Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6🏹

@olafsevdalisi

Hayde bismillahirrahmanirrahim.


İyi okumalar


**************************************


"Hare, benimle yarışmaya var mısın? "


Lan bismillahirrahmanirrahim, noluyo ya ben yanlış duydum değil mi. Evet evet yanlış duydum. Saçmalama Hare ya iyice saçmaladın.


O sırada etraftan gelen ne, ne oluyo, kim. Soruları geldi. Onlarda benim gibi yanlış anlamışlar. Ne demişti hakikaten, benimle yarışmaya var mısın?


Bir dakika yarışma öylemi, hemde Ayaz gibi okçuluk geçmişi olan biriyle. Yok yok olmaz o, beni ezer geçer okçuluğuyla.


"Ne ne oluyor, yarışma yapalım mı diye sordum. Geleneksel olarak hemde." Ayaz yanlış anlaşılmayı düzeltmek için açıklama yaptı. İyi oldu bütün herkes söyleyiş tarzından ötürü yanlış anlamışlar.


"Aslında böyle bir yarışma görmeyeli uzun zaman oldu. Bu yarışma güzel olabilir. " Ayaz'ın arkadaşlarından olan Mert, Ayaz'ın gözünün içine bakarak ve sırıtarak konuştu.


"Ay evet olsun olsun, yarışma da olsun, başka şeyler de olsun. " Ayaz'ın arkadaşlarından olan, sabah bizimle ilgilenen çocuk, adı neydi, heh Yağız, seni gidi seni hareketi yaparak Ayaz'a ima da bulundu.


Ayaz anlamamış gibi görünüyordu. Bende birşey anlamadım ki zaten. O sıra Mine de onları onaylarcasına konuşmaya başladı.


"Evet evet çok güzel olur biz hiç görmedik yarışma çok güzel olur. Demi kızlar. " Sus sus, olmaz, deme dercesine kaşlarımı indirip kaldırıyordum. Elimle işaret etmeye çalılıyorum çaktırmadan. Ama yok hiç dinler mi. Kızları da ortak ediyor birde.


Sare ve Sinem de onaylarcasına başlarını salladılar.


"Evett Hare, ponpon kızların oluruz. " Yav ponpon kızlar ne alaka. Bana gıcıklığına yapıyolar ya. En son kaş göz işaretlerini anlamayınca cimcik attım bunlara. "Ah, ne var be" Gözlerimi sonuna kadar açarak baktım. Fısıldayarak,


"Ne ne var, ne ne var bu adamın okçuluk geçmişini sizde dinlediniz. Bu adam beni çiğ çiğ yer okçulukta. Rezil mi olayım bu kadar millete karşı. Sus olmaz deyin, zaman yok deyin. Yarışma olmasın. " Bu halime sırıttılar. Birbirlerine baktılar iyice sırıttılar. Hayır hayırr hayırr.


Hainler, beni satacaklar bakışlarından belli. "Hayır bacılarım, bidenelerim yapman etmen acıyın bu guççük kıza." Onları kontrol ettiğimde bizi izliyorlardı. Gülümseyip geri önüme döndüm. Adamlar cevap bekliyor yaaa.


"Aaa küçük kıza bak, nasıl küçük bu ya. Ayıp oluyo ama. " Dedi Sinem. Hele kendisi minik ya alındı hemen hele. Bizi bekliyolar yaa. Ne diycem ben.


"Ne yapıyoruz, Yapıyor muyuz yarışmayı?" Dedi Ayaz. "Uzun süredir senin gibi dişli bir kemankeşle karşılaşmadım. Kaçırmak istemiyorum bu fırsatı." Ne dedi o dişli bir kemankeş mi. Bana mı dedi diye etrafıma bakındım.


Kendimi işaret ederek "Bana mı dedin dişli kemankeş diye." Sordum. Güldü Ayaz. Ne gülüyon kardeşş. "Evet sana dedim. Bence gayet iyi bir kemankeşsin." Abart sende abart. Hiçte iyi değilim kardeş, atışların hepsi kafadan olmadığı sürece iyi diyemem kendime.


"E hadi Hare, bizde görürüz hem seni." Ya ama olmaz, rezil olmak istemiyorum.


"Yarışmaktan korktun mu Hare, seni yenerim diye mi bu korkun yoksa. " Gaza gelmemeliyim. Gaza getirmeye çalışıyor kanma. Bahane uydurmam lazım.


"Vakit yok ki, atlara da bakmak istiyorduk onlara da bakalım boşa gelmiş olmayalım. Ayrıca niye korkacakmışım yenilmekten e yani herkes biliyor benden daha iyi olduğunu. Yenilmem beni korkutmaz yani." Birazcık açıksözlüyümdür de ama bundan hiç pişman değilim. Korkmuyorum ki zaten çekiniyorum.


"Hare, hadi eğlenceli olur hem bizde görmüş oluruz. Deneyim olur bize de " Faruk sende mi ya.


"Kız istemiyorsa zorlamayın ne bu ısrar ya sanki başbakan. " E haklı ilk defa katılıyorum Sılaya Kızlara baktım cebimden telefonumu çıkarıp saate ve namaz vaktine baktım. Çok kararsızdım, yarışmaktan korkmuyorum ama çekiniyorum. Herkes bizi izleyecek.


"Bakalım, olimpikte olduğu gibi geleneksel de de iyimisin. Bence görmeliyiz bunu. " Gökmendi galiba. Olum herkes bu anı mı bekliyormuş ya ne bu istek. Tamam be olduğu kadar aman. En azından heyecan olur hayatıma.


"Tamam yarışalım, " Dedim ve herkes mutlu oldu. Ayaz da mutlu oldu tam bişey söyleyecekti ki ben durdurdum. "Ama," Dedim herkes baktı. "Vakit çıkmadan önce mescite gitmem lazım ondan sonra olur ancak. " Boş bişey söylemişim gibi herkes kafasını çevirdiler.


"E tamam o zaten olacak bende gideceğim. Onu söyleyecektim. Hem müsabaka alanına abdestli girmem gerek." Aağağa biliyor biliyor, müsabaka alanında abdestle girmesi gerektiğini biliyor.


Hare kendine gel noluyo noluyo. '-E ama okçuluğu dinimizde ki yerini bildiren hadisleri biliyor. ' Tamam olabilir sakin ol sakin oll. Bir tek sen bilmiyorsun ya adam yıllardır bu işin içinde.


"Tamam o zaman biz gidelim de gelelim. Sizde halledin bende abdest almalıyım müsabaka için." Kızlara döndüm. "Gideyim geleyim ben, geliyonuz mu? "


"Geliyoruz geliyoruz, gelmez olur muyuz. " Kafa salladım. Hep birlikte hızlıca mescite doğru gittik. Ben onlara göstericem şimdi beni satmayı.


"Gelin hele gelin, göstereceğim ben size anyayı da Konyayı da." Deyince bian durdular.


"Şey benim ocakta yemeğim vardı da ben ona bakayım gelirim yanınıza. " Geriye dönüş yapan Sinemin koluna girip geri mescit tarafına döndürdüm. Sonra Mine nin de koluna girdim. Sareye de "Sakın bir yere kaçma kaçarsan bozuşuruz. " Deyip yürümeye devam ettim.


Yağız bizi gezdirirken mescit kısmını göstermişti. O yüzden kimseye sormadan bulabildim. Direk içeri girdik. Kadın mescidi yazan yere yöneldik. Geçtik içeri ben şalımı açarken söylendim.


"Siz niye beni savunmuyonuz amacınız ne kızım sizin he ben şimdi ne yapayım size. " Dedim. Boynumdan çıkarttığım iğneyi şalımın ucuna taktım. Onların beklemediği bir anda hepsini birden gıdıklamaya başladım. Bi birini bi birini gıdıklarken bi anda üçü de beni gıdıklamaya başladı. Hepimiz bir gıdıklama döngüsüne girdik. En son yorulup birbirimizi bıraktık.


Hepimiz abdestimizi aldık sırayla ve mescite geçtik. Sare ve Mine başlarını bağlarken Sinem ve ben de etek giydik. Her ne kadar çok bol giyiniyor olsak da rahat etmiyor içimiz.


Hepimiz seccadeleri serip cemaat halinde kıldık öğle namzımızı. Huzur verici bir ortam dostlarımla birlikte Rabbimin karşısına geçmek. En son tesbihatımızı yapıp dualarımızı ettik birbirimize de dua edip kalktık.


"Hare'm biz seni hiç satmadık. Senin yapabileceğinden emin olduğumuz için de teşvik etmek amaçlı kabul ettik. Burda hepimiz biliyoruz, yarışmayı seversin anlatırken bile heyecanlanırsın bundan zevk alacağını düşündük. O yüzden böyle yaptık." Dedi Mine. Kızlarda Mineyi destekledi. Düşünceli kızlarım benim ama panik olurum ben yapamam ki hele tek başıma biriyle yarışacaksam. Neyse önümüzdeki maçlara bakarız artık rezil olursakta olalım. Önemi yok.


"Sizi affetmem için sizlerden kocaman bir sarılma isterim ama kocaman olacak. " Dedim. Hepsi de gülümsedi. Biranda üstüme atlayıp sarıldılar. Çok iyi geldi gerçekten.


"Şimdi ben bu aldığım enerjiyle Ayazı yenmeye gidiyorum de hayde." Dedim ve kabadayı gibi yürüyerek (az daha gözünüzde canlansın, Kuşinin Arnavı taklit ederek yürümesi gibi)mescitten çıktım. Arkamdan mescitte olduğumuz için sessiz kahkahalar koptu. Onlarda geldi arkamdan.


"Heyt aslanım benim bee, boyunun ölçüsünü al Ayaz'ın hayde arkandayız. "


"Delikanlı bacısın sen yapacaksın tabii."


"Hayde Tomris Hatun olma yolundasın. Bırakmak yok yen ve bitir işini. " Üçü de beni gaza getirmeye çalıştı. Belki yememeyebilirim ama onlar için çok çabalayacağım.


Haydi gelin gibi işaret yaptım. Hepimiz ayakkabılarımızı giyip çıktık. Alana doğru yürüdük.


"Her ne olursa olsun aşırı heyecanlandım. Sakinleştirin beni gidene kadar. " Dedim. Şaka maka ama gerçekten ihtiyacım vardı bu heyecanla bir şey yapamam ki ben.


"Hare heyecan yapacak birşey yok!  Duydun mu beni. O sana meydan okudu, sende kabul ettin. Meydan okuyana had bildirmek bu işin yapısında vardır. Sen Ayaz'a haddini bildiriceksin. Heyecan yapma çok iyi okçu olabilir ama sende iyisin bunu unutma yenilsen de yensende onun ağzının payını vermelisin. Hem sen demezmiydin oklar hep Allah için atılırmış diye. Ee, sen sırtını en büyüğe yaslıyorsun ne bu endişen. Kendine gel. "


O kadar haklı ki Mine. Yenemeyebilirim ama hakkıyla yenilmekte benim elimde. En iyi atışlarımı yapacağım Allah için atacağım oklarımı o zaman içim rahat eder ancak.


Sa'd Bin Ebî Vakkas'ın yolundan ilerleyeceğim. Onun gibi olmak ne mümkün tabii ki. Cennetle müjdelenmiş sahabelerden biri. Allah bize de nasip eder inşallah.


Kocaman gülümsedim. "O zaman ben oklarımı Allah için atacağım. Ancak o zaman yenilmek çok güzel gelebilir. Teşekkür ederim." Neredeyse ağlayacak duruma geldim.


Çünkü arkadaşı her yerde bulursun. Ama sana Allah'ı hatırlatacak dostları bir kez bulursun. Bulduğun vakit bırakmamalısın bence.


Çok şükür benim 3 tane var. Bir tanede devremim var. O da benim Ahiretliğim onunda diğerlerinden farkı yok. Bayılıyorum ona resmen benim kopyam. Gitmek istediği yol çok kutlu bir yol. Allah inşallah ona da kalbinden geçenleri verir. En güzellerine layık benim devremim.


Çok duygusala bağlamadan alana geçmek gerek yoksa burda ağlarım. Az kaldı ağlayacağım. Bunu anlayan kızlar beni alana itelediler.


"E hadi ama duygusala bağlama daha kazanılacak bir yarışman var. Gerçekte olmasa da kendi içinde kazanacağın bir yarışma." Ben aldım motivasyonumu.


Şöyle bir silkelendim. "O zaman gidipte alalım bu yarışmayı." Deyip alana doğru yürüdüm.


Alana girdim. "Hoşgeldiniz bizde sizi bekliyorduk." Dedi Ayaz. Nerde kaldınız der gibi. Yapçak bişiy yok aslanım olacak o kadar.


"Geldik geldik. " Dedi Sare. "Hare bu senin tirkeşin. Yayıda istediğini seçebilirsin." Elinden tirkeşimi aldım. "Teşekkürler." Kızlara yaklaştım. Tuniğimi kaldırıp tirkeşimi kemer yerlerine taktım. Kimse görmesin diye kızlara dönük yaptım. Üstümü düzeltip, tirkeşimi kontrol ettim.


Yaylara doğru ilerledim. Yağız oradaydı. Baktım yaylara, librelerine. 35 librelik aldım çektim. Yetmez hafif kaldı. 42 librelik gördüm aldım. Tam çekecekken Yağız, "Hop hop sakatlanırsın bu yayla kız dikkat et. " Gülümsedim.


42 librelik yayı bıraktım. O sırada Ayaz "Hangisinde rahat edeceksen onu al Hare. Bakma bizimkilere. " Zaten yapacağım şeyi söyledi. Onları takmadan 44 librelik yayı aldım elime. Bir denedim harika zorluyor beni, sevdim bunu.


"Zaten öyle yapacaktım ki. Ben buldum yayımı." Dedim. Güçlü bir yaydı ama iyi saplanır saplanmama gibi bir imkanı olmaz.


"Helal kız sana güçlüymüşsün sen. " Evelallah güçlüyüz gardaşş deyip elimi bağrıma vursam çok mu abes kaçar. Evet abes kaçar ya.


"Sağolasın." Dedim. Ayaz'a döndüm. "Kaç set, kaç okla yapıyoruz yarışmayı." Şöyle bir düşündü, "3 set mi olsun 5 set mi birde 7 ok iyi mi. " Hmm bilemedim ki "3 set olsun en iyisi. 7 ok da gayet iyi öyle yapın. " Mertti galiba, bu çocuk çok soğuk bakıyor, tırsıtıyor.


"Aynen öyle yapalım, bence de." Dedim. Ayazda onayladı. "Tamam o zaman geçelim alana." Alana geçtik okların olduğu yerden de oklarımızı almak için durduk. Ben oklarımı tirkeşe doldururken, Ayaz


"Hazır mısın Hare Hatun!" Diye seslendi. Ne Hare Hatun mu? Eski ağızdan konuşuyor, severim eski ağızdan konuşmayı. Arkadaşlarımla bazen böyle konuşurum. Muhteşem hissettiriyor bence.


Gülümsedim. Oklarımı tirkeşime koymayı bitirdikten sonra "Ben hazırım Ayaz Alp! Sen hazırmısın de hele?" O da gülümsedi. Sonra aklına birşey gelmiş gibi,


"İkimizde Hazır değiliz Hare Hatun. Bekle burda. " Nereye gideceğim ki sanki bekliyorum zaten. Koştur koştur gitti. Ne oldu acaba birşey mi oldu.


Ben bunları düşünene kadar Ayaz gitti geldi bile. Elinde 2 tane börk vardı. Hepsi de çok güzeldi. Heyecanlandım lan börk harika birşey.


Yanıma geldi, birini bana verdi. Tek bir sorun vardı ki topuzumu açmam gerekiyordu. Elimde evirip çevirdim. Üzüldüm ya şuan burda açamam açarsam şalımın heryerinden fırlar saçlarım.


"Çok güzel düşünmüşsün Ayaz Alp lakin benim kafama sığmaz sığdırabilmek için şalımı bozmam lazım gelir. Yani ben takamam bunu. Ama düşüncen için sağolasın. " Deyip uzattım börk'ü.


Gülümsedi. "Olsun," Dedi kaldı. Birşey söylemek ister gibiydi. Ama kararsız kalmış söyleyeceği şeyi söylesem mi söylemesem mi diye düşünüyor galiba. İçinde bir çatışma var gibi. En son kararını vermiş olmalı ki konuşmaya başladı.


"Bekle sen, ben buldum çözümü. " Deyip yine içeri gitti. Kızlara döndüm. Onlarda anlamamış gibi bakıyorlar. Ayaz'ın arkadaşlarına baktım onlarda aynı biz gibi ne olduğunu anlamamış şekilde bakıyorlar.


Biz birbirimize anlamaz bakışlar atarken Ayaz geldi bile. Bu sefer elinde çok daha güzel tüyleriyle daha canlı daha gerçekçi el işlemesi olduğu belli olan, deri kısmı çok koyu yeşil işlemeleri açık kahve, türleri de simsiyah ve kabarık bir börk duruyordu. Harika görünüyor. Bayıldım.


"Ayaz emin misin, bu o börk mü gerçekten izin verecek misin takmasına. " Ne ne oluyor ya ne var ki bu börkte. Ayaz'a baktım. Sılaya kaşlarını çatmış bakıyor.


"Ayaz gerçekten emin misin kardeşim bu börk. " Dedi kaldı, cümlenin devamını getiremedi. Galiba onlar için çok değerli ben takamam bunu o zaman. Mert gibi biri bile bunu sorduysa var bunda bir iş.


Yağız'a baktım o gülümseyerek bakıyordu. Ayaz'a "Ver ver çok yakışır kardeşim. " Dedi. Ne oluyor oğlum burda.


"Sen bunlara bakma, bu büyüktür içi de satendir. Rahat olursun. " Ayaz vermek istedi ama almak istemedim. Değerli birşey demekki alamam ben bunu.


"Anladığım kadarıyla çok değer verdiğiniz bir börk. Ben bunu alamam bir süreliğine olsa da takamam. " Dedim madem değerli. O zaman değerli kalsın.


"Yalan söylemeyi sevmem. Evet benim için çok değerli bir hediye. Çok sevdiğim hocamın bana hediyesi. Kimseye vermem çünkü bu kadar okçuluğa düşkün kişiler yoktu etrafım da bir tek arkadaşlarım deneme amaçlı takar. Ama senin takmanı istiyorum. Senin okçuluğa olan ilgilini gördüm diğerleri gibi değilsin, gerçekten bağlısın bu işe. Hocam da bana böyle demişti bu börk onundu kimseye vermezdi ama ben takmıştım. Yıllar geçti, artık atamamaya başlayınca börkü bana teslim etti. Bende bu konuda en iyi kişilerin takmasını isterim. Okçuluğu gerektiği gibi yaşatanlarla devam ettirmek isterim bu geleneği. "


Ne güzel bir geçmişi varmış bu börkün. Gerçekten de geleneği yaşatma düşünceleri çok güzel.


"Gerçekten çok etkilendim bu börkün hikayesinden. Ama ben hikayesini duyduktan sonra hiç kabul edemem artık. Ben o börke layık olabilmem için daha çok yolum var. " Gerçekten öyle ama çünkü benden çokça iyileri var ben neyim ki.


"Ben zaten iyi atış yaptığın için söylemiyorum ki. Atışların iyi olmasa da kalbinde yaşıyorsun okçuluğu Attığın her oku kalbinle, Allah için atıyorsun gördüm. Lütfen, kabul etmen için ısrar ediyorum. " Yav bugün ne bu ısrar kardeşim ne oluyor ya. Adam güzel konuştu ama.


Kızlara baktım ne yapayım diye kararsız kaldım. Beni bu şerefe layık görmesi gururlandırdı beni. Gerçekten harika bir his. Kızlar kabul et dercesine kafa sallıyorlardı. O sırada Yağız,


"Kimseye taktırmaz onu. Onun için çok değerlidir. Senin takmanı istiyorsa emin ol seni, senin deyiminle börke layık gördüğü içindir. Ben olsam bu fırsatı kaçırmam. " Gerçekten böyle mi ya, ağlayasım geldi. Kızlara baktım tekrar al al diyolardı. Şuan aşırı utanıyorum. Hemde çok.


Utanarak Ayaz'a baktım. Sonra hemen gözlerimi çektim. Sessiz kalmayı seçtim.


Sonra bana doğru birkaç adım attı. Kafama börkü koydu. Bana layık görmeseydi bu kadar ısrar etmezdi. Biliyorum.


Börk kafama tamamen oturtmak için ellerimi börke götürdüm. Ayaz ellerini çekince tamamen düzelttim. Çok rahattı ve çok güzel, aynı eskilerdeymişim gibi hissettiriyordu.


İnşallah beğenirsiniz. bölümleri severek yazıyorum.🏹🏹


Loading...
0%