@okyanus
|
"Karanlık bir sokakta patlamış bir sokak lambasıydım, berduş misali ışığı arayıp durdum" Vardiya çıkışında kızlar ile Nazlım' ın pastanesine gittik Çifte kumrular gibi muallebi yerine pasta yemeğe Sonunda Selin ve Ömer büyük bir öpüşme patlamasıyla beraber olmaya başlamışlardı Ay savaşçımız bu sefer aşkı için savaşarak kazandı Bu kutlamaya değerdi Kızlarla beraber yine Nazlım' a aşk hikayelerini anlatması için baskı yaptık "Anlat anlat anlat" derken Nazlım da bıkmış bir ifade vardı "Kaçıncıya anlatayım kızlar Ben bıktım siz bıkmadınız" diye karnı burnunda isyan bayrağını çekti Baktı ki vazgeçmiyoruz Selim den kaçırdığı pastası ile yanımıza oturdu "Şimdi kızlar" diye başladı söze "Biz Selim ile üniversite de tanıştık Kütüphanede aynı kitabı almaya çalışırken hem ellerimiz hem de gözlerimiz kesişti İlk sen al kavgasından sonra kitabı Selim aldı Ama numaramı da tabi Kitaptan alıntılar yapacakmışmış Sonra laf lafı açtı derken o kitap bu kitap O konu bu konu Bir baktım bahçede bana almaya çalıştığımız kitabı okuyor" dediğinde hepimiz "yaaa" deyip eriyoruz tabi "Ama bizimkisi zengin adam fakir kız hikayesi Selim in ailesi sayılı zenginlerden Benden haberleri olunca annesi benimle görüşmek istedi Oğlumdan ayrılmak için ne kadar istersin diyecek Tam ben fakir ama gururlu genci oynayıp attığı suyu yiyecekken ki dikkatinizi çekerim eliyle bardağı kavramıştı Selim geldi Hem ailesini hem de paralarını elinin tersiyle itti Beraber hayalim olan bu pastaneyi açtık Ben pasta yaptım O da işletmesiyle ilgilendi Şimdi de sabırsızlıkla aramıza Masalımızın katılmasını bekliyoruz" deyip bitirdiğinde ağzımızın suyu akmıştı Eylül "bu zamana kadar hiç sormadık ama bu parasız bu pastaneyi nasıl açtınız Borç mu ödüyorsunuz hala" diye sordu Nazlım kötü kız gülümsemelerinden birini sunarken "Selim aslında beraber olmaya başladığımızdan itibaren kenara para atmış Ailesinden ayrıldığında hatırı sayılır bir parası vardı Böylece kolayca açtık pastaneyi Onlar da derdine yansın" dediğinde hepimiz güldük Dünya' nın Öyküsü oyun alanından geldiğinde dayanamayıp koşup yakaladım Fazla sıkıştırdığım için benden kaçsa da kıza zamanda teslim oldu Dünya "insan gibi sev çocuğu Sonra gece rüyalarına giriyorsun" diye dalga geçti benle Ne derse desin bu tatlılık insan gibi sevilmezdi :) Kızlar evlerine geçerken bende mecbur komiserin evine geçtim Salona baktığımda dün benim filmin eridiğim aktörüne kötü yorum yaptığı için savaş ilan ettiğim alanı gördüm Kafamı sallarken, geçen gün beyefendinin korkayım diye korku filmini romantik film diye yutturmaya çalıştığı aklıma geldi Ben korkacağıma o korkarken çok eğlenmiştim Salonu eski haline getirdikten sonra sosyal medya da kral ölmedi depo fotoğraflarımdan birini paylaştım Sayısız beğeni ve yorum gelirken sosyetik olmak böyle bir şey diye düşündüm Akşam yemeği için hafif bir şeyler hazırlarken komiserin yiyip de gelmesini diledim Yemeği alıp odama geçtim Komedi dizilerimden birini açarken bu eve ne kadar çabuk alıştığımı düşünmeye başladım Sanki bu evde doğmuştum Kendi evimde bile bu kadar rahat değildim Komiser de iyi bir ev arkadaşıydı Ne kadar didişirsek didişelim hiç şikayet etmemişti Diziye anıra anıra gülerken yemeğim bitmiş, kurabiyem Defne ile konuşmuştum Komiser geldiğinde dünün tavrını alarak aldırmamış, bana kahve ile gelmesini izlemiştim Korkutup dökmesini sağlayabilirdim ama oda benim odamdı Bir de temizlemekle uğraşamazdım Ona inat bu akşamda aynı aktörün filmlerinden birini seçerken filmin yarısında uyuya kalmıştım Uyandığımda yatağımda olmam romantik komedi gibi gözükse de kendimi hayallere kaptırmadan kalkıp hazırlandım Sabah beşte videolar izlerken kapıda uyku mahmuru, saçları karışmış komiser göründü "Bu saatte ne yapıyorsun Allah aşkına" diye sorarken "teşhisler ve yeni hastalıklarla ilgili videolar izliyorum" dediğimde "bu saatte mi" dedi Saatten haberi olduğunu bile sanmıyorum İç çekerek "mecbur komiser" dedim "Kimse hakkımla şef olduğuma inanmıyor Kendimi sürekli beslemem lazım" dediğimde inanmayan gözlerle bakıyordu "Onlara bir neşter sallayamadın mı Koyduğun emek belli sonuçta" dediğinde "işler öyle yürümüyor Sen uykunu açma yat hadi" dedim Sonuçta bu benim meselemdi Acil bugün vahşet alanı gibiydi Bir otobüs virajda hakimiyetini kayıp ederek taklalar atmıştı Ambulansın biri gelip diğeri giderken bağırışlarımı tüm bina duymuş olabilirdi Destek için tüm doktorlar acile inerken hızlıca bu kargaşayı çözmeye çalıştık Sayısız sert kahveden sonra ölmedim ayaktayım pozları kesmeye çalışıyordum ama çoktan ölmüştüm Ortalık gece yarısında sakinleşirken hava almak için dışarıya çıktım Sonbahar benim mevsimimdi Bahçeyi kurumuş yapraklar kaplarken, hafif esen rüzgarın tadını çıkardım Ama burada da rahat yoktu tabi Bir çocuk telaşla ilerde arabada yaralı var değince koşmaya başladım Ama koştuğum kendi ölümümdü Apar topar şu meşhur siyah arabalardan birine tıkılırken isyan eden sesim duyuldu "Bana durumu açıkca söyleseydiniz binerdim zaten Tıkmanıza gerek yoktu" diye homurdandım Koltukta yayılırken " ama iyi oldu Nasıl da yorulmuşum O kadar iyi geldi ki oturmak" dediğimde sanki uzaylı görmüşler de ben dostum demiş gibi bakıyorlardı "Bir yerden atıştırmalık da alır mıyız Ben çok açım da" dediğimde adamlardan biri "pikniğe gitmiyoruz" dedi Bozulsam da belli etmedim Benden iki krakeri esirgeyenle muhattap olamazdım Sonunda dağın başında bir yere vardığımızda çekeleyerek indirdiler beni Sanki zorluk çıkarıyorum Çekelemenin ne alemi var dimi Karşımda ormanın içinde tek katlı evi gördüğümde biraz hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur Ayrıca içeride tozdan göz gözü görmüyordu "Hayır yani sizin şimdi beni bir depoya götürmeniz gerekmiyor muydu Bu evde neyin nesi" dediğimde adamlardan biri "çattık ya" dedi Diğeri de "merak etme burada patronu bekleyeceğiz Seni depolarından birinde ağırlar artık" dediğinde "ah şimdi rahatladım" dedim Adamlardan biri beni ittirip sandalyeye oturttu "Burada sessiz sedasız otur Ağzını bantlamak zorunda bırakma Yeterinde baş ağrıttın" dedi Hayır yani ben doktorum nasıl baş ağrıtabilirim dimi Bu tavrı kalbimi kırsa da gurur yapıp göz yaşlarımı tuttum Komiser ise önlüğün birden ortadan kaybolduğu öğrenince ortalığı birbirine katmıştı Kısa sürede kameralardan kaçırıldığı kanıtlanmıştı Komiser taş taş üstünde taş bırakmazken saatler geçmiş bir ipucu bile bulamamıştı Bahçe de içinin sıkıntısının geçmesini beklerken içi daha çok sıkılıyordu Sonunda korktuğu başına gelmişti Beyaz önlük kuyruğu dik tutmaya çalışsa da nasıl kendini koruyacaktı Ya çoktan zarar gördüyse Koruyamamıştı onu Kendi elleriyle tehlikenin ortasına atmıştı Elini saçlarının arasından geçirirken delireceğim ya delireceğim dedi Ekiple beraber basılmadık yer bırakmamıştık Herkes beni zapt etmeye çalışsa da kendime hakim olmam çok zordu Gökyüzüne bakarken "neredesin be önlük nerede" dedim Sanki gökyüzü bana cevap verebilir gibi Rüyam evi incelemeye başladı Kimsenin göremeyeceği saklı bir köşe bulmalıydım Adamlardan biri dolaşmamı görünce "hayırdır" deyince "lavaboya gideceğim O da yasak değildir herhalde" dedim Oranında leş gibi olduğuna emin olsam da mecbur girdim Kusmadan çıkmayı dilerken hızlıca sütyenime sakladığım diğer telefonu çıkardım Elimdeki telefonu alsalar da üstümü aramamışlardı Hemen komisere konum yollayıp kaçırıldım diye yazdım Allahtan bu dağın başında telefon çekiyordu Şimdi tek düşündüğüm komiserin gelip gelmeyeceğiydi Kızları bu olaya karıştırmak istemiyordum Onları dahil etmemeleri bile mucizeydi Adamlar benden illallah ederken evde yalnız bırakmışlardı Evin altını üstüne getirirken sonunda aradığımı bulmuştum Arkadaki camı açtıktan sonra planımı uygulamaya koydum Beklemeye başlarken beni kurtarmaya gelirlerdi değil mi Dağın tepesinde olduğumuz için çok çokk ileride yanan sokak lambasını gördüm Çok yalnızım sokak lambası diye depresyona girecekken kendimi durdurdum Yokluğum beklediğimden de uzun süre sonra fark edildi Demek ki düşündüğümden de fazla korkutmuştum Tam ortalık karışıp beni bulurlar mı diye panik yapacakken sirenler duyuldu Adamalar kısa sürede paket edilirken komiseri göremeye çalıştım Sonunda evden çıkıp etrafa bakınırken görüp rahatladım Komiser diye seslendiğimde hemen duymuş etrafa bakınmaya başlamıştı Yukarıdayım dediğimde hemen kafasını kaldırdı Rüyam dediğinde dengemi kaybetsem de toparladım Komiser "ne işin var Allah aşkına çatıda" diye sorduğunda "manzaraya bakmak için çıktım Bir daha dağın başına ne zaman gelirim ki" dediğimde inanmayan gözlerle bakıyordu Kollarımı uzattığımda "beni indirecek misin" diye sorduğumda "gel baş belası gel" diye kollarını uzatıp belimden tutarak kolayca indirdi Teşekkür ettiğimde ne için ettiğimi bile bilmiyordum Beni indirdiği için mi Beni bulduğu için mi Yanımda olduğunu için mi Yoksa ona güvendiğim için mi |
0% |