@okyanus
|
Bölüm şarkısı: Kahraman Deniz - Garezi var Saatler belki de günler sonra oradan oraya sürüklendim Kimseyle hatta Alaz ile bile görüşmeyi kabul etmedim Bunun onu delirttiğini bilsem de başka çarem yoktu Sonunda başka bir gardiyan gelerek "hadi hazırlan serbestsin" dedi Ne dediğini anlayamazken "çabuk" diye bağırmalarıyla kendime geldim Oradan götüreceğim hiç bir şeyi istemiyordum Üzerime Alaz' ın kabanını giyip, muhabirlere görünmek istemezsem diye getirilen şapkayı kafama geçirdim Hazırım diyerek kapının önüne giderken neler olduğunu sorgulamadım Zaten sorularıma cevap alamayacağımı biliyordum Başka yere mi götürüyorlar diye düşünsem de beni gerçekten salıvermişlerdi Kapıda Alaz beni bekliyordu Beni görür görmez bana doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı Endişesi her halinden belliydi Başımı kaldırıp yüzümü gördüğünde kaşları çatıldı Yüzümü ellerinin arasına alırken "bu halin ne" diye sordu Günlendir ne halde olduğumu bilmiyordum Aynaya bakmamıştım bile "Gel benimle" diyerek beni geri döndürecekken elini tutarak onu durdurdum "Bu bir işe yaramaz Rapor alarak şikayetçi olacağım Bunun bile bir işe yarayacağını sanmam Sadece gidelim buradan olmaz mı" soruma sıkıntılı bir nefes bıraktı Bana sıkıca sarılırken "o kadar üzgünüm ki Bunu kelimelerle anlatmam mümkün değil Seni koruyamadım Ben baş savcı Alaz Kayalar karısını koruyamadı" sözlerine "kendini suçlama bunları bekliyorduk" dedim Alaz beni yavaşça bırakırken "hadi gidelim hemen" diyerek beni arabaya bindirip kemerimi bağladı İlk durağımız hastane idi Hem yaralarıma bakıldı Hem de darp raporu yazıldı Arabaya tekrar geçtiğimizde Alaz' a dönerek "arabada laptop ya da tablet var mı" soruma arka koltuğa uzanıp laptopu vererek cevap verdi İlk etapta şikayet dilekçemi yazdım Buna darp raporunu ekleyerek Nil' e gönderdim Alaz ne yaptığımı sorarken "şikayet dilekçemi yazıyorum" diye verdiğim cevaba "yok artık" dedi Sonunda o işimde bittiğinde arabanın camını açtım Aynada kendime baktığımda yaşadıklarım bir bir gözümün önünden geçerken adrenalinden dolayı tuttuğum göz yaşlarım akmaya başladı Ağzımdan hıçkırık kaçacakken ağzımı kapatarak engel oldum Alaz durumu fark ederken arabayı dolduran şarkının sesini yükseltti Ben hıçkırarak ve haykırarak içimdeki zehri dökerken tek kelime etmedi Arabayı deniz kenarına çekerek inip bana rahat edebileceğim alan sağladı Ağlamam kesildiğinde belli bir süre denizi sonrasında Alaz' ı izlemeye başladım Arkama yaslandığım da onun kokusu ile rahatladım Yavaş yavaş gözlerim kapanırken kendimi uykuya bıraktım Bir ara sarsılıp havalandığımı hissederken Alaz dedim Alaz "uyu güzelim eve geldik" dediğinde ona biraz daha sokularak uyumaya devam ettim Bedenim yumuşak bir yere bırakıldığında üzerimdeki kaban ve ayakkabılarım çıkartıldı Üstümü örtükten sonra yanıma gelerek beni kollarına aldı Alaz' a sıkıca sarılarak derin bir nefes aldım ve bu sefer rüyalarımda karanlık yerine açan çiçekleri gördüm Güneş beni ısıtırken gözlerimi yavaşça açtığımda saçlarımı okşayarak beni izleyen Alaz' ı gördüm Gülümsemem ile o da gülümsedi "Sen hiç uyumadın mı" diye sorduğumda "hayatımın en güzel uykusunu uyudum" cevabını verdi Saçlarımı öptükten sonra "duş almak ister misin Sonrasında kahvaltıya gideriz" etrafıma baktığımda Kayalar evi yerine Alaz' ın evinde olduğumuzu gördüm Kapının önünde valizler vardı Valizleri göstererek "bunlar ne burada mı kalacağız" Alaz ellerimi tutarken "hayır güzelim balayına gideceğiz" gözlerim şaşkınlıkla büyüdü "Balayına mı" Alaz elimi kendine çekerek öptükten sonra "evet geç kalmış balayına gideceğiz Biz birbirimize sevdiğimizi söyledik kalp ağrım Bu bizim için bir milat Bunu kutlayacağız" Alaz özellikle hapis günlerinden, ve bu halimden konuşmaktan kaçınıyordu Bana yine yeniden çiçek açan tarafı göstermeye çalışıyordu Bende bu oyununa katıldım "Evet gümüş kaşığım Ben seni çok seviyorum" diyerek gülümsediğimde kalbini tutarak "kalbimi durduracaksın karıcığım Öyle pat diye söylenir mi" gülerek kollarımı boynuna sararken yerimden doğrularak kocaman sarıldım O da beni sıkıca sararken belli bir süre öylece kalarak sessizliği dinledik Sonrasında duş aldık Alaz' ın benim için seçtiği kazak ve tayta gülmeden edemedim Bir zamanlar gecelik giydiğim zamanlara vurgu yapıyordu Üstümü giyindikten sonra aynada kendime baktığımda kaşım ve dudağımda ki yaraları ve gözümün altındaki morluğu gördüm Kendimi ne kadar korumaya başlasam da başarılı olamamıştım Vücudum da çok daha fazla morluk vardı Kemiklerim kırılıp, çatlamadığı için şanslıydım Alaz hazırlanıp yanıma gelirken arkamdan kocaman sarıldı "Geçecek" dedi "Geçecek ve tek bir iz bile kalmayacak" Benim için yaralarıma krem sürüp aslında kalbimdeki yaraları sardı Yüzüm çok solgun gözüktüğü için rimel ve dudak koruyucu sürmem ile evden çıktık Kahvaltı için sahil kenarına geldiğimiz de tüm ekip Aslan, Aras, Anıl ve Derfinler buradaydı Anıl beni görünce gözleri büyürken koşarak yanıma geldi Eğilip onunla aynı boya gelirken kocaman sarıldık Ayrıldığımızda eli yaralarıma giderken canım yanmasın diye dokunmadı Gözlerindeki hüznü görürken hemen parmaklarımı oynatarak "prenses prensini korumak için küçük bir yara aldı Ama canı yanmıyor" Anıl kırık bir gülümseme yollarken kabanının cebinden çıkardığı papatyaları bana uzattı Papatyaları aldığımda "prenses artık yara almasın çiçek açsın" sözleri gözlerimin dolmasına sebep oldu "Tamam" dedim Anıl' a "Prenses artık çiçek açsın" Herkesle tek tek sarıldıktan sonra sıra İlkim' e geldiğinde kaş göz ile son durumu sordum İlkim başını sallayarak olumsuz diye cevap verirken Aras' ın korkuluktan aşağıya atmayı düşündüm "Parti sonrasında davranışları biraz yumuşadı Benimle bir arada olmak için bahaneler bulmaya, yanımdaki erkekleri kovalamaya başladı Ama atılan bir adım yok Senin durumun için hepimiz endişeliydik zaten O arada bunu düşünemezdik" dediğinde teşekkür eder gibi kolunu sıvazladım Sonunda masaya yerleştiğimizde benim yüzüm biraz tat kaçırsa da herkesin keyfi zamanla yerine geldi Ben yokken neler olduğundan bahsedilirken Alaz tabağımı doldurmakla meşguldü "Bu kadarını yemem mümkün değil" dediğimde "yersin yersin bir deri bir kemik kalmışsın zaten" diyerek doldurmaya devam etti Tabağımı zorlukla bitirdiğimde arkama yaslanarak karnımı tuttum Alaz bana doğru yaklaşarak beni kolları ile sararken başımı göğsüne yaslayarak Anıl' ın ben yokken yaptıklarını dinliyordum Beni yenebilmek için oyunlarda uzman olmaya çalışarak geçirmişti günlerini Bir de bana bol bol resim yapmıştı Eve geçince tek te gösterecekti bana Etrafıma baktığımda Eylül Aslan' ın, Derfin Yamaç' ın Nil Pamir' in kollarındaydı İlkim ve Aras da hiç olmadığı kadar yakınlardı birbirlerine Bu tablo beni mutlu etti Biz bir aile olurken seçtiğimiz kişileri ailemize katarak gün geçtikçe büyümüştük Karanlıklar aydınlığa aydınlıklar açan çiçeklere dönmüştü ve ben ne olursa olsun dönüştüğümüz bu kişilerle gurur duyuyordum Herkese balayına gideceğimizi söylediğimizde büyük bir coşku ile karşıladılar Mutsuz olan tek kişi Anıl idi ama Alaz onu gıdıkladığında kahkahalar atana kadar Herkese kısaca vedalaştıktan sonra ilk olarak adliyeye uğradık Hem son gelişmeleri öğrenmek hem de Alaz' ın atması gereken imzalar için Ben şikayetimin tahmin ettiğim gibi bir işe yaramadığını öğrenirken Alaz beni baş savcı odasına çekerek kahve ısmarladı Adliye çıkışında haberi alan muhabirlerin oluşturduğu çember ile karşılaşırken hep bir ağızdan sorulan soruları dinliyordum Sonunda elimi kaldırarak onları sustururken "size o gün mahkeme çıkışında söylediğim gibi ben adaleti temsil etmek için buradayım ve inandığım adalet benim için tecelli edecektir Bu oldu da Orhan Ayaz' ın benim öldürmemi geçin başından beri öldüğüne inanmamıştım Benden rahatsız olanların kurduğu komplodan başka bir şey değildi bu Bunu ispatlamak kolay oldu ama hala ispatlanamayan suçlar işlenmeye devam ediyor Salıverilmeden bir gece önce İbrahim Selim ve Oktay Koray isimli iki gardiyanın beni sürükleyerek çıkartıp uyguladıkları usulsüz sorgu ve darp gibi Bunu ispatlayamıyorum ama o iki kişi ve ben o gece orada neler yaşandığını çok iyi biliyoruz Hepinizin bildiği gibi korkmak ve susup kabullenmek bana göre değil Zaten son yaşananlarda bu yüzden olmadı mı Sırada tüm bunlara çanak tutan ay ışığı örgütünü bitirmek var Ama ondan önce" diyerek Alaz' a dönüp elimi uzattım Alaz elimi tutarak yanıma gelirken "sevgili eşim baş savcı Alaz Kayalar ile geciken balayımızı yapma kararı verdik Bu bir nevi kuzuların sessizliği olurken biz yeniden aşk tazeleyeceğiz" sözlerim ile Alaz' a bakarak gülümsedim Kısa bir süre sonra ise Orhan Ayaz' ın öldüresiye dövüldüğü ve intihar ettiği haberi geldi İntiharını bilemem ama öldüresiye döven kişiyi biliyordum Bana dokunan parmaklarını tek tek kırdığını bana değen vücudunda tek bir kemik bile bırakmadığını biliyordum Normalde bir hukuk insanı olarak buna karşı çıkmam gerekse de ben sevdiği kadının acılarını öpen adamı çok seviyordum |
0% |