@oohhhaaaaaaa
|
Üstümü giyinip eve gittim. Kendimi yayağa attım. Telefona gelen bildirim ile ekrana baktım. Bilinmeyen bir numaradan mesaj. Ses kaydı vardı, bastım. Kulaklarıma şarkı dolmaya başladı. Yanıma koydum.
Kalbimde dolaşmadan Benim diyemezsin bana Ruhuma karışmadan Canım diyemezsin bana
Tabii ki sen bana çok görüyorsun Benden çok biliyorsun ya nasıl sevilir (ay ay ay) Rüyalarla yaşıyorum ben aşkını Ama bak, sen seviliyorsun, bense bekliyorum
Elinden geliyorsa Azıcık sevsene beni İçinden geliyorsa Tutup öpsene beni
Kalbimde dolaşmadan Benim diyemezsin bana Ruhuma karışmadan Canım diyemezsin bana
Tabii ki sen bana çok görüyorsun Benden çok biliyorsun ya nasıl sevilir (ay ay ay) Rüyalarla yaşıyorum ben aşkını Ama bak, sen seviliyorsun, bense bekliyorum
Elinden geliyorsa Azıcık sevsene beni İçinden geliyorsa Tutup öpsene beni
Elinden geliyorsa Azıcık sevsene beni İçinden geliyorsa Tutup öpsene, tutup öpsene beni
Şarkıda geçen bir söz ile mesajın sahibini anladım. Kaçkere dinledim şarkıyı bilmiyorum ama artık sözleri aklıma yerleşmeye başlamıştı. İnternetten şarkının adına bakıntım.
Sevsene beni.
Gülümseyip şarkıyı dinlemeye devam ettim. Bir süre sonra uyuya kalmışım. Sabah kalkıp hazırlandım. Karargaha giderken şarkıyı tekrar dinledim. Karargaha girince kapatıp odama geçtim. Üstümü değiştirip eğitime gittim. Bizimkiler kendi aralarında konuşurken Güney'in söylediği ile ona döndüm.
- Gölge timide gece görece gitti.
- Başlarına bir şey gelmeden sağ salim dönerler inşallah.
- İnşallah abi, biz kıl payı kurtulduk valla.
Yiğit komutanın gelemsi ile eğitim başladı. Benim aklım gece göreve gitmeden önce bana şarkı atan Alparslan' daydı. Eğitim bitince üstümü değiştirip timin yanına gittim. Aklım hala ondayken sohbeti bile dinleyemedim. Akşama kadar bir haber bekledim ama yok. Bir ara albayım yanına gidip durumlarını sordum ama bir şey söylemedi.
Lütfen Allah'ım geri dönsün.
Akşam eve gidince uyku tuttmadı. Bende bir kaç şarkı dinledim. En son dinlediğim şarkıyı Alparslan'a gönderdim.
Yedinci Ev - Kalbim Seni Arıyor
Sonrada uyuya kaldım. Sabah yine erkenden kalkıp karargâha gittim. Eğitim yaptıktan sonra bahçede oturdum. Tim akşam kelle paça içmeye gidilim muhabbeti yapıyordu.
- Pınar komutanım sizde geliyorsunuz demi?
~ Tabiki, kelle paça varsa bende varım.
- Harika, gölgeyide çağralım akşam gidelim.
~ Geldi mi onlar görevden?
- Sabaha doğru geldiler.
- Ben haber veriyim akşam toplanalım.
- İyi olur.
Erlerden biri hepimize çay getirdi.
- Hayırdır koçum durup dururken nerden çıktı bu çay?
- Albay gönderdi komutanım.
Herkes birbirine baktı.
- Tamam sen işine dön.
Asker gidince Güney tepsiden çayı aldı.
- İçme lan sakın.
- Yok içmiyeceğim de biz yine önümüze alak şüphe çekmesin.
~ Doğru söylüyor beyler, önünüze alın ama içmeyin.
- Yiğit komutan nerde?
- Odasındaydı.
- Onada çay gittimi acaba.
~ Emir sakince komutanın odasına git. Odada böcek olabilir sözlerine dikkat ederek konuş. Komutan çay falan içmesin ne olur ne olmaz. Albay bunu yapamaz ama biz riske girmeyelim, hadi.
Emir yanımızdan kalkıp gitti. Telefona gelen bildirim ile ekranı açıp baktım. Alparslan mesaj atmıştı.
" yanına geliyorum."
Ne? Neden? Beni bi sıcak basmaya başladı. İzin alıp gitsem mi?
Emir yanımıza geri gelip oturunca kafamı toplamaya çalışıp ona döndüm.
~ Ne yaptın Emir?
- Komutanın odasına gidip durumu gizlice anlattım ama çıkarken albay ile karşılaştım. Böyle garip garip baktı, anlamadım kaşıntısı ne?
- Boşver abi yaa, hadi birşeyler yapalım.
- Ne yapıcaz?
- Yarış yapalım. Parkuru en hızlı bitiren kazanır.
- Neyi kazanıyor?
~ Akşamki yemeğini biz öderiz.
- Tamam bana uyar.
Toplanıp parkurun başına geçtik.
Barış, Demir Güney, Hakan Furkan , Emir
İkilileri yarıştı. Demir, Güney ve Furkan kazandı. Sonra Demri ile Güney yarıştı. Güney, Demir'i geçti. En son Güney, Furkan ile yarıştı ve Furkan kazandı. Furkan ile ben parkura geçtik. Başla sesi ile koşmaya başladım. Parkurun sonuna gelince arkamdan gelen Furkan'a baktım.
~ Eee gençler benim hesap sizden artık.
- Komutanım şimdi itiraz edicem ama Furkan'ın yediği tozdan sonra ağzımı açmam.
~ Neyse gidin üstünüzü değiştirin. Terli terli gezip hasta olursunuz.
Yanlarından ayrılıp odama geçtim. Kısa bir duş alıp üniformamı giydim. Saçlarımı havlı ile kurulayıp taradım. Kapı çalınca gir diye seslendim. İçeri Alparslan girince bir an ne yapacağımı düşündüm. Dünki gönderdiğim şarkıdan sonra ona bir şans verdiğimi anladı. Aslında ondan hoşlandığımı anlaması gerek ama ne anladı pek bilemiyorum. Kapıyı örtüp yanıma geldi. Önümde durdu. Saçlarıma baktı, ordan gözlerime indi. Aradaki iki adamı kapatıp dip dibe durduk.
- Sen...
~ Ben?
- Sen beni çıldırtıyorsun kadın.
~ Hımm
Üstüme eğildi. Nefeslerimiz birbirine karıştı.
- Demek artık kaçmıyorsun.
~ Kaçmamı mı istiyorsun yüzbaşı.
- Asla, hep yanımda ol istiyorum.
~ Olayım o zaman.
- Ol
Yüzümü inceledi. Bende ona baktım. Durmadan traş olduğu için kuruyan yanaklarına, beni gözlerinde saklayan bakışlara, çok öpülesi duran dudaklarına baktım.
- Bakma öyle.
~ Nasıl?
- Seni öpmemi ister gibi.
~ Belki de öyle istiyorum.
- Pınar, yapma güzelim. Tutamam kendimi.
~ Hımm, yapmıyım o zaman.
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözleri oraya kilitlendi. Kafamı biraz daha kaldırdım.
~ Alparslan.
- Söyle güzelim.
~ Sevsene beni
Biraz daha yaklaştım.
- Seviyim seni.
Birbirine temas eden dudaklarımız her şeyin fitili oldu. Bir anda beni duvara yapıştırıp öpmeye başladı. Hızla karşılık verdim. Nefesimiz bitene kadar devam etti. Nefes nefese ayrılınca çenemden öptü. Ordan boynuma doğru indi. Bir süre orda oyalandı. Sonra kafasını kaldırıp dudaklarıma geri döndü. Bacağımı tutunca boynuna tutunup kendimi yukarı çektim. Kalçamdan tutup çalışma masasının önünde ki tekli koltuğa oturdu, bende kucağına. Dudaklarımız ayrılınca alnını alnıma yasladı. Dudaklarımda soluklandı.
- İlk gördüğümde girdin kalbime...geçen ki görevde tuzağa düştüğünüzü duyunca , seni kaybettim sandım. Daha kavuşamadan kaybettim.
~ Buradayım ama
- Hep burda ol. Hatta biz bu zamanda kalalım. Sen kucağımda ol ben gözlerinde.
~ Bu pek mümkün değil ama...
- ama?
~ Ama bundan sonra benden kurtuluşun yok Alparslan Karan. Bundan sonra böyleyiz.
- Böyle?
Kucağında oturan bana baktı.
~ Hı belki daha farklı pozisyonlarda ama hep birlikte.
- Birlikte güzelim
Boynuna sarılıp öylece bekledim. Mutluyum, huzurluyum ve galiba aşığım.
Aklımda dolanan şarkıyı mırıldanmaya başladım.
Bekledim, belki biter dedim Gözümdeki değerin Kaçmadım hayır işte tam karşındayım Düşlediğin her hayattayım
Kaldı o güzel sesin kulaklarımda canım çınlıyor Dünden beri çok özledim Kalbim seni arıyor
Gizledim, elbet geçer dedim İçimdeki hasretin Kaçmadım hayır işte tam yanındayım Girdiğin her masaldayım
Kaldı o güzel sesin kulaklarımda canım çınlıyor Dünden beri çok özledim Kalbim seni arıyor
Boynuma konun bir öpücük ile gülümsedim. Bir süre öyle oturduk. Aklıma gelen soru ile ona döndüm.
~ Ben gıcık mıyım?
Göğsünün inip kalkması ve gelen gülme sesi ile ondan uzaklaştım. Gülüşüne baktım. Çok güzel gülüyor insafsız. Gülüşünden öpüp geri çekildim.
Budaklarında asılı duran gülümseme ile bana baktı.
- Bu bendeki de kalk be kadın, yapma.
~ Bizde var, merak etme.
- Benimkinide veriyim.
~ Alparslan !
- Söyle Alparslan'ın canı .
~ Akşam toplanıyoruz.
- Duydum, kelle paça içmeye gidiyoruz.
~ Evet, o yüzden şimdi benim işlerimi halletmem gerekiyor .
- Hım yani kovuluyorum.
~ İstersen bana yardım et.
- Sen iste yeterki Pınarım.
~ Sen git akşama kadar biraz daha dinlen. Akşam görüşürüz zaten.
- Burda dinlenirim ben.
~ Emin misin?
- Kesinlikle.
~ Peki
Kucağından kalktım. Dudağına kısa bir öpücük bırakıp çalışma masasının başına geçtim. Bir kaç dosya vardı onlara baktım. O sırada Alparslan yatağa yatıp uyumaya başladı.
Son dosyayı da kontrol edip kapattım. Hepsini toplayıp masanın üstünde bıraktım. Bir saattir uğraşıyorum bu dosyalarla. Belimi esnetip ayağa kalktım. Alparslan'ın yanına gittim. Yatağın kenarına oturdum. Bir iki dakika uyurken izledim. Dağılmış saçına baktım. Elim istemsizce saçlarına gitti. Tam dokunduğum sırada kolumu tutup kendine çekti. Nasıl oldu anlamadım ama ben altta o üstte öylece uzanıyorduk. Bir süre yüzüme baktı sonrada kafasını boynuma gömdü. Nefes alış verişi tenime çarpıyordu.
- Kokun beni kontrol ediyor olabilir.
~ Nasıl?
- Senin kokun ile uyumak , senin kokun ile huzur bulmak, senin kokun ile mest olmak ve senin kokun ile seni deli gibi istemek. Bunların hepsini tek bir şey yapıyor.
Gözlerimi kapattım. Yüzümdeki gülümseme ile yatmaya devam ettim. Boynuma konan öpücük ile içim titredi. Devam eden öpücükler çenemden dudaklarıma geldi. Bir anda öpüşmeye başladık. Dili ile ağzımı açıp içiri sızdı. Bu sırada biraz daha yukarı çıkmak için hareketlendim bir anda geri çekilip beni tuttu.
- Kıpırdama, hiç iyi olmaz yoksa.
Kaşlarımı çatıp dudağımı yaladım. Tekrar kıpırdandım. Kendi ağırlığını üstüme verip kıpırdayacak alan bırakmadı.
- Pınar, sınırlarımı zorluyorsun güzelim.
~ Sınırları severim, zorlamayı daha çok.
- Ama bu sınırı zorlamanı tavsiye etmem.
~ Hımm. Peki, tavsiyeni dinleyim o zaman.
Yanıma yatıp yanına çekti iyice. Saçımın üstüne bir öpücük koydu.
- Akşama kadar böyle durabiliriz.
~ Bencede
İyice göğsüne sokulup gözlerimi kapattım. Akşama kadar öylece yattık. Hava kararınca gözlerimi açıp karanlık odada ona baktım.
~ Ama bu haksızlık, şu an seni göremiyorum.
Güldüğünü duydum.
- Ama hissediyorsun
~ Evet ama artık kalkmamız gerek. Bizimkileri bekletmeyelim.
- Ben kapının önünde bekliyorum.
~ Tamam.
Yataktan kalıp kapıya gitti. Işığı açıp odadan çıktı. Bende kalkıp üstümü değiştirdim. Eşyalarımı ceplerime koyup odadan çıktım. Karşı duvara yaslanmış bekleyen adama baktım. Duvardan ayrılıp yanıma geldi. Birlikte dışarı çıktım. Timin yanına gittik.
- Pınar komutanım siz burda mıydınız?
~ Evet Güney
- Alparslan abi sizin odaya girdikten sonra direk dünyayı unutursunuz diye düşünmüştüm.
~ Sen birdaha düşünme Güney yoksa düşünecek bir şey kalmayacak.
- emredersiniz.
- Hadi gidelim.
Herkes araçlara bindi. Bende Alparslan'ın arabasına bindim. Gölge timinide alıp çorbacıya gittik.
|
0% |