Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Bölüm 5

@okyanus

"Yaşamak gecenin tüm karanlığına rağmen, buğulu cama güneşi çizebilmektir."

Alfed Tennyson

 

Karakola gittiğimizde kızların beni beklediği gördüm Ailem ortalarda yoktu Ya kayıp olduğumdan haberleri yoktu Ya da bulunduğum için önemsemişlerdi Arabadan iner inmez üzerime çullanmışlardı resmen Bir an adamlar öldürmese de burada öleceğimi düşünmüştüm İyi olduğuma ikna olduktan sonra komiserin evinde kalacağım için evlerine dönmüşlerdi

 

Çok fazla samimi olmasak da komiserin ekibi de bulunduğum için mutluydular İfademi kısa sürede hallettikten sonra adamların aslında bana neden bu kadar düşman olduklarını çözmeye çalışıyordum Kafasına vurduğum adam ölmemişti, avukatını isteyerek ötmemişti İçeride benden iyi yaşıyordu O zaman sorun neydi

Bu soruma boşboğaz Bora cevap verdi Meğerse vurduğum adam büyük patronun oğluymuş Ondan kan davasına dönmüş olay Ama ben ne yapabilirdim ki Oğlunu ortalığa salacağına adamlarından birini salsaymış dimi ama Bunu da ben mi düşüneyim diye içten içe isyan ediyordum

Karakoldan kısa sürede çıkarken hava aydınlanmak üzereydi Allahtan bugün izinli sayılıyordum Yoksa ne yapardım hiç bir fikrim yoktu Araba da uyuklarken sonunda eve varmıştık Odama geçip yatma hayalleri kurarken komiser kolumu tutarak beni durdurdu "O kadar çok korktum, o kadar çok korktum ki önlük Bana bir daha bunu yaşatma" dedi "Bir daha bunu yaşamaya dayanamam" güven veren gülümsemelerimden birini sunarken "bunun için söz veremem ama bugün olduğu gibi sağ salim dönebilmek için her şeyi yapacağıma söz verebilirim" dedim Yavaşça kolumu elinden çekerken gözlerindeki yoğunluktan kurtulmaya çalışıyordum Eğer orada kayıp olmayacaksam kendimi kandırmanın anlamı yoktu

Bir kaç saatlik uykudan ve sıcak bir duştan sonra kendime gelmiştim Komiser uyurken erken saatlerde elimde çiçeklerle mezarlığa gittim Yerini ezbere bildiğim yere gittiğimde ilk defa görüyormuş gibi mezar taşına baktım Sanki her geldiğim de bir daha bir daha kaybedip, gömüyordum

Derin bir nefes alarak "aynı senin gibi Rüyam dedi bana" dedim O an çatıdan nasıl düşmedim şaşırsam da hissettiğim o kadar yoğundu ki Bir daha bana kimsenin Ertan babam gibi Rüyam demeyeceğini düşünmüştüm Bir daha kimsenin Rüyası olamayacağımı

Ama komiser ile ben O ve ben Bunu şimdi düşünmek istemiyordum Hayatım bu kadar karışıkken onun yanında kalmak zorunda iken durumu daha da zorlaştıramazdım Yere oturup bağdaş kurarken "ne yapmalıyım Ertan baba" dedim "Bana bir yol göster Senden başka konuşacak kimsem yok" uzun süre Ertan baba ile dertleşip kafasını şişirdiğime emin olduktan sonra eve döndüm

Yolda ise tüm olanları gözümün önünden geçiriyordum Komiser ile aynı evde olmamıza ve birbirimizi tanımamamıza rağmen birbirimize saygı göstermiş kendi özgür alanlarımızı oluşturmuştuk Çok iyi bir arkadaşlık kurmuştuk

Onlar bu belayı aynı şirketin departmanları gibi tek tek ele geçirip operasyonlar düzenlerken eve dönüşünü salonda kanepede bekliyordum Sözde eve geldiğini duyacaktım ama sürekli uyuyakalıyor sabah ise kendi yatağımda uyanıyordum Eğer bir gün salonda uyanırsam nefes alabilir miyim bilmiyorum

Eve döndüğüm de komiserin kahvaltı hazırladığını gördüm "Vay vay vay Komiserim kahvaltı mı hazırlıyor Daha önce mi kaçırılsaydım ne" dedim Sonuçta kahvaltımız benim hazırladığım basit sandviçten öteye geçmiyordu Masadan kafamı kaldırıp komisere baktığımda delici bakışlarıyla karşılaştım Kaçırılma hakkında şaka yapmama kızmıştı belli ki Ellerimi kaldırırken "ellerine sağlık Ne güzel masa dedim sadece" dedim

Kısa zamanda yerlerimize yerleşirken çok acıktığımı da anlamış oldum Hızlıca güzel masayı silip süpürürken nefes almak için arkama yaslandım Komiser gülümserken "adamları delirtmişsin" dedi Ne yaptıysam "sırf sen sorguya gelme diye her şeyi bir bir anlattılar" dediğinde göz devirmeden edemedim

"Pardon da ne yapmışım onlara Gayet de iyi davrandım Sonuçta beni kaçırmışlardı Kötü de davranabilirdim" dedim Komiser adamlar gibi bana inanamazken omuz silktim

Komiser "onu bunu bırak da bana konum attığın telefon nereden çıktı" diye sordu Keyifle arkama yaslanırken "sadece hazırlık yapan sen değildin komiser Bizde kendi çapımızda bir şeyler yaptık" dediğimde güldü

"Nasıl görmediler" diye sorduğunda "gizli bölmeye saklamıştım" dedim göğüsümü gösterirken Komiser inanamazken "ayrıca üzerimde bayıltıcı gücü yüksek iğnelerden de vardı Onlar da son çaremdi" dediğimde beni taktir eden bir bakış gönderdi

Masayı toplarken kahveye girişecekken telefon sesini duydum Arayan annemdi Beni merak ettiğini düşünüp aradı sansam da tek düşündüğü bir kaç gün sonra ki yardım gecesiydi Abimin yaptıkları ortadayken Defne'nin katılması mümkün değilken iş her zaman ki gibi bana kalmıştı Doktor olmam bile beni kurtarmıyordu Hatta bir ara sosyetenin doktoru diye ismim bile çıkmıştı

Telefonu kapattığımda bir hüzün bulutu geçse de hemen dağıttım Komiser bile benle daha ilgili iken annemin bu kadar duyarsız olması Derin bir nefes alarak içimi şişiren balonu patlattım Komiser gelip "bir sorun mu var" diye sorduğunda yüzümü toparlayarak ona doğru döndüm "Yok tabi ki" derken telefonu gösterdim "Annem kaçırılma maceramı bir de yardım gecesinde anlatmamı istiyor Kim bilir belki polisler için bile yardım toplayabilir" diyerek göz kırpıp yanından geçtim "Yapıyorum kahveyi" diye bağırarak mutfağa geçtim Komiser sanki hava almam gerektiğini anlamış gibi balkona çıktı Kısa bir süre sonra yanına giderek yağmurdan sonra toprak kokusunu içine çektim Bu olanlar ne ilk ne de sondu Ailem her zaman ki ailem ve ben bununla başa çıkabilirim diyerek kendimi avuttum

Hastaneye dönüşüm gürültülü olurken abim canıma okumuştu Sarılırken kemiklerimi kırmaya mı çalışıyor diye düşünmeye başladığımda bıraktı Komiseri de hafiften kıskanmaya başlamıştı Normal de ilk ona koşarken şimdi neden olaylara hakim olamadığını sorguluyordu

Acil de yine bir kaosu bitirmeye çalışırken galeride pinekleyen arabam pırıl pırıl gelmişti İçinde de gece için beni külkedisine çevirecek bir elbise Annem ile baş etmek gerçekten çok zordu Geceye Eylül'ün bayıltmak haricindeki marifetleri ile hazırlanırken Dünya'nın son zamanlarda bir restorana özel olarak takıldığını duyuyorum Sadece bununla kalsa neyse O restorandan da paketler geliyormuş Eylül ile kikirderken minik kurabiyem geldi Benim halime özenirken büyüyünce rahatlıkla yerimi devir edebileceğimi söyledim Benim de işime gelirdi Eylül benim saçımı yaparken bende Defne'nin saçını yapıyordum Büyük ihtimal fotoğrafını çekip Arın'a gönderecekti :)

Hazırlıklar bittiğinde mümkün oldukça geç bir vakitte bal kabağına dönüşecek arabama bindim Ne kadar sohbetten kaçarsam o kadar iyiydi Davet yerine vardığımda başlamak üzere olduğunu gördüm Hemen yerimi aldığımda yaptıkları yardıma saygım olmasa çeşitli bahaneler bulabilirdim de

Sonunda açılış konuşması bitmiş, yardımlar toplanmış, teşekkür plaketleri dağıtılmıştı Eğlenceye başlandığında dans teklifi ile gelen Yiğit göründü Ondan hiç haz etmezdim Sürekli kendinden bahsederdi Tam kibar bir dille red edecekken başka bir el uzandı "Bana sözü vardı" dedi Kafamı kaldırdığımda şık bir takım elbise ile komiser göründü

Ben şaşkınca bakarken elimi tutarak ortaya çekmişti bile Elini belime yerleştirirken, elimi nazikçe tuttu Elimi omzuna koyarken yaklaşarak omzuna yapıştım resmen Bu yakınlık ah bu yakınlık Ortamın havasını dağıtmak için "zengin avına mı çıktın komiser" diye sordum Bana alaycı bir gülüş sunarken "seni korumak için görevliyim" dedi Dediğine inanamazken "beni korumak baş komisere mi kaldı" diye sordum "Sana az bile" dediğinde yaptıklarımdan bahsettiğini biliyordum

Gülmem ile donup kalırken "ne olduğunu" sordum "Bana bir kez daha gamzelerini gösterdin" dedi Kendimin bile göremediğim gamzelerimi ona nasıl göstermiştim

Loading...
0%