Ayaz tarafından karanlık bir odaya kapatılmıştım Hayatımda tek bir dönemeç yoktu Dönüp dolaşıp aynı noktaya varıyordum

Uzun bir süre öylece oturdum Gün bitmiş miydi Diğer gün başlamış mıydı Gündüz müydü Gece miydi Hiç bir fikrim yoktu Başımı dizlerime gömerken hayatımın bitip bitmediğini düşünmeye başladım

Alaz' ın yokluğunda kulağımı takarak bağıra çağıra söylediğim şarkıyı söylemeye başladım Bir zamanlar o benden gitmek zorunda kalmıştı Şimdi ise ben ondan gitmeliydim

Sen yokken ne gece ne de gündüz

Ne ay var ne tek bir yıldız

Her yer karanlık ve ıssız

Göremiyorum

Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlarken, sesim kısılıncaya kadar devam ettim

 

Örgütte ise bir bayram havası vardı Orhan Ayaz yüzünden zarar görecekleri düşünecekken bunu büyük bir avantaja dönüştürmüşlerdi Artık avukat ayaklarına dolanmayacaktı Daha da güçlü bir şekilde piyasaya dönebilirlerdi

Belli bir süre sonra ziyaretçin var diyerek çıkartıldım Görüşme alanına gitmek yerine özel bir odaya götürüldüm Kapı açılıp içeriye girdiğimde arkamdan kapı kapatıldı Karşımda elinde balonlar, önünde mum ve maytaplar yanan pasta ile bir Alaz vardı Ne olduğunu anlayamazken Alaz "iyi ki doğdun kalp ağrım İyi ki doğdun ve iyi ki karşıma çıkıp beni sevdin" dediğinde bugünün doğum günüm olduğunu anladım

Masaya doğru yaklaşırken "ben doğum günü kutlamam" dedim Alaz balonları bırakıp yanıma gelirken "biliyorum doğum gününle ilgili tek iyi bir anın yok Ama bu beraber ilk doğum günün ben bunun bir milat olmasını istiyorum Artık ben varım Artık bizim doğum günlerimiz kutlanmaya değer" söylediklerine gülümserken hevesle pastanın başına geçtim "Bir dilek tut dediğinde hevesle ne dileyeceğimi düşündüm

Sonunda dileğimi diledikten sonra mumları üfledim Alaz' a gülerek dönerken "şimdi hediye zamanı" diyerek bana yaklaştı Elleriyle başımı tutup kaldırdıktan sonra dudaklarıma değerek araladı Gözlerim büyürken dudaklarımın arasından bir şeker süzüldü Bu benim en sevdiğim çikolata dolgulu şekerdi Önce şok olsam da sonrasında gülmeden edemedim Alaz' a bana bakarak gülerken nerede olduğumuzun ya da bize ne olacağı umurumuzda değildi

Arka planda bir şarkı çalmaya başlarken Alaz elini uzattı Eline bakarken "hadi kalp ağrım fazla zamanımız yok" dedi Yavaşça elimi tuttuğumda beni kendine çekerek elini belime koydu Göz göze yavaş yavaş sallanmaya başladık Benim bir hücreye kapatılmama aldırmadan dans ettik

Şarkı bittikten sonra pastamızı keserek yedik Alaz başka bir kutuyu önüme koyarken "asıl hediyen bu Ama yanında götüremezsin diye onu eve götürüp çalışma masana koyacağım Orada senin gelmeni bekleyecek" uzanıp merakla kutuyu açarken bunun ilk hediyem olduğunu fark ettim

Kutuyu açtığımda içinden bir kar küresi çıktı Alaz "burada da kar yağdırabilirdim ama geçici bir şey olsun istemedim Dilediğin zaman yağdırabileceğin bir kar küren olsun istedim" yavaşça ters çevirip kar yağdırırken "yaa Alaz" diyerek boynuna atlayarak sarıldım "Çok teşekkür ederim Seni çok seviyorum" sözlerine "bende seni çok seviyorum"

Kapı açılırken bu büyülü anların sonuna geldiğimizi anladım Tam gidecekken geri dönerek "gece de miyiz Gündüz de miyiz" diye sordum Bu sorum onu hüzünlendirirken "gece" dedi "Doğum gününün bitmesine 3 saat var" cevabına başımı sallayarak onu arkamda bıraktım

Orhan Ayaz gerçekten ölmüş mü diye sormadım Beni kurtarabilecek misin demedim Benim için bir şans var mı demedim O kısacık zamanda tüm gerçekleri yok saydım

Alaz için ise durum çok farklı değildi Süveyda' nın olmadığı yerde o da hapiste gibiydi Geç vakte kadar çalışırken anca Süveyda' nın yastığına sarılarak bir kaç saat uyuyabiliyordu Süveyda için her dakika endişelenmeden yapamıyordu Süveyda ilk defa sessizleşmişti Duruşma boyunca kendini savunmak için bile çabalamamış Olanı kabul etmişti

Onun bu hali Alaz' ı korkutuyordu Her dakika yanında olmak istese de baş savcı ünvanını ancak bu kadar kullanabiliyordu Süveyda kalp ağrısı onu sevdiğini söylemişti Süveyda onu seviyordu O yüzden onu oradan çıkarmak için elinden ne geliyorsa yapacaktı

Hücreme döndükten belli bir süre sonra kapının altından küçük bir saat atıldı Bunun Alaz' ın işi olduğunu biliyordum Benim için yapamayacağı yoktu Doğum günümün bitmesine iki saat kalmıştı Hayatım boyunca tek unutulmaz doğum günüm bu olacaktı Bunu koruyabilmeyi diledim

Kısa bir süre sonra kapım açıldı İki gardiyan beni apar topar götürürken neler oluyor diye çığlıklar atıyordum Gardiyanlardan biri sorgu yapılacak dedi Zaten hüküm giymiş birine ne sorgusuydu bu Yeni bir kanıt mı bulunmuştu

Sonunda beni soluk ışıklı bir odaya getirdiklerinde zorla sandalyeye oturttular İki adam etrafımda dönerken biri Süveyda Devrim Kayalar bu gece Orhan Ayaz' ı öldürdüğünü kabul edeceksin dedi Ben asla dediğimde onu sen öldürdün diye bağırdı

Onun sana yaptıklarının bedeli olarak bunu yaptın Bu zamanı bekledin çünkü inandığın adaletin sağlanmasını istedin Sonrasında kendi adaletini sağladın Onu öldürdün Onu öldürdün Onu sen öldürdün

Bir kabusun içinde gibiydim İki adam etrafımda dönerek beni katil olduğuma ikna etmeye çalışıyordu Çeşitli teoriler üretiyorlar, ilk tatlı tatlı, sonra bağırarak anlatıyorlardı İmzalamam için önüme kağıtlar koyarak çarpıyorlardı Her hayırım onları biraz daha biraz daha kamçılıyordu

Zaman içerisinde beni tartaklamaya, sarsmaya başladılar En sonunda ise darbeler gelmeye başladı Birinin beni ittirmesi ile düşerken başımı masanın köşesine çarptım Yere yığılırken darbeler gelmeye devam etti Kıvrılıp kafamı korumaya çalışırken inlemeden edemiyordum Sürekli sen öldürdün diyerek vurmaya devam ettiler Vücudumu aldığım darbeler sonucunda ağzımdan kan gelmeye başladı Ama bu onlara yetmedi Tekme atmaya, vurmaya devam ettiler

Darbeler ile kendimden geçerken biri bırakalım artık İkna olmuştur Yarın tekrar getirip imza attırırız dedi Beni sürükleyerek tekrar hücreme attılar Öylece yerde bırakıp gittiler Yavaşça sırt üstü dönerken kasılmış vücudumu açmaya çalıştım

Sonuçta ben Süveyda Devrim Kayalar doğum günümün bitmesine saatler kala işlemediğim bir suç için ağzımdan kan gelinceye kadar dövülüp, korktuğum karanlığa mahkum edildim

Loading...
0%