Yeni Üyelik
24.
Bölüm

Cadılarla Toplantı

@okyanustutkunu

Arın zamanı geldiğinde diyip duruyordu bir haftadan fazla süredir sürekli yanına gidiyordum ve saklıyordum. Benden kimseye söylemememi istemişti bende kabul ettim sonuçta haklıydı bu ona zarar verirdi gerçi o ben zarar görmeyeyim diye istedi de benim niyetim de onu korumak. Karşılıklı birbirimizi koruyup duruyoruz. Odamda yine artık istemesem de belli etmemek için giydiğim yas elbisemle duruyordum. Saçlarımı tarayıp tacı başıma yerleştirdim.

 

"Taç sana çok yakışmış."

 

Sözünü hatırlayınca yüzümde bir tebessüm belirdi. Çok hoşuna gidiyordu güçlü olmam ve güçlü durmam.

Yüzümdeki tebessümü silip odadan çıktım. Uzun zamandır yaptığım şeyi yapmak için Arın'ın çalışma odasına gittim ve parşömenleri incelemeye ve notlar almaya başladım.

 

"İyice bana benzedin Nova."

 

Duyduğum sesle irkildim ve bu bana yazdığım notların mahvolmasıyla geri döndü.

 

"Hadi ama!" parşömeni buruşturup attım ve yenisine geçtim. Bu ses her ne sesi ise ses gibi bile değildi.

 

"Nova. Benim Arın."

 

He? Arın? Bu ses Arın'a ait değil.

 

"Evet benzemiyor ama sebebi senin kadar güçlü olamamam. Bir büyü gücü yardımı edersen neden daha rahat konuşamayalım?"

 

Peki senin Arın olduğunu nereden bileceğim?

 

"Benim güzel sevgilim senin her anını biliyorum kanıt bulmak zor olmaz."

 

Evet evet sen Arın'sın belli oldu.

Parmağımı şıklatıp büyü yaptım ve böylelikle artık daha iyi konuşabildik.

 

"Kanıt istersin sanmıştım."

 

Kanıtı verdin zaten.

 

"Nasıl?"

 

Senden başka bana güzel sevgilim diyebilecek biri olduğunu sanmıyorum da ondan. Önce güzel vârisim sonra sevdiğim kadın şimdi de güzel sevgilim. Sırada ne var?

Ve güldüm kendi kendime.

 

"Güzel karım? Bence çok hoş olur."

 

Bunu tahmin etmeliydim. Lanet olsun! Cevap bile veremedim. Ya sen neden bunu yapıyorsun ki? Neden?

 

"Birileri utandı sanki?"

 

"Arın kaybol. İşlerim var seninle uğraşamam."

 

"Alınıyorum. Öldüm diye hemen kenara mı atılıyorum?"

 

"Ukalalık yapma. Seni çıkarmaya çalışıyorum ama sen izin vermiyorsun. Ayrıca gitmem gereken bir toplantı var. Cadılar da katılıyor."

 

"Yalvarıyorum sakin ol Nova. Halkımız için sakin ol yoksa ne olacağını biliyorsun."

 

"O yüzden de seni dinliyorum ya. Asla halkıma zarar gelmesine izin vermem. Şimdi gitmem gerekiyor ve seni çıkarmam."

 

Biraz nasihatlerine ve onu çıkramamam konusundaki uyarıları ve fırçalarına maruz kaldıktan sonra toplantıya gittim.

Geldiğimde o pis dörtlü dışında herkes ayağa kalktı ve ben baş köşeye geçtiğimde de oturdular.

 

"Su Lordu Arın ilmekte." herkes ona döndü. Kahverengi saçlı pislik.

 

"Önce lordumu öldürdünüz şimdi de İlmek'te olduğunu mu söylüyorsunuz? Ne kadar da tutarlı."

 

"Yani Arın yaşıyor. Oğlum hayata dönebilir." heyecanla konuştu ama zamanı değil. Bu cadılar bir şeylerin peşinde.

Yine haklı çıktın deli lordum. Bu cadılar bir işler karıştırıyor.

 

"Elbette dönebilir ama bir bedeli var."

 

"Yalanlarınızı dinleyecek vaktimiz yok. Ben oraya gittim ve Arın yoktu!" Sina yumruk yaptığı elini masaya acıyla vurdu. İlmek'e mi gitmişti? Ne zaman?

 

"Bedeli ne?"

 

"Daren! Onlara inanma."

 

"Sen karışma Sina. Söyleyin. Bedel ne?"

 

"Vârisi onun yerine geçecek. Krallığı ise milyon yıl boyunca vârissiz kalacak."

 

"Bu resmen krallığımı bitirmek demek. Çok beklersiniz leydiler. Şimdi gidin sarayımdan."

 

"Oğlum için bir bedel. Sadece vârissiz kalacak. Bunu kabul etmek zorundasın Su Vârisi."

 

"Nahu saçmalamayı bırak. Ben bile oğlundan nefret etmeme rağmen bu saçmalığa karşıyım."

 

"Amon sen sadece sus."

 

"Arın oradan çıkacak ve siz bunu bedelsiz yapacaksınız." Daren gerçekten çok ciddiydi. Çok öfkeliydi.

 

"Yapmazsak ne olacak?"

 

"Diyardan ışığımı da ateşimin sıcaklığını da alırım."

 

"Yapamazsın."

 

"Bahsine var mısın?"

 

"Arttırıyorum! Toprağın verimliliğini alırım ve bütün diyarı bitiririm. Sizden pek hoşlanmam bilirsiniz." Amon.

 

"Lorduma katılıyorum. Seve seve heyelanlar ve depremler yaparım." Ayzer...

 

"Arttırıyorum! Diyardan suyu çekerim ve bende bitiririm." Hepsi gibi gülümseyerek geriye yaslandım. Herkesin gözü Hava Krallığına döndü. Onlardan bir şey istemiyordum ama bir şey demeleri de gerkiyordu. Sina kibirli bir gülümsemeyle daha da dikleştirdi dik olan duruşunu.

 

"Hepiniz kaybettiniz lordlar ve vârisler bilhassa nefessiz tek bir canlı bile yaşayamaz. Suyun altındaki balık dahi nefese muhtaçtır. Ateş hava olmadan yanmaz toprak havasız verimsizdir. Dostumu oradan çıkarsanız iyi edersiniz."

 

"Fırtınalar da benden!" Sonay...

 

Hepimiz karşılarına geçmiştik. Kaybetmişlerdi. Kesinlikle kaybetmişlerdi. Arın dostlara sahipti. Ben dostlara sahiptim. Onlar bizi yenemezdi.

 

"O zaman diyarı da sizi de yok eder baştan yaparız."

 

Sina ayağa kalktı.

"Sizi uyarmıştım." Elini havaya kaldırıp sıktı. Hiçbir şey hissetmedik ama cadılar tılsımlar yapmaya çalıştıkça sesleri kesiliyordu. Çırpınıyorlardı. Sina ciğerlerinden nefeslerini alıyordu.

"Derhal dostumu oradan çıkarın aksi durumda sizi ölmek pahasına bile olsa yok ederim." Sina hep nazikti çok yumuşaktı bana göre merhamet ve sevgi doluydu lakin şu an Arın kadar öfkeliydi. Belki de daha çok.

 

"Nova durdur onu! Dostum ölecek! NOVA! Sina ölecek. Durdur onu!"

 

"Siktir! O kadar şoka girdim ki ne yapacağımı şaşırdım hemen hallediyorum."

Hızla Sina'nın yanına gidip bileğini tutup indirdim. Daha doğrusu çalıştım ama olmadı.

 

"Sina! Bırak onları."

 

"Dostumu bana geri verecekler."

 

"Bunu senden dostun olarak istiyorum. Lütfen." başını iki yana salladı. Tek saniye bile bana bakmıyordu. Arın...

 

"Arın! Arın istedi. Seni durdurmamı istedi. İlmek'ten onu çıkaracağız." bana döndü ve yumruk yaptığı elini bıraktı. Bırakmasıyla cadılar yere çöküp öksürmeye başladılar.

 

"Arın'ın ilmekte olduğunu biliyorsun. Ne zaman öğrendin?"

 

"Olması gerektiği zamanda. Ben Arın ne dediyse onu yaptım. Dostun bunları benden istedi. Ona güven."

 

"Arın'a herkesten çok güvenirim. Şimdi dostumu bedelsiz çıkaracağız. Sizde geliyorsunuz."

 

Cadılar fazla öfkeliydi ama diyarı da düşünmek zorundaydılar zira hepimiz çok ciddiydik.

Loading...
0%