Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14🏹

@olafsevdalisi

Şirket'e varmamızla, arabadan indim. Elindeki poşetlerle Gülsüm abla ve yakışıklımı bekledim. Onlarda gelince kapıya kartlarımızı okutup girdik içeri. Bizi görünce kapıya çıkan Ramiz abiye selam verdim.

"Hayırlı sabahlar Ramiz abi. Nörüyon iyimin?" Ramiz abiyle böyle konuşmayı seviyorum ya eğlenceli adam.

"Hayırlı sabahlar kızım. Nörüyim işimizin başındayız. Sen nörüyon?" Gülümsedim.

"Nörüyim abi bende işimin başına geçiyom. " Deyip güldük ikimizde.

"Bende örüyorum çiçeğim bana da sor. " İyice gülesim geldi ya yiycem şimdi bunu. Kıskanırmıymış birde.

Kolumu çekerek söylediği cümleye gülerek cevap verdim. "Sen nörüyon benim yakışıklım. "Herkesi güldürdü gene minnakım.

"Bende iyiyim sen ne örüyon çiçeğim. " Ay bide anlayamıyor da uyduruyor ya beni benden alıyor.

"Bende iyiyim minikim. Immm minikim sorar mısın Ramiz amcaya poğaçamı istermiş yoksa simit mi? " Kafa salladı Ramiz abinin yanına koştu o minik bacaklarıya. Issırıcam az kaldı.

"Ramiz amca sıcacık simit ve poğaçamız var hepimize aldık. Sen hangisinden istersin." Ramiz amcaya iyice yaklaşıp fısıldar gibi "Bence simit al tadı çok güzel dedi. " Ramiz amca da güldü ve simit istedi.

Emre gelip benden 1 paket simit aldı verdi Ramiz amcaya. Ramiz amca teşekkür etti bizim küçük Bey'e.

Kolay gelsin deyip hepimiz girdik şirkete.

İçeri girdik herkese selam verip masalarına simit poğaça bıraktık Emre'yle. Poğaçasını alan mutfağa gidiyordu. Bütün şirket mutfağa toplandı.

Çayını alan masaya oturup güzel sohbetler eşliğinde kahvaltısını yaptı. Emre fazla sevgi yağmuruna tutulmuş ve bu sevgiden de biraz sıkılmış giydi. En son dayanamadı masaya çıktı.

"Ablalarımmm hepinizi çok seviyorum ama yeter çok bunaldım aaa. Her yerim öpücük oldu! Anne yüzümü silelim mi? " Puhahaha bizim yakışıklı dayanamadı fazla sevgiye. Gülsüm ablayla beraber gittiler yüzünü silmeye.

"Sen naptın dersleri Hare, Nasıl gidiyor?" Yanımda oturan Rana abla sordu.

"İyi gidiyor ablam, bu halimize şükür. Sen nasılsın çocuklar ne yapıyor." Rana abla gülümsedi. "Ne yapsın be ablam ya okuldalar şimdi, bildiğin gibi her dakika kavgayla geçinip gidiyoruz yaramazlarla. " Rana ablanın ikiz çocukları vardı çok tatlıydılar ama birbirleriyle uğraşmaya bayılıyorlar. Uğraşmak derken kavga etmekten bahsediyorum. O yüzden de Rana abla çıldırıyor genelde. Dur, sus ,yapma demek aynı zamanda çalışmak zor ama şikayet etmiyor bu halimize şükür en azından çocuklarım var diyor.

"Ablam olacak o kadar. Ben bile hala kardeşimle atışıyorum. Hem kardeşlerle böyle atışmak iyi oluyormuş, özgüven kazandırıyormuş. Boşver yaralamadıktan sonra birşey olmaz. " Rana abla gülümsedi işaret parmağını sallaya sallaya, "Hep sen böyle diyorsun gaza getiriyorsun onları sonra beni de rahat bırakmıyorlar. " Güldüm mahçupça ama ne yapayım karakterim böyle.

"Bende çocukum abla bende tabiiki akranlarımın yanında olup onlara destek olacağım." Rana abla böyle yandan bir baktı.

"Küçüğüm diyene bak! Az kaldı mühendis olacak. " Deyip güldü. Sohbetimiz öylece devam etti.

Kahvaltısını yapan masasına geçip çalışmaya başladı. Bende üzerinde çalıştığım uygulamaya devam etmek için bilgisayarımın başına geçtim ama çok hata alıyordum.

Ben yazılım mühendisliği 4. Sınıf öğrencisiyim 2. Sınıftan beri de Anka yazılım şirketinde staj yapıyorum. Patronum Hanım abla sayesinde okulda öğrenemediğim şeyleri öğrenme şansım oluyor. Hanım abla öyle iyi, düşünceli ve ileri görüşlü bir insan ki tam örnek alınacak kadın. Her konuda tam destek arkanızda durur. Yanlışınızı patlama diye yüzünüze söyler Dost avı söyler deyip üstüne birde teselli ederdi. Ama her konuda düşünceleri doğru olurdu.

Hanım ablan'ın en sevdiğim özelliği de kadınlara örnek bir insan olması. Anka şirketi kurulmadan önce Hanım abla yazılımcı olarak çalışmak için her yere başvuru yapmış mülakatlara girmiş çokta başarılı ve zeki olduğunu ama kadın olduğu için hiçbir yere alamayacaklarını söylemişler. Başvuru yaptığı her yer böyle söyleyip başvurusunu reddetmişler.

Hanım ablam da yurtdışında bir süre çalışıp tecrübe edildikten sonra tekrar Türkiye'ye gelip Anka şirketini kurmuş. Tek hedefi, kadın olduğu için işe almayan şirketlere "Ben Burdayım! " Diyebilmekmiş.

Şirkete sadece kadın çalışanları kabul ederek onlara karşı durmuş. Kısa süre içerisinde ekibi ve azmiyle kendini geliştirmiş ve onu kabul etmeyen şirketlerle yarışır hale gelmiş.

Bu hikayeyi duyunca öyle grurlandım ki Hanım ablaya zaten hayrandım olayları duyunca daha da hayran oldum. Ondaki azim öngörü kimse de yok ve gayet iyi bir lider. Kimseye bir görev için emir vermez onun yerine işi birlikte yaparak iş yükünü dağıtır. Stajyer olduğun için seni önemli görevlerden mahrum bırakmaz tam tersine bu görevlerde büyük roller verir ama tabiiki önlemini de alır.

Şimdi bu şirkette temizlik görevlisinden sibercisine kadar kadın çalışanlar var ve bende bu ekibin parçası olmaktan gurur duyuyorum.

Kafamı tekrardan toplayıp yaptığım işe döndüm ve bir kaç saat ara vermeden programı yazmaya çalıştım. Ama çalıştım sadece hatanın 1 ni yok ediyorum 10 tane hata alıyorum. Tam sinirden boğulmak üzereyken telefonum çaldı. Arayan Samet'ti.

 

--Aloooo!

 

-Ablam selamın Aleyküm.

 

--Ve aleyküm selam koccum nörüyon bakayım?

 

-Nörüyim aslanım ya ders çalışıyordum da birazdan çocukları çalıştıracağım sen ne yapıyorsun?

 

--Heyt koccuma benim be çalış çalış bizi sen kurtaracaksın. Ne yapayım bende çalışıyorum.

  

-Bildim bildim zaten de bir sorayım dedim eklenecek bir şey var mı fazladan birde bizim Ayaz abimiz gelmiş oda katılsın mı etkinliğimize?

  

--Katılsın ablacım benim için sorun yok onu da görmüş oluruz hem. Ona da o gün için bir görev veririz olur mu.

  

-Çok güzel olur be ablam iki kardeşimizde yanımızda biz daha ne isteyelim. Ee biz ne yapalım Ayaz abimle?

  

--Imm siz çiçek işini halledin o zaman kartına parayı atarım ben oradan halledersiniz.

  

-Tamam ablacım hangi çiçekten alalım. Özel bir istek var mı?

  

-- Şimdi bir düşünelim hangi çiçek olsa..

  

Şimdi bir çiçeği alsak diğerinin gönlü kalacak, diğerini alsak diğerlerinin anlamı güzel. Immm. Buldum.

  

--Çiçekçiye gidin deyin ki her çiçekten birer tane verin deyin. Birde ince güzel kurdalelerden alın not yazar yazar bağlarız çiçeklerin sapına.

  

--Hatta siz hemen almayın sipariş verin taze olsunlar biz şimdiden notları hazırlayalım ben kızlara söylerim bu işlerde harikalar maşallah. Ama unutturma bana olur mu.

  

-Tamam ablam bendeyiz. Akşama yazarım o zamana hallederiz. Şarkı olarak Kara Sevdayı alıyoruz değil mi?

  

-- Aynen öyle ablam sen çalıştır zaman buldukça geleceğim yanınıza. Ha bu arada bizim fıstıklar nasıl haber varmı diğerlerinden, okullarının ilk günü nasıl geçiyormuş?

  

-Ablam şu anlık bir durum yok ama Yaren'in dediğine göre üzgünlermiş hep aileleri varmış yanlarında ilk gün ya sınıfa bile girmişler aileleri. Yarenlere öyle demişler.

  

Bir süre bekledi birşeyi söyleyip de söylememek arasında kalırmış gibi.

  

-Ablacım biliyorum çok meşgulsün ama onları ilk gününde sen alsan olur mu seni görünce mutlu olurlar.

  

--Kıyamam birtanelerime hiç yalnız değiller onlar bizler varız. Zaten gitme gibi bir planım vardı izin alıp gideceğim inşallah. Sen söyleme onlara bir şey sürpriz yaparım ben.

  

-Heyt aslan ablam benim be ben hiçbir şey söylemem merak etme haberdar et bana bende gideceğim buluşuruz orada.

  

--Tamam haberleşiriz hayde Allah'a emanet ol.

  

- Sende ablam kolay gelsin.

  

Vedalaşıp telefonu kapattım saate baktım saat 12.30 Hanım abla yemeğe çıkmadıysa bir sorayım hemen. Masamdan kalkıp hanım ablan'ın odasına geçtim. İşleriyle ilgileniyordu beni görünce gel gel yapıp içeriye davet etti. Oturmadan masa karşısında dikildim ve diyeceğim şeyleri kafamda toparladım.

  

"Öncelikle selamın aleyküm ablacım. Nasılsın?" Diyerek başladım konuşmaya.

  

"Ve aleyküm selam Harecim hayırdır buralara uğramazsınn pek. Bir şey mi oldu?"

  

"Ablam niye öyle dedin sen meşgulsün diye gelmiyorum pek. " Hanım abla güldü.

  

"Tamam tamam birşey demedim otur hadi. Ne oldu anlat. " Hemen şirin şirin gülmeye çalışıp oturdum koltuğa.

  

"Ablacım zaman geçirmeden sorayım hemen, bugün benim çocukların okulunda ilk günü ve ben ilk günlerinde yalnız bırakmak istemiyorum. İzin verirsen öğleden sonra gideyim çocuklar sevinsin. Yalnız olmadıklarını hissetsinler. " İzin verirdi zaten ama bu sefer düşündü biraz. Yoksa izin vermeyecek mi. Ama o zaman direk hayır derdi.

  

"İzin veririm ama bir şartım var çocukları buraya getir aşşağıda oyun oynarlar ödevlerine yardım ederiz." Oh be rahatladım. Oy benim canım ablam ne güzel de düşünmüş. Resmen gözlerimden ışık çıktı o öyle söyleyince.

  

Ben bir şey diyemeden devam etti konuşmasına.

  

"Hatta dur bende geleyim çok iş kalmadı zaten hallederim gece. Çocuklar sevinsin onlar daha önemli." Konuştukça mutluluktan uçacak dereceye geliyorum.

  

"Ablam gerçekten mi? Çok güzel olur, Çok mutlu olurlar. " Heyecanla yerimde kıpırdandım. Düşünceli insanlar ne güzel kalpli insanlar ya, duygulandım kardeşlerimi benim gibi düşünen insanlar çok mutlu ediyorlar beni.

  

"Gerçekten tabii ki kaçta çıkıyorlar orada olalım o saatte. Hatta ben Yüsra ablayı arayayım da o da birşeyler hazırlasın çocuklar için." Deyip hemen telefondan Yüsra ablayı aradı.

  

"Yüsra abla çocuklar geliyor birşeyler hazırlar mısın. Karınları aç olacak." Yüsra abla birşeyler söyledi Hanım abla bana döndü, "Kaçta çıkacaklardı Hare?"

  

"2.30 ile 3 arasında abla." Yüsra ablaya söyledi. Yüsra abla telaşlanmıştır kesin.

  

"Tamam ablacım sakin ol yetiştiririz. Tamam tamam hayde kolay gelsin birşeye ihtiyacın olursa söyle geliriz yardıma. " Hanım abla gülerek kapattı telefonu. "Telaşlandı nasıl yetiştireceğim derdine düştü." Ablam ya hala söyleniyordur büyük ihtimalle.

  

"Yüsra ablamız işte hayatı heyecanlı yaşıyor." İkimizde gülüştük.

  

"Hadi git programını yaz. O program kısa sürede bitecek ha ben onu bunu bilmem. 2 de de yanıma gel okula gidelim yakın zaten okulları. "

  

"Tamam ablacım hayde Allah'a emanet ol gidiyom ben ablacım. Bu arada program bitmiyor çok hata veriyor ama bitirecğim en kısa sürede. " Dedim odadan çıktım. Hemen koştum masama oturdum. Okul çıkış saati gelene kadar kodlarımı yazmaya devam ettim.

  

Öyle dalmışım ki saatin geldiğini son dakika anladım hemen dosyalarımı kaydedip çantamı aldım hanım ablanın odasına çıkarken merdivende Hanım ablayı gördüm. Beni görünce omzuma kolunu attı. Az önce koştur koştur çıktığım merdivenleri beraber yavaş yavaş indik.

  

Ses çıkarmadım. Hanım abla bir telefon görüşmesi yapıyordu. İndik arabaya doğru gittik. O sırada Hanım abla kapattı telefonunu. "Sormayı unuttum servisleri var mı buraya getirecek. Yoksa bizim servis ile gidelim. "

  

"Var servisleri ablam büyükcene."

  

"Tamam o zaman biz de yürüyerek gidelim beraber servisle geliriz. "

  

"Cidden mi abla yürüyecek misin" Bana yandan bir bakış attı.

  

"Ben yürüyemez miyim Hare. Ne demek şimdi bu. Cık cık cık iki araba olmasın tek arabada gidelim." Yav canım hanım ablam benim ya. Aslan aslan.

  

"Yok ya bir şey demedim ablacım hadi gidelim geç kalmayalım." deyip hızlı hızlı yürümeye başladık. Yürürken sohbet ediyor benim projemi konuşuyorduk.

  

"Öyle ablacım bitecek projem ama bitmiyor bir türlü." Hanım abla kısa bir azar çekiyordu bana. Proje bu kadar uzun sürmesin diye.

  

"Sen projeni çabuk bitirmeye bak, seni siber bölümüne alacağım. Bir de oraya bak. Tahminimce orayı daha çok seversin. Ki bildiğim kadarıyla siberde daha iyisin." Şöyle bir gülümsedim ama haklı daha çok seviyorum o kısmı. Lan lam! Kim söyledi Hanım ablaya. Ben gizli gizli yapıyordum. Rana abla mı söyledi yoksa. Şirin şirin baktım Hanım ablaya.

  

"Sen nereden öğrendin ablacım ya. Ben kendim takılıyordum öyle." Hanım abla yandan yandan güldü.

  

"Kuşlarım var kuşlarım karışma sen. Projeni bitir seni bir de Siber bölümünde deneyeceğim ama yazılımdaki kadar kolay olmaz ha haberin olsun. Hazırlığını yap sen." Gülümsedim. Yaşasın bee. Ayh ben bir gerildim. Hanım abla zor diyorsa kesin benim uykusuz gecelerime bir yenisi daha eklenecek. Kendi düşüncelerimin zıtlığını farkettim bir anda. Ya benim bu duygu dengesizliğim nedir bir seviniyor bir gülüyorum. Allah bana akıl fikir versin. Amin.

  

Tamam deyip sonlandırdım. Yürürken bir kırtasiye'nin yanından geçtik. Kapısında birsürü uçan balonlar vardı rengarenk. Ben durup alsam mı diye düşünürken hanım ablayla göz göze geldik. Aklından ne geçiyor ablacım. Hanım abla bir bana bir de balonlara bakıyordu. Aynı şekilde benimde gözlerim balon ve Hanım abla arasında mekik dokuyordu. Anladım ki Hanım abla balonları alacak, ben ondan önce davranıp almam lazım.

  

Bir anda kırtasiyeye doğru koşmaya başladım. Balonların yanına değil de dükkan sahibinin yanına koştum.

  

"Abi kolay gelsin dışardaki balonların hepsini alabilir miyim?" Abi ani girişimle şaşırdı bi önce tabi nasıl şaşırmaz ki resmen dükkanı basar gibi daldım dükkana, bütün balonları isteyince daha da şaşırdı. O sırada hanım abla balonları sayıyordu.

  

Anam ben balonları saymayı unuttum. İçeri saftirik gibi girdim. Ha birde Hanım ablanın da benimle yarışacağını sanmam ama Hanım ablanın umurunda olmaması daha büyük bir rezillik oldu.

  

"Alabilirsin kızım da kaç tane var bilmiyom ben sen say da gel bakayım." Hemen bir koşu gittim dışarı. Ben geldiğimde hanım abla balonları saymayı bitirmiş içeri geliyordu.

  

"Kaç tane balon var abla." sorumu sordum. İçeri giren Hanım ablanın peşinden bende girdim. "21 tane var Harecim." Abi de duydu hesabını yapmaya başladı o sırada bende çantamdan kartımı çıkarttım.

"Borcumuz ne kadar abi."

"21 Balon 315 TL kızım. Kart mı?" Kafa salladım. Abinin kartı makineyi uzatmasını bekledim. Abi yazdı uzattı.

  

"Şuraya okut kızım." Ben kartı tam uzattım ki araya bir kart daha girdi ve benden önce okuttu kartı. Hanım ablaya baktım, oh oh hareketi yapıyor, o ödediği için gülüyordu.

  

"Sana kaptırır mıyım kızım. Ben aldım işte. Hadi dışarıdan balonları al da gidelim." Ben hanım ablanın tavırlarına şaşmış kalmışken kırtasiyeci abi bana gülüyordu.

  

"Kolay gelsin abi Hayırlı işler." deyip beni de arkasından çekiştirerek dışarı çıkarttı. O sırada bende balonları bağlandığı yerden çıkardım. Benden önce yola çıkan ablama yetişmeye çalıştım. Elimde balonlarla tam yetiştim konuşacaktım ki susturdu.

  

"Hadi hızlı yürü geç kalacağız bak hadi." ben ağzıma hayali bir fermuar çektim ve yürümeye devam ettim. Biryandan da balonları kaçmasın diye sıkı sıkı tutuyordum. O sırada telefonum çaldı. Arayan Samet'ti.

  

"De gülüm."

--Nerdesın abla hadii çıkacaklar şimdi erken çıkıyorlar 1. sınıflar.

  

-Geliyoruz ablacım, yoldayız hatta geldik.

  

Nefes nefese okulun önüne geldik. Hanım ablanın ve benim ellerimizde balonlar var, bir yandan telefonla konuşup bir yandan da balonları tutmaya çalılmak zaten işkence. Kaçırmamak için zor duruyorum. Birde koşuyoruz ancak geldik ya daha ne edelim biz.

  

--Hani nerdesiniz, göremedim Atatürk büstünün yanındayım. Aaa dur bir dakika elinizde balon mu var sizin.

  

-Evetttt. Tamam gördüm kapat. Çok yazdı kapat.

  

Telefonu yüzüne kapatıp Samet'in yanına geçtik. Bize değişik değişik bakıyordu.

  

"Ne baktın gardaşım. Balon var ben varım ne bakıyon. " Konuşmamla bizimkileri güldürdüm. İlk görev tamamlandı. Heheheh.

"Bu balonlar ne için sürpriz için mi?"

"Evet süprüz için biz şimdi saklanacağız sen bizim burada olduğumuzu söyleme. Biz büstün arkasına geçiyoruz." Gülümseyip kafa salladı. Yiyecem bu çocuğu şimdi.

"Hadi abla gel yanıma." Hanım ablada bana neler yaptırıyorsun der gibi bakıyordu. Ama birşey demeden geldi yanıma. İstemese gelmezdi amgeldii.

Büstün arkasından Samet'i izliyorduk. Samet'im benim be çok seviyorum bu çocuğu. Yaşına göre olgun oluşu ve diğer çocuklara abi ablalık yapması beni kendine hayran bıraktırıyor. Ha birde düşünceli.

Beklerken size anlatayım çocuklarım yavrularım kardeşlerim kim diye.

 

 

 

Çok geç oldu ama geldi iyi okumalar.

 

Loading...
0%