Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7🏹

@olafsevdalisi

Hayde bismillah.


Bölümü yazarken özellikle atış kısımlarında Türk kanı, menem Türk dinlemenizi tercih ederim.


*******************************************************


Börk kafama tamamen oturtmak için ellerimi börke götürdüm. Ayaz ellerini çekince tamamen düzelttim. Çok rahattı çok güzel, aynı eskilerdeymişim gibi hissettiriyordu.


Börk'ü bırakır bırakmaz bir adım geri atmıştım. O da geri çekildi biraz. Gerçekten çok duygulanmıştım. İyi bir kemankeş değilim. Bunun bende farkındayım. Böyle olmama rağmen okçuluğu gerçekten hissederek yapıyorum, adabıyla yapıyorum diye böyle bir şerefe layık görmesi çok güzel gerçekten.


"Bu börkü takmak benim için bir şereftir. Teşekkür ederim beni bu şerefe layık gördüğün için. Kendimi nasıl ifade etmem gerektiğini şaşırdım." Dedim gerçek hislerimi söyledim. Ne konuşmam gerektiğini bilmiyorum.


"Ama bu börk için elimden gelenin en iyisini yapacağıma emin olabilirsin. " Dedim. Bu fırsatı boşa harcamamalıyım. Çok duygusal bir ortam var şuanda.


"Ona ne şüphe Hare Hatun! Bu börk olsa da olmasa da en iyisini yapmak için çabalarsın. Görürüm. " Eski ağızla konuşmaya geri döndü. Ortamdaki duygusallığı dağıtmanın vakti geldi.


"Varolasın Ayaz Alp. " Dedim. "Başlayalım gayrı. Birde seni ok meydanında görelim. " Biraz meydan okumuşum gibi oldu. Ama olsun ben bu heyecanla bir ömür giderim.


"E önden buyurasın Hare Hatun. " Eliyle gösterdiği yöne doğru yürüdüm. Atış yapacağım putayı seçtim. Sağdaki putayı seçtim en azından yüz yüze atış yapmayız. Solak galiba Ayaz yayı sağ elinde tutuyor.


Hazır olda beklerken, izleyen arkadaşların yerlerine geçmesini bekliyorduk. Ben sessiz sessiz kafamı eğmiş şuanki halimi düşünüyordum. Çok gergin bir andayız ama sakin kalıp börkün hakkını vermem gerek. Ama bir yandan da çok güzel gibi hissediyorum. Kafamda ki börkden dolayı.


Kafamda börküm elimde yayım ve belimde oklarım o kadar rahat ve huzurlu hissediyorum ki. Günlük hayatta da bu şekilde dolaşmak istiyorum. Bu rahatlığı kaybetmek istemiyorum.


Tam düşüncelere dalmışken Ayazın sesi korkuttu beni.


"Temren'in keskin olsun Hare Hatun. "


Biran sıçradım. Ayaz görmedi Allah'tan çünkü arkası bana dönük atış yapıyordu. Sırt sırta vermiş gibi olduk. Sözü çok hoşuma gitti. Bende eskilerden bir söz söyledim.


"Rüzgarın istediğin yönden essin Ayaz Alp." Bu sözü hep söylemeyi istemişimdir. Söylemek nasip oldu çok şükür.


Harika hissediyorum şuanda. Mert geldi bize o hakemlik yapacak galiba. Arkamıza geçti.


"Atışınız isabetli olsun Cengaverler. Hazır mısınız? " Mert'te bize uydu tam oldu. Huh başlıyoruz.


Ayazla ikimiz aynı anda "Evelallah hazırız Mert Alp." Dedik. Şansa bak. Aynı şeyi söyleyince omzumun üstünden geriye baktım. Ayaz da bana bakıyordu omzunun üzerinden. Güldük ikimizde. Önümüze geri döndük. Hazırda beklemeye başladık.


"Ok gezle!!" Diye bağırdı Mert. Tam o anda aklıma söylemek istediğim şeyler geldi. Durdurdum herkesi.


"Durun!! Bir şartım var ondan sonra başlarız ya da devam ederiz. " Ayaz bana döndü Mert'te Ayaz da kaşlarını çatıp ne diyeceğimi beklediler. Benim için önemliydi. Adil bir müsabaka olabilmesi için.


"Buyur dinliyoruz. " Dedi Ayaz. Sorunlarımla bıktırdım ama yapacak birşey yok.


"Ben adil bir müsabaka isterim Ayaz Alp. Karşında ben varım diye güçsüz atmak, hedefi bilerek kaçırmak ya da bana bile isteye şans vermek. Bunları istemiyorum. Yapmazsınız biliyorum ama ben yinede söyleyeyim. Yenersem veya yenilirsem bileğimin hakkıyla olsun istiyorum. " Sevmem böyle ayrımcılık yapanları. Özellikle şu arkadaki cahil arkadaşın türünden olanları.  Hakkatten o niye burda ya.


"Merak etme ok meydanında hile yapılmaz. Bana göre bilerek yenilmek de rakibe yapılmış bir hiledir çünkü haksız olarak kazanmış oluyor. Hiç sevmem bu durumları. Yani için rahat olsun Hare Hatun gerçek bir müsabaka olacak. Yenilirsem de yenersem de bileğimin hakkıyla olacak. " Düşüncesi ben gibi.


İşte şimdi tam olarak kemankeş moduna girme vakti geldi. Sözlerine güvendim Ayaz'ın. Yapabilecek biri değil gibi. Ama yine de kimseye tam anlamıyla güvenemeyiz.


"Güveniyorum sana Ayaz Alp. İmdi tam olarak başlayabiliriz. Hayırlı atışların ola. " Gülümsedim. Yerime geçtim beklemeye başladım. Ayaz da hareketlenip yerine geçti.


"Varolasın Hare Hatun. Adil olmayacaksak müsabakanın bir anlamı yok. Hayırlı atışların ola." Başlayalım bakalım nasıl olacak. Kafamdaki Börkün hakkını verebilecekmiyim.


Vermek zorundayım verebilir miyim diye bir şey yok mecburum buna. Attığım her ok bir zalim vurur gibi olmalı. Öyle sert atmalıyım ki puta dan arkasına geçmeli okum. Ben Türk'üm bu iş benim kanımda var yapabilirim imkansız diye birşey yok. Kendimi onları vurur gibi avutuyorum.


"Ok gezle!!" Mert'in komutuyla birlikte okumu kirişe taktım. Kendime odaklandım. Okla bütünleştim. İlk ok deneme atışıdır herzaman. Ortamdan soyutlanmaya çalıştım. İç dünyama döndüm.


"Atış serbest!!" Gelen komutla birlikte ilk atışımı yapmak için çektim yayı. Derince nefes aldım hedef alıp bıraktım. Göbeğin yanlarından vurmuştum.


Durşumu düzelttim ikinci atışımı yapmak için hazırlandım. Kafa atmak zorundayım. Çektim oku çok bekleyemeden bıraktım. Yay sert zorluyor ama alışır kaslarım. Bu sefer kıravat ın ucundan vurdum.


Tirkeşimden bir ok daha aldım. Taktım kirişe. Çekişimi yaptım. Hedefimi aldım. Atışımı yaptım. Tatmin etmedi. Bu sefer kafa çizgisinin yakınlarından vurmuştum. Biraz daha odaklanmam gerekiyor.


Bir ok daha aldım. Bu sefer kendime hırslandığımdan ötürü daha güçlü çektim. Oku bıraktım. Kafa çizgisinden vurdum galiba, göremedim ya değdi ya da değmedi. İnşallah değmiştir.


Ayaz'ın putasına hiç bakmadan atışlarıma devam ettim. Tirkeşimden kalan 3 okumdan birini aldım. Kirişe taktım. Düşündüm. Atmak için amaç belirledim kendime.


Ben Allah için atacağım, attığım her oku mazlumlara el kaldıran zalimlere atacağım.  Attığım her okla Allah o canileri yok eder inşallah. Bunun için atmaya başladım. Onları düşündüm.


Düşünürken öylece duruyordum. Kendime geldim. Yayı kaldırdım. Derin bir nefes aldım oku çektim. Hedef alıp bıraktım oku. Ok giderken yanağıma sürtüp geçti. Hafif bir sızı bıraktı geride.


Ok sert saplandı putaya. Ses alanı inletti. Kafa çizgisine saplandı.


Beklemeden bir tane daha ok aldım. Kadın erkek dinlemeden yavruları anasız babasız bırakanlar için attım. Ok yine sert çıktı. Okun putaya saklanma sesi alanı inletti. Kafanın biraz daha iç kısmından vurmuştum.


Benim putaya saplanan oklarımın sesine Ayaz Alp ın de ok sesleri karışıyordu. Güçlü yay çektiğim için parmağım acımaya başladı. Ama bu set idare edeceğim.


Son okum içime öyle bir güç doldu ki. Hissedebiliyorum o gücü. Bunu kullanmalıyım. Son okumu aldım. Bu okumu çocuklar için atacağım. Bir gram vicdanı olmayan zalimler ı vurur gibi vuracağım. Bu okumu o küçücük çocuklara kıyanları yok etmek istercesine atacağım.


Allah'ım attığım her ok için masumları koru zalimleri yok et ey yüce Rabbim.


İçimden söyledim söylemesine ama ama sanki bir şey olur da o şeyin hissi kalbinin içine doğru süzülür gibi olurya işte bu duayla öyle oldum kalbim güçlü atmaya başladı.


Okumu taktım kirişe ilk setin son oku. Aldığım güçle yayı çektim. O bana sert gelen yayın sertliğini hissetmiyordum bile. O zalimlerin orda olduğunu benim bu okumun masumları kurtaracağını düşündüm. Hedef aldım. Atışımı yaptım istemeden de olsa hatra yapmıştım ok zaten hızlı çıktı, hatrayla birlikte daha da hızlandı.


Ok saplanır saplanmaz öyle bir ses çıktı ki ortalığı inletti. Ayaz'ın okuyla benim okumun sesi birleşti. İkimizde güçlü atmıştık. O sese ben bile şaşırdım. Sanki bir gök gürlemesi gibiydi. Ve tam kafadan vurmuştum.


Sesi duyunca Ayaz'a döndüm okum bitmişti zaten. İkimizde şaşkın şaşkın bakıyorduk etrafa. O sesin nasıl bu kadar yüksek geldiğini anlamaya çalılıyorduk.


Onun putasına baktım hepsi kafa ve kafa çizgisinin etrafındaydı. Bu seti o aldı galiba. Çünkü benim ki göbekten yukarıya doğru gidiyordu.


Ama önemli değildi. Oklarımı ne için attığımı düşününce kazanıp kazanmamak önemli değildi.


Ayaz baya şaşkın şaşkın bakıyordu etrafa. Mert'e baktım ok toplamaya gidelim diye o da kaşlarını çatmış bir bana bir putaya bakıyordu. Ayaza baktı.


"Biz putaları yeni değiştirdik değilmi yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum." Değiştirdilerse puta sert olmalı. Okların saplanması zor oluyor yani.


"Değiştirdik, hemde süngeri de değiştirdik ne oldu ki? " Mert bana baktı. Gülümsedi helal olsun dercesine kafa salladı.


"Görürsün şimdi ne olduğunu. Ok Topla!!" Dedi ne oluyo ya. Oklar putaya sert girdiği için mi yapıyor bu adam. Anlamadım ki.


Yayları omuzlarımıza taktık, putaya doğru ilerliyoruz. Putaya yaklaştıkça attığım okları daha iyi görmeye başladım. Ayaz'ın putadsındaki okları saydım 5 kafa 2 gövde vardı. Benimse kafada 3 gövde de 3 okum vardı. Dışarıda okum yoktu diye biliyorum. Bir okum dışarımı kaçtı ki acaba ama hiç kaçtığını görmedim hepsi putadaydı.


"Bekleyin birlikte bakacağız herkesin putasına. Önce Ayaz, senden başlayalım. " Dedi Mert. Ayaz'ın putasının yanına geldik 5 okda kafa çizgisinin içindeydi. Geriye kalan 2 ok da kafa çizgisinin dış kısımlarındaydı. Çok iyi atışlardı. Gerçekten iyi bir kemankeş Ayaz.


"5 kafadan dolayı 15 puan birde 2 tanesi 1 puanlık yerlerde. Ordan gelen puanlarla. Ayaz'ın toplam 17 puanı var." Arkadan alkış sesleri geldi. Sıra bana geçti.


"Şimdi Harenin putasına geçiyoruz. Hayde bakalım." Benim okumun biri yok ben nereye attım ya. Etrafa bakıyorum ok namına hiçbirşey yok. Hepsinin putada olması gerek. Allah Allah.


Benim putanın başına geçtik. Etrafa bakınırken konuştum"Benim okumun bir-" Amanınnn. Bismillahirrahmanirrahim. Etrafa bakarken putaya kaydı gözüm. Putada kafa noktasında diğerlerinden daha derin bir çukur var. İçinde de bir gez görüyorum. Daha dikkatli bakınca farkettim ki bu benim okum. Öyle böyle değil baya şaşırdım. Söyleyeceğim söz yarıda kaldı.


"Yok." Cümlemi şaşkın şaşkın tamamladım. Sadece ben değil herkes şaşkındı. Çünkü okum öyle bir saplanmış ki tüylerine kadar girmiş putaya. Dışarıda sadece gez kısmı kalmış.


"Hare!" Ney ne oldu korkutmayın be. "Ne oldu. " Ya bir iki kez böyle durumla karlılaşmıştım ama benim kullandığım puta çok aşınmıştı delikler vardı o yüzden olmuştu. Ama burada puta daha yeni. Delinmesi çok zor.


Farkettimde Allah için attığım oklarım sağlam girmiş hele sondaki okum. Allah'tan birşeyi iste sonra otur izle. Allah nasıl güzelleştiriyor. Mutlu oldum hemde çokkk.


"Ben sana o yüzden sordum putaları. Helal olsun Hare Hatun. Uzun süredir kimse böyle sağlam bir atış yapmamıştı. " Çok iyi hissettim. Gururlandım. Ayaza bktığımda hala şaşkın olduğunu gördüm. Bende şaşkınlığımı üstümden atabildiğimi söyleyemem zaten.


Az önce Hare dedi kaldı. Sonra kendine gelir gibi oldu. Ama garip bir yüz ifadesi vardı. Kafasını eğdi yere bir süre öyle durdu. Mert omzunu dürtmese hala öyle kalacaktı galiba.


Omzu dürtülünce kendine geldi. "Eline sağlık Hare Hatun." Dedi. Hala düşünceli gibi değişik.


"Yağız!! Fotoğraf makinasını getir. Sizde gelin isterseniz arkadaşlar." Arkada izleyenlerin olduğu yere baktım. Bir kargaşa vardı. Kavga mı lan o. Bismillah.


Lan!! Mine o karşısındaki de Yağız galiba. Bu mesafeden göremiyorum ki. Ama Mine'nin bağırdığını görüyorum.


Oraya doğru yürüdüm diğerleride geldi arkamdan. Onlara yaklaştıkça sesleri duymaya başladım.


"Banane ben göremem o zaman sen çekil asıl. Ben kaptım önce önü. Hem ben kameramanım önde olmam lazım. " Neyden bahsediyorlar bunlar ya. Mine kolay kolay sinirlenmez ama şimdi o kadar sınırlı görünüyor ki.


"Koca yere sığamadın mı. Ben kay biraz diyorum sen ben kaptım diyorsun. Sırık kadar boyun var azıcık nezaket nezaket. Ayrıca tek kameraman sen değilsin bende çekiyorum. " Dedi Mine. Ortalık iyice gerildi. Olum koskoca alana sığamadınız mı ya. Ya açık alanda atış yapıyoruz neyin kavgası bu.


"Burdan açı daha güzel görünüyor bikere. Hem uzun olmakla ne alakası var ben nazik bir insanım. Sen çekil biraz ne olmuş. Ayrıca ben çekiyorum senin çekmene gerek yok. " Aha Mine kellesini uçuracak şimdi Yağızın. Araya girmezsek olacak olan bu.


Mine tam karşılık verecekti ki ben girdim araya. "Napıyorsunuz siz neyin kavgası bu?" Sordum ortaya doğru kim cevap verirse artık.


"Ben bişey yapmadım. Bu geldi geçti önümüze çekilir misin deyince de siz çekilin ben mi çekileceğim dedi." Mine doğru söylüyordu galiba çünkü Yağızın hiç umrunda değildi. Mineden sonra hepimiz Yağıza döndük.


"Yağız yaptın demi lan. Ayıp lan ayıp nezaket gösterip kenara çekilemedin mi. "


Yağız Ayaz'ın söylediklerini dinledi. Omzunu banane dercesine kaldırıp indirdi.


"Bende kamera vardı. Ben çekicem tabi. Baktım ordan güzel çıksın diye uğraşarak çekiyor. Kesin güzel bir açısı var ki bu kadar uğraşarak çekiyor dedim bende oraya geçtim. Sonuçta kamera bende. İyi açı bulmak önemli. " Mine öyle kötü bakıyordu ki boğacaktı sanki. Az kaldı ama boğacaktı.


"Ya sen ne gıcık birisin ya ne demek bilerek geçtim önüne."  Mine'nin önüne geçtik çünkü üstüne yürüyordu Yağız'ın. Bırakırsak iyi olmaz.


"Yağız sen böyle yapmazdın ne oldu lan sana. Kendine gel. " Ayaz Yağızı götürürken bize tekrar döndü. "Kusura bakmayın Yağız adına özür dilerim." Dedi ah Yağız ah.


"Biliyorum daha önceden yapmadığımı böyle şeyleri, bilerek uğraşıyorum çok tatlı oluyor sinirlenince baksana. " Lan lan lan ne oluyor Mine elden gidiyehhh.


Gülmemek için kendimi tutarken Mineye baktım ağzı açık öylece bakıyor. Çok şaşırdı. E ben olsam bende şaşırırım gayet normal.


Mine kendine geldi gayet sakin görünüyordu. Gülümsedi, Yağıza baktı biraz daha gülümsedi. Yağız bişey anlamadı. Ama biz anlamıştık. Kenarıya çekildik şöyle.


Yağız'a doğru ilerledi. Hala gülümsüyordu. Gülümseyerek Yağız'ın elindeki fotoğraf makinasını aldı ve hemen yanında duran Ayaz'a verdi. Verdikten sonra geri çekildi. Sağ ayağıyla Yağız'ın sol bacağına tekmeyi attı. Daha hafif vurmuş hali bu ya yine iyi. Mine bacımın taekwondo geçmişinden küçük bir kesit sadece bu.


"Mine napıyorsun sen ya. Ah canım acıyo. " Yağız'ın sözlerine karşılık Mine "Senin bu halin nasılmış bir görelim dedim. " Dedi az önce Yağız'ın sözlerine ima yaparak. "Bir baktımda tatlı oldun demek isterdim ama yalan söylemek bize ters tatlı olmadın ama yine de bu yüz halini sevdim baksanana ne kadarda mazlum. " Dedi şirin şirin. Heyt benim kızıma. İyi oldu Yağız'a.


"Hii!!Yağız iyi misin canın acıdı mı? " Sıla körmisen, acıdı işte canı. Çocuk topallıyor. Yağız Sılaya ters ters baktı. Ama sonra toparladı kendini "Yok yok  çok acımadı iyi geldi baksana. Masaj oldu masaj. " Dedi ve salladı ayağını ama acımış olmalı ki yüzünü buruşturur gibi oldu.


Ayaz Yağız'ın kulağına bir şeyler fısıldadı. Yağız yüz buruşturdu. Omuz silkti, o da Ayaz'a fısıldadı bir şeyler. Gülümsüyordu. Ayaz da Yağıza bakıyordu öylece.


Yeter da bu ne böyle konu kapansın yoksa birbirlerini boğarlar burda. Araya gireyim bari. "Lütfen herkes birbirine saygı çerçevesinde olsun. Çok aşırıya kaçmayalım. Yoksa sorun çıkacak gibi duruyor. " Ortaya konuştuktan sonra Mineye yaklaştım. Ve kulağına doğru fısıldadım, "Yarışmacımız Yaşardan muhteşem bir vuruş." Dedim. İkimizde kıkırdadık.


"Haklı Hare Hatun. Vakit az. Zamanı kargaşa ile geçirmeyelim." Haklı biz birazdan çıkarız herhalde. Ama Ayaz'ın boyunun ölçüsünü alamadım. Almam gerekli. "He ya sen benden ne istedin. Sesleniyordun." Yağız da konuyu değiştirdi. Eski halimize döndük. Sadece Yağız biraz acı çekiyor gibiydi.


"Fotoğraf makinesini istemiştim. Hare ve Ayaz'ın putaları için gelin bakın isterseniz. " Yağızlara doğru konuştu. "Hare'nin atışını siz de görün." Deyince bizim kızlar hemen toplandı hadi görelim diye.


"Ne var ki atışında Hare'nin" Dedi Faruk. İyi bir atış var Faruk. Hayatımın atışını yapmışım gibi.


"Gelinde görün ne varmış atışında. " Hep birlikte yürüdük putaların olduğu yere doğru. Önce Ayaz'ın putasına geçtik. Atışlarına baktık tek tek saydık. Puan hesapladık. 17 puan almış ilk setten. Çok iyi bence.


"Ayaz helal olsun kardeşim iyi atışlar yapmışsın. Geleneksel okçuluk elinde canlanmış geri. " Dedi Gökmen. Bana ilk kez olimpik yay ile atış yaptıran kişiydi. O da iyiydi bu işlerde. Ayaz'ın putasından fotoğraf aldı Yağız.


Benim putama geçtik yavaş yavaş. Mert yaklaştırmadı kimseyi. "Gökmen sayarmısın puanlarını."  Gökmen yaklaşır gibi yaptı. Saydı sessizce kafasında hesapladı.


"12 puan almış. 3 kafa 3 birlik atışla birinide kaçırmış. 12 puan ediyor. Hare'nin atışlarda iyi gayet ne var burda. " Dedi. Mert amacına ulaşmış gibi gülümsedi.


"İyi bak kafa da 4 ok var. Kaçırdığı yok. " Gökmen söylediği şeylerle tekrar saymaya başladı. Ama bu sefer yaklaştı.


"Bi dakika o delik ne. Oha ok burda. Nasıl saplandı bu ok bu kadar. Kimin putası bu. " O kadar şaşırdı ki herkes inanmadılar oku benim attığıma.


"Atışın sahibi burda. Yeni nesilin Tomris Hatun'u diyebilirmiyiz. " Yok artık Tomris Hatun olmak ve ben arada çok fark var. Bir ok attım diye ilk kadın hükümdara benzetmek olmaz ya. Örnek aldığım kişiler sırasında 2. Sırada Tomris Hatun.


"Bence deriz. Ben ondan yüksek puan almama rağmen. Ben kendimi bu setin kaybedeni sayarım. Kendisi gücüyle yendi. " Olmaz. Dedim ki tolerans tanınmayacak her ne kadar atış iyi olsa da.


"Bütün güzel ithamlarınız için teşekkürler ama ben bunları kabul edemem. Tomris Hatun olmak için bin fırın ekmek yemem lazım arkadaşlar. Ayrıca tolerans olmayacak demiştim değil mi. Bunu da kafa olarak sayıyoruz ve puanım 15 e yükseldi. Ayaz Alp'in puanı da 17 puan oldu." İçimden geçirdiklerimin hepsini söyledim iyi oldu. Hepsi gülümsedi,


"Tamam tamam bişey demedik." Dedi Mert.


Ayaz Merte ithafen konuştu. "Kardeşim hayırdır sen bu kadar konuşmazdın. Ne oldu da konuşmaya karar verdin." Mert bir sertleşti ciddileşti. Konuştuysa ne olmuş ki konuşamaz mı bu çocuk.


Sıla da hı hı diyerek kafa salladı. "Bir grup kişiler gelince değiştiniz,  hayırdır ya. Yağız yapmayacağı şeyleri yapıyor. Mert hiç olmadığı kadar gülücük atıyor konuşuyor, Ayaz desen onu hiç bu kadar istekli ve mutlu görmedim. Gözlerinin içi gülüyor sanki. " Sıla konuşunca hepimiz tek tek saydığı kişilere baktık.


Gerçekten böylemiydi. Ne güzel eğlenmişler işte neyin tantanasını yapıyorsa bu kız da anlamadım.


"Bugünde böyle olalım dedik Sıla. Biraz sende öyle olmayı dene istersen, iyi oluyor. " Dedi Mert. Haklı anlayamadım ne olup bittiğini sanki tepkililer gibi Sıla'ya ama bilemedim.


Neyse ya devam edelim artık. Derken "Çekilin kenarıya fotoğraf çekmem lazım. " Dedi Yağız birkaç fotoğraf çekti. Kenarıya çekildi. Bu sırada Mine Yağıza aşırı sinirli bakıyordu. Birşey olsa dövecek gibi ama Yağızın umrunda bile değildi.


Yağız'ın işi bitince okları toplamaya başladık. Bütün oklarımı topladım bir tek putaya gömülü ok  kaldı. Onu nasıl çıkarırım ki. Hmm arkasından çekeyim tüylere de zarar gelmez en azından. İyi olur.


Putanın arkasına doğru yürüdüm. Tam arkasına geçtim biranda karşımda Ayaz'ı gördüm. O da benim ölümü çıkarmaya gelmiş.


"Oku çıkarmaya mı geldin? Daha doğrusu çıkarabilir misin. " Diye sordu Ayaz. Ayıp ettin koçum biz de az delikanlı değiliz.


Birşey demeden Putanın içine saplanmış oku yavaş yavaş, tüylerine zarar vermeden Putanın arkasından çıkardım. Ayaz'a bakmadan çıktım putanın arkasından. Oku tirkeşime koyarak atış yerine doğru yürüdüm.


Sıra ikinci sette. Bakalım börkün hakkını verebilecek miyim.


Çok uzun bir bölüm oldu. İnşallah sıkılmamışsınızdır. 🏹


Loading...
0%