Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Çalışma

@onsraa

Sıradan bir yaz akşamıydı. Josef ve ailesi evdeki son pirinci haşlamış son buğday dan ekmek yapmış yemekteydiler. Josef hâlâ işsiz ve ne yapacağını bilmeden öylece tabağına bakıyordu. Josefin bu durumunu fark eden babası ona doğru baktı oğlunun bu halleri onun hiç hoşuna gitmiyordu. Josefin yanına yaklaşarak

 

Alfred- Bu gün benimle çalışmak ister misin karşı komşumuzun evi taşınacakmış?

Bizide taşımacı olarak çağırdılar gelmek ister misin? Dedi ve Josefe doğru bakmaya başladı. Sevindiğini belli eden Josef babasına yardım etmeyi çok severdi.

 

Josef- olur baba yanına benim gibi kuvvetli, boylu poslu birisi lazım hem sen belini incitme.

Demesi üzerine babasının hoşuna gitmişti arkasında oğlunun olması onu gururlandırıyordu.

 

Miskin bir gülüş atarak

 

Ann - yapma abi senmi kuvvetli, boylu poslusun. Dikkat et boyuna posuna kanepe düşmesin sonra bir yerlerin ağrır, kıyamam. Diyerek odaya kardeşi Ann girer. İkili tatlı bir şekilde atıştıktan sonra Ann okula gitmek için montunu giyer ve evden çıkar. Evdeki neşeli ortam kapının tekmelenmesi üzerine bozulur ve kasvetli bir havaya dönüşür.

 

İçeri her yeri pislik içinde çok kötü kokan birisi girer. Bu yarı sarhoş genç Josef'in ağabeyi Evan'dır. Çok sinirlenen Alfred oğlunu diğer odaya çeker ve yüksek tartışma başlar eline geçen üç kuruşu içkiye ve kumara yatırmayı bırakmazsa evden defolup gitmesini bağıra bağıra söyler.

 

Bu durumdan etkilenen Josef abisiyle konuşmayı düşünür fakat abisinden çok korkmaktadır. Babasını üzmek istemeyen Josef yıllarca abisinin kendisine yaptığı hataları içine atar ve susar. Ama bir süre sonra içine attığı onca şey ona sıkıntı vermekte ve stres yaratmaktadır.

Ama Josef bir şeyleri anlatmanın zayıflık olduğunu düşünür.

 

Evan ve babası koyu bir tartışmaya girer. Tartışmanın harareti arttıkça Josef daha da çok gerilir.

En sondun ayakta bile zor duran abisini itekler ve kanepeye düşürür. Evan kanepeye uzanır ve hiç bir şey demeden öylece uyur. Josef biraz şaşırmış birazda kormuş şekilde babasına bakar. Babası hiç bir şey demeden odadan çıkar.

 

Ertesi gün Ann okula gitmek üzere evden çıkar. Yürüyüş yolu üzerinde bir grup genç kavga etmekte ortalığı savaş alanına çevirmektedir.

Gençlerden biri eline aldığı sopayı var gücüyle karşısındaki çocuğa doğru fırlatır ve çocuğun eğilmesi üzerine arkadaşının kafasına isabet eder.

 

Yere düşen çocuk ayağa kalkamaz ve hareketsiz bir şekilde yerde yatar. Kavga ettikleri çocuklar bu durumdan korkar son hızla kaçmaya başlarlar fakat işin kötüsü kaçanlar arasında arkadaşıda vardır. Yerde hareketsiz yatan genci gören Ann önce gitmeyi düşünür ama yerde baygın halde yatan çocuğa acır ve yanına gider, Çocuğun kafasının kanadığını görünce hemen panikle çantasından bir mendil çıkartır ve çocuğun kafasına baskı uygulamaya başlar.

 

Kendine gelen çocuk Ann'a doğru bakar ve " sende kimsin, burda ne işin var, bana ne oldu?" Diye soru sormaya başlar.

 

Ann " kavga ediyordunuz sana sopa fırlattılar ve kaçtılar kafan kanıyordu bende mendille kanı durdurmaya çalışıyorum. Diyerek cevap verir

 

Genç kendine tam gelmiş mendili Ann'dan almış ve kafasına tutmaktadır.

 

Ann " okula geç kalıyorum gitmem gerek sana geçmiş olsun" dedikten sonra arkasına dönerek ilerlemeye başlar.

 

Genç bağırarak "afedersin hangi okula gittiğini öğrenenebilir miyim?" Diye sorar

 

Ann okulunun adını söyler ve biraz utanarak yoluna devam eder.

 

Genç ayağa kalkar gitmek için hazırlanır amacı kötü değildir sadece Ann'a teşekkür etmek ister yaşının küçük olduğunun farkıdadır. Aradan vakit geçer sonbaharda biter.

 

Kış ayı geldi çattı sobayı yaktırdı, yaktırdı ama yakacak ne odun vardı ne de kömür kaldı. Sabah kar yağışını mutlu bir şekilde izlemek yerine erkenden kalkıp yakacak arayan yine Josef olmuştu. Mahalle mahalle gezip bir sürü tahta kasa toplamıştı kardeşi Ann ile birlikte kasaları eve taşıdılar ve parçalamaya başladılar.

 

Josef zeki bir gençti sobanın iki tarafını delmiş ince demir boruları yerleştirmiş evin her yerine yaymıştı. Sobanın içine atılan odun ve kömür yandığı zaman evin her tarafını ısıtıyor sıcacık bir ortam oluştuyordu. Josef'in babası kalkmış biraz ekmek birazda peynir almıştı. 3 kişilik sabah kahvaltısı bir kaç ekmek ve beş yüz gram peynirdi. Ann bu duruma biraz üzülmüş sandalyesinde öylece oturuyordu. O sırada kapı sert sert çaldı ve açıldı meraklı aile kapıya doğru bakarken şaşkınlıklarını gizleyemiyordu çünkü içeri gelen Josefin ağabeyi Evan' dı (İvan).

 

Evan ilk defa eve doğru düzgün saç traşı olmuş ve sarhoş olmadan gelmişti. Ve gelirken biraz sucuk, yumurta, çay ve kömür dahi getirmişti. Kardeşi Ann'a " güzelim elimdekileri alda güzel bir kahvaltı yapalım içimiz ısınsın" dedi.

 

Ann hemen abisinin elindekileri aldı ve mutfağa geçti. Evan sandalye çekip oturdu o kadar bakımlı ve yakışlıklı duruyordu ki babası oğlunun bu durumunu görünce göz yaşlarını tutamadı. Hayatında doğmak dışında hiç ağlamamış Evan bile göz yaşlarını tutamamıştı. Ama Josef abisinin bir numara çevirdiğini düşündüğü için ne ağlamış nede mutlu olmuştu. Hala ağabeyi Evan'a karşı bir öfke bir kin güdüyor lakin ondan nefret etmiyordu.

 

" Artık eski alışkanlıklar, kavga gürültü kalp kırma ve en önemliside bir babayı üzmek yok. Daha 4 gün öncesine kadar kendi içimde kaybolmuş nereye gideceğimi bilmeyen sürekli babasını üzen zavallı bir ayyaştım. O ayyaş artık iş sahibi bir adam oldu ve artık ne babasını nede kardeşlerini üzmeyecek". Ağzından bu kelimeler dökülürken evdeki herkes ağlıyor Evan 'a sarılıyordu. Biraz sohbet ettikten Evan başından geçenleri anlatmış babasının yanında otuyordu.

 

Havaların soğduğu sıralar Evan arkadaşları ile içip bir yerde sızmıştı. Sokakta kavga sesleri yüzünden ayağa kalkmış etrafına bakıyordu. Kavga olup bittikten sonra sokakta duran genç bir kızın yerde yatan erkeklerden birine yardım ettiğini gördünü. O genç kızın kardeşi olduğunu fark edince peşinden gitmeye karar verdiğini ama gidemediğini söyledi çünkü kardeşinin yardım ettiği çocuk Evan'ı ensesinden tutmuş yere yatırmış,

 

bir vaziyette " bana bak lan ayyaş herif eğer bu kızı takip ettiğini görürsem bir daha ayaklarının üstünde duramazsın bilmiş ol". Diye bağırıyordu Evan ne kadar sarhoş olsa da ayağa kalmış genç çocuğu iterek "şen kimsın uğan begim kadeşime gideceeme karışırısın o menim kadeşim lağn senei-" cümlesini bile kuramadan sızmıştı.

 

Evan gözünü açtığında kendini derme çatma bir kulübede hasır yatakta yatarken buldu. Şaşırmıştı etrafa bakarken birisi geldi. Gelen Evan'nın sarhoşken tartıştığı çocuktu aynı zmanda kardeşinin yardım ettiği çocuk. Genç çocuk Evan'nın, Ann'ın abisi olduğunu anlamış onu kendi kaldığı derme çatma kulübeye getirmişti. Çocuk marangozdu ama tek başına çalışmakta zorlanıyordu.

 

Evan a o kız senin kardeşin mi dedi.

Evan evet dedi.

 

Evan'a " eğer kardeşin bana yardım ederken karşı taraf tekrar gelip çatsaydı ve kardeşine zarar verseyi ne yapardın" şeklinde bir soru sordu. Evan "onları öldürürdüm" dedi. Genç çocuk

 

Hayır yapamazdın deyince nedenini soran Evan'a çünkü" sarhoştun" Dedi ve Evan'nın kafasına yaptığı en büyük hata olduğu birden dank etti. Genç çocukla anlaşmış iki üç gün yanında marangozluğu öğrenmeye başlamış iş sahibi olmuştu.

 

Genç çocuğun adını sorduğunda adının yüce kimeselere verilen Aron olduğunu söylemişti. Aron ve Evan bu dört günde çok iyi anlaşmış beraber iş yapmaya karar vermişlerdi. Bu hikayeyi Ann duyunca biraz heyecanlanmış ama Aron'un kendisen altı yaş büyük olduğunu fark edince bu heyecanı bir anda yok olup gitmişti.

 

Artık her şey yolunda gibiydi, Evan evdan kaçmıyor dost edindiği Aron ile birlikte işe gidip geliyordu. Josef tekrar okula başlamak istediğini, abisinin de ona destek vereceğini, Ann ile birlikte ders çalışıcaklarını babasına söylemiş ve babasından onay almıştı.

 

Evan eve ders kitabı, erzak, kıyafet, tabak çanak elinden ne gelirse alıyordu. Josef ve Ann nın cebine de harçlık koymayı ihmal etmiyordu. Josefin dersleri bir hayli iyiydi. Üniversite sınavından iyi bir not alacağına güveniyordu. Ayrıca bıraktığı okula tekrar başlamıştı. Müdür onu kabul etmiş sınıfını ayarlamıştı.

 

Şanssızlık bir kere geldiğinde gitmesi çok uzun sürer demişler. En büyük örneğide Josef'dir. Evan'eve dönmesi ve düzenli olarak işe gidip gelmesinin üzerinden 2 ay geçmişti.

2 ayda toparlanmış en yakın arkadaşı Aron ile birlikte kaldıkları yeri büyütmüş insanlara dolap, yatak tahtadan yapılabilecek her şeyi yapıyorlardı işileri gayet iyi ilerliyordu.

 

Bir gün Josef ve ailesi evde oturmuş Josefin okula tekrar başlamasını konuşuyorlardı. Ann her zaman ki gibi Josef'e takılıyor " abi şimdi sen benden 2 sınıf küçüksün ya merak etme ben seni ders çalıştırır sınıfının birincisi yaparım" diyerek gülüyordu. Evanda o senden 2 sınıf küçük ben senden 8 sınıf küçüğüm beni de birinci yapar mısın? Dedi. Ve gülmeye devam ettiler. Tâki kapının sert bir şekilde vurulmasına kadar. Evan "ben bakarım Aron gelicekti Josefe kitap kalem filan alıcaktık" dedi ve kapıyı açtı bir kaç saniye öylece kapıya bakakaldı.

Babası

"kim gelmiş oğlum içeri çağırsana" dedi.

Evan içeri iterek bir kaç tane takım elbiseli adam içeri girdi.

 

"Merhaba Evan efendi nerelerdesin bir kaç aydır kumarhanede gözükmüyorsun herhalde borcumuzu getirmeye gittin" dedi kumarhane sahibi.

Evan ve ailesi suspus olmuş korkuyla oturuyordu adamların bellerinde silah vardı ve ciddi duruyorlardı.

Evan "en kısa sürede ödeyeceğim" dedi ama adamlar dinlememişti. Evan a 1 yıl oldu lan daha nereye getireceksin diyip yanındaki adamlarla evi darma duman edip herkesi aramış evdeki ne kadar değerli eşya, para varsa almışlardı.

En sonunda Evan dayanamayıp sinir krizi geçirmişti ve arbede çıkmıştı.

 

Evan'a iki el ateş ettiler bu duruma şahit olan Josef ve babası adamların üstüne atladı Evan yere düşünce josefe yumruk attı diğer adamlar yerde kan görünce korktular ve hep birlikte kaçtılar. Dizlerinden vurulan Evan yerde oturuyor yardım edin diye bağrıyordu. Ann çok korkmuş sargı bezi ve yardım malzemesi getiriyordu. Josef ve babası bir müddet adamların peşinden koştular ama bindikleri arabayı yakalamalarına imkan yoktu. Evan çok fazla kan kaybediyordu. Sağlık ekibi ve polis geldiğinde çoktan kendinden geçmişti. Bir kaç gün kaldıktan sonra hastaneden çıkıp eve gelmiş dinlenmeye başlamıştı. Artık çalışamaz durumdaydı ilk defa eve bir faydası olacağı için seviniyordu ama onu da başaramamıştı.

 

Her şey tam düzeldi derken daha da kötüye gitmeye başlamıştı. Evan artık çalışamayacak hatta adım bile atamaz haldeydi. Josef büyük hevesle başladığı okulu tekrar bırakmıştı.

 

İş aramak için sabah erkenden kalkıp evden çıkan Josef, kendisinden bir kaç saniye sonra evden çıkan babasını fark etti. Babasının işe gitmesine daha çok vardı peki bu saate ne işi vardı?. Babasının ne yapacağını merak eden Josef büyük bir merakla ve dikkatle babasını takip etmeye başladı. Uzun takipten sonra soluğu hastanede aldı ama babasının orda ne işi vardı?. Yıllardır gittiği hatta bir kaç gün çalıştığı hastanede iş aradığını düşündü. Doktoru tanıdığı için belki faydası olur diye içeri girdi. Küçük tek katlı bir bina olan bu yerde sesler duvarlardan duyulur haldeydi.

 

Babasının girdiği odanın kapısıda açıktı. Josef istemeden kulak misafiri oldu ve olduğu gibide bayıldı çünkü babasının bir yıldır kanser olması ve hastalığının çok ilerdiğini duymak ona öyle bir ağırlık yüklemiştiki olduğu yere bayılmıştı. Josefi fark eden babası hemen oğlunun yanına koştu ve onu yattığı yerden kaldırdı. Josef kendine gelir gelmez babasına sarıldı ve

 

" doğru olmadığını söyle baba nolur doğru olmadığını söyle. Yanlış duymuşsun de baba nolur" diye bağrıyordu.

 

Babası olan biteni 1 yıldır kan kanseri olduğunu ve tedavi gördüğünü artık ayağa kalkmaması gerektiğini anlattı.

 

Bunları duyan Josef adeta çökmüştü babasını alıp eve döndü onu yatağına yatırdı ve diğer oda da oturmaya başladı.

Kara kara düşünüyor olup bitene anlam veremiyordu ne yapsaydı zil takıp oynayamazdı ya.

 

Ağabeyi sakat kalmış babası ise kan kanseri ayağa kalkmaması gerek kız kardeşi ise okuyor eve bakacak tek kişi kendisiydi.

 

Acil iş bulması gerekti hem babasının ilaçları için hemde okuyan kız kardeşi Ann için birde sakat kalmış abisi için bir anda bütün yük Josef'in üstüne binmişti. Dünya ona dar geliyordu. O gün evden çıktı cebinde kalan son yirmi dolarla babasının ilaçlarını almaya çalışacaktı. İlaçların çok pahalı olduğunu biliyordu ama isimlerini bilmiyordu bu yüzden babasının gittiği doktora gelmişti.

 

"Merhaba Sam (Sem) amca dün babam gelmişti acaba ilaç yazdın mı".

 

"Evet iki tane yazdım"

 

"Reçeteyi burda unutmuşuz galiba burdaysa alabilir miyim"

 

"Orda masanın üstüne Josef yanında"

 

" Evet buldum şey Sam amca acaba bu ilaçların fiyatı ne kadardır".

 

"Yanlış hatırlamıyorsam birisi bin dolar diğeri ise inne olarak satılıyor haftada bir doz vurulması gerekir onun fiyatı ise sekiz yüz dolardı". Diyince Josef'in yüzünde büyük bir hüzün oluştu ve elini yüzüne koyarak oturdu. Doktor Sam yanına geldi ve Josef'in omzunu tuttu

 

"Hey Josef noldu sana" diye sordu

Josef bu ilaçları ödeyemiyeceğini söyledi.

 

Doktor sam gülerek ilaçların parasını hastenin karşıladığını söyleyince Josef onkadar sevinmişti ki Sam'a sıkı sıkı sarıldı ve bunu söylediği için teşekkür edip odadan çıktı. Ardıdan başka bir doktor odaya girip Sam'a

"Neden yalan söyledin masrafları hastane karşılamıyor" dedi.

 

Sam" durumları hiç iyi değil babası kanser abisi ise sakat kalmış evde çalışan kimse yok hem ben iyi maaş alıyorum üstelik tek yaşıyorum, yardım etsem ne kaybederim dostum" dedi arkadaşına.

 

Arkadaşı masrafların yarısını kendi ödeyeceğini ve bu konuda hayır kelimesini duymak istemediğini söyledi ve göz yaşını silip odadan çıktı.

 

Artık Josefin babasının durumu biraz düzelmeye başlamıştı. Her hafta ilaçları düzenli olarak alıyor babasını iyi bir halde görmek için elinden ne geliyorsa yapıyordu ama abisin durumu hiç iç açıcı değildi bacağının iyileşeceği de yoktu.

 

Arada bir Aron geliyor Evan ı ayağa kaldırmaya çalışıyordu

ama nafile bacağında hiç hal hasanet kalmamıştı. Öylece oturup beklemektense Aron, Evanı kendi yaptıkları ev ve iş yerine götürdü. Aron tahtaları çalışma masasına koyuyor Evan da kesip biçip montaja hazır hale getiriyordu. Böyle böyle bir düzen tutturmaya başladılar.

 

Josef ise bir kibrit fabrikasına başvuru yapmış evde telefonun başında bekliyordu. Başvuru yaptığı çoğu yerden abisinin geçmişi yüzünden reddedilmiş.

Çoğu fabrikatör ve iş yeri sahipleri Evan nın takıldığı kumarhaneler de fink atıyordu bu yüzden evanı da tanıyorlardı.

 

Josef telefonun başında beklerken babası da kendi kendine şiir yazıp duruyordu. Arada bir Josefe dönüp;

 

Eğer gün gelirde bir kadınla tanışırsan ona güzel bir aşk

şiiri oku mutlu et. Kadınlar her zaman narin canlılardır.

Bende anneni şiirle tavlamıştım.

 

Josefin yazmaya çok fazla merakı olmasa da dinlemek hoşuna gidiyordu. En sonun telefon çaldı büyük bir heyecana kapılan Josef yavaşta telefonu kulağına götürdü ve

 

-İyi günler Josef numaranı Bıraktığın iletişim formundan aldım ben kibrit fabrikasının muhasebecisiyim yarın gelip başlayabilirsin.

 

Konuşmasını dinledi. Mutlu olmuş gibi görünse de kardeşi ve babası evde tek kalacaktı Evan ise psikolojik olarak dağılmış Aronun yanından eve gelmiyordu. Ama ne çare mecburen sabah erkenden kalktı ve kibrit fabrikasına gitti.

 

Fabrika beklediği kadar büyük değildi tek katlı 25 30 tane makina vardı ve her makinada 2

kişi. Bir kantin, birde temizlik görevlisi.

 

Josefe kıyafet eldiven verip makinasını gösterdiler o kibritleri yerleştiriyor yanındaki adamda yanıcı maddeyi döküyordu. İş beklediği kadar zor değildi ama patronu çok cimri ve kibirliydi her yer sürekli talaş oluyor sadece bir kişi süpürüyordu. Adamın canı çıkıyordu. Josef ise yemek saatlerin de kendi makinasının etrafını süpürüp öyle çıkıyordu zaten 10 saniye bile sürmüyordu.

 

Patronun gözü hep Josefin üstündeydi molaya gitmeden önce makinanın etrafında ki talaşı süpürmesi bir garibine gidiyordu ama kötü de değil.

İşciler arasında molalarda en duranı oydu. Makinası genelde hep temizdi yeni iş kıyafeti almak yerine eve götürüp yıkatırdı.

 

Fabrikanın köşesinde büyük bir çatlak vardı içeri hep su doluyordu Josef ise oraya fidan dikerek çözüm yolu bulmuştu.

Çalışanlarla da iyi anlaşıyordu.

 

Josef abisinin tedavi edilebileceğini de o fabrikada öğrenmişti ama masrafları nasıl karşılayacağına dair hiç bir fikri yoktu. Eve geldiğinde hızlıca abisini aramış eve çağırmıştı.

 

Güzelce konuşmuş kararlarını vermişlerdi. Aron ve Evan perakende ev ve bekçi kulübesi yapımına başlayacaktı. Josef ise fabrikada çalışacak para biriktirecekti böyle böyle Evan tedavi olup Josefi yanlarına alacaklardı. Ondan sonrada villalara ahşap taslak yapacaklar ve fabrika açacaklardı. Tek sorun Evanın tedavisinin pahalı olmasıydı.

 

Josef çalıştığı kibrit fabriksında oldukça sevilmeye başlamıştı.

Fabrikanın önüne gelen satıcılarla konuşuyor çalışanlara indirip yaptırıyordu.

 

Öğle yemeği saati geldiğinde patron Josefi yanına çağırdı.

Endişeli bir şekilde patronun yanına çıktı patron Josef e neden makinasının önünü süpürdüğünü sordu.

Josef de çalışana acıdığını herkes makinasını süpürse hem çalışan yorulmazdı hem de yeni bir işçi almasının germekmediğini söyledi.

 

Böylelikle patron Josefle biraz konuşarak yeni kurallar ekledi.

İşe gelindiğin de ve çıkışta makinalar temiz bırakılacaktı çalışanlardan her gün bir kişi meydanı süpürecek diğer bir kişi ise fabirakanın önünde ki çiceklere bakın yapacaktı. Ayrıca parton bunları yapan kişiden o gün çay parası almayacaktı.

Böylelikle Josef kuralları başarılı oldu yeni bir düzen kuruldu.

 

Ayrıca maaşına da zam almıştı.

Ödül ve caza sisteminin gelmesiyle üretim bile artmıştı.

Fabrikadaki kaos ortamı son buluyordu düzgün çalışan işçilerin şarkı açmalarına bile izin vermilmişti. Ve bütün bunlar Josefin fikriydi gayette başarılıydı.

 

Evan ve Aron ise ahşaptan ev, kulübe, sokak hayvanları için yuva, kıyafet dolabı, yatak gibi çeşitli malzemeler üretmeye başlamış yanlarına bir kaç tane de çalışan almışlardı. İşleri iyice açılmış ve imalathane açmışlardı.

 

Gayet iyi gidiyorlar Evanı yürütmek için elinden gelen her şeyi yapıyorlardı.

Evan tedavi için yurt dışına gitti olumlu bir haberi almak için Josef ve ailesi imalat hanede gelmesini bekliyordu uzun zamandır Evanı görmüyorlar ve merak ediyorlardı.

 

Kapının önünde bir adam geldi önünde tekerlekli sandalyede Evan vardı

Tedavi olumsuz sonuçlanmış gibi duruyordu. Babası yüzünü düşümüş tam Ayağa kalkacakken Evan ayağa kalktı zar zor yürüyerek babasına sarıldı. O kadar mutlu olmuşlardı ki Ann haykıra haykıra ağlıyordu.

Abisi ise ağlma dedi. Bak yürüyorum.

Git ders çalış üniversite sınavına az kaldı.

 

Güle oynaya içeri girdiler her şey çok güzeldi Josef de imalat haneye girmiş birlikte çalışmaya başlamışlardı. Güzel para kazanmaya başladılar bir araba bile aldılar.

 

Şanssızlık bir kere geldiğinde gitmesi çok uzun sürer demişler. En büyük örneğide Josef'dir.

 

Bir gün imalat hanede gençler kendi halinde takılırken içeri bir düzine takım elbiseli adam girdi.

 

- Vay vay vay Evan efendi demek iyileştin ha bir de imalat yapıyorsun. Ne yapıyorsun

Yoksa yeni kumar mekanı mı ?

Yoksa başka bir şey mi?.

 

İvan - Beni vurduğunuz yetmedi mi? Evimde ki her şeyi alıp gittiniz hayatımı yaktınız.

Daha ne istiyorsunuz?.

 

- Evet seni vurduk ama

Ölmediğini bilmedik.

Hafif bir gülüşle, orda anlasaydık bir kaç el daha ateş ederdik.

Her neyse bak karşımdsın canlı kanlı duruyorsun ne güzel işte.

 

İvan- ne istiyorsunuz beni tekrar vurmak mı?

Yoksa canımı mı alacaksınız?

 

Josef ve Aron ellerinde ucu sivri sopalarla bekliyordu ama ne yapabileceklerdi.

 

- Bak Evan seni vursam vururum beni hafife almaman gerektiğini iyi bilirsin. Canına sana bırakıcam sende bana paramı bırakacaksın. Eyer anlaşırsak ne âla HA olurda anlaşamadık sadece seninle kalmam bilmiş ol.

1 haftan var.

 

İvan- 1 haftada ödeyemem burayı borçla açtık onun dışında daha bir çok borcumuz var.

Biraz daha zaman var.

 

- 1 ay içinde benim paramı getir aksi taktirde burayla beraber sizide yakarım.

 

Josef - Abi ne yaparız nasıl öderiz bu borcu taşınalım bu şehirden.

 

Aron- Taşınsak bile başka yerde yaşayamayız geçinemeyiz.

Hem imalathaneyi ve arabayı satsak bile borç kapanmıyor.

 

İvan- Hayır taşınamayız ayrıca Ann sınava girmesine az kaldı.

Bir çözüm yolu bulmamız lazım.

 

Adamların tehtidinden sonra bir çözüm yolu düşünmeye başladılar ama elden ne gelir.

Durumları hiç açıcı değildi onun yanı sıra Josefin babası da iyice rahatsızlanmıştı. Elden ayaktan düşmüş kendi yemeğini bile zar zor yiyordu. Elinden geldiği kadar Ann bakıyordu ama okula gidip geldiği için Alfred genelde evde tekti. Günler haftaları kovaladı ve ödeme zamanına 1 hafta kaldı Evan ne yapacağını bilmiyor kara kara düşünüyordu.

 

Aron ve Josef adamları vurmayı düşünüyordu. Ama ikiside silah almaktan çekiniyordu daha doğrusu Josef hapise girse onu nasıl kurtaracaklardı.

Ellerinde bir miktar para vardı onu verip bir müddet daha istiyeceklerdi. Ve o gün geldi çattı adamları beklerken her şeye hazırlıkllılardı. Lakin içlerinden birine bir şey olursa bunu kaldıramaz darma duman olurdu. Sabah saatlerini çalışarak geçirdiler ve öğlenide.

 

Tam yemek yerken kapı sert bir şekilde çaldı heyecanlı heyacanlı kapıya yaklaştılar ama içlerinden ne açmak nede adamlara para vermek geliyordu. Evan biraz yaklaştı ve kapıyı açtı bir ne görsünler,

Ann. Biraz rahatlayıp içeri aldırlar.

 

Akşamda olmuştu ama adamlar hala gelmedi. İşi bitirip Josef ve Ann eve döndü Evan ve Aron ise orda kaldılar. Ve sabah oldu adamların gelmemesi Evanı birazdaha Işgillendirmişti.

2. Gün oldu yine gelen giden aradan tam 10 gün geçti Evan adamların geleceğinden emin değildi ki içeri girdiler.

 

Aralarında konuşma oldu bağıra çağıra bütün paraları ve arabayı aldılar. Ellerinde üretim yapacak para bile kalmadı işler iyice sarpa sarmaya başladı.

İmalathaneyi de sattılar Aron ve Evan yaptıkları eski derma çatma kulübeye geri döndü Josef ise çalıştığı kibrit fabrikasına girdi. Ama elden ne gelir Josefin çalıştığı para borca açtıkları yere gidiyordu. Evanın eline geçen 3 5 kuruşla geçinmeye çalışıyorlardı.

 

Yine durum sarpa sardı Evan hep kendi kendini suçluyor.

Olanı biteni kendi üstüne atıyordu. Bu suçluluk duygusu onu yiyip bitiriyordu o kadar

Çok tükendiki yüzünde ki elmacık kemikleri belirginleşmeye başladı.

 

Yaptıkları kulübeden de çıkmak zorunda kaldılar izin yapılan bu kulübe otel inşası yüzünden yıkıldı. Aron başka şehirde bir marangozluk işi buldu ama kararsız kaldılar o adamlar yine gelir miydi? Evan önce bu sorunu çözmeliydi. Arada bir tamir işlerine gidiyor ahşaptan ne varsa yapıyorlardı. Ann okula devam ediyor, Josef farbikada çalışıyordu. Babaları da evde otuyor genel olarak yatakda idi hastalığı ağır basmaya başlamış iyice halsizleşmişti.

 

Aron ve Evan eski bir meyhaneden iş almışlardı meyhanenin iç tavanını ve dış çatısını tamir edeceklerdi.

Josef ve Ann da evdeydi o sırada kapı çalındı ve içeri Evanın belalıları girdi sinirli bir şekilde Evan sordular ve olumsuz cevap aldılar Josefin elinde ekmek bıçağı vardı bunu gören adam.

 

"Benim sizinle bir derdim yok Evan olmadığı sürece kimseye zarar vermem" Dedi ve çıkıp gittiler. Akşamına Evan eve geldi olanı biteni dinledi anladı ki adamlar peşini bırakmayacak.

 

İvan- haftaya Ann sınava girdikten sonra şehir değiştireceğiz. Ann babama bakar Josefin aldığı maaşta size yeter zaten imalathanenin borcu bitti.

 

En- Peki abi geri gelmiyecek misin hep orada mı yaşayacaksın?

 

İvan- Orada biraz çalışıp ev tutarız düzen tutturursakta sizi yanımıza alıcaz merak etmeyin.

 

Dedi. Sabah olduğun da herkes dışarı çıktı işlerini halledip eve geldiler ve Evanı her yerde aradıklarını öğrendiler.

Ann ın sınavına girdi ve çıktı gayette güzel geçmişti. Aron ve Evanı uğurladılar. Artık evde 3 kişi vardı. Josef çalışıyor Ann babasına bakıyordu ama aldığı maaşla kıt kanaat geçiniyorlardı evin kirası bir hayli fazla idi.

 

Ellerinde ay sonları hiç para kalmıyordu konu komşu durumlarını bildikleri için sürekli yemek yapıp getiriyorlardı. Josef ne kadar çalıştığı yerden zam istesede alamıyordu. Arada bir abileri para gönderse de yetmiyordu.

Babası iyice elden ayaktan düştü ve yatağa bağımlı olmak zorunda kaldı. Ann okula gidecekti. Bu yüzden onu tek akrabaları olan teyzelerinin yanına götürdüler.

 

Evde bir tek Josef ve babası kaldı Josef babasın durumuna çok üzülüyor kahroluyordu. Ann okulunu tutturmuştu. Evan bütün masraflarını karşılyor Aron ise Josefin babasının tedavisi için çalışıyordu.

 

Ay sonu geldi çattı evde ne yiyecek bir lokma bir şey ne de doğru düzgün kömür kaldı.

Yine de bir bakkala uğradı.

O uğrama nelere sebep olacaktı?

Josefin hayatı nasıl değişecekti?

 

 

 

Loading...
0%