Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Bedeller ve Ödüller

@okyanustutkunu

"HERKES SAVAŞA HAZIR OLSUN DERHAL!"

 

Su Lordu hiddetle askerlerine emir vermiş lordlarının savaş çağrısıyla askerler hazır olda durmuşlardı. En as lordları kadar öfkeyle dolmuşlardı. Hepsi kılıçlarını kuşanmış lordları emri verince gideceklerdi. Su Lordu kendi silahını almak için sarayına girdi. Onun için olan, ona ait olan ve sadece onun kullanabildiği, bin yıl boyunca hazır olması beklenmiş Mariana çukurunun içinde okyanusun en dininden alınan mercanlarla yapılmış ona ait kılıcı. Odasına girdi doğrudan ve hazırdı. Kılıcını çıkarmak için tılsımlarını fısıldadı. Eline kılıcını aldı.

 

Kınına yerleştirdiği kılıcıyla öfke hiddet ve güçle odasından çıkışı sırada karşısına çıktığı an öldürebileceği tek kişi geçmişti. Ateş Vârisi

 

"Lordum kendisini krallığa girmeye çalışırken gördüm."

 

"Devam et Poyraz. Aklında nasıl bir fikir varsa devam et ben daha onu öldürmemişken." gözleri karşısındaki Vârisi öldürmek için ne kadar can attığını ve öfkeyle dolduğunu gösteriyordu. Delirmişti ve ciddi anlamda gözlerinin mavi değiş beyaza dönmesine çok az kalmıştı. Güç ve öfke lordun ruhunu sarmıştı.

 

"Krallığımızın taşı yok, Vârisimiz de artık yok, sizde de taç yok."

 

"Bana bildiklerimi anlatmana da gerek yok."

 

"Ateş Vârisi savaş olmadan vârisimizi alabilmemizin tek yolu. Ateş Lorduna karşı tek kozumuz olarak ayağımıza geldi. Savaşmaktan da ölmekten de korkum yok onur duyarım ama krallığımızın yok olması olası. İntikamımızı elbet alırız. Vârisini ona vârisimizi vermedi karşılığında verebilirsiniz. Halkımız savaşa hazır lordum ama yok olacağız. Cadılar onun tarafında. Hem savaş sırasında vârisimizi öldürmekten çekinmezler."

 

Teslim olamadı deliliğine... Su Lordu vârisine zarar gelme ihtimalinden korkmuştu. Nasıl oldu da bunu düşünmediğini sorguladı. Ardından duyduklarına karşın kendine geldi. Muhafızı haklıydı krallığı yok edilecekti ve elinde savaş olmadan vârisini almanın en kolay yolu vardı. İntikamı çok acı olacaktı. Vârisinin can güvenliği şu an için her şeyin önündeydi. O Vârisine çok değer veriyordu. Kendine geldi ve elini Ateş vârisinin yüzüne götürdü. Kadın ne olduğunu anlayamadı önce ama sonra gördü.

 

"Lordum..." muhafız mutluluk ve şaşkınlıkla fısıldadı.

 

"Şimdi benimle geliyorsun Ateş Vârisi." sesi sorun çıkaracak tek bşr kişi olduğunda ölümün onun elinden herkese olacağını haykırıyordu. Sesi alçaktı ama üslubu ve o Deli tonu her şeyi gösteriyordu çekinmeden. Vârisi kolundan tuttuğu gibi Ateş Krallığına bedenlendi. Saraya hızla girdi ve karşısına çıkmaya cüret edenler onun delirmişliğini gördüklerinde korkarak geri çekildiler. Güçlü olan muhafızlar lordu durdurmaya çalıştı ama tek hareketleri kanlar içinde yere yığılmalarına neden oldu. Deliliği onun parçasıydı. Sakinleşmiş ve kendine gelmiş olabilirdi ama bu onun Deli Su Lordu Arın olması gerçeğini değiştirmiyordu.

 

"EVRAN!" Hiddetle sarayın koridordular bağırdı lord. Sesi tüm diyarda yankılandı. Ateş Lordunu ana salonda buldu ve içeriye girdi. Kolunu tutup çektiği kadın göz yaşlarıyla ona yalvarıp durmuştu ama bu lordun zerre kadar umrunda değildi. Lord sadece vârisini istiyordu.

 

"Ariana?" diye fısıldadı Ateş Lordu dehşetle.

 

"Vârisim nerede? Derhal vârisimi bana ver yoksa senin vârisini ölmek bedeli olsa da düşünmeden yaparım. Acele et çünkü ateşin Vârisi donmak üzere."

 

Ateş lordu başındaki taca artık güvenemiyordu. Lord Arın tamamen delirmişti ve bu savaş çıkarmaması içim sakinleşmiş hâliydi.

 

"Vârisimi saklamayı mı bıraktın?" küstahça ve öfkeyle sordu.

 

"Kendi ayağıyla tekrar bana geldi. Ölmesi için az vakti var Evran. Derhal Vârisimi GETİR!"

 

"ŞAFAK!"

 

"Emredin lordum." muhafız büyük bir hızla lordunun karşısına çıktı.

 

"Su Vârisini derhal getir." Muhafız hızla mahzenlere koştu. Su Lordu delirmişti. İçeride ona zorla giydirilmiş ateş krallığının kıyafetiyle ağlayan ama ağlarken bile dim dik duran Vârisi kapıyı açarak hızla ana salona çekiştirdi.

 

"BIRAK BENİ!"

 

"Lordun seni almaya geldi sakin ol da yürü! Vârisimizi öldürecek."

 

"Arın..." göz yaşları daha da arttı ve hızla muhafızla birlikte ana salona girdiler.

 

-Nova'dan-

 

Ateş muhafızının söyledikleriyle karşı koymayı bırakıp Arın'a doğru gitmeye başladım. Gelmişti... geleceğini biliyordum.

 

"Arın..." gözlerimden dün geceden beri dökülen göz yaşlarım artık mutlulukla ve umutla akıyordu. Ana salona geldiğimde tam önümde duruyordu. Beni hissetmiş olmalı ki elindeki ateş vârisini lorduna doğru itip bana doğru koştu.

 

"Nova..." hızla ona koştum.

 

"Arın..." gözlerimden akan yaşlar daha da şiddetlenmişti. Beni kolları arasına hızla aldı ve sardı.

 

"Sakin ol Novam... geçti... seni asla bırakmam." kulağıma doğru konuşuyordu yüzü tamamen saçlarıma gömülmüştü.

 

"Gidelim burada. Lütfen..."

 

"Elbette gideceğiz." göz yaşları omzuma düştü. Ağlamıştı... benden ayrılıp yüzüme Özlem'le baktı herhangi bir zarar gördüm mü diye de beni baştan aşağıya inceledi. Elimle ateş krallığına ait olan ve nefret ettiğim kısa elbiseyi çekiştirip duruyordum. Saçlarımı önüme almıştım bunlar berbattı. Arın kıyafetlerde rahat etmediğimi görmüştü hızla üzerindeki pelerinini çıkarıp etrafım sardı. Önümde iplerini bağladı ve gülümsedi.

 

"Bunun bedelini çok ağır ödeyeceksin Evran. Sonu ölüm dahi olsa bunu ödeyeceksin. Kimse benim sevdiğim kadına zarar vermeye cüret edemez. Ödeyeceksin. En kısa zamanda ödeyeceksin. Şimdilik en küçük cezayı veriyorum."

 

Elini sarayın zeminine yerleştirdi ve bir şeyler fısıldadı. Ardından yerden onun eline doğru resmen su damarlarına işlenmişti. Ayağa kalktı beni kolunun altından bir salise dahi çıkarmadan.

 

"Krallığını lanetliyorum. Sihir de olsa su bana itaat eder. Gerçek suyu da sihirli yapabileceğini de alıyor krallığını lanetliyorum."

 

"Bunu yapamazsın!"

 

"Bu başlangıç bile değildi. Şimdi derhal tılsımlarını bozuyorsun ve vârisimin izini de ona geri veriyorsun."

 

İstemiyor gibiydi ama ateş lordu Arın'dan ve yapacaklarından artık korkuyordu. Bunları yapmadan önce düşünecektin aşağılık herif! Karşıma geçip parmağını şıklattı ve yüzümdeki yanma başladı. Birkaç saniye içinde elimi üzerine koyduğumda sigilim tamamen belirmişti.

 

"Vârisine izini de verdim. Buraya kadar Arın artık bir mesele kalmadı."

 

"Mesele kalmadı ama senin ödeyeceğin bedeller kaldı." ve beni iki tardımdan da destek vererek önce salondan sonra da saraydan çıkardı. Çıktığımız gibi bedenledi ikimizi de ve artık odamdaydım.

 

"Gel hadi Nova." beni doğruca yatağıma götürdü ve dinlenmem için yorganı etrafıma sardı. Pelerini hâlâ üzerimdeydi ve vermeyi düşünmüyordum. Tamamen onun gibi kokuyordu.

 

"Savaş mı çıkaracaktın benim için? Bu ne hâl?"

 

"Her saniyesine değecek bir savaş. Sadece sana savaş sırasında zarar verme ihtimalinden korktum Nova. Ordum hazırdı. Halkımız savaşa hazırdı ama vârisi kendi ayaklarıyla buraya geldi. Poyraz buldu ve getirdi yoksa savaşa geliyordum."

 

"Poyraz iyi yapmış. Halkımız büyük bir tehlikeye girerdi. Zaten bizi yok etmek istiyorlar. Vârisin de artık olmayınca bunu istedikleri gibi yaparlardı. Poyraz'ın rütbesini yükseltmelisin." dediğime güldü. Ama ben onu azarlamıştım.

 

"Poyraz bir rütbe daha yükselirse artık Su Lordu olacak Nova."

 

"O kadar zeki adam zaten bu kadar yüksek olmasa şaşardım."

 

"Sen iyi misin Nova?" ellerimden tutmuş bırakmıyordu bir yandan da beni kolunun altından çıkarmıyordu. Başımı direkt göğsüne koydum ve sıkıca sarıldım.

 

"Artık iyiyim Arın." Beni daha sıkı göğsüne bastırıp saçlarımdan sırtıma doğru okşayıp durdu. Saçlarımın üzerini öptü. İyi hissettiriyordu. Gülümsedim ona sarılırken.

 

"Arın." dedim sarıldığımdan dolayı boğul çıkan sesimle.

 

"Efendim Nova."

 

"Sana bir sürprizim var." başımı kaldırıp tepkisine baktım. Şaşkınlıkla bakıyordu ama ona güldüğümü görünce yüzü tekrardan o muhteşem gülümsemesiyle karşımdaydı.

 

"Çok güzel gülüyorsun." kaşları havalandı şaşkınlıkla.

 

Şu dilimi tutabilsem çok güzel olacak da işte tutamıyorum.

 

"Teşekkür ederim ama senin gülümsemen kadar güzel olmadığına emin olabilirsin."

 

"Teşekkür ederim. Bak ne buldum Ateş Sarayı mahzenlerinde?" ve saçlarımın arasına görünmemesi için binbir zorlukla sıkıştırıp doladığım kolyeyi çıkarıp ona gösterdim biraz uzaklaşarak. Kolları hâlâ etrafımda bir bana bir taşa bakıyordu.

 

"O alçak seni mahzenlere mi götürdü?"

 

"Arın konumuz bu değil."

 

"Daha önemli bir konu göremiyorum Nova. Ne demek seni mahzenlere götürmek."

 

"Sakin ol Arın. O aptallar bizim oradaki dostlarımızdan bir haber beni götürdü."

 

"Orada dostumuz olduğunu sanmıyorum Nova. Tek bir tane vardı kardeşim gibi gördüğüm o da bana ihanet etti."

 

"Etmedi. Veliaht Ateş Lordu mahzenler fikrini abisine vermiş. Taşı oraya saklamışlar ve oraya da beni bilerek görmüşler. Kaldığım mahzendeydi bana sadece bulmak kalmıştı. Muhafız beni içeri hızla götürünce elime bir kâğıt tutuşturdu. Tabii öfkeyle buruşturup attım ama biraz sakinlerinde alıp baktım."

 

"Daren mi? Hayalbaz ve oyunbazlıklar lordu bu adam. Ne yazıyordu notta? Kesin oyun oynamıştır bunu da yaparken."

 

"Biraz öyleydi ama eğlenceliydi. Al bak." Notu ona uzattım ve o da benim gibi gördüğümde güldü.

 

"Deli deli deliler alın size yardım. Yalınız git bul seni hayatım pahasına bu mahzene getirttim. Lordun beni boğmadan ya da savaş çıkarmadan buluver krallığın taşını sonra da bir şekilde seni çıkarırız.

 

Başıma da size zahmet bu dostane iyiliğime karşılık savaş açmayın. Uğraşamam. Lorduna iletiver su büyücüsü.

 

Son bir şey daha... Eğer o deli lordun Evran'ı yeterince öfkelendirdiyse -ki yapmadıysa aşk olsun- gelip kıçımı kurtarıversin.

 

Tatlı, Karizmatik ve Yakışıklı Şeytan Daren~"

 

"Hemen geliyorum Nova. Onu buraya getirsem sorun olmaz değil mi?"

 

"Hayır olmaz elbette." başıyla onayladı ve gitti. Veliaht ateş ve toprak lordu abisiyle başını fena derde sokmuştu. Arın halleder. Pelerine daha da sıkı sarıldım. Ne güzel Arın gibi kokuyorsun sen öyle?

 

"Gelmeseydin Arın!" he?

 

"Haberim olduğu gibi geldim Daren. Abartma kurtardım seni."

 

"Hıı çok iyi kurtardın(!)! Yandım lan yandım!"

 

"Ateş Krallığının veliahtısın Daren."

 

"Bu şu an lord olan Evran'ın beni yakamayacağı anlamına gelmiyor."

 

"Kurtardım işte uzatma fazla."

 

"Lütfettin sağol(!)!"

 

"Ya siz ne yapıyorsunuz?" Arın gülerken Daren sinirli bir şekilde ceketini fırlatıp attı. Yanmıştı... çok az yanmıştı sadece ucu tutuşmuştu. İkisi de bana döndü.

 

"Güzel vârisim partinde pek tanışamadın ama işte benim küçük kardeşim Daren."

 

"Vay vay vay! Ne güzelsin sen öyle? Arın gibi sıkıcı birine ilgi duymuyorsundur umarım."

 

"Zevzekliği bırak Daren."

 

"Neyse ne şimdi iğrenç romantik anlarınızı izlemek ve kusmak gibi bir niyetim yok bana odamı göster Arın."

 

"Her zamanki yerde."

 

"O odayı bana temelli verdin değil mi?"

 

"Kardeş diye boşuna demiyorum Daren. Hadi abi sözü dinle ve artık burada kal."

 

"Bir tanesin be Arınım!"

 

"Benimle düzgün konuş Daren seni boğarım."

 

Kahkahalarımla bana döndüler tekrar.

 

"Siz ne tatlı anlaşıyorsunuz öyle?"

 

"Anlaşma kısmı senin için oluyor tatlı kısmı benim için." diye döndü Arın'a.

 

"Ukalasın."

 

"Ama beni seviyorsun kabul et."

 

"Bu seni boğmayacağım anlamına gelmiyor Daren."

 

"Aman be! Neyse ben gidip bi duş alacağım sonra da bir randevum var."

 

"Ne randevusu?"

 

"Kıskandın mı Arın?"

 

"Zevzekliği bırak. Yine kadınlarla uğraşıyorsun değil mi seni serseri!" Arın ensesinden tuttu.

 

"Çok güzel bir leydi bir görsen..."

 

"Kes lan! Saraydan dışarıya adımını at bilirim sana yapacağımı."

 

"Lan falan şimdi ayıp oluyor. Bir kadının yanında karizmamı çizmesen?"

 

"Daren sabrımı sınama. Seni Evran'ın eline veririm."

 

"Teslim oluyorum."

 

"Aferin. Şimdi odana, sana çık demeden çıkarsan su lordu olsam dahi seni çok pis yakarım."

 

"Üf! İyi gittim gittim." Söylene söylene kapıdan çıkıp gitti.

 

"Cidden abi kardeş gibisiniz."

 

"Babası gibi hissediyorum nedense."

 

"Hâlinden de memnunsun sanki."

 

"Sevimli bir iblis. Neyse sen boşver şimdi onu bunu da daha iyi misin? Gerçekten korktum." yanıma gelip oturmuştu. Ya bana yakındı. Yanağından öpsem ne olur ki?

 

"Hım hım, iyiyim."

 

"O zaman ben izninle gidip askerlerime haber vereyim de savaşın başlamayacağını bilsinler."

 

"Tamam." Sonra da yanıma gelsen ne güzel olur...

Loading...
0%