Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Bölüm adı bulamadım

@okyanustutkunu

Artık sarayda üç kişiydik ve ikisinin atışmalarını izlemek günümü eğlenceli hâle getiriyordu. Ama bir şey vardı... ben bile kabul edemiyor ya da emin olamıyorum. Aylardır Arın ile kalıyorum ve bir çok defa konuştuk sohbet ettik. Beraber vakit geçirdik...

Bilmiyorum gibi ama sanki birazcık ond... Ya ne saçmalıyorum adamdan etkilendim. Yok Lord ve Vâris bağı da değil ki... Ateş Sarayı'nda beni gördüğünde Novam demesi hâlâ kulaklarımda. Öyle bir korku ve özlemle bakmıştı ki yüzüme onun için ne kadar değerli olduğumu o zaman daha iyi anladım. Bu gece de Hava Vârisi için bir balo olacakmış. Arın istersem gidebileceğimizi söyledi ve kabul ettim. Onunla tekrardan büyülenmişçesine dans etmeyi asla kaçıramam. Hızla hazırlandım ve Arın'ı beklemeye başladım.

 

Kapım tıklatılıdığında kalbim göğsümden çıkacak gibi atmaya başladı. Derin bir nefes alıp sakinleştim.

 

"Girebilirsiniz." Ayağa kalktım. Gelen Arın'dı. Mavi bir takım giymişti üzerinde de aynı şekilde bir pelerin vardı ve biz yine rüyalarda bile görülemeyecek bir asaletle karşı karşıyaydık. O kadar güzeldi ki... yakışıklılık başka güzellik bambaşka bir şey aralarındaki fark ancak görebilen anlayabilir ve bu adam çok güzel.

 

"Hazırsan gidelim mi güzel vârisim?"

 

"Hazırım gidelim." Kolunu uzattığında saniye tereddüt etmeden girdim. Kendimi tamamen ona bırakmıştım. Yine Işık bizi bekliyordu elini uzatıp ata binmem için yardım etti ve tekrar bir eliyle eyeri diğeriyle de belimi tuttu.

 

"Senin bu güzelliğin bir gün beni öldürecek." kendi kendine fısıldamıştı ama kulağımın dibinde. Yüzümü ona çevirdim. Dalgın dalgın ileriye bakıyordu. Gülümsüyordu.

 

"Arın bir şey mi dedin?"

 

"Ha? Hayır dalmışım sadece." içinden söylemek yerine dışından söyleyen tek kişi ben değilmişim demek ki...

 

At ilerlemeye başladı vaktimiz hâlâ olduğundan yavaşça gidiyorduk.

 

"Seninle dans etmek çok zevkli oluyor. Keşke sadece davetlerde dans etmesek."

 

"Eğer istiyorsan neden olmasın lordum?"

 

"Kabul ediyorsan en güzelini yaparız. Reddetmenden çekiniyordum."

 

"Neden reddedeyim ki? Bu diyarda en sevdiğim ikinci şey seninle dans etmek." belimdeki elinden şaşırdığını gayet iyi hissetmiştim.

 

"Birincisi ne peki?"

 

"Bilmem."

 

"Ne demek bilmem?"

 

"Şimdilik söylemeyeceğim. Belki bir gün."

 

"Neden o gün bu gün olmasın?"

 

"Sensin." Atı durdurdu.

 

"Bu diyarda en sevdiğin ben miyim? Gerçekten mi?" dudaklarımı birbirine bastırdım. Yüzümü direkt ona çevirdim burunlarımız birbirine değdi ama rahatsız olduğumu söyleyemem.

 

"En sevdiğim sensin. Gerçekten sensin." Yavaşça önüme döndüm ama gülümsemesini çok iyi hissettim. Bende de benzeri vardı. Sessizce devam etti yolculuğumuz.

 

"Geldik Nova." Bomboş bir arazideydik. Etrafta bir krallığa ait bir şey yoktu. Aşağıya inip elini uzattığında tuttum ve beni belimden tutarak indirdi.

 

"Krallık nerede?"

 

"Yukarıda."

Kaşlarımı anlamazca çattığında çenemi tutup başımı yukarı çevirdi. Sadece bir kaya parçası gördüm.

 

"Sadece bir kaya parçası görüyorum."

 

"Daha dikkatli bak. En yukarıdaki Hava Krallığının sarayı." Daha dikkatli baktığımda sarayı gördüm.

 

"Hava sarayı gerçekten havada... bu çok güzel. Nasıl çıkacağız?"

 

"Sinâ birazdan bizi karşılamaya gelecek. Maalesef uçmak gibi bir yeteneğim yok. Daren dışında hava krallığından olmayıp uçabilen yok."

 

"Daren uçabiliyor mu? Nasıl?"

 

"Nahueli Ikarus bir Anka kuşu. Kanatları da ona bir parça olarak verildi."

 

"Kanatları mı var? Nasıl görmedim?"

 

"Gizliyor bazen tılsımlarla. Bak Sinâ da geldi." Hava yüzümüze çarptı ve Hava lordu Sinâ karşımızda tüm nezaketiyle duruyordu.

 

"Hoşgeldiniz Vârisim." Kibarca selamladı beni. Karşılık verdim başımla.

 

"Teşekkür ederim lordum."

 

"Dostumun Vârisisiniz sizinle de dost olmak isterim. Sinâ demeniz yeterli." Ah bunu beklemiyordum işte.

 

"Mutluluk duyarım. O zaman siz de bana Nova diyebilirsiniz."

 

"Anlaştık o zaman Nova. Ve Arın hoşgeldin."

 

"Sonunda beni hatırladın. Hoşbuldum Sinâ. Partiye bizi götürüyor musun yoksa merdivenlerle mi uğraşalım?"

 

"Elbette sizi götüreceğim Arın. Ne bu acele böyle?" Hava Krallığına resmen uçarak gittik. Sinâ Arın'ın kolunu tutmuştu ben ise ayaklarım yerden kesildiği an Arın'a sokulmuştum.

 

"Sakin ol Nova. Aç gözlerini."

 

"İnan bana Nova bu manzarayı başka bir yerde göremezsin." Sinâ çok güzel ikna etmeye çalışıyorsun ama olmuyor maalesef.

 

"Hadi Nova. Aç gözlerini."

 

"İyi tamam açtım... Vay canına... burası çok güzel."

 

"Söylemiştim. Krallığım en güzel manzaraya sahiptir."

 

"Benim krallığım ihtişamıyla var."

 

"İkinizde mükemmelsiniz baylar anladım." dediğimle güldüler sonra da karaya ayak bastık. Bulutların arasında.

 

Sinâ vârisiyle beni tanıştırdı ve kızı çok sevdim. Çok tatlıydı Sonay. Sinâ gelip dansı açması için onu kaldırdığında elinden tutup gittiler.

 

"İlk dans açıldı Nova."

 

"Evet."

 

"Bu dansı bana lütfedersen çok sevinirim." Ben en çok bu dans için gelmek istedim zaten red mi edeceğim bir de? Sakince elimi eline bıraktım.

 

"Elbette." Ve piste doğru gittik zarifçe.

 

İki elini de belime koydu bu sefer. Ben de omuzlarından sarmak isterdim ama boyum o kadar uzun değil. Elimden geldiğinde omzuna yetiştirmeye çalıştım. Hafifçe güldü

 

"Boyun benim yanımda birazcık kısa gibi Nova." ve tek eliyle iki elimi göğsüne doğru biraz indirdi.

 

"Böyle daha iyi."

 

"Boyumla dalga geçme. Sen çok uzunsun deli lordum. Uzun boylu lordum."

 

"Benim minik tatlı Novam." Bak yine dedi! Novam dedi ve dudağını hafifçe ısırdığını gördüm. Ağzından kaçırmıştı!

 

"Arın sence ileride neler olur?"

 

"Geleceği göremem güzel vârisim."

 

"Hadi ama! Biraz plan yapmışsındır mutlaka. Hiç hayal ettiğin bir şeyler yok mu?"

 

"Neden sordun?"

 

"Belki senin için gerçekleştirmek istiyorumdur?"

 

"Yapamazsın."

 

"Bana yapamazsın de sonra da çekil bir kenara ve nasıl yaptığımı izle."

 

"Hayalim sensin."

 

"Krallık için önemli olduğumu söylemiştin zaten."

 

"O anlamda değil. İlk başta evet öyleydi."

 

"Sonra peki?"

 

"Delinin tekisin Nova. Sonrasında senin tam bir deli olduğunu gördüm."

 

"Soruyla uyuşmayan cevaplar veriyorsun Arın."

 

"Cevabı bende değil."

 

"Söylemek istemiyorsun." Bir şey demedi. Başımı göğsüne yerleştirdim dans bitene kadar. Kokusu öyle güzeldi ki ayakta beni sarhoş edip uyutacak kadar rahatlamıştım.

 

Dans ne yazık ki bitti... ah! Ama ben sana sadece dans ederken sarılabiliyorum. Sinir oldum. Zaten cevap da vermedi. Parti bitene kadar klasik sıkıcı sohbetler ettik. Ayzer gelmişti onunla konuştuk sonra da veda edip saraya gitmek için aşağıya indik. Tekrar ata bindik ve yine o çiçeklerle dolu nehrin yanına gittik.

 

"Her davet dönüşünde buraya mı geleceğiz?"

 

"İstemiyorsan saraya dönebiliriz ya da istediğin bir yere."

 

"Hayır seviyorum burayı."

 

"Peki o zaman. Gel hadi sana bir sürprizim var." elini tuttum belimden tutup indirdi beni ama elini çekmedi. Nehre doğru yürüdük ve Arın biz suyun üzerine geçtiğimizde gökyüzüne bakışlarını çevirdi. Bir saniye içerisinde hızla yağmur yağmaya başladı.

 

"Yağmurun altında benimle dans eder misin Novam?"

 

"Arın... sana inanamıyorum unutmamışsın."

 

"Unutmam. Seninle ilgili hiçbir şeyi unutmam." Bana uzattığı elini tuttum. Hızla yağan yağmur ve nehre düşmesiyle çıkan sesler... bunlar bizim müziğimizdi.

 

Elini belime yerleştirdi ama ben değiştirdim. İki elini de tuttum. Sonra da ileri geri dönmeye başladım bana ayak uyduruyordu. Hızla ileri geri gittik beni etrafımda döndürdü tekrar ileriye ve hızla kendine çekti.

 

Deli gibi o yağmurun altında dans ettik. En son hızla beni tekrar uzaklaştırıp kendine çektiğinde iki elimde göğsündeydi.

 

Kirpikleri ve saçları yağan yağmurla sırılsıklamdı. Benim de ondan bir farkım yoktu kıyafetlerimiz üzerimize yapışmıştı. Mavi gözleri resmen aşkla bakıyordu gözlerime. İki eliyle yüzümü avuçları arasına aldı ve yaklaştı. Tek bir adım bile geriye gitmedim. Nefes nefese kalmıştık dans etmekten.

Ve yağmurun altında dans etme hayalimi gerçekleştiren lordum öptü beni.

 

Yoksa bu aşkımızın okyanusunda bir dalga mıydı? Ama beni sevdiğini söylememişti. Lala da bana bir lordun Vârisi öpmesinin o kadar da büyük bir anlamı olmadığını söylemişti. Bu onun için önemsiz olabilir miydi? Değildi! Hayır değildi gözlerinde gördüm bana büyük bir aşkla bakıyordu. Beni seviyordu... tıpkı benim onu sevdiğim gibi seviyordu. Ayrıldığımızda o gözlerime bakarken ben o kadar da bakamıyordum. Elimi tuttu ve nehrin üzerinde yürümeye devam ettik. Bir süre sonra da saraya döndük. Odama girdiğim gibi kurulanıp üzerimi değiştirdim. Yatağıma sırtüstü uzandım ve aklıma ben öpmesi geldikçe daha da uykum kaçıyordu.

 

Resmen benim hayalimi gerçekleştirmiş hatta öpmüştü.

 

 

 

 

Benden bir daha öpüşme sahnesini bu şekilde beklemeyin canlarımın içleri. Belki öptü falan filan olur ama bunu yazmak bile değişik geldi. Sanırım aşk insanı değilim. Ya ne sanırımı? Ben aşktan anlamam ki! Neyse sizin için yazıyorum bana romantik sahneler verin ya da aklımda var ama kabul etmeme ihtimaliniz de var o yüzden sadece sorayım.

 

Şimdi şöyle ki acaba sizinle bir grup kuralım desem gelir misiniz? Hem sizin isteğinizle yazıyorum zaten kurguları ama hayır derseniz de yorumlardan devam ederiz ya da duyuru yaptım oraya istekleri bırakırsınız oradan alır yazabildiğim kadar yazarım.

 

Ve şey... KAOS YAZACAĞIM DAYANAMIYORUM! YAPAMIYORUM!

 

Şimdi şöyle ortalığı karıştırayım.

 

Bana ya romantik sahne bulursunuz ya da kaoslarıma hazır olun. Bu işin içinde bir sürü şey çıkar haberiniz olsun.

 

Cidden nefret ediyorum romantik yazmaktan. Beceri desen de yok.

Loading...
0%