Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm 4

@okyanus

Selim çalışma odasına girdiğinde masadaki her şeyi alt üst ederken öfkeyle soludu Volkan hemen yanında biterken "kızın astımı varmış O nalet bilgilerin içinde neden bu yok Ya ilacı bulamasaydık Ya daha kötüsü olsaydı Ayrıca o nasıl bağlamak öyle resmen kan oturmuştu bileklerine Ben canını yakmayın dedikçe daha beterini yapıyorsunuz" diye bağırdığında Volkan omzundan tutarken "sakin abi Şimdi su kaynatacaksın" Selim derin bir nefes alırken sakinleşmeye çalıştı "İlacın adını öğrenelim Banyo, odalar, salon, mutfak, tüm ceketlerimin cebi, hatta tüm arabalara koyuyoruz Çantasını da telefonunu çıkartarak verelim Telefon için erken Ayrıca daha detaylı bir araştırma istiyorum Roma da ki hayatından öncesi de didik didik edilsin" diyerek koltuğa çöktü

Defne depodan çıkartılırken bacakları tutmuyordu bile Onu tutan iki kişi sayesinde bir odaya geçirildi Çalışanlardan biri "siz bir duş alın biz de hazırlık yapalım" diyerek banyoya yönlendirdi Aynada kendime baktığımda patlamış bir dudak, ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözler ve birbirine girmiş saçlarımı gördüm

Fazla oyalanmadan sıcak suyu açarak altına girdi Su rahatlatırken bugün olanlara ve şu anki sakinliğine inanamıyordu Biraz sonra nikahı olacaktı ve ona hazırlanıyordu Şuan sadakatsizde ki Asya gibi kendini denize atıp bağırası geliyordu

Banyoda saklanarak kaçamayacağını anlayarak çıkıp içeriye geçti Hemen makyaj ve saçı yapılırken bembeyaz bir elbise giydirildi Gelin çiçeği bile vardı Ayna da kendine bakarken inanamamıştı O kadar güzel ve masum gözüküyordu ki Sonunda odadan çıkarken bir sürü koruma ve ortada masa karşıladı onu Selim çoktan gelmişti

Önüme geçip elini uzattığında bir eline bir ona da baksam tehditkar bakışlarıyla tuttum Elleri sıcacıktı Tuhaf bir şekilde ondan korkmuyordum da Beni sandalyeye yerleştirirken kendi yerine geçti Nikah memuru sözü alırken ilk olarak benim kabul edip etmediğimi sordu Selim e baktığımda göz göze geldik Yine aynı karanlığını görürken evet dedim Selim tereddütsüz evet derken önüme defter geldi İmzalamadan önce gözümden bir damla düşerken Selim e bakarak "lütfen" dedim Lütfen bunu durdur ve hayatlarımıza gidelim Selim sert bir şekilde "imzala şunu" derken başka bir yolumun olmadığını anlamıştım Titreyen elimle imzayı atarken nikah memurunun "mutluluklar dilerim" demesiyle ayağını kopartırcasına basmıştım Selim buna gülerken ayağa kalktık Nikah cüzdanı bana verilirken almaya çalışmadı Birbirimize dönerken beni alnımdan öperek sonsuzluk simgeli bir kolye taktı boynuma Yani sonsuza kadar esirimsin diyordu Biride alyanslarımızı getirirken ortasında mavi safir taş olan bir tektaş ve sade alyanslarımız alkışlar eşliğinde takıldı

Tebrikleri aldıktan sonra bahçeye çıktık Şampanya patlatılıp kadehler verilirken yalnız bırakıldık Selim bana doğru dönerken "bugünkü uçuşla İzmir e gidiyoruz Orada da buna benzer bir evde yaşayacağız Oradaki çalışanların, ailemin ve şirkettekilerin bu evliliğin gerçek olmadığını bilmelerini istemiyorum Döndüğümüzde evliliğimiz büyük bir yankı uyandıracak, gözler üstümüzde olacaktır Gerekirse davetlere katılma ve fotoğraf çekimi olabilir Bu çok sonraki aşama Evden çıktıktan sonra bir sorun istemiyorum Sonuçta evliyiz zaten Bu bir kaçırılmada sayılmaz Yarım saat içinde yola çıkıyoruz" diyerek direktiflerini verirken inanmayan gözlerle bakıyordum Resmen bir imzayla kölesi olmuştum

Kalkıp gidecekken kolundan tuttum Bana baktığında ilk andaki cesaretimi kayıp ederken, "odadaki bavullarımı alabilir miyiz Mavi olan önemli değil ama kırmızı olan da özel eşyalarım var Ayrıca okuldan tablolarım gönderilecekti Adresi değiştirmemiz gerekecek Ressamım ben onları alabilecek miyim" diye sordum Selim başını sallarken "olmuş bil" dediğinde rahatlamıştım Yavaşça kolunu bırakırken bahçede oturmaya devam ettim

Roma dan evli bir kadın olarak dönüyordum Döndüğümde zaten babamın yanına gitmek gibi bir düşüncem yoktu ama evlenerek döneceğimi hayal bile edemezdim Babam yüzünden zedelenen güven duygum ve babasız büyümeyi tercih etmem yüzünden hiç bir erkekle yakınlaşamadım Sadece kendime inanarak ve güvenerek yaşarken kalbimin atmasına bile izin vermedim Biraz önce attığım imzayla da kalbimi ellerimle sıkarak yok etmiştim

****

Gözlerimi açtığımda kendimi karanlık bir depo yerine aydınlık bir tavanla bakışırken buldum Etrafıma bakındığımda sıradan bir odada kolumda serum ile yatıyordum Ölüme terk etmeyip oradan çıkarmışlardı demek Sonuçta daha istenilen cevaplar alınmamıştı Daha benimle işleri vardı

Beni ilk tehdit eden Güven Kaya içeriye girerken ruhsuz bir ifadeyle "sonunda uyandın" dediğinde doğrulmak isterken göğüs kafesimde hissettiğim acıyla geri yattım "Kaburga kemiğinde kırık var" diye açıklarken "bana söylemen gereken bir şey var mı" diye sorduğunda tavana bakarak "ben yapmadım" dedim "Demek ki depoya dönmeye niyetlisin sen bilirsin" diye çıkarken kapıyı yerinden oynatacak şekilde çarpmıştı

Ben tavanla bakışmama devam ederken beklediğim ölümün onun elinden gelmeyeceğine emin olmuştum Her seferinde beni ölümün kenarına getirerek çekip alacaktı Depoda son yaşadıklarımı düşünürken kendimi duvara doğru döndürdüm Kıvrılarak yok olurken gözyaşlarım bana eşlik etti Hayatımın her anında olduğu gibi sessizce kimseye göstermeden saatlerce ağladım

Tükenmişlikle uyuya kalırken serumun çıkartılmasıyla uyandım Kendimi toparlayıp göğüs kafesindeki ağrıma rağmen kalkıp oturdum Güven Kaya nın içeri girmesiyle zorlukla ayaklanırken "depoya gidebilirim" dediğim de Güven sinirle gülerken "ayakta duracak halin yok ama yine de depoya gitmek istiyorsun öyle mi" diyerek karşıma geçip kollarımdan tutarak sarstı "Söyle de bitsin artık bu işkence" diye bağırdığında tek diyebileceğim "ben yapmadım" idi Güven beni yatağa ittirirken hissettiğim acı ile nefesim kesildi Güven elini duvara vururken "delireceğim artık" diyerek çekip gitti

Ben hem depoya götürmeyeceği hem de acıya katlanamayacağım için uzanırken hakkımda ne karar vereceğini beklemeye başladım Güven ise sinirle odaya girerken çalışma masasındaki her şeyi savurarak sinirinin yatışmasını istiyordu Ama ne mümkün İşler istediği gibi gitmiyordu Kızın çoktan konuşması gerekirken yapılanlara rağmen sadece tek bir kelime söylüyordu Çalışanlarına konuşturun dese de bu kadar zarar vereceklerini düşünmemişti

Bayıldığını öğrenip depoya gittiğinde nefes alamamıştı Güneş i kucağına aldığında canı yandığı için inlerken vücudundaki moruklarla başa çıkamamıştı Onu odaya çıkartırken "hemen doktoru çağırın" diye bağırmıştı Gözünde suçlu da olsa bu kadarı fazla gelmişti

Konuşmaması zekice ya da aptalca mıydı bilmiyordu Ama böyle dayanmasının arkasında başka bir sebep olmalıydı Güven gece boyunca uyuyan Güneş i izledi Bir yanı o kadar güçsüz ve savunmasızdı ki Tüm bunlara dayansa da titreyen o küçük kızı görebiliyordu ve bu içindeki vicdanın sızlamasına sebep oluyordu Onun daha fazla böyle bir zarar görmesini istemiyordu Güven o an karar verdi Onu depoya göndermeyecek ve sorgu yolunu değiştirecekti

Sabah verdiği karardan vazgeçmeden kızın odasına dalarken sert bir şekilde "kalk" dedi Güneş yüzünü buruşturarak kalkarken Güven in karşısında durdu Güven baştan aşağıya süzerken "hazırlan evleniyoruz" dediğinde Güneş inanamayan gözlerle bakarken "nasıl" diyebildi

Güven ifadesini bozmazken "hayatın boyunca dibimden ayırmayacağım seni Her gün bugün başıma ne gelecek diye düşünerek yaşayacaksın Ama bunlar olmasın dersen itiraf da edebilirsin" dediğinde Güneş bıkmış bir şekilde "ben değilim" dedi Güven "peki sen bilirsin" diyerek çalışanlardan birini çağırdı "Saçlarını keselim Bana değmesine dayanamam" deyip gidecekken can havliyle kolunu tuttum Gözlerim dolarken "saçlarım olmaz" dedim Güven ilk baş tuttuğum elime sonra da bana bakarken ellerimi çektim Bana yaklaşarak yüzünde çarpık bir gülümseme ile "ya saçlar ya da itiraf" dedi

Loading...
0%