@onyxmistic
|
Kıyafetsiz ve soğuk bir şekilde duran vücudumla, banyonun içinde ne yapacağımı düşünmeye başladım. Kirli kıyafetlerimi tekrar giymekten başka şansım yoktu ama çok ıslaktım. Öylece duşakabinin içinde kurumayı beklemeye başladım. Kapı tekrar tıklatıldı.
"Havlu ve temiz kıyafet getirdim. Kapıyı açarsan vereceğim." Suyu kapatmamı bekliyormuş.
"Olmaz. Bırakıp git sen ben kapıdan alırım." Neyle karşı karşıya olduğumu bilmiyordum. Hem de bu halde neden kapımı açayım ki ona.
"Aslı uzatma! Bir yere gitmeyeceğim. Seni yalnız bırakınca ne olduğunu gördüm." Kısa bir süre sustu ve devam etti.
"Tamam, bakmayacağım söz veriyorum. Ama buradan ayrılmam."
İnatlaşsam da elime bir şey geçmiyordu.
"Tamam açıyorum kapıyı bakma sakın."
Kapının kilidini açıp, kolumu dışarı çıkardım. Ne kadar bakmıyorum dese de tedirgindim. Verdiklerini elime alır almaz kapıyı tekrardan kilitledim.
Kurulanıp hızlıca giyindim. En son saçlarımı havluya sardım. Islak saçla ne zaman dursam hasta oluyordum. Ama kurutma makinesi arayacak lüksüm yoktu. Hazırdım ama dışarı çıkmak istemiyordum. Aşırı halsiz ve yorgundum. Tüm gün yaşadığım korkunç stres ve duygu karmaşası beni mahvetmişti. Bir kenara oturup bekleyebildiğim kadar beklemek istiyordum ki yine sesini duydum.
"Hala giyinmedin mi?" Cevap vermeden derin bir nefes alıp kapının kilidini açtım.
Bir eli cebinde duvara yaslanmış bekliyordu. Beni görür görmez destek aldığı yerden ayrıldı. Sessizce beni izlemeye devam etti. Onu görür görmez duşun rahatlattığı tüm sinirlerim gerilmişti. Yine gözlerim dolu dolu oldu, gerçekten sinirlerim bu kadar yıpranmış olamazdı. Onla sakin bir şekilde ilk yan yana duruşumuzdu sabahtan beri. Yüzüne baktıkça bu gerçek olamaz diyordum kendi kendime.
"Ben yemek yemek istemiyorum. Uyumak istiyorum." Onunla daha fazla yan yana kalmak istemiyordum.
"Öyle bir şey yok. Yemeğini yemeden yatamazsın. Hadi çıkalım bu odadan." Kolumdan tutup beni yönlendirmek istemesiyle kolumu çektim.
"Dokunma bana." Öfkelenemeyecek kadar yorgundum. Sadece uyaran bir ses tonuyla ikaz etmiştim.
"Üzerine gelmek istemiyorum. Beni kızdırma. Duyan koluna değil de başka bir yerine dokundum sanır."
"Dokunma işte." daha fazla uzatabilecek enerjim yoktu. İmaları yüzümün kızarmasına sebep oluyordu. Tuhaf olan kelimelerinsen çok, o kelimelerin onun ağzından çıkması ve beni hedef almasıydı.
"Ya sabır" fısıltıyla söyledi ama ortamın sessizliği duymamı kolaylaştırmıştı. Aynı zamanda teması da kesmişti.
En azından halimden anlıyordu. Yaptığı akıl almaz bir şey olduğundan daha ne kadar akıl almaz davranır kestiremiyordum. En azından kendi halime bırakmıştı beni. Odadan dışarı çıkarken ilk kez gördüğümü fark ettim bu evi. Yiğit abimin böyle bir evi olduğunu bilmiyordum. Kim bilir belki de onun değildi. Belki kiralık belki de ödünç alınmış bir evdi. Onu hiç tanıyamamıştım. Onun hakkında bildiğim her şeyden şüphe ediyordum artık.
Yemek masasına oturduğumda bir abla olduğunu fark ettim evde. Yemeklerimizi o yapmıştı sanırım. Servisini yapıyordu şuan. Onunla haber gönderebilirdim, bana yardım edebilirdi. Yiğit abim olmadan konuşmalıydım onunla. Tabağımı uzattığında teşekkür ettim ama yüzüme bile bakmıyordu. Uyarıldığı belliydi. Hayal kırıklığı yüzüme yansımış olmalı ki. Yiğit abim konuşmaya başladı.
"Sadece belirli saatler gelip temizlik ve yemekleri yapıp gidecek Kader abla. O buralardayken ya odada ya da benim yanımda olacaksın." Rahat bir tavırla devam etti.
"Bir şey olacağından değil bu uyarım. Az önce fark ettiğin üzere seninle konuşmaz benim onayım olmadan. Bilgilendirmek için söyledim"
Cevap vermedim yemeğimi yemeye devam ettim. Halinden çok memnundu. Benimle bugün konuştuğu kadar hayatında konuşmamıştı bu adam aklım almıyordu.
"Ben daha fazla yemek istemiyorum odaya çıkmak istiyorum." Çıkabilir miyim demek geldi dilimin ucuna biran. Bunu ona vermeyecektim. Kabullenmiş gibi görünmemeliydim kesinlikle.
"Birazdan yanına geleceğim. Uyuma sakın konuşacağız." Yüzüme bakmadan konuşuyordu. Yüzüme bakamıyor muydu? Yaptığından mı utanıyordu? Diye sorgulamaya başlamışken kendimi durdurdum. Ne yaptığını sabahtan beride anlamıyordum ki. Tek bildiğim buradan gidemediğimdi.
Merdivenlere doğru yöneldim. Merdivenin başında beklemeye başladım. Kader ablayı yalnız yakalayabilir miyim diye onları izlemeye başladım.
10 dakika kadar geçmişti muhtemelen gitmesini bekliyordu. Benim bunu akıl etmediğimi düşünmesi için aptal olması gerekiyordu zaten. Ama ben denemekten vazgeçmeyecektim.
——————-
Yerden havalanmamla sıçrayarak gözlerimi açtım. Onları izlerken uyuyakalmıştım merdiven başında. Ve şuan Yiğit abimin kucağındaydım. İnmeye çalışırken tüm konuşmalarımız resetlenmişçesine o kelime çıktı ağzımdan.
"Yiğit abi napıyorsun? İndir beni."
Bir an yürümeyi durdurdu. Sadece 1 dakika belki düşündü belki düşünmedi. Yönünü başka tarafa çevirdi ve beni şoka sokan o cümleleri kurdu.
"Abin olmadığımı göstermek için seni odama götürüyorum."
"Ne saçmalıyorsun sen? Oda ne demek. İndir beni hemen." Beni öyle sıkı tutuyorduki. Ne kadar çırpınsamda inemedim kollarından. Aklımdan geçen şey olamazdı. Yapmazdı yapamazdı. Korkudan kalbim ağzımda atıyordu sanki.
"Lütfen indir beni. Biranda söyledim uyanmanın etkisiyle. Bir daha söylemem." Korku beni ele geçirdikçe onun sözüne geliyordum istemsiz.
Odamı geçtik. Karşı çaprazındaki odadan içeri girdik. O an yapabildiğim tek şey kapıya tutunmaktı ve onu yaptım. Odaya girmemek için kapının pervazına tutunmuştum.
"Çek o ellerini yoksa canın yanacak. "
"Sende beni bırak o zaman." Dememle beni yere bıraktı. Ani düşmenin etkisiyle tutunmam zayıfladı. Bunu planlamış olacak ki ellerimde tutup beni içeri doğru itti ve üzerime kapıyı kilitledi.
"Ne yapıyorsun aç kapıyı lütfen? Ya sen abimin kardeşim dediği adamsın. Bana ne yaşattığının farkında mısın?" Gözlerimden gözlerini hiç ayırmadan bana bakıyordu.
"Ben abinin kardeşi olmayı seni o ite sattığı gün bıraktım." "Mecburdu. Mecburduk." "Değildi. Kolay yolu seçti. Sende onun seçtiği yolu kabullendin." Biz kimsesizdik. Abimin benden başka kimsesi yoktu, benimde ondan başka kimsem yoktu. Onun iyiliği için her şeyi yapardım. Söz konusu hayatım bile olsa. "Abim için her şeyi yaparım." "Abin için bana alışacaksın o zaman." "O ne demek? Alışmazsam ne yapacaksın?" Sesimi normalden fazla sert çıkmıştı. Abime bir şey olma düşüncesine katlanamazdım. Beni duymamazlıktan geldi. İlerleyip dolaptan pijama takımı çıkardı. Yatağın üstüne bırakırken devam etti. "Üzerini değiştir ben banyodayken." "Ben odama gitmek istiyorum. Orada değiştiririm." "Artık odan burası. Benimle uyuyacaksın bundan sonra." "Saçmalama! Asla senle uyumam ben." Sesimin ayarı tamamen gitmişti. Oda sakinliğini bozup hızla yanıma geldi. Çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı ve devam etti. "Uyuyacaksın Aslı! Abim için her şeyi yaparım demiyor muydun az önce? Abine aklına gelemeyecek şeyler yaşatırım. Hiç birimi olmadı. Seni o itle görmektense buna sebep olanı öldürürüm." Donmuştum. "Hayır hayır, saçmalıyorsun şuan. Yapamazsın sen yapmazsın. Sen abime zarar vermezsin." Abim bir yanda Yiğit abimle beraber uyumak bir yanda. Ağlamaya başlamıştım. Elini çenemde çekip banyoya doğru yürümeye başladı. "Yaparım. O, öz kardeşine yaşattıklarından sonra benim ona yaşatabileceğim her şeyin yolunu açtı." Deyip banyo kapısını kapattı. İçeriden bağırarak devam etti.
"3 dakika zamanın var. Eğer giyinmezsen gelir ben giydiririm seni." Söylediği her söz içimi ürpertiyordu. Şok etkisi yaratıyordu bedenimde.
Onun yanında nasıl uyuyabilirdim. O yanımdayken bana öyle yakınken nasıl gözlerimi kapatacaktım. Yatağın kenarına oturup duruma kendimi alıştırmaya çalıştım. Sadece yatıp uyuyacağız. O bir tarafta ben bir tarafta. Böyle hayal edince daha normal yaklaşabiliyordum olaya. Kalbimdeki korku atışlarını bir nebze yatıştırabiliyordum. Üzerimi değiştirip, cama doğru yürüdüm. Hava kararmıştı. Hiç kimse yoktu görüş açımda. Bir yol bile yoktu. Sıralanmış dağların eteklerindeydik. Beni asla bulamazlardı burada. Neyle karşı karşıyayım kestiremiyordum. Yaşadıklarımı döndürüp döndürüp baştan düşünüyor, paniğime panik katıyordum her boş kaldığımda. Tanıdığım bildiğim Yiğit abimde nasıl böyle bir insan çıkmıştı anlam veremiyordum. Duyduğum kilit sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Siyah eşofman altı ve siyah tişört vardı üzerinde. En azından normal giyinmişti. Kıyafetle uyuyamam kaprisleri yoktu ya da varsa da bana bunu yaşatmayacak kadar düşünceliydi. Söze ilk ben girdim.
" Ben seninle aynı yatakta yatamam. Lütfen bir dahakine dikkat ederim, burada bir yere kıvrılıp uyurum ben." Etrafta bir koltuk dışında yatabileceğim bir yer yoktu.
"Dikkat etmene gerek yok. Uygulamalı öğreteceğim ben sana kasma kendini." Gülüyordu. Çok gergindim ama o aksine mutluydu.
Yatağa oturup arkasına yaslandı. O yerine yerleşmeye çalışırken ben koltuğa ilerleyip bir daha kalkmamak dileğiyle oturdum.
"Aslı yanıma gel." Nasılsa geleceksin uğraştırma tonu vardı sesinde.
"Söz veriyorum bir daha demeyeceğim. Ben burada uyurum kıvrılıp." Sustum. Söyleyecek çok şeyim vardı oysaki. Ben şuan ne yaşıyorum şokunu atamayan diğer yanımla savaşıyordum içten içe.
"Uzatma Aslı!" Sanki bir cümlemle yerinden fırlayacakmış gibi bir bıkkınlıkla konuştu.
Onu ikna etmekten başka bir yol yoktu ve ikna olmayacağı belliydi. Ne yaptığından emindi.
İlerlemek için ayağa kalktım. Kalktığım yerde sabitlenip son kez şansımı denedim.
"Yiğit..." belki adını söylersem ikna olur diye düşündüm ama ona abi dememek çok tuhaf hissettiriyordu. İçimdeki sıkıntı sesime de yansımıştı. Adını söylerken sesim giderek kısılmıştı.
Bende yarattığı etkiden daha büyük bir etki yaratmıştı onda adını söylemem. Hemen yattığı yerden kalkıp karşıma geldi.
Gözlerimin içine bakıyordu. Daha fazla bakamayıp başka bir yerlere odaklanmaya çalıştım. O ise adını söylememle başka biri olmuştu sanki. Dibime kadar yaklaşıp
"Efendim" dedi. Benden taviz vermemi bekliyordu sanki adım atmamla ileri adım atmıştı.
"Lütfen, Ne yaşadığımı bile idrak edemedim ben daha. Benden ne istediğinin farkında mısın? Bana zaman ver." Bana ne yaşattığının farkında bile değildi. Bir ihtimal zaman verme insafında bulunursa bunu kaçmak için değerlendirirdim.
"Zamanımız yok güzelim. Olmuş olsa, istediğin zaman olsun demek isterdim. Ama inadından vazgeçip denemeye çalışırsan belki daha kolay olur senin için." Ukala ukala konuşması sinirime dokunuyordu.
"Korkma Aslı, yemem seni." Tahammülü kalmamışçasına tek nefeste söyledi.
Yatağın sol tarafında oturmuş bacaklarını uzatmıştı. Sadece yatıp uyuyacaktım, kabullenmiştim vazgeçmeyeceğini. |
0% |