Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13🏹

@olafsevdalisi

Selamın Aleyküm gardaşlar. İyi okumalar diliyorum.


Hayde Bismillah!!


Balkon keyfimi sonlandırıp odama geçtim. Bardak kaldı elimde neyse sabah götürürüm deyip masanın üstüne koydum bardağı. Direk koştum yattım yatağa bir güzel de üstüme pikemi çektim.


Çöl sıcakları olsa bile üstüme illaki bir şeyi örtmem gerekiyor. Diğer türlü niye bilmiyorum ama korkuyorum. Sanki bişey üstüme atlayacak diye. Korkak değilim ama.


Yastığa kafamı koyduğum gibi uyku bastırdı. Ama daha tam yoktu bugün gelen resimlere bakayım bari biraz.


Telefonumu alıp kızlarla olan sohbete girdim ne çok konuşmuşlar hemde bensiz ayıp. Mesajları baştan sona okudum sonra tek tek cevap verip fotoğraflara bakmaya geçtim.


İlk fotoğraflar hazırlık yaparken çekilmiş ben yayı kurarken kızlar atış yaparken, ben olimpik yayla atış yaparken... Ne zaman ne ara çekmişler ya. Tabii bizim tayfanın fotoğrafçısıdır Sare. Ha birde Mine. İkisi çekmiş zaten.


DÜRÜMLER KARIŞIK🌯


Ben: Ne zaman çektiniz bu fotoğrafları ya.


Hemşerim: Ne sandın bizi oralara kadar gideceğiz de fotoğraf çekmeden dönecekmiyiz.


Freyam: Ben çok çekmedim ama fotoğrafların kraliçesi halletmiş.


Finduk: Benim de yeni haberim oldu be ne ara çekmişler ha birde yakaladıkları pozlar da çok fena. Heyecan yaptım içimde ship filizleri canlanıyor.


Freyam: Ay evet evet bence deee ama çok tatlı olurlar be.


Ben: Siz neyden bahsediyorsunuz. Ben niye Fransız kaldım. Noluyooo kimi shipliyoruz. Ayy ben de heyecanlandım.


Freyam: Fotoğrafların tümüne bakda gel o zaman anlarsın. Birde kimi shipliyoruz diyor şopşik.


Birşey yazmadan fotoğraflara bakmaya döndüm. Fotoğrafları tek tek inceliyorum benim hazırlanmam, yerlerimizi almadan önceki konuşurken ki hallerimiz. Hepsini çekmişler. Güzel olmuş sonra bizim kızlar instagram a atmalık çekmişler kendilerini atların oraya gidip fotoğraf falan çekmişler. Ohooo.


Sıra börk mevzusuna gelmiş benim kabul etmeyişim itiraz ederken ki halim mübarek hiç mi üşenmediniz çekmeye. Son fotoğraflara doğru sadece Ayaz ve ben varız. Neğğ sonraki fotoğraflarda Ayaz kafama Börkü koymuş elleri hala börkün üstünde birde Ayaz yüzüme bakarak gülümsüyor, ben de börkü düzeltmek için ellerimi börke koymuşum aşşağıdan mahçup bir ifadeyle bakıyorum Ayaz'a.


Yakın bir fotoğraf olmuş birkaç saniyeliğine de olsa yakınlaşmış olmuşuz. Harammm olmaz eyvahh. Sonraki fotoğraflarda ben geri çekilmişim Ayaz'ın elleri hala yukarıda börkü tutar gibi kalmışken çekmişler. Sonra artık atışlara geçmişler.


Annem görmemeli bunu kızar aha. Allah'ım affet yarabbi. Birdaha görmeyeceğim zaten niye bakmışsam.


Gelen bütün uykum geri kaçmıştı ya. Yok edelim bu fotoğrafı. Kızları tanıyorsam kesin o fotoğraftan bahsediyorlardır. Uzun süre dalga geçecekler artık.


Diğer fotoğraflara sırayla baktım. Bunlar çok güzel olmuş ama var ya. Putaları hiç çekmemişler ama olsun. Bu bile güzel.


Benim çökerek atış yaptığım anların arasında birde onların beni tebrik eder gibi fotoğrafları var. Birde video çekmişler arkada o güzel atış seslerini duyabiliyoruz. Beni izliyorlar o sırada Sinem 'İşte kimin bacısı be Heyt bee.' diyor ve alkışlıyor. Sare ve Mine de 'E kimin olucak, bizim tabiiki, maşallah. ' Gibi şeyler söylüyorlardı. Sonra arkadan Bilal seslendi, "Bizimde bacımız çok iyisin Hare devam böyle haydi."Çok mutlu oldum lann, sevindim. Yani Bilal bile desteklemiş helal lan ben bunlardan bir haberim ama olsun. Senin başarını kıskanmak yerine seni tebrik edip yanında olan arkadaşlarının olması...


Diğer fotoğraflara geçtim. Bir fotoğrafta Yağız Mine'ye gülümseyerek bakıyor Mine de beni alkışlıyordu. Ahaaa yakaladım. Hissetmiştim, biliyordum biliyordum. Bu Yağız'ın Mineye farklı baktığını hissettim. Diğer fotoğraflara da baktım. Orda Yağız Mine'nin fotoğrafını çekiyordu ama Mine'nin haberi yoktu bu durumdan.


Sonraki fotoğraflarda bizler putadan ok topluyorduk. Bu sefer de Sinem ve Mert vardı bunu kim çektiyse bilerek çekmiş. Ay biri kısa biri uzun çok tatlı. Sinem Mert'e birşey söylüyordu, Mert'te ciddiyetle dinliyordu Sinem'i. Fotoğraflara bakmaya devam ettim. Sinem gülüyor Mert'te ona bakarak gülümsüyordu ama bir değişik bakıyordu. Ağağağa ben de buldum shiplerimi.


Ay bu fotoğraf çok güzel, bir karede hepimiz varız. Mine selfi yapmış. Ay herkes birbirine bakıyor. Fotoğraf şöyle görünüyor tam olarak;


Mine en önde kameraya gülümsüyor havadan tuttuğu için güneşte gözüne geldiğinden gözlerini kısıyor. Arkasında Sare güneşe elini uzatmış yüzüne eliyle gölgelik yaparken güzel güzel gülümsüyor. Arkada Faruk ve Bilal de var gülümsüyorlar kameraya doğru. Birde fazladan olarak Gökmen var Gökmen de Sare'ye bakıyor göz ucuyla bir yandan da gülümsüyor. En arkada Yağız var fotoğraf makinasıyla fotoğraf çekmiş tam indirirken gülümsüyor poz veriyor gibi.


Mert ve Sinem arkada birşeylerle uğraşıyorlar galiba hoparlör. Sinem telefona bakıyor Mert'te Sinemden birşey bekler gibi onu bekliyor. Onların biraz arkasında Ayaz ve ben varız brn birşeyler söylüyorum o da benim söylediklerimi dinliyor gülümseyerek.


En köşede kalan Sıla var o da zorla güler gibi gülüyor kameraya doğru. Değişik ya bu kız bizle sorunu ne bunun başta böyle değildi. Neyse bitti gitti bir daha görmeyeceğim.


Fotoğraf günün özeti olmuş ay bu çok güzel harika ama bizde poz versek iyiydi. Ama vardı sanki birtane çekmişlerdi kim çekti ki. Diğer fotoğraflara bakmaya devam ettim kızların atların yanına ahıra girip orda çekmişler harika pozlar. Ama ben de istiyorum ya kıskandım çiftliğe at binmeye gittim atları göremeden geldim geri. Bu nasıl iştir ya. Ama mis gibi ok attım hakkını yemeyeyim. Ama missss gibi.


Neyse eniştem götürecek full at binerim bu sefer de. Eniştemi sevdiğimi söylemişmiydim. Her ne kadar ablamı benden almış olsa da iyi adam be.


Fotoğraflar bitip tekrar mesajlara döndüm aha şimdi canınıza okudum.


Ben: Lan ayıp değil mi gavırlar beni mi shiplediniz.


Ben: Hain domdomlar.


Finduk: Eveeett, ama çok tatlısınız harika bir açıyla çekilmiş siz birbiriniz içinsiniz resmen.


Neğğğğ gavırlar.


Freyam: Evett harika nasıl bakıyor görmüyor musun. Etkilenmiş baksana yaaa. Tatlışlarr.


İmdaaattt.


Ben: Lan kes olamaz öyle birşey. Sare gardaşım hemşerim sen benden yanasın değil mi? Siz yoksanız hemşerim var birkere hıh dimi dimi.


Hemşerim: Bacım kusura bakma ama ımmm sanırım ship ship.


Neğğ bir ihanet gördüm sanki. Ah kalbim ah kırıldı.


Ben: Sesi duydun mu ha duydunmu paramparça oldum. Ah ağhh ağğğhh.


Ben: Nasıl böyle birşey diyebilirsin nasılll. Hemşeriliğin ilk kuralıdır bu bilmezmisin bre kafir.


Hemşerim: Doğruya yalan denmez hemşerim. Hem ne varmış bence çok tatlış olursunuz.


Ben: Şşşşşştttt sessiz olun. Delikanlılığın raconuna ters böyle şeyler.


Freyam: Bak bak bak sen.


Finduk: Delikanlıydın demi sen bizde senin koçlarındık. Ödldldldlldlslslsl unutmuşum pardon ağam.


Ben: Şşşt bence birdaha bakalım fotoğraflaraa ne dersiniz. Daha farklı birşeyler görürüz. Hemide iki tane.


Ben: Fotoğraf


Ben: Bakın mesela Yağız Bey'in bakışları sanki sanki ımm.


Hemşerim: Etkilenmiş gibi. Ay çok iyiymiş bu ağağağa bir ship daha.


Finduk: Ben nasıl fark edemedim ya da dur unutmuşum. Çocuk seni sinirlendirmeyi seviyordu değil mi hahahhahah


Hemşerim: Evet evet baya keyif aldığını hepimiz görüyorduk. Bir de imalar tatlı oluyor demeler.


Ben: Bir de bana dersiniz ship diye asıl ship burada burada.


Mesajlaşırken harfler birbirine karışıyor, okurken yanlış okuyordum. Gözlerim kapanmaya başlıyorken durdurdum. Son yakıştırmamı da yapayım öyle gideyim.


Ben: Ya bide bana diyor.


Ben: Bakın birilerini daha buldum.


Freyam: Lan saçmalamayın isterseniz. O gıcıkla beni yakıştıramazsınız. Hayır, olamaz! Duydunuz muu!!!


Ben: Fotoğraf


Ben: Immm şey sanki bunlarda aşırı yakışıyorlar ne dersiniz. Bir de öğrendiğimize göre çok gülümseyen bir insan değilmiş ama bizim bacımıza nasılda gülüyor bakın bakın.


Ben: Şimdi ben ortaya bombayı atıp kaçıyorum gerisi sizde, yarın okul var malum. Hayde Allaha emanet olun.


Son mesajlarımı yazıp hem sabah namazı hem de okul alarmı mı kontrol edip gözlerimi yumdum. Gözlerimi yumduğum gibi gözümün önüne bugünden kesitler geldi. Ama geneli hep Ayaz Alple ilgili. Ya bi gidin kafamdan uyuyacağım ben ya. Kafamın içinde olan bütün kişilere bir küçük bağırıp kaçırdım onları.


Son kez uyuma pozisyonumu aldım, üstüme pikemi çekip cenin pozisyonunu aldım. Ohhh mis şimdi kesin uyurum demeye kalmadan beynim buğulanmaya başladı bile. Ben kendi içimde tartışırken uykuya daldım.


*************


Sabah namaz alarmının sesiyle uyandım. Ama uyku beni geri çağırıyor kafam geri yastığa gidiyor derken ben kafamı yastığa geri koydum biraz öylece durdum uyku bastırıyordu ama sonra şeytanın benimle oynadığını kandırmaya çalıştığını hatırladım. Yattığım gibi kalkmam bir oldu.


"Namıssızz senii! Beni kandırabileceğini mi sandın lan gavur. Benim imanım nefsimden daha ağır bikerem. Bacağını kırdım işte kandıramadın beni." Havaya rastgele parmağımı sallarken namıssız şeytana sövdüm. Daha da oyalanmadan kalktım yataktan. Uyku sersemi odamın kapısını açıp tuvalete gittim. İhtiyaçlarımı halledip güzel ve ılık suyla abdest aldım çok şükür.


Yine oyalanmadan geçtim odama, eteğimi, çorabımı hırkamı ve yemenimi bağlayıp namazlğı yere serdim. Güzelce yavaş yavaş namazımı kıldım namazda bir iki kere esnedim ama ne yapayım tutamadım. Allah affetsin inşallah.


Namazımı bitirip tesbihatımı yapıp en sonda duamı ettim uzun uzun. Huzurlu bir şeklide geri yatağa döndüm ve elime tesbih aldım. Uyumadan önce zikir çekerim diye alıyorum tesbihi. Güzel de oluyor zikir çekerek uyumak.


Zikrimi çekerken tekrardan uyuyakalmışım.


*************


Bu sefer de okul alarmım ile uyandım. Hemen kalktım elimi yüzümü yıkadım üstümü giyindim şalımı bağlamadan önce abdestimi aldım. Her an abdestli gezmek lazımmış ya ölürsem ve ölürken abdestim olmazsa.. Bu yüzden evden çıkmadan abdest alır öyle çıkarım.


En son şalımı bağladım. Ve tatatatam hazırım. Koştur koştur mutfağa gittim telefona bakmak ancak o zaman aklıma geldi. Okul grubundan mesajlar vardı. Bugün tek dersim var o derste iptal olmuş. Eee ben hazırlandım ama ama hayır yaa. Birde o kadar hazırlandım abdestimi aldım ha birde bir enerjiğim bir enerjiğim derslerde kullanmak güzel olabilirdi. Hemde çok iyi olurdu ama neyse aman ne güzel işte yatarım. Ama uykum yok ki hemde hazırlanmışım boşa gitmemeli ne yapsam.


Sonra düşündüm de staja gidebilirim okul yerine ne güzel ohh, Hanım ablalarla yaptığım her şey güzel geliyor ya. Şirkete gitmeye karar verip bilgisayarımı da koydum çantama.


O zaman giderken kahvaltılık bir şey de götürürüm. Beraber mis gibi bir kahvaltı yaparız. Salonda oturan annemin yanına geçtim.


"Anacuğum bugünkü dersim iptal olmuş bende şirkete gidiyorum haberin olsun. Giderken de kahvaltılık birşeyler götüreyim yeriz beraber orada. Nasıl fikir diyesin hele. "


"İyi düşünmüşsün kızım. İmdi ben sana birde kurabiye koyarım yersiniz Hanımlarla. Selamımı iletesin kızlarıma da Hanım'a da. " Deyip koştur koştur mutfağa gitti. Hemen bir saklama kabına dünkü yaptığı un kurabiyelerinden koydu. Elime tutuşturdu. Bende bilgisayarımı aldıp kapıya çıktım. Ayakkabılarımı giyip anneme döndüm.


"Elin kolun dert görmesin anacığım Allah'a emanet olasın." Deyip merdivenlerden inmeye başladım. Ah bir asansör olsaydı varya mis gibi merdivenle uğraşmazdım. Ah ah.


"Sende Allah'a emanet olasın Hare'm. Yolda ki eşkiyalara dikkat edesin."


"Eyvallah Oya Hatun. Sağlıcakla kalasın. " Annem tam bir Kuruluş Osman hayranıydı. Ben böyle konuşursam dayanamaz o da karşılık verirdi. Seviyorum bu durumu ya.


Aşşağıya inip fırına doğru yürümeye başladım. O sırada Hanım ablayı aradım ve bugün geleceğimi istediği birşeyin olup olmadığını sordum.


Biraz daha konuşup kapattım telefonu. O sırada yanımda bir araba durdu aynı zamanda da kornaya basıp beni korkudan hoplattı.


"Şşşt çiçeğim!! Gideceğin yere kadar bırakayım mı? Hadi atla. " Aa ne münasebet be.


"Yakışıklım olabilirsiniz ama ben öyle kolay kanmam hemen!!" Ellerimi önümde kavuşturdum arabadan yana doğru bakmamaya çalıştım. Bir yandan da gülmemek için büyük çaba sarf ediyordum.


Arabanın kapısı açıldı ve indi benim yakışıklım geldi kolumu tutup aşağıya çekti.


"O zaman kocaman bir öpücük ve sarılma seni ikna eder mi?" Bak bak bak çok makul bir teklif ama biraz daha nazlanalım bakalım başka ne yapabilirmiş.


"Yani şöyle böyle, başka? " Dedim hafiften gülümseyerek. Biraz düşündü öpesim geldi bu nasıl karizmadır Ya Rabbim. Biraz düşündükten sonra,


"Bak bunu reddedemezsin. Seninle romantik bir yemeğe çıkalım. Beyti yemeye gidelim. Bunun cevabını hayır olarak kabul etmem. " Reddedilmeyecek kadar cazip bir fikir.


"Tamam. İkna oldum böyle yakışıklı zeki bir adamla yemek yemek benim için bir zevktir. " Dedim ama konuşmanın sonunda da ayrıca belirtip, "Öpücük ve kocaman sarılmamı alırım ama" Dedim. Şöyle bi etrafına baktı. Bana yaklaştı,


"Bir gören olur gel arabaya hadi." Deyince bende koptu her şey.


Kahkahalara boğuldum Emre'nin annesi Gülsüm abla da gülüyordu. Dayanamadım aldım Emre'yi kucağıma yanaklarını öptüm.


"Yav karizmamı çizdin çiçeğim ya. Geç arabada öp olmuyor böyle. " Ya bu büyümüşte karizması mı varmış bunun.


"Pardon yakışıklım karizmanı çizdim. " Dedim üzgün surat yaptım yüzümü, şöyle bir baktı. Sonra o sarıldı.


"Tamam tamam üzülme karizmam çizilmedi çizilmedi. Sen üzülme yeter ki. " Yav bu çocuğu ıssırıcam şimdi. Bende ona sarıldım. Emre'yle ilgilenirken Gülsüm ablayı unutmuşum.


Arabaya döndüm Gülsüm abla fotoğraf çekiyordu. Gülümseyerek poz verdik ikimizde. İşlem bitince, "Gülsüm abla günaydın. Nasılsın." Diyerek yanına gittim.


"İyiyim ablam işe gidiyorum sen ne yapıyorsun. Nereye gidiyorsun okulaysa gel yolun yarısına kadar bırakayım seni. " A benim düşünceli ablam canom. Teklifini kıramadım zaten aynı yere gidiyoruz. Arada sağ olsun o da götürüyor beni.


"İyi olur ablam ya teşekkür ederim. Hadi aslanım bin bakalım arabaya." Emre arabaya biner binmez kemerini bağladım. Uzaktan bir tane de öpücük atıp kapattım kapıyı.


Arabaya bindim hazır ve nazır bir şekilde bekliyordum. Gülsüm abla arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.


"Çiçeğim bu gün bende varım şirkette sende gelsene. Lütfeeeennn. " Düşünür gibi yaptım. Bir şey dememe fırsat kalmadan Gülsüm abla konuştu Emre'ye doğru.


"Ama senin için gelemez ablan okulu var tatlım. Değil mi ablası." Gülümsedim. Tam benimde şirkete gittiğimi söyleyecekken Yakışıklım konuştu yerime.


"Annecim öncelikle o benim ablam değil o benim çiçeğim. Hem neden benim için gelmemesin ki gelir. Değil mi çiçeğim. " Ay ıssırıcam yanaklarından şimdi.


"Bu gün dersim yok abla bende şirkete geliyordum zaten. Ama üzgündüm yakışıklımı göremeyeceğim diye üzülmeme gerek yokmuş. Birdenem de geliyormuş zaten. " Gülsüm abla gülümsedi. 


"O zaman istikamet şirket." Dedi demesiyle arkadan Emre'nin, "Ollleyy!" Diye bağırması bir oldu. Arkaya bir öpücük attım ve Gülsüm ablaya döndüm.


"Abla giderken poğaça falan alalım. Kahvaltı yaparız orda, annem kurabiye de koydu." Kısa süreli kafasını çevirip elimdeki kutuya baktı çok durmadan yola döndü.


"Desene miss gibi anne kurabiyesi yiyeceğiz. Özlemiştim." Gülümsedim kutunun kapağını açıp bir tane kurabiye verdim. Hemen alıp attı ağzına. Şimdi Gülsüm ablaya verip prensime vermemek olmaz. Arkaya da bir tane uzatıp elimden almasını bekledim ama o ağzını kocaman açmış benim yedirmemi bekliyordu. Biraz arkaya uzanıp uzattım kurabiyeyi hemen bir ısırık aldı.


Geri kalanını verdim eline ağzı doluyken, "Teşekker ederem çeçeğem" dedi. Ağzı dolu olduğundan kelimeler boğuk boğuk çıktı. Bende onu taklit edip boğuk boğuk "Reca ederem" gülüp önüme döndüm. Bir süre sonra Gülsüm abla iş binalarının arasındaki bir fırında durdu. Ablam biliyor tabii ki buradakilerin her an sıcak ve taze olduğunu. 


"Hemen gidip geliyorum." dedim tam inecektim Gülsüm abla kolumu tuttu.  Para uzatıyordu "Seni öylece göndereceğimi sanmadın değil mi?" deyip al dercesine iyice uzattı parayı. Biliyorum ki parayı almazsam bırakmayacak kolumu. Parayı aldım elinden kapıyı dikkatlice açıp indim arabadan tekrar soktum kafamı bir şey yapacaktım heheh.


"İstediğiniz bir şey var mı?" Dedim bir yandan da kartım yanımda mı değil mi onu kontrol ediyordum. Yanımdaymış şükür.


"Tereyağlı simit isterim ben. Ben de geleyim mi çiçeğim." Düşünceli minikim benim.


"Yok yok ben hemen alıp geleceğim. Gülsüm abla sen ne istersin?" 


"Özel bir isteğim yok ablam. İstediğini al gel."


"Tamamdır ablacım. Ha bu arada beni göndermeyeceğini bildiğimden kaçmayı tercih ediyorum." Deyip parayı attım koltuğa kapıyı hızlıca kapatıp. Koştur koştur fırına doğru ilerledim. Tabii ki yine sakarlığım tuttu ve ayağım kaldırıma takıldı düşmekten son anda kurtuldum ama düşmemek için verdiğim savaşı etraftakiler gördü. Arkaya Gülsüm ablaya baktım gülüyordu hem de kahkahalarla Emre de gülüyordu. Dalga konusu oldum iyi mi. Yavaş yavaş girdim fırına kimseye bakmıyordum. Aman hiç mi düşen insan görmediler sanki. Baksınlar çokta fifi.


Fırından hızlıca almam gerekenleri alıp çıktım. Arabaya geçtiğimde ikisi hala gülüyorlardı. Kaşlarımı çatıp baktım onlara. İkisi de gülüşlerini tutmaya çalıştılar. Ben aniden kahkaha atmaya başladım.


"Nasıl düşüyordum ama." deyip daha da güldüm onlar da benimle gülmeye devam ettiler. Bir süre benimle dalga geçtik. "Ayh tamam yeter susun gidelim şirkete artık." deyip arabayı çalıştırdı. 


Gülmemi durdurup  ağzıma fermuar çeker gibi yaptım, "Mıh! Sustum aha." dedim kollarımı bağlayıp oturdum. Aynadan Emre'nin de benim gibi yaptığını gördüm. Yav yerim bunu ben.


"Yakışıklım, az önce biz benim düşmemle dalga geçip güldük değil mi? Bende güldüm." Kafa salladı ve gülmesini ağzıyla kapattı. O elleri ıssırıcam şimdi. "Hah işte normal zamanda böyle bir şey başkasının başına gelirse ne yapıyoruz?" Anlamamış gibi bakı. "Ne yapıyoruz?" dedi meraklı meraklı.


"Gülmüyoruz. Benim için düşmem ve sizin bana gülmeniz sorun değil. Hatta ben de gülüyorum. Ama böyle bir durumda o kişinin düşmesine ya da düşecek olmasına gülmek olmaz. Karşıdaki kişi çok üzülüp ağlayabilir. Bu yüzden ne yapıyoruz? " Dikkatlice dinliyordu beni.


"Gülmeyeceğiz kimseyi üzmemeliyiz. Eğer üzersek Allah bize kızar. Kızarsa ben çok üzülürüm." Sonra biraz durdu, "Çiçeğim özür dilerim ben sana güldüm üzülmedin değil mi?" Oy yüreği güzel yakışıklım benim. Bu durumlarda asıl olması gerekeni unutmamalı hepimiz küçüklere öğretmeliyiz. 


"Hayır birtanem ben üzülmedim benim için sorun değil bu, ama başkaları için sorun olabilir. Dikkatli olmalıyız. Eğer kimseyi üzmezsek Allah bizi çooookkk sever." Kocaman gülümsedi.


"O zaman biri düşerse biz de yardım edersek Allah beni daha çok sever ve bana bissürü cips verir." Oy tatlı yavrımmm.


"Evett! Sadece cips vermez birsürü şey verir. O yüzden hep güzel şeyler yapmalıyız." Kafa salladı. "Teşekkür ederim çiçeğim." Oyy yerimm. 


"Rica ederim birtanem." deyip önüme döndüm.


Yolun geri kalanını radyoda çalan şarkılara eşlik ederek geçirdik eğlenceli bir yolculuk oldu.


Bu arada yarışması olan ve kazanan arkadaşlarımıza Helal olsun diyoruz buradan.


Allah'a emanet olun.


Loading...
0%