3. Bölüm

3.

Nisa
olurenkler

Minho, kafede geçen yorucu bir günün ardından eve döndüğünde, yatağına kendini adeta bıraktı. “Düştüğüm hale bak,” diye söylendi. Üstünü bile değiştirmeye üşenerek gözlerini kapattı ve derin bir uykuya daldı.

Sabah güneşin yüzüne vurmasıyla uyandı. Uyanır uyanmaz saate baktı ve gözleri büyüdü. Neredeyse öğlen olmuştu! "Saat kurmayı nasıl unuturum?" diye homurdandı. Birkaç saniyelik bir şaşkınlığın ardından yataktan fırladı.

Dolabı açıp rastgele bir şeyler giydi. Ütüsüz gömleğini pantolonunun içine düzgünce sokmaya çalışırken aynaya baktı. “Ne halim varsa görsün,” diye mırıldandı. Saçlarını eliyle kabaca düzeltip kapıyı hızla kapatarak dışarı çıktı.

Koşar adım kafeye doğru ilerlerken ayakkabısının bağcığının çözüldüğünü fark etti ama duracak vakti yoktu. Yol boyunca birkaç yaşlı teyzenin kendisine dik dik baktığını gördü. "Herhalde bu saatte işe gittiğimi anladılar," diye içinden geçirdi. Bu kasabanın her şeyi fark eden gözlerden kaçmak mümkün değildi.

Kafeye vardığında kapıyı açıp içeri girdi. Jisung, kasanın arkasında kollarını göğsünde kavuşturmuş, ciddi bir ifadeyle onu bekliyordu. “Ah merhaba Minho bey, kahvenizi hazırladım. Buyrun şöyle geçin,” dedi sert bir şekilde.

Minho, başını eğerek hızlıca özür diledi. "Saatimi kurmayı unuttum," dedi kısık bir sesle. Jisung derin bir nefes aldı ve eliyle mutfağı işaret etti. “Tabii, eminim öyledir.”

Minho, mutfağa doğru giderken içinden, “Bu işten sağ çıkmam mucize olur,” diye düşündü.

Minho, mutfağa doğru adım atmıştı ki arkasından Jisung'un sesi kafede yankılandı. "Hep böyle geç mi kalacaksın?" Minho, sinirden dudağını ısırarak durdu. Yavaşça arkasını döndü ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirerek, "Bir daha olmayacak," dedi, alttan almaya çalışarak.

Jisung kollarını göğsünde kavuşturup başını yana eğdi. "Yok, kalsın. Yeni birini işe aldım," diye ekledi ve başıyla masayı silmekte olan Chan'ı işaret etti. Minho’nun gözleri şaşkınlıkla açıldı, Chan ise ellerini sallayarak karşılık verdi, yüzünde yalancı bir gülümsemeyle.

“Bak, galiba kendimi anlatamadım. Bu işe gerçekten ihtiyacım var,” dedi Minho, sesini biraz daha yükselterek.

Jisung, karşısındaki bedeni baştan aşağı süzdü ve hafifçe gülümsedi. "Biliyorum, biliyorum. Onu da düşündüm zaten," dedi sinsi bir ifadeyle.

Minho’nun gözleri umutla parladı. "Gerçekten mi? Yani işten çıkarmıyorsun?"

Jisung bir an sustu ve sonra başını salladı. "Evet, sana başka bir iş buldum."

Minho, şaşkınlıkla ona bakarken Jisung ekledi, "Sahil kenarına git. Joo teyze orada olacak, sana ne yapacağını gösterecek."

Minho, istemeden de olsa kafasını eğip hızla kafeden çıktı. Tam kapı kapanırken Chan, Jisung’un yanına gelip eğlenceli bir tonla sordu, "Neden onunla uğraşıyorsun?"

Jisung, gözlerini yere indirip küçük bir gülümseme belirdi yüzünde. "Seviyorum," dedi alçak bir sesle.

Chan bir anda oturduğu yerde doğruldu. "Ne?!" diye bağırdı.

Jisung hızla toparlanarak başını iki yana salladı. "Saçmalama, onunla uğraşmayı seviyorum!" dedi, utançla.

Chan kaşlarını kaldırıp şüpheli bir ifadeyle baktı. "Hadi canım, dalga mı geçiyorsun?"

Jisung, yüzünü buruşturarak konuyu kapatmaya çalıştı. "Senin markette işlerin vardır, gitsene."

Chan sandalyeye iyice yayılarak kollarını arkada birleştirdi. "Jeongin orada, sen çağırınca buraya geldim zaten."

Jisung, sabrını kaybederek bağırdı. "Git diyorum, Chan!"

Chan, gülerek ayağa kalktı ve ellerini havaya kaldırarak geriye doğru yürüdü. "Tamam, tamam. Bana bağırmaya gerek yok," dedi ve kafeden çıktı. Jisung, kapıya bakarak derin bir nefes aldı. "Uğraşacak daha çok işim var," diye kendi kendine mırıldandı.

O sırada minho sahil kenarına gelmişti. Bir kaç tane yaşlı kadın görünce yanlarına gitti. Yaşlı kadınlardan birisi gözlerini kısarak minhoya baktı.

"Sen minho musun?"

Minho saygıyla eğilerek selam verdi. Gözlerini kadınların yaptığı işe çevirdi. Midyeleri yosunlardan ayırıyorlardı. Yanda toplanan kasalarda ise yeni yakalanmış kalamarlar vardı. Minhonun midesinden iğrendiğine dair sesler geliyordu. "Düşündüm de, ben minho değilim," dedi ve arkasına bakmadan koşmaya başladı. Yosunlar ve kalamarlar arasında, bunun üstüne de yaşlı kadınların dırdırından kurtulmak istedi. Hızla kafeye koştu. Orda garsonluk yapmak bu kafede ki en katlanılabilir şeydi.

 

3. Bölüm geldiii. İstek gelirse diğer bölümleri de atacağımmmm.

Bölüm : 20.02.2025 20:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...