Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Geçer

@oohhhaaaaaaa

Üstümü değiştirip eğitim için sıraya girdim. Tim ile koşunun sonralına gelmişken yanımıza gelen asker albayın toplantı odasında bizi beklediğini söyledi. Hemen toparlanıp toplantı odasına geçtik.

 

- Evet çocuklar yeni görev. Suni kod adlı bir it. Bu işlere sahte deri işiyle girmiş. Şimdi ise sınırdan silah geçiriyor. Konumunu öğrendik. Gidin ve sağ bir şekilde alın.

 

- Emredersiniz

 

Hemen çıkıp hazırlandık. Helikoptere binip giderken Yiğit komutan konuştu.

 

- Çok dikkatli oluyoruz. Tuzak olabilir. Biriniz yaralanırsanız hepinizi yakarım.

 

- Emredersiniz

 

Bir süre sonra yere indik. Belirtilen konuma gittik. Etrafta sadece mağara girişi vardı.

 

- Barış, Furkan başka giriş var mı kontrol edin...Emir yüksek güvenli bir yere geç. Dışarısı sende. İçeri giricez, bizden ses gelmesizse karargaha haber ver.

 

Biraz bekledikten sonra Furkan ile Barış geldi.

 

- Başka giriş yok.

 

- Tamam içeri giriyoruz. Kapıdaki ikiliyi Pınar ile ben halledicem. Dikkatle olun.

 

Yavaşca aşağı indik. Bağranın girişindeki adamların arkasından yaklaşıp hallettik. Tim ile sessizce içeri girdik. Önümüze çıkan bir kaç iti temizleyip devam ettik. Bir kaç farkli yere ayrılınca mağra ayrıldık. Hakan ile ilerledim. Bir kaç yere baktıktan sonra son odacığa girdim. Ortada duran bombayı görmem işe Hakana döndüm.

 

~ Koş hemen diğerlerine haber ver. Mağaradan çıkalım.

 

- Tamam

 

Hızla yanımdan gitti. Bombaya yaklaştım. Son iki dakikası kalmış. Koşarak ordan çıktım. Bağırarak diğerlerinin girdiği yerlere girdim. Güney ile Furkan'ı alıp çıktım. Yandan Hakan ile Demir ile Emri çıktı.

 

~ Dışarı çıkın diğerlerini alıp geliyorum.

 

Koşarak diğer yola girdim. Tünelin sonunda üç adam ile uğraşan ikiliyi gördüm. Silahı çıkarıp üçünüde vurdum.

 

~ Bomba var.

 

Hızla mağranın çıkışına gittik. Mağaradan bir kaç adım uzaklaştığımız sırada bomba patladı. Bir kaç kaya üstümüze doğru düştü. Tozdan ve sesten kendime gelemedim ilk başta. Bağrışlar duyuyorum ama anlamıyorum. Kulaklarımda ki çınlama yavaş yavaş kendini belli ederken omzumda ki acı ile biraz sızlandım. Yanıma biri çöktü.

 

- Komutanım...komutanım iyimisin.

 

~ Omzum

 

- Tamam biraz sabredin.

 

Beni kucağına alıp biraz yürüdü. Biri yanıma çöküp su ile gözlerimi yıkadı. Gözlerimi bir kaç kere kırpıp etrafa baktım. Yiğit komutan bir kayanın dibinde oturuyordu. Barış ise biraz ilerde yatıyordu. Başında Demir ve Güney vardı.

 

- İyi misiniz?

 

~ Barış nasıl?

 

- İyi

 

~ Yiğit komutan?

 

- Oda iyi, asıl sen nasılsın ?

 

~ İyiyim Hakan, iyiyim.

 

Ayağa kalkmak için elimi yere bastırınca sol omzum ağrıdı. Tabi üstüne düştüm yada taş falan çarptı. Neyse geçer. Yiğit komutan ayağa kalktı.

 

- İyi misiniz?

 

~ İyiyim

 

- Allah'a şükür komutanım.

 

- Güzel, o zaman eve dönüyoruz ve o haini en kısa sürede bunu öğretiyoruz.

 

- Emredersiniz

 

~ Büyük zevkle.

 

Herkes toparlandı. Buluşma yerine gittik. Gelen helikoptere binip bir kaç saat sonra indik. Yere ayak basar basmaz albay önümüzde bitti.

 

- İyi misiniz aslanlarım?

 

Allah'ım şu şerefsize sövüp günaha girmek istemiyorum ama yüzsü gibi gilmiş iyi misiniz demesi yok mu?

 

- İyiyiz komutanım.

 

Hemen arkasında duran gölge timine baktım. Alparslan ile gözgöze gelince gözlerinde gördüğüm acı ile sarsıldım. Albayın sesi ile geri ona döndüm.

 

- Allah'a şükür iyisiniz. Yinede bir kontrole falan gidin.

 

~ Hallederiz komutanım.

 

- İyi iyi, yüzbaşı seni iyi gördüm. Bir şeyin yok gibi sen odama gel.

 

Ortamdaki öfke kokusunu ben bile aldım sen nasıl almadın salak.

 

~ Emredersiniz

 

Arkasını dönüp gitti. Gölge timi yanımıza geldi.

 

- iyi misiniz?

 

- Sayılır

 

Yanımda duran Alparslan'a baktım.

 

- Birşeyin var mı?

 

~ Olsada hastaneye gidemiyorum o yüzden boşver.

 

- Pınar şimdi gidip si*tirme o adamı, bir şeyin var mı ?

 

~ Omzum ağrıyo biraz ama geçer.

 

- Gel bakalım omzuna.

 

~ Şunun odasına gidip geliyim bakarım ben.

 

- Odanda bekliyorum seni.

 

Gülüp bu çocuk adam olmaz bakışı ile yanında geçtim. Albayın odasına çıktım kapıyı çalıp içeri girdim. Birde gir demesini mi bekliyeceğim.

 

- Ne oldu yüzbaşı orda.

 

~ Tuzak kurmuşlar, bizde ordan çıktı. Olan başka bir şey yok komutanım.

 

- Nasıl çıktınız?

 

Yuh ama, bunu da sormazsın mal.

 

- Yani nasıl fark ettiniz ne oldu, nasıl çıktınız. Her şeyi anlat.

 

~ Tim komutanı zaten görev raporu verir komutanım izniniz ile gidiyim artık.

 

- Git

 

Odadan hırsla çıkıp kendi odama gittim. Kapıyı açıp içeri girdim. Sinirle kapatıp çalışma masasına doğru gittim.

 

- Sinir iyi değil yüzbaşı

 

Alparslan'ın burda oldunu yeni farkettim.

 

~ Sinirli değilim yüzbaşı.

 

- O zaman gel omzuna bakalım.

 

Çalışma masasının üstüne oturup ona baktım.

 

~ Bakmasakta olur.

 

- Omzunu aç Pınar.

 

~ Yarına geçer Alparslan, önemli değil.

 

Ayağa kalkıp önüme geldi. Dibime kadar girdi. Bacaklarımı iki yana ayırıp arasına girdi.

 

- Beni bazen okadar çıkdırtıyorsun ki kendimi tutamıyacağımı sanıyorum.

 

~ Sınırlarımdasın Alparslan.

 

- Sınırlarda gezmeyi severim. Hadi yarana bakalım.

 

~ Ben halle...

 

- Aç hadi güzelim, yoksa ben açıcam.

 

Gözlerinde kayboldum o sırada. Güzelim diyen sesi kulaklarımda yankılandı. Bende böyle bir etki bıraktığını bilmiyordum. Şimdi soruyorum, ben nasıl uzak duracağım bu adamdan?

 

- Pınar, omzun.

 

Üstümdekini çıkarım tişört ile kaldım. Onuda çıkarmak için kolumu kaldırınca omzumun acısı ile geri indirdim.

 

- iyi misin?

 

~ Turp gibiyim.

 

Tişörtün uçlarından tutup önce bir kolumdan sonra diğerinden çıkardı. Atlet ile kaldım. Yanımdan arkaya baktı.

 

- Çok iyi gözükmüyor. Bir kaç saate morarır. Doktora gidelim.

 

Onun olduğu tarafa döndüm. Nerdeyse boynuna dokunacaktım. Verdiğim nefes boynuna çarpınca biraz geri çekilip bana baktı. Şimdi ise burun buruna duruyorduk.

 

~ Krem sür geçer.

 

- Ya geçmezse?

 

~ Geçer, her zaman geçti.

 

- Bende sürsem geçer mi?

 

~ Yaralı mısın?

 

- Kalbimden vuruldum.

 

Boğazıma oturan yumruyu yutkunarak geçrimeye çalıştım. Gözü boynuma kaydı.

 

- Bu geçer mi peki?

 

~ Bilmem

 

- Geçmesede olur.

 

Gittikçe yaklaşmaya devam etti. Bende sanki ona çekiliyor gibi ona yaklaştım.

 

~ Alparslan, sınırlar.

 

- Sınırlar

 

~ Yapma

 

- Neyi?

 

~ Bunu

 

- Sevmiyim mi seni?

 

~ Sevmezsin beni.

 

- Çok severim seni.

 

Bir anda geri çekilip kafamı başka tarafa çevirdim. Derin bir nefes aldım. Tekrar önüme geçti. Ellerimi elleri arasına aldı.

 

- Elinden geliyorsa , azıcık sevsene beni.

 

Birşey diyemedim. Bir süre bekledi ve sonra sessizce odadan gitti. Gözlerimi kapatıp kendime gelmeye çalıştım. Kapı tekrar açıldı. Geri gelmişti. Arkama geçip omzuma krem sürdü. Tenime temas eden parmakları anlık sarhoş etti. Elini çekince kendime gelmeye çalıştım. Bir kaç saniye bakıp tekrar çıktı odadan. Gözlerim doldu ama tuttum kendimi.

Loading...
0%