Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Su Vârisi’nin Balosu

@okyanustutkunu

Gülümseyip duruyordum ve bu hiç iyi değil! Beni buraya zorla getirmişlerdi ve ben şu an o Lord yüzünden çok mutluyum. Fazla mutlu.

 

"Nova sana bir şey soracağım."

 

"Evet Ayzer."

 

"Sen Lorda aşık mı oldun? Ne bu aptal sırıtma?"

 

"Hiç de bile. Daha yeni gördüğüm bir adama mı aşık olacağım? Hiç sanmıyorum."

 

"Çok kararlı konuşuyorsun. Neyse seni neden çağırmıştı?"

 

"Sana söylemeyeceğimi söyledim. Yakında görürsün."

 

"Aranızda sırlar öyle mi? Alınıyorum ama!"

 

"Duygusal manipülasyon tam da senin işin Ayzer ama yemezler."

 

"Şansımı denemek istedim."

 

"İki gün sonra Vârislik partisi yapacakmış benim için. Sen de burada olacaksın tabii. Acaba nasıl bir şey olacak? İşin diğer boyutu aynı zamanda taç giyme töreni olacak."

 

"Nova bu harika! Sana çok güzel bir elbise seçmeliyiz sonra her şeyi yapmalıyız ne diyorum ben? Nasıl olacakmış? Çok merak ettim. Yaaa arkadaşım kraliçe mi oluyor şimdi?"

 

"Sakin ol Ayz ben bu kadar heyecanlanmadım." Dememle güldük.

 

"Alfinleri reddeden Nova alfinlerin kraliçesi oluyor ha?"

 

"Çok ironik gerçekten."

 

"Kesinlikle. Bu arada kraliçe olman için onunla evlenmen gerekmiyor mu?"

 

"Bana Benimle evlenmemen kraliçe olmadığın anlamına gelmiyor güzeller güzeli vârisim. dedi."

 

"Güzeller güzeli varisim dedi? Vay canına bu adam çok iyi konuşuyor. Novacığım bence hazır lordun o iken eğer yanlışını görmezsen evlen. Daha iyisini bulamazsın."

 

"Saçmalama ne evlenmesi. Ben iyiyim böyle."

 

"İyi sonra düğünün için şahit olmamı isterken göreceğim ben seni." Göz devirdim. Boş işlerle uğraşamam.

 

--iki gün sonra--

 

"Ayzer içerisi çok kalabalık öldüğümü söyleyebilir misin?"

 

"Nova saçmalamayı bıraksan mı artık? Şu elbiseye bak!"

 

"Çok güzel ama ben yere yapışırsam hiç güzel olmaz!"

 

Lala ile birlikte iç çekip sinirli sinirli baktılar sonra da içeri Su Lordu girdi.

 

Baktı baktı baktı... lan bakmayı bıraksana be!

 

"Çok güzel olmuşsun. Bu elbiseyi kesinlikle giymemen gerekiyordu. Herkesin gözü çok fazla üzerinde olacak şimdi. Pişman oldum."

 

Öyle ölmem ya füze at.

 

"Vârisimle yalnız kalacağım." Dedi otoriter sesiyle. Ayzer ve Lala dışarı çıktılar.

 

"Neden gönderdin?"

 

"Birlikte aşağıya ineceğiz ve öncesinde sana söylemem gerekenler var. Ne olursa olsun yanımdan ayrılma ve yaptığın huysuzlukları da orada yapma. Bana kızma bunun böyle olması gerektiği için söylüyorum yoksa tavrından şikayetçi değilim. Şimdi izin verirsen aşağıya birlikte inelim." Dedi kolunu uzatarak.

 

"Yere çakılırsam senin suçun olur." sadece gülümsedi.

 

Oha! Bu kadar kalabalık niye?

 

"Kolumu kırmana az kaldı güzel vârisim."

 

"He? Ha! Pardon fark etmemişim." adamın kolunu çok kötü sıkmıştım. Ya hâlâ adını bilmiyorum. Sorsam mı acaba? Hayır olmaz soramam. İki tane tahtın önüne geldik. Resmen sahnedeydim diyebilirim. Beni bıraktı ve yanına gelen aynı ona benzeyen bir kızın mavi bir yastık gibi olan şeyin üzerine koyduğu mavi işlemeleriyle zarif asil ve sanki herkese benim kraliçeliğimin kanıtı olmasını istercesine tasarlanmış kristaller ve elmaslarla bezenmiş bit tacı aldı ve gülümseyerek başıma yerleştirdi. Hayır! Neler oluyor? Etrafımda bir su girdabı döndü ama ben sadece korkuyordum. Lord da şaşırmış şekilde bana bakıyordu ve ben çok korkuyordum. Birden bire sanki ona kuvvetli bir zincirle bağlanmışım gibi hissettim ve girdap duruldu en sonunda da yok oldu. Bana şaşkınca baktı ama toparlanıp ellerini uzattığına Ayzer ve o periden sonra tanıdığım tek kişi olduğundan ellerini tuttum. Bu korkunçtu. Derin nefesler almaya çalıştım.

 

"Sakin ol Nova. Ben yanındayken sana bir şey olmaz."

 

Anlamıyordu. Ben sudan korkuyorum. Derin nefesler alıp sakinleşmiş gibi yaptım.

 

"İyiyim." Koca bir yalan. Ben iyi değilim hem de hiç iyi değilim. Bu saçmlıktan bir an öne kurtulmalıyım. Herkes birden alkışlayınca onlara baktım. Diz çökenler vardı ve bundan hoşlanmadım lord ise benim aksime bundan gayet memnun kalmıştı. Herkese kalkmasını söyledikten sonra elimden tutup beni tahtlardan birine götürüp oturttu ve yanıma geçti.

 

"Bu neydi?"

 

"Su vârisini tanıdı. Korkmana gerek yok dediğim gibi ben yanında olduğum sürece sana bir şey olmaz."

 

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?!"

 

"Çünkü ben Su Lorduyum Nova."

 

Bir şey demeyip önüme döndüm. Bu saçmalıktan kurtulmam gerekiyordu. Ama nasıl?

 

"Lord ve vârisin dansı açması gerekiyor. Bu dansı bana lütfeder misiniz vârisim?" sesle önüme döndüm. Kuzguni saçları olan ve alev mavisi gözlere sahip hiç de güvenilir olmadığı belli olan bir adamdı. Onu tanıyorum diğer lordlardan biriydi.

 

"Hayır." Önüme döndüm.

 

"Su başına buyruktur. Vârisin dansı bile açmıyor ha?" O Su Lordunu mu kışkırtmaya çalışıyor? Adam ben sakinleşeyim diye hemen beni oturttu sanki anlamayacak kadar aptalım.

 

"Su Ateşi ilgilendirmez."

 

"Asil lordumuz yine bildiğimiz gibi!" dedi alaycılıkla ve gitti.

 

"Onun kusuruna bakma lütfen. Diyarın yaramaz çocuğu diyebiliriz ona."

 

"Hım hım."

 

"Herkes dansı açmamızı bekliyor."

 

"Biliyor musun? Umrumda değil."

 

"Lütfen sakin ol bunu sonra konuşabiliriz."

 

"Kimseyle dans etmeyeceğim."

 

"Peki öyle olsun." sinirle önüme döndüm. Saçmalıktı tamamen saçmalıktı! O yaramaz çocuk dediği adamı çağırttı ve adam karşımıza dikildi.

 

"Emredin majesteleri." yine alaycılıkla dolu konuşmuştu.

 

"Yardımına ihtiyacım var." Yüzünün ciddileştiğini gördüm. Lordun yanına geldi lord ise ayağa kalkmıştı.

 

"Vâris kesin dille reddediyor ama ilk dansın açılması gerekiyor. Hayalbazlık yaparak yardım edebilir misin?"

 

"Vârisin başına bela olacak. Merak etme sen yerine geç. Dansı seninle açmış gibi göstereceğim." sanki büyük bir suç işlemişim gibi bana bakıp yanımdan geçtikten sonra yerine geçti.

 

"Herkes bizim dans ettiğimizi görecek sonra da parti bitene kadar kalırsan sevinirim."

 

Ağzımı açmadım. Benim bir yol bulup gitmem lazım. Her şey gitti bir şey yapmadım sadece yerimde oturdum.

 

"Lordlarla tanışman gerekiyor. Gelecek misin?"

 

"Çok sürer mi?"

 

"Hayır sürmez."

 

"Tamam o zaman." Kolunu uzattı girmem için. Hiç yapasım yok ama bütün gece zaten bir şey yapmadığımdan bunu yaptım ve koluna girdim. Derin bir nefes alıp Amon'un yanına doğru ilerledik.

 

"Vârisimiz partisine sonunda katılmaya karar vermiş sanırım."

 

"Parti vârisime ait istediğini yapar Amon."

 

"Hep kendin olanı savunursun değil mi? Ne olursa olsun." Ben kimseye ait değilim!

 

"Sen ise sadece kendini kurtarmaya bakarsın değil mi?" bak bu iyiydi. Sarı saçlı ve gri gözlü bir adam geldi ve önümde eğilim selam verdi.

 

"Memnun oldum vârisim. Hava ve nefes krallığının lordu Sinâ. Sizinle tanışmak büyük bir şeref."

 

Ya sen ne kadar da tatlı ve kibarsın.

 

"Memnun oldum... lordum. Benim adım da Nova."

 

"Nezaketi sadece keyfinin istediği kişiye karşı." dedi daha önce yanıma gelen o kuzgun saçlı adam.

 

"Merhabalar Vârisim. Kendimi takdim edeyim Ateş ve Işık Krallığının Lordu Evran. Tanışmaktan onur duyarım."

 

"Memnun oldum lordum. İsmim Nova." elimi alıp öptü. Ne değişik adam ama itici de değil sadece tekin olmadığı kesin.

 

"Sizinle dans etmeyi çok isterim lakin lordunuz rahatsız olduğunuzu söyledi. Umarım daha iyisinizdir."

 

Hasta olduğumu mu söylemiş? Saçmalık!

 

"Daha iyiyim teşekkür ederim."

 

"Partinin son dansını bana lütfeder misiniz peki?"

 

Ah işte bu hiç iyi olmadı.

 

"Çok isterdim lakin Lordumla bir dans daha edecektik. Sözümden dönmek istemem."

 

"Bir dahaki partiye sözünüzü aldım o zaman."

 

Ne bu dans merakı? Gülümsedim sadece.

 

"Nova insanların yanında bu kadar itaatkâr değildin. Bir sorun mu var yoksa?" herkes sessizleşti. Sesi bütün herkese gitmişti şerefsiz Amon!

 

"V-"

 

"Bu itaatkârlık değil Amon. Bu nezaket ne yazık ki sen ne olduğunu daha öğrenememişsin."

 

Ateş lordu güldü hafifçe.

Hava Lordu da keyiflenmiş gibiydi peki ya benim lord? Yan tarafa baktığımda zafer gülümsemesiyle dikleşmişti. Duruşu değişmişti. Bu kadar mı güç verdim sana? Aman bana ne. Amon zaten bitmişti.

 

"Vârisim istersen dansımıza başlayalım?" diyip önümde referans yaptı. Ben açtım başıma kabulleneceğim mecbur. Uzattığı eline elimi bıraktığımda dans için piste çıktık. Resmen su gibi akıyorduk ve bu çok değişik. Tekrardan önümde referans yaptı benden ayrılarak ben de onu taklit ettim. Ben dans etmekten ne anlarım ki?

 

Bana bir adım attı yine kopya çektim. Elini belime yerleştirdi diğeriyle de diğer elimi tuttu. Boşta kalan elimi omzuna götürdüm.

 

"Dansın d'sinden anlamam."

 

"Vârisimsin Nova. Endişelenme." diye fısıldadı benim gibi.

 

"Keyfin bilir. Senden kopya çekiyorum haberin olsun."

 

"Devam et."

 

Bana doğru bir adım attı bir adım geri gittim. Sağa doğru gitti ve kolumda ellerini dolaştırarak en son elimi elime kilitledi. Aynısını ben de yapıyordum. Birbirimizin etrafında çeyrek bir dönüş yaptık. Elimi sıkıca tuttuğunda kolumu etrafımda dolandırıp beni göğsüne yapıştırdı.

 

"Fazla iddialı dans ediyorsun. Bilmiyorum ben dans etmeyi."

 

"Sana söyledim sen benim vârisimsin. İstesen de istemesen de benimle uyumlu hareket edeceksin şu an."

 

"He?" dediğime kıkırdadı ve kolumu düzelttiğinde etrafımda hafifçe döndüm. Sağ ayağını attı bir adım geriledim, ona adım attım o bir adım geri gitti. Beni kendine çekip tekrar elini belime yerleştirdi. Elim omzuna gitti. Galiba haklıydı cidden onunla uyumluydum. Sağa bir adım ve çapraza doğru. Ardından tekrar döndük ve devam ettik. Yeni hareketler müzik hızlandıkça hızlandık ve coşkun bir dalga gibi adımlarımızı attık. Her hareketimiz herkesin gözünde hayranlık uyandırıyordu.

 

"Çok uyumlular." dedi Ayzer.

 

"Dana önce bu kadar iddialı bir lord ve vâris dansı görmedim." diye ekledi yeni tanıştığım Hava Lordu Sinâ.

 

"Çok büyük bir uyumları var. Vay vay vay! Bu olağan dışı. Vârisin sigili bile daha tam belirmedi." bu da Ateş Lorduydu.

 

"Yoruldun mu?"

 

"Hayır pek yorulan biri değilimdir." gülümsedi. Elini elimden belimden çekip parmak uçlarımı tuttu parmak uçlarıyla ve bir adım geriye gitti. Ani bir hızla beni kendine çekip etrafımda döndürdü kollarım çapraz bir şekilde ona yaslanmıştım ve dans bitti.

 

"Sen yoruldun sanırım."

 

"Hayır pek yorulan biri değilim ama sen gerginsin." biraz öyleydim bir şey demedim ama öylece de kalamazdık ya. Alkışlarla kendine gelmiş gibiydi zarifçe beni yanına alıp elimi tutup etrafa gülümsedi. Yavaşça diğer lordların yanına gittik.

 

"Çok büyük bir uyumunuz var majesteleri."

 

"Vârisim sonuçta değil mi Daren? Elbette uyumlu olacağız."

 

"Sana da yaranılmıyor. Ee bitti mi parti?"

 

"Saatlerdir süren bir parti ve her partinin kendine göre bir bitme zamanı vardır Daren."

 

"Çok sağol ya! Neyse ne ben gidiyorum çok sıkıcı oldu. Senin için olmasa gelmezdim."

 

"Geldiğin için ve yardım ettiğin için teşekkür ederim."

 

"Her zaman majesteleri!" ve dışarı çıktı.

 

"Ne tuhaf adam."

 

"Daren işte fazla sorgulamamak gerek." omuz silktim. Seninle zor uğraşıyorum zaten bir de diğerleriyle uğraşamam. Bir süre daha diğer lordlarla sohbet ettik Amon çoktan toz olmuştu. Olsun bir zahmet. O laftan sonra kalması hata olurdu. Bir dakika ya bu adamın eli neden hâlâ belimde? Neyse sonra sorarım. Şimdi onca kişinin içinde olay çıkarasım yok.

 

"Partinin organizasyonu her zamanki gibi krallığına yakışır olmuş. Tebrik ederim."

 

"Her zaman ve teşekkürler Sinâ." Biraz daha sohbet ettiler mecburen dinliyordum. En sonunda parti bitti. Herkes gitti ve gayet mutluyum.

 

"Partilerden nefret ediyorum bir daha olmasın." dedim ayakkabılarımı çıkararak. Dediğime güldü.

 

"Burada sık sık olur güzel vârisim. Ayakların çok kötü şişmiş. İzninle." Şu an diyarın kralı ayaklarımı eline almış. Ne kadar da normal bir durum(!)

 

"Küçük mü geldiler sana?"

 

"Biraz sıkıyorlardı. Dayanabilirim sanmıştım ama yanılmışım."

 

"Neden söylemedin ki?" Elini şişmiş ayağımın etrafında dolaştırdı bir serinlik oluştu sonra da tamamen ağrısı geçti.

 

"Son anda söylemek istemedim. Bir de ayakkabıyla uğraşmaya gerek yoktu." başını yana yatırıp ciddiyetle bana baktı.

 

"Sonuna kadar gerek vardı Nova. Bir daha böyle bir hataya düşme ve söyle. Halledilmeyecek bir şey değil."

 

"Şey peki öyle yaparım."

 

"Daha iyi misin?"

 

"Evet iyiyim. Teşekkürler."

 

"Bana teşekkür etmene gerek yok Nova. Senin iyi olmanla ben sorumluyum."

 

"Bu çok saçma. Beni hayatında ilk kez görüyorsun. Bu vâris olma işi çok can sıkıcı."

 

"İnsanların arasında yaşadın öyle gelmesi gayet normal ama alışırsın. Yürüyebilir misin? Seni odana götürelim."

 

"Yürüyemezsem ne yapacaksın? Kucağında taşımayacaksın ya?" dedim ve güldüm. Sadece şaka yapıyordum ama baktığımda ciddiye almıştı.

 

"Bu nasıl benim aklıma gelmedi."

 

"Şaka yapıyordum. Yürüyebilirim." daha cümlemin başındayken eğilip beni kucağına aldı.

 

"Bırak beni."

 

"Sen istedin."

 

"Hayır istemedim. Dalga geçiyordum sadece. Bırak beni."

 

"Ben dalga geçmiyorum ama." be yürümeye başladı.

 

"Normali de bulmaz ki beni. Ya sen deli misin? Bırak yürüyeyim." yerinde durdu kaşlarını çatıp bana baktıktan sonra kahkaha atmaya başladı.

 

"Komik mi?"

 

"Nova sana ilk öğretimini veriyorum ve beni iyi dinle."

 

"Öğretim mi?"

 

"Diyarı sana ben öğreteceğim."

 

"Ayzer yetmedi bir de sen başla."

 

"Toprak krallığı yönetme isteğiyle tanınır."

 

"Ayzerden anlamıştım orasını. Amon da pek iç açıcı biri değil." başıyla beni onayladı.

 

"Ateş Krallığının Lordları Cehenneme susamışlıklarıyla bilinirler."

 

"Bunlar salak mı?"

 

"Hava krallığı nezaketiyle tanınır."

 

"Hava Lordunu sevmiştim. Çok zarif görünüyordu."

 

"Ve Su Lordları ise delilikleriyle nam salmışlardır."

 

"Dur bir dakika ne?!"

 

"Su halkına deli derler lordları ise bununla nam salmışlardır. Vârisler de pek az değiller."

 

"Ciddi olamazsın!"

 

"Gayet ciddiyim."

 

"Benim şansıma da deliler Vârisi olmak düşer zaten."

 

"İstemiyor musun?"

 

"Neyi?"

 

"Vârisim olmayı?"

 

"Ben burada bile olmak istemiyorum ki. Babamı ve büyükbabamı çok özledim."

 

"Onun dışında Nova. Onları özlemem dışında. Vârisim olmayı istemiyor musun? Bundan şikayetçi misin?" merdivenlerde durmuştu. Gözlerimin içine bakıyordu ve son derece ciddiyetle sormuştu.

 

"Buraya geldim ve pek kimseyi sevdiğimi söyleyemem... Tabii sen de bir farklılık yok değil. Gitme planları yapıp durdum bütün geve ama hepsinde de sen karşıma çıkıp durdun. Daha yeni tanıştım seninle ama..."

 

"Ama?"

 

"Gidersem seni ne duruma sokacağımdan endişeleniyorum."

 

"Beni bitirirsin."

 

"Ciddi misin?"

 

"Su sadıktır Nova. O yüzden beni bıraktığında olacaklardan endişelisin ki haklı bir endişe bu."

 

Tekrar yürümeye başladı.

 

"Sana zarar vermek istemiyorum. Sen çok iyisin ve burada olduğum için mutluyum diğer krallıklarda olsam bu kadar şanslı olacağım sanmıyorum. Sigili olmayanlar köleydi ama sen olmayanlara şans verdin. Ne kadar Lordların ve Vârislerin evlendikleri söylense de sen bunu bana bıraktın. Diğerleri bu kadar nazik olur mu bilmiyorum." odamın kapağını açtı ve hâlâ beni dinliyordu.

 

"Vârisin olmaktan şikayetçi değilim ama korkuyorum. Her şey çok fazla geliyor kendimi yalnız hissediyorum." Yatağıma beni bıraktı ve yanıma oturdu.

 

"Bu diyarda herkes yalnız kalsa bile Nova ben yaşadığım müddetçe sen asla yalnız olmayacaksın. Beni bırakmadığın sürece ben seni bırakmayacağım."

 

"Gerçekten sana güvenebilir miyim?"

 

"Kendinden bile çok. Yine de seçimi sana bırakacağım Nova. Ve en önemlisi de kimseye güvenme. Kimseye bir şey anlatma. Benden başka senin yanında olacak kimse yok. En yakın arkadaşın dahi olsa ona o kadar çok güvenme. Hayal kırıklığına uğratma kendini. Bunu söylediğim için kızıyorsun anlıyorum seni ama sadece uyarıyorum. Her şeyi ona anlatma ve onun için ciddi şeyler yapma. Bana söyle ben yapılabilecek bir şeyler varsa yaparım."

 

"Ayzer beni bırakmaz. İhanet etmez."

 

"Elemental güvenin olmadığı bir yer Nova. Kendi krallığından başla kimseye güvenemezsin."

 

"Çok saçma ama doğru da geliyor. Buruş geldiğimde bile değişti ama senin düşündüğün kadar mı bilmiyorum."

 

"Zamanla her şey belli olur. Artık dinlen lütfen."

 

"Bir şey sorabilir miyim?" ayağa kalktığı sorada kolundan tuttum.

 

"Elbette. İstediğini sorabilirsin."

 

"Biraz saçma olacak ama sen de hiç söylemedin." kaşlarını çatıp anlamazca baktı.

 

"Adın ne?" Tekrar güldü.

 

"Affedersin cidden unutmuşum. Adım Arın." anladım dercesine başımı salladım ve kolunu bıraktım. Kapıyı açmadan önce bana döndü.

 

"Aklında bulunsun güzel vârisim, yaşımı merak etmek gibi bir hataya düşme. İnsanların ömrü çok kısa oluyor." dedi ve gitti.

 

E sen söyleyince merak ettim. Sabaha kadar uyuyamaz ki!

 

"Sana gecelik getirdim hadi banyoya gir."

 

"Arın kaç yaşında?" gözlerini pörtleterek baktı.

 

"Lorduma ismiyle mi hitap ediyorsun?"

 

"Evet başka sorun yoksa kaç yaşında olduğunu söyle."

 

"Bu hoş değil. Bir leydi gibi davranmalısın. Lordumun yaşını be yapacaksın?"

 

"Merak ettim. Bilmiyor musun?"

 

"Hayır bilmiyorum merak da etmem."

 

"Gidip ona soracağım."

 

"Delirdin mi sen! Bu saatte lordumu rahatsız etmemelisin."

 

"Lordun bunu istedi. Gidiyorum ben ve o şeyleri de giymem." ne kadar yalvarsa da odadan çıktım ve yan odanın kapısının önüne varmak üzereyken durdum. Lordlar ve Vârisler evlenirler... bu ona gitmem için mi yaptığı bir şey yoksa? Yapar mı? Hızla odaya dönüp üstümü değiştirip uyudum.

Loading...
0%