Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@only_jeon97

Jungkook


"Hayır, sadece endişe ettim."


Kendimce mırıldanmama karşı delirmişliğimi kanıtlarken kendi kendime göz devirmiştim. O günden sonra Vanessa dün yoktu.


Zaten her hafta en az bir ya da iki kez gelmiyordu.

Bu da ayrı bir şüpheliydi ya işte.


Oflayarak arkama yaslandığım sırada vaktin asla geçmediğini fark etmiştim. Ders saatinin geldiğini belli eden zil sesiyle iç çekerek ayaklanmıştım. Elime aldığım kitabım ve test kağıtlarıyla odanın çıkışına ilerlemiştim. Yavaş ve bıkkın adımlarımla sınıfa geldiğimde beklemeden içeri girmiştim.


Çocuklarla selamlaşarak masama geçmiş yoklama almak üzere defteri açmıştım. Tam o esnada kapı güçsüzce çalınmıştı. İçeri yavaşça giren Vanessa'nın yüzü solgun, kendi ölü gibiydi. Kaşlarım çatılırken elindeki derse kabul kağıdını masama bırakarak yerine doğru ilerlemişti.


Neler oluyordu bu kıza?


Birkaç kez daha bu şekilde gelmişti, ancak bu kez cidden ölmüşte dirilmiş gibiydi.


Defteri yazıp hızla testleri dağıtmış en son Vanessa'nın sırasında duraksamıştım. Bakışları bana dönerken gözlerindeki kırmızılık kaşlarımı çatmama neden olmuştu.


"Herkes sessizce testlerini çözsün. Bir dahaki ders herkese soru soracağım."


Tümü beni onayladığında Vanessa'nın kolundan tutmuştum. Yüzü anında buruşurken zaten sıkmadığım elimi çekerek kaşlarımı iyice çatmıştım.


"Dışarı."


Fısıltıma karşı gücü benimle direnemeyecek kadar azmışçasına ayaklanmıştı. Her an düşme ihtimaline karşı arkasından giderken arka taraftaki kapıdan çıkmıştık. Duvara yaslandığında bakışlarım endişeyle üzerinde gezindi.


"Ne bu hâlin?"


Yutkunurken yüzü hafifçe buruşmuş başını iki yana doğru sallamıştı.


"Hastayım..."


Alayla gülerek ona baktığımda bakışları yorgunca yerde gezinmişti. Neyin var Vanessa? Neler oluyordu sana?


"Revire yürü."


Bana itaat edermiş gibi yürümeye başladığında düşmesine karşı hazır şekilde peşinden ilerlemiştim. Revire girdiğimiz an kendini yatağa bıraktığında hemşire yanımıza gelmişti.


"Hocam? Sorun ne?"


"Öğrencimle ilgilenir misiniz?"


Bakışları Vanessa'ya giderken yavaşça ona yaklaşarak elini alnına ve yanağına koymuştu. Ardından boynuna değdirdiği eliyle kaşları hızla çatılırken Vanessa'nın okul formasının ilk düğmesini açıp iki parmağını nabzına götürmüştü. Anlamasam bile dikkatle onu izliyordum.


"Nabzı düşük... Her geçen saniye de düşüyor..."


Kaşlarım hızla çatılırken başımı anlamadığımı belli eder şekilde iki yana sallamıştım.


"O ne demek?"


Bakışlarım Vanessa'ya kayarken hemşire hızla tansiyon aletini almaya gitmişti. Vanessa'ya yaklaştığımda kısık gözlerinin yaşla dolduğunu görmemle yutkunmuştum.


"Vanessa... İyi değilsin, gerçeği söyle bana. Sorun ne? Bir hastalıkla bu hâle gelemezsin."


Gözündeki yaşlar hızla gözlerini terk ederken değil konuşmaya, nefes almaya dahi mecali yoktu. Ve ben kıza neler soruyordum...


"Tansiyonu çok düşük. Tanrım... Ben ambulansı arayayım."


Hemşire gitmeye yeltendiği anda onu kolundan hızla tutan Vanessa'yla durmuştu. Vanessa başını iki yana sallayarak yutkunmuş dudaklarını aralamıştı.


"Hastaneye gidemem."


Fısıltısı tüylerimi diken diken ederken endişe ve sinirle gülmeye başlamıştım.


"Sen deli misin? Nabzın düşüyor, tansiyonun düşük... Neyden bahsediyorsun?"


Vanessa nefes nefese şekilde başını iki yana sallayarak bakışlarını hemşireye çevirmişti.


"Lütfen... Antiaritmik bir ilaçla düzelir."


Hemşire kararsızca bana baktığında gözlerimi sıkıca yumup başımı sallamıştım.


"Dediğini yapın."


Hemşire benim onayımla ilaçların olduğu yere giderken Vanessa'nın gözleri bana dönmüştü.


"Teşekkür ederim."


Fısıltısına karşı kalbim binlerce parçaya bölünürken başımı iki yana sallayarak gözlerimi üzerinde gezdirdim.


"Teşekkür etme Vanessa. Düzeldiğin an bana her şeyi anlatacaksın."


Gözlerini benden kaçırırken gelen hemşire onun doğrulmasına yardımcı olup ilaçları içirmişti. Vanessa'yı geri yatırırken bakışlarını bana çevirmişti.


"Bir on dakika içinde etkisini gösterir. Kontrol ettiğimde bir şey değişmezse ambulansı aramak zorundayım hocam."


"Merak etmeyin, ambulansa gerek kalmadan ben hallederim öyle bir durumda."


Hemşire ufak bir tebessümle yanımdan ayrılırken bakışlarım Vanessa'ya dönmüştü. Yanındaki koltuğa oturduğumda dolu gözleriyle tavanı izlediğini görmüştüm.


Antiaritmik bir ilaçla düzeleceğini nereden biliyordu?

Daha doğrusu antiaritmik ilacın ne olduğunu nereden biliyordu?


"İyi misin?"


Sorduğum soruyla bakışları anlık olarak bana dönerken başını sallamıştı. Bense göz devirmiştim.


"Yalan söyleme bari... Fiziken berbat olduğun yeterince ortada."


Cevapsız kalmasıyla yavaşça ona doğru eğilmiş dirseklerimi dizlerime yaslamıştım.


"Ruhen neden böylesin Vanessa?"


Sormamı beklemediği belliydi. Bakışları yavaşça bana döndüğünde derin bir nefes vererek sesimi yumuşattım.


"Sana zarar veren şey ne? Bu hâle gelmene neden olup... Seni boğan ne Vanessa?"


Gözyaşları hızla düşmeye başladığında derin bir nefes vermiş ayaklanarak yatağın yanındaki boşluğa oturmuştum.


"Sessiz kaldığın her şey seni git gide zehirler... Vanessa. Lütfen. Bana anlatmıyorsan bile, güvendiğin birine anlat."


"Anlatamam."


Fısıltısıyla birlikte dudaklarını birbirine bastırmış hıçkırıklarını bastırmaya başlamıştı. Gözlerim onun acısıyla yanmaya başladığında derin bir nefes almıştım.


"Tamam..."


Yutkunup gözlerinde görebildiğim acısına karşı gözlerimi üzerinde tutmuştum. Oysa tavana bakarak her şeyin dinmesini istiyordu. Gözleri onun yerine konuşuyordu...


"Anlatmak istemiyorsun?"


Başını hızla salladığında belki uzun süredir hasret kaldığı bir şeyi söylemek için kelimeleri toparladım kafamda.


"Sarılmak ister misin, Vanessa?"


Gözleri hızla beni bulduğunda kolunu olduğundan daha yavaş bir şekilde kavramıştım.


"Gel buraya."


Yerinde doğrulduğu gibi başından tutup omuzuma yaslarken hıçkırıklarını serbest bırakmasıyla gözlerimi sıkıca yummuştum. Sesini belki sayılı kez duyduğum bu kızın en uzun duyduğum sesinin; onun acısını haykıran hıçkırıkları olacağını nereden bilebilirdim ki...


Kim onun canını yakıyorsa o an onu öldürmek istemiştim.

Her firar eden hıçkırığı için ben ağlamak isterken ona bu hıçkırığı attıranları kendi elimle paramparça etmek istemiştim.


Vaktini sadece bir çocuğun hayatını karartmaya adayan her varlığın ölmesi için dua etmiştim.

Ancak hiçbiri; onun acısını içinden çekip almamıştı.


.


Loading...
0%