Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Kayıp Saat

@onsraa

Memnun oldum bende Josef.

 

Sofia- peki atış yapacak mısın?

 

Josef- ismini öğrendim ya o benim için yeterlidir.

 

Sofia- şiirinden etkilenip atış yapman gerektiğini unuttum ve ismimi söyledim.

 

Josef- beğenmene çok sevindim geç oluyor sizi yaşadığınız yere bırakmam için müsade eder misiniz?

 

Sofia- yarın panayırın son günü o zaman bırakabilirsiniz şimdi babamla gideceğim.

 

Josef- demek yarın da buradayız hay hay hanımefendi yarın görüşmek üzere.

 

Sofia- iyi günler bayım.

 

Josef ilk defa aşık olmuştu o kadar mutluydu ki saati tamir etmeyi bile unuttu Borisin yanına dönerken ceketinin cebinde bir miktar para buldu o dönem için oldukça fazla olan bu paranın nasıl oraya geldiğini düşünürken terziyi hatırladı.

 

Meyhaneyi temizledi kapıları kilitledi ve her zamanki tabureden yatağına uzandı.

Aşk olmuştu mutluydu fakat büyük bir sorun vardı gelecek.

 

Ne yapması gerektiğini bilmiyordu saati tamir edip kendi zamanına dönse idam edilirdi biraz daha geriye dönse yine o saçma sapan hayatı yaşacaktı ama babasını son bir kez daha görebilecekti. Kafası çok karışan Josef o gün panayıra gitmeyecekti bir şekilde saati tamir ederek kendi zamanına dönmeye karar verdi. Sabah olduğunda Boris gelmeden yine etrafı toplamış barı hazırlamıştı

 

Boris gelince yüzünde bir tebessüm ile

 

Ah bu sevda ah gencecik çocuğa neler yaptırıyor.

 

Josef- ne sevadası sabah sabah senin sesinden adamda kafa mı kalıyor bende erkenden kalkıp her şeyi hallediyorum.

 

Boris- hayır rahmetli Josef sen bahanelerin ardına saklanıyor ve yalan söylüyorsun.

 

Josef- peki dediğin gibi olsun ben her şeyi hazırladım şu köşedeki terziye gidip geliyorum.

 

Borisden izin aldı ve dışarı çıktı biraz ilerdeki kendine takım veren adamın yanına geldi.

 

Merhaba kimse var mı?

 

Sam- yeter artık bu işlerden de bıktım bu yerden de yaşlı başlı adamım ben benim de dinlenmeye ihtiyacım var.

Buyur genç adam yoksa takımı beğenmedin mi?

 

Josef- hayır hayır efendim oldukça güzel sadece cebinde bunu buldum.

 

Sam- evet onu unutmuşum saol.

Burada makas vardı nereye kayboldu bu. Sofia Sofiaaaa kızım neredesin.

 

Sofia- geldim baba gel...

 

Sam- kızım şu makas nerede yine ortalıkta yok, Sofia sana diyorum Sofia.

 

Sofia Josefi görünce dona kaldı onu buralarda hiç beklemiyordu.

Josef ise baya şaşırmış bir yandan da çok garip olmuştu.

Sofianın bir kaç adım ilerisinde olmak onu biraz sevindirmiş biraz da hüzünlendirmişti.

 

Sam- bu bel ağrısı da beni bitirdi yoruldum artık bak Josef sana ne diyeceğim. Seni bizim Borisin yanın da gördüm duyduğuma göre orada çalışıyormuşsun.

 

Josef- evet efendim orada çalışıyorum.

 

Sam- hafızanı kaybetmene üzüldüm burada çalışmaya ne dersin? hem tabure üstünde uyumaktansa burada sıcak bir yatakta yatarsın.

 

Josef - olur olur evet olur ben hemen Borisin yanına gidip gelsem sorun olur mu?

 

Sam- hadi git bekliyorum.

 

Josef Boris yanına gitti.

Terzi'nin kızına aşık olduğunu ve bundan sonra orada çalışmak istediğini söyledi.

 

Boris- bana anlatmana gerek yok rahmetli Josef olanı biteni biliyorum zaten.

 

Josef- hadi ama beni kandırma nereden bilebilirsin.

 

Boris- panayırdan bende oraya karım için gidiyorum.

 

Josef utanarak Boris ile anlaştı akşam olunca son temizliğini yaptı ve panayırın yolunu tuttu.

Ardından aynı yerde Sofiayı görüp yanına gitti.

 

Josef- merhaba güzel hanım çayınıza eşlik edebilir miyim?

 

Sofia- elbette bayım buyrun.

 

Josef- daha seni tanımadan yanında çalışmaya başladım.

Ne kadar hoş değil mi.

 

Sofia- evet çok hoş bir soru sorabilir miyim.

 

Josef- elbette bir değil istediğiniz kadar soru sorabilirsiniz.

 

Sofia- babam hafızanı kaybettiğini söyledi ve buralardan da değilmişsin acaba hikayeni öğrenebilir miyim?

 

Josef- evet evet anlatayım ben kuzeyden geliyorum küçük bir çocukken ailemden ayrılmışım oralarda çalışırken bir patron vardı herkesi ezer geçerdi bende onun gemisinde çalışırdım. Bir gün bu patronum birisine yardım etmek istedi hayatında ilk defa iyilik yapacaktı yaşlı bir adam yük kaldırırken yanına yaklaştı yükü beraber kaldırırken elinden kayıp adamın üstüne düştü. Herkes onu kötü bildiği için bilerek yaptı katil dediler. Oda diğer benim çalıştığım gemiye kaçtı bana ve kaptana sür dedi kaptanda sürdü buralara kadar geldik kendisi kaçtı kaptanın peşine birileri takıldı oda gemiyi çevirdi kaçarken beni düşürdü ve gitti.

 

Bende yolumu kaybettim buralara kadar geldim ve Boris meyhanesine yakın bir yerde düşüp hafızamı kaybettim.

 

Sofia- çok üzücü ama olanları hatırlıyorsun.

 

Josef- hatırlıyorum ama sadece olanları ne isimlerini ne çalıştığım yeri ne de şehrimi hatırlıyorum sadece olanı biteni.

 

Sofia- üzüldüm o zaman burada kalkan'da bir sorun yok.

 

Josef kararsız bir şekilde evet der.

 

Josef- bana bir şey demek ister gibi bir halin var.

 

Sofia biraz çekinerek, peki hafızanı kaybetmeden önce ya kız arkadaşın varsa.

 

Josef- hayır daha önce hiç kız arkadaşım olmadı onu biliyorum. Peki senin hikayen nedir?

 

Sofia- babam yaşadığı köyden hiç memnun değilmiş bir gün kaçıp buraya gelmiş ve terzilik yapmaya başlamış sonra ardından annemle tanışmış çok güzel bir hayat yaşamışlar ama annem hastalanmış ve hayatını kaybetmiş. Babam ve bende o yaşadığımız evden hiç taşınmadık ikimiz de kıyafet yapar geçiniriz.

 

Josef- ikimizin de hikayesi güzel ve daha güzel olması umudu ile.

 

Sofia- yarın yanımda çalışmaya başlayacaksın yani ben ustan oluyorum.

 

Josef- usta Sofia yarın ne zaman gelmemi ister acaba?

 

Sofia- erkenden hazır olun işi aksatmak yok.

 

Josef- anlaşıldı efendim yarın erken saatlerde yanınızdayım.

 

Sofia- aferim hıhıhah hoşuma gitti.

 

Josef- peki kalacağım bu sıcak yatak nerede?

 

Sofia- üs katta evimiz var babamla ben orada kalıyorum sende aşağıda arkada bir oda var orada yatak, masa ve dolap var senin için iyi olur.

 

Josef- elbette!

 

Josef Sofiayı evine bırakırken Sofia alt katın anahtarını Josefe verdi ve içeri girmesini babasının öyle söylediğini dedi.

Josef de denildiği gibi anahtarla içeri girdi. Tezgahın arkasında ki odayı buldu ve Sofianın dediği gibi güzel bir yatak masa ve dolap vardı Josef yatağına uzandı rahat yatakta düşünmeye başladı.

 

Gelecekten gelip geçmişteki bir kıza aşık olmak ne garip bir olay.

Diğer yaşamım nolacak? ne yapmam gerek? Kendi zamanıma mı dönmeliyim? Burada mı kalmalıyım?

Bu sorular onun aklını karıştırıyordu. Her gün saati tamir etmeye çalışırken tarihi geri alamıyordu ve her geçen gün saati bulduğu tarihten iki gün gerisine alamıyordu.

 

Polisi öldürmeden önceki güne sürekli almaya çalışsa da bu çok zordu doğduğu güne bile alamıyordu Josef ise denemekten vaz geçti. Sabah olduğunda kaldığı odanın kapısı çaldı ayağa kalkıp kapıyı açtı.

 

Sam- günaydın genç adam kahvaltı yaptın mı?

 

Josef- yeni kalktım efendim.

 

Sam- elini yüzünü yıka sonra da bahçeye gel.

 

Josef- tamam efendim.

 

Elini yüzünü yıkadı üstünü giydi uzamış saçlarını ıslatıp düzelti. Bahçeye indiğinde Sofia ve babası masada oturmuş güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Yanlarına büyük bir heyecanla oturdu.

 

Sam- bak Josef bu kızım Sofia sen zaten panayırdan tanıyorsun bu maddi hayatta değer verdiğim tek şey ne onun üzülmesini isterim nede başına bir şey gelmesini uzun uzunda konuşa bilirim ama gerek yok. Çünkü sana güvendim temiz ve dürüst çocuk. Güvenimi boşa çıkarma.

 

Bu konuşmadan sonra Sofia ve Josef şok olmuştu Samın her şeyden haberi vardı ama onlar bilmiyordu ikiside baya utandı Josef ise Samın konuşmasını dinleyip söz verdi ve bir güzel yemek yedi.

 

Ardın içeri geçip işe koyuldular.

 

Josef- babanın her şeyden haberi var mıydı?

 

Sofia- bende bilmiyordum yeni öğrendim.

 

Josef- kızmadı bana güveniyor.

 

Sofia- evet sana güvendi hemde sevdi şimdi iş başına.

 

Josef- hay hay efendim büyük bir zevkle.

 

Josef ve Sofia gelen müşterilerin istediklerini yapıyordu.

Sofia dikiş nakış yapırken Josef ona gerekli malzemeleri veriyor Sofianın eline bakarak öğrenmeye çalışıyordu mola verdiklerinde bile durmuyor gerekmez kumaşlardan bir şeyler yapmaya çalışıyordu.

Josefin bu hali Sofianın çok hoşuna gidiyordu. Mola bitiyor işe dönüyorlardı Josef çok hızlı öğreniyor öğrenmekle de kalmıyor yeni tasarımlar yapıyordu.

 

Sam- Bakıyorum da gençler bir hayli hızlı benim iki günde yapacağım işi bir günde yapıyor ne güzel.

 

Josef- sizi memnun etmek de güzel. Bir fikrim var söyleye bilir miyim?

 

Sam- tabi ki söyleye bilirsin.

 

Josef- burası oldukça büyük bir şehir ve herkesin giyimi aynı biz farklı bir şeyler üretim dışarıya asabiliriz ben gerekmez parçalardan bir örnek hazırladım istersen burda.

 

Sam- bunu sen mi yaptın?

 

Josef- Sofia ile birlikte yaptık siyah sade ama yakaları dışa doğru kıvrımlı detaylar koyu kırmızı içide koyu lacivert.

Beğendiniz mi?

 

Sam- bu bu fevkalade! Harika!

Mütiş! Bunu hemen dışarıya asmamız lazım ben bir stand yapıp geleyim. Afferin sana Josef ve tabi ki güzel kızım.

 

Josef kendi zamanından bir kaç tane kıyafet yapmaya başladı Sam onları dışarıda büyük bir stand ve tezgahla satınca insanlar toplanmaya başlamıştı ardından hafta başı oldu ve Sam Josefin Borisden aldığı Haftalığın Dört katını vermişti.

Josefin aklında bir plan vardı

 

Josef- bu gün tatil, hanımefendi benimle lunaparka gelir mi?

 

Sofia- gelir mi? siz söyleyin.

 

Josef- bence gelir hem neden gelmesin değil mi.

 

Sofia- ben ne kadar güzelim?

 

Josef- cevap veremem.

 

Sofia- yani güzel değil miyim?

 

Josef- ondan değil çünkü bu soruya cevap veremeyecek kadar güzelsin, benim aklımda da dünyam da o kadar büyük bir ölçü yok.

 

Sofia- peki beni ikna ettiniz bayım.

 

Ardından eğlence merkezine gittiler Josef Sofianın karşısına oturdu ve,

 

Seni görünce şiir yazmak istedim

Ve bir sürü güzel söz.

 

Sonra anladım ki senden güzel şiir yokmuş

Ve iki çift göz.

 

Derken cebinden 2 tane kumaştan yapılmış bileklik çıkardı birini kendi koluna birini ise Sofianın koluna taktı.

 

Seni seviyorum senin var olduğunu bilmek bile bana heyecan veriyor gittiğini düşünmek içime korku salıyor ama o bile güzel peki sende beni sever misin?

 

Sofia- bu şiir çok güzeldi evet senin hayatın, ailen ve her şeyin olupta seni severim.

 

Josef ve Sofia O gün birbirlerine bağlandılar ve Josef şayet ayrılırsak sen ayrılırsın ben söylemeden ölürüm dedi.

 

Beraber gezip tozdular, yiyip içtiler ve tatillerini en güzel şekilde geçirdiler. Ardından Terzi'ye döndüler ve herkes yatağına yattı Sofia Josefi düşünüyordu acaba gelecekleri nasıl olacaktı Josef ise bir karar aldı saati saklayıp hayatına devam edecekti zaten başka seçeneği de yoktu. Sabah ilk iş kalkıp saati gömmeyi düşündü ve bu düşünce ile yattı, yattı ama bir türlü uyuyamadı.

 

Saat ona lazım mı olur yoksa felâket mi bilemedi.

Sabah olduğun da Sofia kapıyı çaldı ve Josefi kahvaltıya çağırdı

 

Sofia- gözlerin kızarmış uyumadın mı?

 

Josef- zorlanıyorum uyurken hemde çok bir türlü uykum gelmiyor kafamı yıllardır durduramıyorum.

 

Sofia- zor ve acı olmalı.

 

Josef- En zor olanı da uyumaya çalışırken düşüncelerim ile savaşmak ve sadece iki seçeneğimin olması.

 

Sofia- Anlıyorum Josef uyumak bir bedel ister derdi babam acaba o iki seçenek o kadar kötü mü?

 

Josef- çok iyi sayılmaz çünkü birinci seçeneğim, seni ve seninle yaşadığım kendimi düşünüp sabaha kadar uykusuz kalmak.

 

Diğeri ise rahat bir şekilde uykuya dalmak için seni düşünmeden sabaha kadar sensiz uyumak.

 

Sofia- benim seçeneğim yok seni düşünmeden uykum gelmiyor o bile sana aşık.

 

Josef- seni seviyorum seni bu dünyada ve kendi hayal dünyamda bir ömür seveceğim.

Sen olsan da olmasan da.

 

Sofia- bunları duymak oldukça hoş teşekkür ederim. Ayrıca babam bu gün kahvaltıda yok senin yaptığın tasarımlardan birini şehire indirdi birisi için.

 

Josef- öyle umarım iyi bir satış olur.

 

Sofia- şehirde bilinen bir adammış şoförü ile işe giderken görmüş tekrar bakmak istemiş.

 

Josef- beğenirse bir kaç farklı takım daha yaparız.

 

Sofia- evet güzel olur yemeklerimiz de bittiğine göre haydi işe geçelim.

 

Josef- hay hay efendim.

 

İşe koyulup bir kaç tane daha farklı takım yaptılar genel olarak siyah, fularlı ve içi mavi takım çok satılıyordu ama Josef farklı farklı üretmeye devam ediyordu. Sadece takım da değil gömlek ve pantalon da yapıyordu Sofia ile çalışmak onun için çok iyi bir şeydi.

 

Sofia- sevmek güzel bir şey.

 

Josef- zor olan her şey sonunda güzel de olur.

 

Sofia- neden zor olsun sadece sev gitsin.

 

Josef- evet zor değil adı üstünde

sen sev, oda gitsin.

 

Sofia- peki ben seni seversem sende gider misin?

 

Josef- batan gemiyi sadece kaptanı terk etmez. Seni benden bir tek toprak ayırabilir.

 

Sofia- seni bulduğum için çok şanslıyım.

 

Birbirlerine iltifat ederek çalışmaya devam ediyorlardı oldukça başarılı oluyorlardı.

 

Kimin daha hızlı çalıştığını bilmek için süre tutmaya başladılar gerisayacı ayarlayıp çalışmak çok hoştu hem gelişiyorlar hemde hızlanıyorlardı.

 

Kronometre ile yarış içindeydiler.

Josef makası almak için diğer tarafa geçecekti ama Sofianın kolunu tutunca dona kaldı

Sofia konuşana kadar sadece gözlerinin içine baktı.

 

Sofia- bana sekiz saniye borçlusun.

 

Josef- beni siz alıkoydunuz hanımefendi.

 

Sofia- nasıl bayım?

 

Josef- gözlerinizi görünce aklım duruyor kafam çalışmıyor.

Beni uyarmasan değil sekiz saniye, sekiz gün bile sana bakabilirim.

 

Sofia- yinede bana sekiz saniye borcun var.

 

Josef- bir gün ödeşiriz.

 

Josef ve Sofia işlerini bitirdiler Sofianın babası yukarı katta oturuyor aşağı inmiyordu Sofiada yanına çıktı. Josef işe gizli ve dışarı çıkıp Sofia için hediye alacaktı biraz ilerledi ve esnafların olduğu mahalleye girdi bir şeylere baktı ama hiç biri hoşuna gitmiyor Josef artık şair ruhlu, romantik bir genç olmuştu Sofia için ne almalıydı kıyafet almayı düşünüyordu fakat gözüne Tolstoyun

" Sanat Nedir?" Adlı kitabını aldı ve son sayfa iki kelime yazdı.

 

Bunu Sofia için aldı ve ona götürmek için evin yolunu tuttu cebine koymaya çalışırken saatin orada olduğunu fark etti ve saati çıkarıp kitabı cebine koydu saate bakarken elinden düştü büyük bir korkuyla saati yerden aldı saat iki ayrılmıştı Josef saatin içine yani arka kısmına bakarken saati elinden birisi kapıp kaçtı ve Josef koşmaya başladı. Aralardan geçe geçe hırsızın peşinden koşuyordu hırsız iśe büyük bir malikaneye girdi ardından Josefte girmeye çalıştı fakat kapıda duran silahlı adamlar izin vermedi.

 

Adamlara saatini çalanın buraya girdiğini dinledi ve bir adım daha attı ama Josefi tutup fırlattılar Josef ise onların da bu işte olduğunu anladı. Saatin iç aksamı kendisinde kalmıştı dış yüzeyi ve pimi ise hırsızda arkasına baka baka geri döndü eve girip palan kurmaya başladı saati nasıl geri alabilirim?

 

Saati bul Josef, diyordu sürekli kendi kendine. Sabah olduğunda Sofia her zaman olduğu gibi Josefi uyandırdı ve banasıyla birlikte kahvaltı yaptılar ardından Sam yukarı Josef ve Sofia ise işe koyuldu. Josef olanları çaktırmamaya çalışıyordu ve gayet iyi ilerliyor.

 

Ardından aldığı kitabı Sofianın önünde ki kumaşların arasına sakladı.

 

Sofia- burda bir kitap var.

 

Josef- biliyorum senin için aldım.

 

Sofia- benim için mi?

 

Josef- evet senin için kitaplar ile aranda bir düşmanlık varsa okumak zorunda değilsin tabi.

 

Sofia- hayır yok teşekkür ederim, diyip Josef'e sarıldı ve çalışmaya devam ettiler Sofia arada bir kumaş getirmeye yan tarafa gidiyordu bu arada Josef ise Saati nasıl geri alırım diye düşüp duruyordu.

 

Sofia- noldu düşünceli duruyorsun.

 

Josef- evet önemli bir şey düşünüyordum.

 

Sofia- nedir bu önemli olan şey merak ettim.

 

Josef- ne olacak sen.

 

Hafif bir tebessümle

Sofia- bu kumaşlar olur mu?

 

Dedi ve işlerine devam ettiler.

Ama daha büyük bir sorun vardı saat. Josef saatin bir parçasını çaldırmıştı. İş bittiğinde Sofia ve Sama belli etmeden çıkıp malikanenin önüne gitti.

Gizli gizli izlemeye başladı ve saatini çalan hırsızı gördü.

 

Adamın peşine takılan Josef ne yapacağını bilmesede takip etmeye devam ediyordu. İlerlediler ilerlediler ve tenha bir mahalleye girdiler Josef eline bir sopa aldı bir adım daha attı ve adamın üstüne atladı. Sopayla adama bir kaç tane vurup yere düşürdü.

 

Josef- saatini ver hemen bana o saati ver.

 

Hırsız- bende değil bende değil yemin ederim bende değil.

 

Josef- yalan söyleme hemen saati ver nereye sakladın?

 

Hırsız- malikanede değerli eşyaları oradaki kumar oynayan adamlara satarız ben bilmiyorum.

 

Josef- bana saatimi geri getireceksin.

 

Dedi ve hırsızı hırpalamaya başladı hırsız ise cebinden bir bıçak çıkarıp Josef'in kolunu kesmeyi başardı. Yara alan Josef yere düştü ve hırsız kaçtı Josef kaldığı yere geri döndü kolundaki yarayı sardı ve yatağına uzanıp düşüncelere dalmaya başladı. Ağzından şu cümleler dökülüp uykuya daldı.

 

Geçmişin toprağını kazıyorum.

biraz gelecek ekmek için.

 

Geçmişte yaşıyorum,

Hem kendim hem de bir kız için.

 

Varlığına yeni alıştım,

Peki ya yokluğuna nasıl alışayım?

 

Sevgi gerçekmiş ona inandım.

Ve sadece onun için çalıştım.

 

Sabah olduğunda Sofia yine Josefi kaldırmak için gelmiş ve kapıyı çalmıştı.

 

Sofia- huhu kalkmayı düşünmüyor musun? Josef.

 

Josef- geliyorum geliyorum bu sese nasıl hayır derim ki.

 

Sofia- kahvaltı hazır.

 

Josef- geldim, baban nerede?

 

Sofia- koluna ne oldu öyle?

Kestin mi? Düştün mü? Ne oldu?

 

Josef- sakin ol akşam kazayla kestim.

 

Sofia- ilaç sürmek lazım hemen getirip geleyim.

 

Josef- zahmet etmeseydin.

 

Sofia bir kaç sargı bezi ve kumaş bandı getirip panikle Josefin kolunu sarmaya başladı.

Josef onu sakinleştirdi ve daha dikkatli olacağını söyledi ardından işe koyuldular. Josef Sofianın ne kadar korktuğunu anladı bu saati aramaktan vazgeçmeliydi hem kendisi için hemde Sofia için, ama devam edecekti geçmişte de başına bir şey gelirse saat sayesinde kurtulabilirdi. Sofianın yanında çok mutluydu ondan ayrılamazdı daha doğrusu ayrılmazdı. Çünkü bazı şeyler kolay değildir hele ki bir saat ile geçmişe giderseniz.

 

Geçmişte yaşamak güzeldir, geleceği bildiğin halde.

 

Aşk bile güzeldir biteceği halde.

Birinden birisi giderse ortada kimse kalmaz, en çok seven bile.

 

Yaşatırsın anılarını akıl bağında.

Yaşarsın sevgiyi sol yanında.

 

İnsanlar aşkı iki kişilik sanır,

Oysaki tek kişi yaşatır.

Diğeri ise yaşayan da kalır.

Malesef ikisi de akılda yaşlanır.

 

Sofia- kolun daha iyi mi?

 

Josef- eh işte ağrı kesildi. Teşekkür ederim.

 

Sofia- ne demek rica ederim.

Ayrıca bana özel bir şiir yazar mısın?

 

Josef- Ben sana şiir yazamam.

 

Sofia- Neden?

 

Josef- Çünkü sana şiir yazarsam bir yaşında olursun.

 

Sofia- Sende iki şiir yazarsın.

 

Josef- elbette iki şiirde yazarım iki binde, ondan kolay ne var.

 

Sofia- O zaman neden korkarsın.

 

Dayanamam 1 gece yaşlandırırım seni ömrüm yetmez ondan korkarım.

 

Sofia- senin ile yaşlanmaya, adımın sonsuza dek mısralarda yaşamasına razıyım.

 

Josef Sofia ile birlikte kahvaltısını yaptı işlere koyuldu.

Kesip biçtiler birbirinden güzel takımlar yapıp standa dizdiler.

Akşama doğru işleri bitirdi sofiaya iyi geceler dedi ve evden gizlice çıktı.

 

Malikaneye doğru ilerledi ve önceki gün karşılaştığı hırsızı gördü hırısıza yaklaştı ve kolundan tuttu

 

Josef- sakin ol korkma sana bir şey yapmayacağım sadece saati istiyorum.

 

Hırsız- ben bilmiyorum onu verdim içerde.

 

Josef- oraya nasıl girebilirim?

 

Hırsız- oraya kimseyi almazlar sadece zenginler.

 

Josef- hırsız olarak giderim bende ne yapmam gerektiğini söyle.

 

Hırsız- eski püskü bir şeyler giy arka kapıya yaklaş güvenliğe satılacak mallar var de o zaman seni içeri alır. Benden bu kadar bana yaklaşma.

 

Josef- saatimi sen çaldın bulmama sen yardım edeceksin aksi takdirde peşini bırakmam seni öldürürüm.

 

Hırsız- tamam yarın eski kıyafetlerini giy dediğimi yap.

 

Josef- tamam.

 

Dedi ve kaldığı yere geri döndü kapıyı yavaşca açıp içeri girdi.

Hızlı bir şekilde eski püskü bir takım ve palto yaptı Paltonun iç kısmını da ayarlayıp yatağın altına attı ve sabah olmasını bekledi. Sabah olduğunda her zaman ki gibi Sofia Josefi uyandırmaya geldi.

 

Kapıyı çaldı

 

Sofia- huuu yakışıklı bayım uyanma vakti.

 

Josef- bu sese nasıl hayır denilebilir. Kendine hakeret eder insan.

 

Sofia- babam bizi bekliyor haydi gel.

 

Josef- tamam geliyorum.

 

Sofraya oturdular ve konuşma başladı.

 

Sam- yaptığımız takımlar şehirde büyük ses getirdi orada da satış yapmak için bir yer ayarlamılız çocuklar.

 

Sofia- terzi için mi baba?

 

Sam- evet kızım artık orada yapıp satabiliriz ben güzel bir yer ayarlamak üzereyim hem yeni iş arkadaşlarımızda olacak.

İşimizi büyüteceğiz.

 

Sofia- hayır baba hayır burası annemin hatırası annemin kaldığı ev annemin yaşadığı yer.

Ben anılarımı terk edemem baba.

 

Sam- ah kızım ah hep beni dinlemeden konuşuyorsun.

Ben sana taşınıyoruz demedim ki işimizi büyütüyoruz dedim.

 

Josef- afedersiniz efendim ben pek bir şey anlamadım da.

 

Sam- bakın çocuklar siz burada aynı takımdan bir kaç tane üretip satıyorsun. Onun yerine bana bir kaç farklı takım yapıp gönderin bende yanımda ki işçilerle çoğaltıp satayım.

 

Sofia- mütiş bir fikir baba.

 

Josef- evet.

 

Sam yapılan takımlardan bir kaç tane aldı ve şehire gitti.

 

Josef- bu güzel oldu hem işimiz azaldı hem vaktimiz bol artık daha önemli şeylere odaklana bilirim.

 

Sofia- daha önemli olan şeyler mi?

 

Josef- evet.

 

Sofia- önemli olan şeyler ne ki?

 

Josef- ımm mesela sen,

 

Sofia- ben mi mmm.

 

Josef- evet. Buraya geldiğimden beri bir melodi duyuyorum. Sanırım birisi kaval çalıyor.

 

Sofia- kaval değil keman, babam çalıyor.

 

Josef- sesi hoşuma gitti doğrusu.

 

Sofia- sana öğretirim.

 

Josef- olur ama önce baban için bir takım yapalım yarında derslerimize başlarız.

 

Sofia olur dedi ve şehire gitmek üzere iki güzel takım hazırladılar işlerini bitirip bahçeye geçtiler ellerine sıcak sarif çayını da aldılar çene çalmaya başladılar.

 

Josef- huvv hava soğuk gibi sen üşüyor musun?

 

Sofia- hayır ben alıştım.

 

Josef- üşürsen söyle sana kumaşı sevgi olan bir şiir yazayım.

 

Sofia- olur söylerim.

 

Josef- yarın dersimiz var.

 

Sofia- ne dersi?

 

Josef- yoksa bana keman öğretmekten vaz mı geçtin?

 

Sofia- A unuttum yarın ders var öğrencim erkenden ayakta ol.

 

Josef- emredersiniz üstadım.

Ne harika bir şeysin bana bir çok şey öğrettin.

 

Sofia- tabi ki öğretirim.

 

Josef- baban şehire taşınmamızı isterse gider misin?

 

Sofia- hayır gitmem burası benim için çok değerli.

 

Jose- evet gitmeyiz burası çok değerli.

 

Sofia- senin için neden değerli sen burada yaşamadın ki?

 

Josef- sen olduğun için değerli.

 

Sofia- yarın bir iki takım daha yapalım ardından göl kenarına gidelim orada sana keman öğretirim.

 

Josef- benim için hava hoş hanımefendi.

 

Sofia- tamam o zaman hadi uyumaya rüyanda beni gör olur mu?

 

Josef- her gün görmediğimi nerden biliyorsun ki.

 

Sofia- iyi geceler.

 

Josef- sana da. Bende gidip güzel bir uyku çekeyim.

 

Josef yatağına yattığında aklına bir şey takıldı "saat". Geri ayağa kalktı

 

Josef- hayır saati unuttuk hay eşşek kafam. Ben bu kıza çok kapıldım. Neyse saati yarın halledeyim değil mi?

 

Josef- evet evet yarın hallederim.

Az önce ben kendimle mi konuştum. İyice kafayı yemeye başladım ha, yada gerçekten aşık oldum. Neyse neyse yarın hallederiz adam ne dedi saat kasada. Hadi bana iyi geceler.

 

Sofia- tak tak tak.

 

Josef- kim o.

 

Sofia- öğretmen.

 

Josef- buyrun hocam.

 

Sofia- aaa daha hazırlanmamışsın göl kanrına gidicektik.

 

Josef- e takımlar nolacak.

 

Sofia- onları sonra hallederiz.

 

Josef- tamam o zaman yemek yedikten sonra gidelim.

 

Sofia- onu halletim ben hadi.

 

Josef- neyle?

 

Sofia- babam bir mektupla para göndermiş işlerin oldukça iyi olduğunu yazmış. Yani sorun yok. Al bunun yarısı senin hadi gidelim şimdi.

 

Josef- tamam geliyorum.

 

Sofia ve Josef göle doğru ilerlediler.

 

Josef- güzel bir yermiş.

 

Sofia- evet bu göletin adı dormiré halk domir diyor.

 

Josef- ağaçlar kuşlar burası oldukça güzel bir yer.

 

Sofia- evet hadi yemek yiyelim.

 

Josef- o çantada ne var acaba.

 

Sofia- önce şunu serelim hm tamam. Şimdi üzüm suyu ve hindi etinden sandviç. Biraz da kurabiye var. Sandviç yer misin?

 

Josef- bu aç mideyle şu gölden balık bile tutup yiyebilirim.

 

Bir güzel yemek yediler ve akan suyu izlerken Sofia kemanı çıkardı.

 

Josef- şimdi nasıl tutmam gerek.

 

Sofia- bak çeneni buraya koy eline dede yayı al bu şekilde dene.

 

Josef keman garip gurup sesler çıkarıp duruyordu ilk başta Sofia öğretmeye çalışsada gülmekten hiç bir şey yapamadı.

 

Josef- olmuyor bu ve sen hala gülüyorsun ve sen gülmeye çok yakışıyorsun gülmekte sana.

 

Sofia- ben çalamadığın için değil yüz hareketlerine gülüyorum sanki bir öküzü yere yatırmış kesmeye çalışıyormuşsun gibi duruyorsun.

 

Josef- bu çok zor öküz daha kolay olurdu.

 

Sofia- öğrenmek istemiyor musun?

 

Josef- böyle gülmeye devam edersen olur öğrenirim.

 

Sofia- tamam kolunu düz tut ama biraz kır hah tam böyle.

 

Josef- tamam.

 

Sofia- bana bakma ama kemana odaklan.

 

Josef- sen varken odaklanamıyorum güzelliğin gözlerimi alıyor.

 

Sofia- ama olmaz ki böyle senle bunu bir ömür öğrenemeyiz.

 

Josef- daha iyi ya bir ömür gülüşünü izlerim bende gülüşün bir ömüre bedel.

 

Sofia- neyse geç olmadan gidelim yarın deneriz.

 

Josef- hadi gidelim.

Bende şu saat işini halledeyim artık!

 

 

 

Loading...
0%