@okyanustutkunu
|
"Bunu neden soruyorsun? Hayatında daha önce kimse olmadı ama sen isteseydin öldürmezdim. Sen benim için kıymetli olansın sevgilim."
"İlksin deli adam."
"Bundan daha güzel bir şey öğrenemezdim." yüzü adeta sanki olabilecekmiş gibi daha da parladı. Bu adama çok aşığım.
Parti bitene kadar tatlı tatlı bakışmalarımız devam etti arada da sohbetlerimiz. Her şey bittiğinde de artık odalarımıza doğru gittik. Arın arkamdan geliyordu.
"Odana deli lord."
"Benimle gelsen daha güzel olur aslında."
"Sanmam. Avucunu yalarsın. Hadi kış kış!" dudak büküp geri gitti ve odasına girdi.
Odama girer girmez hemen banyoya girip üstümü değiştirdim ve yatağa atladım. Çok yorgundum. Her şey üst üste geliyordu bu günlerde ama bittti diye düşünüyordum. Aaa ben Arın'a sormayı unuttum! Aptal kafam! Bu adamın aklından neler geçiyor da ben bu gün neredeyse gelinlikle törene katılıyordum? Dur!
"Benimle evlenmek mi istiyor yoksa?" Kendi kendime güldüm. Yok canım o kadar da değil. Değildir. Yani... Lordlar ve Vârisler evlenirler. Bu adam bana aşık ve bende ona. Ay hayır! Evlenmek çok ciddi. Ben bu sorumluluğu alamam. Sorarsa reddedeceğim. Huzursuzdum ama uyudum işte bir şekilde. Asla evlenemem daha 22 yaşındayım ben ve Arın kim bilir kaç yüz yaşında... O evlilik olgunluğuna fazlasıyla sahip ama ben değilim. Asla kabul edemem. Doğru düzgün bir sevgilim bile olmadı ki hiçbir zaman. O yüzden Arın ilkti benim için. Üfff! Ne yapacağım ben şimdi? Reddettiğimde çok kırılırsa? Acı çekerse? Ama kabul edemem. Ben evlenemem. Kesinlikle hayır diyeceğim
~Uzun zaman sonra~
"Buraya gel!"
"Hayır."
"Sana buraya gel dedim bak çok kötü olur."
"Beni mi tehdit ediyorsun? Ben koskoca L-"
"Karşında Vâris var ufaklık. Babanın kim olduğu umrumda bile değil."
"Ama o senin kocan."
"Eee ne olmuş öyleyse?"
"Sana yapma derse yapmazsın ki... Yapamazsın! Babam çok güçlü bir kere!"
"Mıy mıy mıy! Ben daha güçlüyüm. Şimdi doğru odana."
"Ama anne lütfen?"
"O yavru kedi bakışların bana sökmez evlat. Hemen odana!"
"Çok kötüsün!"
"Teşekkür ederim." Tıpış tıpış gitti odasına. Babasına güveniyor bücür. Ulan ben ne dersem baban onu yapıyor sen ne diye bana cırlıyorsun?
"Nova yine azarladın mı çocuğu?"
"Evet Daren. Ama haklıyım."
"Ne yaptı yine?"
"Kütüphaneyi birbirine kattı."
"Çocuk işte yapar öyle şeyler fazla sıkma ufaklığı."
"Şen mi bunu söylüyorsun? Tavsiye için teşekkür ederim ama ben hallederim."
"Keyfin bilir." hiç oralı olmadı. Bu adam sorumluluk nedir biliyor mu acaba?
"Ben acıktım."
"Gel bakalım Ahter'im. Ne hazırlatayım sana?"
"Tavuk."
"Tamam kızım gel bakalım. Tek uslu yavrum." alıp kendime yapıştırdım. Daha beş yaşındaydı benim küçüğüm. Neyseki abisi gibi değildi.
"Anne, babam nerde?"
"Hiçbir fikrim yok kızım. Anca abine yetişebiliyorum." kucağıma alıp Lala'dan Ahter'in istediklerini hazırlamasını söyleyip odama gittim. Aynaya baktım.
"Kızım sen şurada uslu uslu otursan ben de bir üstümü değiştirip gelsem olur mu?"
"Ben abimin yanına gideceğim." aynı odada biri uslu biri yaramaz. Tek başına da bırakamam ki kızımı.
"İyi öyle olsun bakalım. Gel seni götüreyim."
"Ben giderim." ve koştu gitti. Ölmeme çok az kaldı. Direkt banyoya girdim ve... Cidden rahatladım. Çocuk bakmak gerçekten zor ama değiyor tek bir gülümsemeleri için. Biraz rahatlayıp iyice yıkandıktan ve temizlendikten sonra bornozuma sarılıp odaya girdim. Ay hangi elbiseyi giysem ki? Bu çok uzun çocukların peşinden rahat koşamam. Bu çok kısa savaşın içindeyim olmaz. Bu fazla ince. Bu çok kalın. Heh bu olur işte! Direkt elbiseyi alıp giydim. Saçımı yapmak bir yana kurutmadım bile. Makyaj ne? Yeniyor mu?
Direkt çocukların yanına gittim. Tatlı tatlı sohbet ediyorlardı. Kapıya yaslanıp onları izledim.
"Abi annem çok güzel değil mi?"
"Öyle annem çok güzel. En güzel kadın benim annem ama bir sorun var."
"Ne sorunu?"
"Annem sürekli babamla kalıyor neden bizimle kalmıyor ki? O kadar güzel bir annem var ama yanımda değil."
"Annem sürekli yanımızda abi."
"Babamla değil benimle kalmalı. O benim annem. Neden babamla kalıyor ki? Benim odam daha güzel."
"Bilmem ki...Ama annem seninle kalıyorsa babam da benimle kalır. Çok güzel olacak!"
"Şu yaramazlara bak sen. Karımla arama girmek istiyorlar ha?"
"Aynen öyle. Sen ne zaman geldin?"
"Az önce."
"Anladım. Ee ne diyorsun çocukları dinliyor muyuz?"
"Çocuklarım benden ne isterse yaparım bu hariç."
"Deli adam. Her biriniz ayrı kıskançsınız. İkisine de senin huyların geçmiş."
"Tabii sürekli yaramazlık yapmaları da bana çekmelerinden değil mi?"
"Biraz da anneye benzemeleri gerekir." dediğime gülüp belimden tutarak bizi çocukların yanına götürdü. Eh, artık dinlemeyi bırakmalıydık.
"Baba!" Ahter hızla koştu babasını kucağına. Anında Yiğit de bacağıma sarıldı.
"Gel buraya yaramazlar prensi."
"Ben Elemental prensiyim."
"Ukala!" diye güldüm ve kucağıma aldım.
"Anne sen benimle kalsana. Sürekli babamla kalıyorsun. Benimle kal."
"Sen bizimle kal oğlum." Arın atladı hemen lafa. Biliyordu ben artık Yiğit ile kalırsam bir daha birlikte kalamazdık çünkü oğlum babası gibi bir şeyin tersini istemediği sürece asla geri dönmez.
"Hayır annem benimle kalsın sen Ahter ile kal."
"İkinizde bizimle kalın daha güzel olur. Ne dersin Nova?
"Kızım ve oğlum ne derse o olur Arın. Önceliğim yavrularım."
"Nova yemek ha- Lordum! Bağışlayın sizi görmedim." Ah Lala...
"Hadi yemeğe inelim orada konuşuruz. Olur mu?"
"Olur ama annem benimdir baba. Kral olman beni ilgilendirmez, annem benim."
"Hiç kusura bakma oğlum annen benim. Benim karım o." illa uğraşacaktı oğlumla. Hep böyle oyun oynuyordu çocuklarla. Yiğit inat eder o da neşeyle ona inat ederdi. Ben bir de evlenme teklifini reddedeceğim diyordum...
"Nova ben artık ayrı olmak istemiyorum. Her gözümü açtığımda seni görmek seninle aile olmak istiyorum. Hayatımın en büyük parçası olmanı her şeyden çok istiyorum. Benim deli ve güzel sevgilim benimle evlenir misin? Sonsuz hayatımızda benimle olur musun?" ve elindeki yüzük. Kendi elleriyle yapmıştı.
"Evet. Evet, evlenirim seninle."
Hayır kelimesi ağzımdan nasıl evet diye çıktı anlayamadım ama pişman değilim.
"Nova nereye daldın yine?"
"Ben sana hayır diyecektim. Hayır kelimesi nasıl "evet" diye ağzımdan çıktı onu düşünüyordum." kaşlarını çatıp baktı ve hatırladığında güldü.
"Bunu ben bilmem, sen bilirsin."
"Anne benimle kalacaksın değil mi?"
"Elbette! Oğlum istemiş bir de red mi edeceğim?" hızla yanıma geldi. Bir de babası kral diye bana inat yapıyordu.
"Hayır! İzin vermiyorum."
"Koskoca adamsın küçük bir çocukla inat etmemelisin." küçük ellerini masaya koyup babasına diklendi. Arın hiç istifini bozmadı illa oğluma işkence edecekti.
"Bence sen benim karımdan uzak durmalısın."
"Anne babama bir şey söyle!"
"İkiniz de kesin sesinizi!" diye bağırdı Ahter. Sessizlikle ona döndük. Arın'ın da benim de Yiğit'in de gözleri sonuna kadar açılmıştı.
"Sonunda sessizlik." dedi ve yemeğine odaklandı. Arkasında bir dalga olduğundan bile haberi yoktu.
"Ahter kızım."
"Hm?"
"Ver bakalım babana küçük ellerini." dedi Arın önünde diz çökerek. Uzattığı iki eline Ahter baktı baktı ve elini babasının ellerine bıraktı.
"Şimdi derin bir nefes al bakalım."
"Neden?"
"Seni biraz kızdırdık onun için."
"Artık sakinim ki."
"Ne kadar güzel. Şimdi sana bir şey göstereceğim."
"Ne göstereceksin?"
"Yavaşça arkana bak."
Ahter arkasına döndü ve baktı dalgaya.
"Çok güzeeel! Ben mi yaptım?"
"Evet."
"Onu geri mi göndereyim?"
"Evet."
"Tamam." şaşkınca baktık Ahter ise dalgaya baktığı gibi dalga yok oldu.
"Oha! Ahter sen mükemmelsin kardeşim! Gurur duyuyorum seninle mükemmel güçlerin var!"
-Son! Sanırım son yani. Yazar başımıza yeni icatlar çıkarmazsa eğer.
~ Korkma korkma başka kitaplar yazacağım.
-E iyi madem.
Bir daha Arın'ı öldürmesine dayanamazdım çünkü. |
0% |