Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3: Çay ?

@oohhhaaaaaaa

Herkse eksi yerine oturdu. Elimdeki mermileri masanın üstüne koyup oturdum bende.

 

" Kızım niye yordun kendini bizim oğlan hallederdi."

 

" Hallettim ben Fatma hanım sorun yok. "

 

Sabahtan beri konuşmayan kız konuştu. Tahminen 17 ,18 yaşlarındaydı.

 

" Ne iş yapıyorum demiştin abla."

 

" Askerim ben." Karşıdaki aile garip garip yüzüme bakınca çok takmadan önümde duran çaydan bir yudum aldım. Iyy soğumuş kız bu.

 

" Yaaa benim abim de asker." Çok takmadan " yaa ne güzel." Diyip geçiştirdim. Burhan amca merakla konuştu.

 

" Rütben ne kızım bizim oğlan binbaşı."

 

Bu ne be tezek yarıştırır gibi. Neyse karşımda üst rütbem bile olsa izinliyim.

 

" Yüzbaşıyım ben. "

 

" Ay ne güzel."

 

" Kızım şu çayları yenile bakıyım ."

 

Annemi dinliyip önlerindeki çayları sırayla alıp tepsiye dizdim. Mutfağa geçip soğuyan çayları dökerek yenilerini doldurdum. Arkamda birinin olduğunu anlayınca tepsi ile temkinli şekilde dönüp kaza olmasın diye önlem aldım. Ne olur ne olmaz. Karşımda duran Ali beye baktım. Önümde durmuş öylece bekliyordu.

 

" Buyrun neye baktınız."

 

" Su alacaktım."

 

" Sağ üst rafta bardak var. Suda şu köşede." Yanından tepsi ile geçip içeri geçtim. Çayları aldığım sırayla geri dağıtıp oturdum. Cebime bakınca telefonu yukarıda bıraktığımı anlayıp ayağa kalktım. Merdivenlerden çıkınca Ali beyi gördüm.

 

Lan bu ne ayak burdu. Sessizce arkasından baktım ne yapıyor bu diye. Bütün odaların kapısını sırayla açıp içeri baktı ve kapattı. Ne arıyor acaba bey efendi.

 

" Kolay gelsin. Hayırdır burda."

 

Sesimi duyunca bana döndü.

 

" Lavaboyu arıyordum."

 

" Yaaa peki neden aşağı katta değilde burda."

 

" Laf arasında yukarda gibi duydum herhalde."

 

" Anladım. Aşağı kadar eşlik ediyim ben size. Lavabo aşağıda zaten."

 

Duvar gibi bir ifade ile yaklaşıp yanımdan geçti. Merdivenden indi bende peşinden.

 

Merdivenin başında durup elimle tuvaleti gösterdim.

 

" Aradınız yer burası.." ağzımın içinde devam ettirdim cümleyi."..tabi aradığın buysa."

 

" Saol " diyip içeri girdi.

 

Ne yapıyor burda? Neden yukarıdaydı?

 

Tekrar yukarı çıkıp odaya girdim. Çantadan telefonu ve silahı alıp geri yerine koydum. Bir şeyler var gibi ama hayırlısı. Geri aşağı indiğimde oda tuvaletten çıkıyordu. İçeri gideceği sıra seslendim.

 

" Ali bey."

 

Arkasını dönüp bir kaç adım yaklaştı.

 

" Ne arıyorsunuz?"

 

" Nerde?"

 

" Yukarda." Bilmemezliğe yatma be.

 

" Lavaboyu dedim."

 

" Bende inandım. Gerçekte ne arıyorsunuz?"

 

" Yok bişey, önemli değil zaten telefonla konuşacak sessiz bir yer baktım."

 

" Öyle olsun bakalım."

 

" Olsun." Yanından geçip içeri girdim. Arkamdan gelip yerine oturdu. Bende oturup telefonuma elime aldım. Bir kaç önemsiz mesaj. Geri kapatıp yanıma koydum. Bir gözüm Ali de bekliyordu. Bu adamı aratsam mı bi. Soyatları ne ki bunların. Binbaşı diyorlar ama. Tabi herkesin her dediğine inanılmaz. Bilemedim şimdi.

 

" Kızım evde içecek su kalmadı iki dakika çeşmeden doldur gel."

 

" Anne gündüzler çuvalamı girdi."

 

" Ay gitsen incilerin dökülür. Yürü hadi hem alışkınsın sen karanlıkta dolaşmaya. Ben mi gideyim he kızım."

 

" Tamam anam tamam gidiyorum."

 

Bize yine oturmak haram be kardeş. Mutfaktan boş şişeleri alıp evden çıktım. Çeşmeye gidip şişeyi suyun altına koydum. O dolana kadar duvarına yaslandım. Şişenin biri dolunca diğerini koydum. Beklerken birkaç hışırtı geldi. Sessizce gelen biri olduğunu anlayınca tetikte bekledim. Arkama geldiğini anlayınca hızla silahı çekip oraya doğrulttum. Karşımda Ali denilen şahsı görünce sinirlendim. Vururum lan ben bunu. Ya sabır, ya sabır, ya sabır. Silahı geri belime koyup sert sert bakmaya başladım.

 

" Hayırdır bir sorun mu var?"

 

"Var."

 

" İyi dökül o zaman."

 

Ciddi bir şekilde etrafa bakıp çeşmenin karanlıkta kalan tarafına biraz daha yanaştı.

 

" Ne o yoksa peşinde biri mi var ?"

 

" Evet. "

 

Kaşlarımı çatıp ona biraz daha yaklaştım.

 

" Olay ne?"

 

" Örgütten bir kaç adam. Peşime takılmış. Köye gelene kadar anlamadım. Köye gelince fark ettim. Şimdi gitsem bizimkiler burda, bırakamam."

 

" Kimlik ". Anlamsıza yüzüme baktı.

 

" Ne kimliği?"

 

Derin bir nefes verdim.

 

"İçerdekiler asker deyince anında inanacak halim yok. Kimlik göster."

 

Derin bir nefes aldı.

 

" Bak seninle uğraşamam. Herkes sizin evde çok vakit kaybetmeden dönelim. Sizinkiler de tehlikeye giriyor. "

 

Dümdüz yüzüne baktım.

 

" Kimlik.". Derin bir nefes verip cebinden çıkardı. Uzatınca yaklaşıp baktım. Evet gerçekten asker. Geri çekilip yüzüne baktım.

 

" Aklında ne var."

 

" Bizimkileri güvenli bir yere alıp adamları tuzağa çekmek."

 

" O evden gizlice okadar insanı çıkaramayız."

 

" Bir yolunu bulmalıyız. Karargah ile konuştum. Bir ekip gönderiyorlar."

 

" Ekip geç olur. Ama aklımda bir şey var."

 

Dikkatle bana baktı.

 

" Herkesi başka bir eve götürücez. Jandarmaya haber verelim başlarında beklesinler. Senin peşinde olmalılar. Birlikte eve pusarız. Gerisi sende artık düşün okadarını."

 

" Olmaz. Bizi bırakıp onlara saldırırlarsa."

 

" Evin altında kömürlük var. Arka tarafa bakıyor ordan çıkarmaya çalışalım ama dikkatlerini dağıtmamız gerekiyor."

 

" Tamam ben hallederim onu sen evden çıkar yeter."

 

" İyi gidelim o zaman fazla bile kaldık. " Şişeleri alıp giderken birini elimden aldı. Yandan sinirli sinirli baksam da takmadan gitti. Çaktırmadan etrafa bakıyordum. Karanlıkta hareket eden iki silüet gördüm. Evin hemen yanındalardı. Fark etmemiş gibi davranıp eve girdim.

 

" Telefonla konuşmam gerek." Onu kafamla onaylayıp annemlerin yanına gittim.

 

" Hanımlar ve beyler ufak bir sorun var. O yüzden şimdi sizi evden çıkarıcaz ve güvenli bir yere götürücez. "

 

"Ne oluyor kızım?". Anneme baktım.

 

" Önemli bir şey değil. Sadece dediğimi yapın gerisi bende. "

 

İçeri Binbaşı Ali girdi. Bey diyince biraz garip olunca böyle söyliyim dedim.

Bana bakınca konuştun mu diye sorduğunu anladım. Kafamı sallayıp onayladım.

 

" Oğlum ne oluyor. Güneş kızım bir şeyler dedi ama."

 

" Doğru demiştir anne. Şimdi sizi sessizce burdan çıkarıcak sizde onu dinleyeceksiniz."

 

Hepsi kalkıp aşağı kapaktan kömürlüğe indi. Anneannem biraz zorladı ama eski toprak o be.

 

" Bir iki kişi gelecek şimdi. Evin önünde kısa bir şenlik olacak. Bende ortalıkta olurum zaten. Sende o sırada onları götür."

 

" Tamam." Bende aşağı inip diğerleri ile beklemeye başladım. Sesler gelmeye başlayınca bir süre bekledim. Bir iki silah sesi geldi. Kapıyı açıp hepsini çıkardım. Bayır aşağı inerek aşağı yola çıktık. İlerde muhtarlık vardı. Oraya doğru gittik. Fatma teyze endişeyle konuştu .

 

" O silah sesi neydi. Ali nerde kızım?"

 

" Merak etmeyin . Sizi gövenli bir yere bırakınca yanına gidicem. İşimizi halledince geliriz zaten. "

 

Muhtarlığın kapısını çaldım. Kapıyı yaşlı bir adam açtı. Anneannem konuşmaya başladı.

 

" Namık kaçıl bakayım kenara. Misafir geldi."

 

" Hoşgeldin Kibar ana. Sizde hoş geldiniz."

 

Onlar içeri geçinde dönücem diyerek yanlarından ayrıldım. Hızla evin arkasına gidip kömürlüğe girdim. Ordan yukarı çıktım. Dış kapıya doğru giderken Binbaşı Ali'nin sesini duydum.

 

" Tamam beyler bukadar eğlence yeter. Akşam akşam rahatsızlık vermeyin. "

 

" Peki abi." Bir kaç dakika sonra kapı açıldı ve içeri girdi. Beni görünce kapıyı kapatıp yanıma geldi.

 

" Ne yaptın?"

 

" Muhtarlığa bıraktım. Sıkıntı yok kimse görmedi."

 

" Güzel."

 

" Adamları nasıl halledicez."

 

" Ben halledicem. Senin işin bitti. Çık diğerlerinin yanında kal."

 

"Saçmalama, tek başına ne yapacaksın."

 

" Senden üst rütbedeyim o yüzden sadece dediğimi yap."

 

" İnanır mısın bende izindeyim o yüzden yapmıyorum. Bak binbaşı ben geride adam bırakmam. Çok istiyorsan sen git, ben hallederim."

 

Kaşlarını çatıp sinirli sinirli bakınca bende aynı şekilde ona baktım. Hodri meydan. Bir süre baktım yaptığı bir şey yok telefondan jandarmayı arayıp durumu bildirdim. Yarım saat içinde burda olurlarmış bu sürede oturup bir çay içerim artık. Mutfakta kendime bir bardak çay koyup salona geçtim. Kenarda dertli dertli oturunca karşısına oturup çay içmeye başladım. Ne güzel şeysin kız sen. Daha demin soğuk çay içtim, içmez olaydım o ne.

 

" Napıyorsun?"

 

" Çay içiyorum. Ay sana sormadım. İçer misin doldurayım mı?"

 

" Ciddi misin? Dışarda teröristler geziyor ve sen çay mı içiyorsun? "

 

" Evet "

 

" Ne yapacaz diye düşünsene biraz."

 

" Ha ben yaptım bir şeyler. Jandarmayı aradım. Yirmi dakikaya burda olurlar. Artık gerisi nasip kısmet."

 

" Şaka gibi. Sen bu rahatlıkla nasıl asker oldun."

 

" Höst orda dur. Kimse askerliğimi laf edemez binbaşı, sen bile."

 

Ayağa kalkıp bardağı masanın üstüne bıraktım.

 

" Neyse bana müsade gidiyim bi diğerlerine bakıyım. Bir şey olursa çığlık at gelirim "

 

Gülerek çıktım odadan.

 

"Ölsem çağırmam."

 

" Büyük konuşma binbaşı."

 

Aşağı kapaktan inip kömürlükten dışarı çıktım. Sessizce aşağı yola kadar indim. Ordan muhtarlığa gittim. Kapıyı çaldım. Önce perde ufaktan aralandı ardından kapı açıldı. Gerçekten üst düzey bir koruma. İçeri girip boş bir yere oturdum.

 

" Ne oldu kızım?"

 

" Ali nerde?"

 

" Bitti mi işiniz?"

 

" Ay durun, bu ne iki taraftan sıkıştırdınız. Ali bey iyi. Evde oturuyor. Çay iç dedim ama pek havasında değil her halde."

 

Burhan bey girdi bu sefer lafa.

 

" Eee kızım sorun ne? Niye apar topar çıktık biz?"

 

" Evin etrafında bir kaç sıçan var. Böcek ilaçlama çağırdık ama sorun yok."

 

" Ay anne bu kız beni çıldırtacak. Kız ne sıçanı, ne böceği?". Annemin anneanneme yakaşarına garip garip bakıp derin bir nefes aldım.

 

" Boşverin siz. Çay var mı çay. Evde içiyordum ama Ali bey çenesiyle rahat bırakmadı şöyle ağız tadıyla içelim."

 

Hepsi bu kız ne diyor der gibi baksada omzumu sallayıp aman dedim. Bir süre sessiz sessiz oturduk. Gelen silah sesiyle ayağa kalktım.

 

" Evet parti başladı bana müsade ". Hemen evden çıkıp bizim evin yakınına gittim. Etrafta daha jandarma yoktu ve Ali BEY tek başına adamlarla çatışmaya başlamıştı. Hiç hoş değil. İnsan böyle bir şey yaparken benide çağırır. İtlerin arkasından yaklaşıp sessizce bir tanesini indirdim. Bu sırada binbaşı beni vurmasa iyi olur. Başka bir itin arkasına geçip bir anda onuda indirdim. Kaldı iki. Silahı çıkarıp boş elimle ıslık çaldım. İkiside bana doğru dönünce silahı ateşledi. Tam bu sırada kolumda bir acı hissettim. Koluma bakınca sıyırdığını gördüm. Yinede fazla kanıyordu. Binbaşı ya görünmeden evin kapısına gittim. Şimdi karanlıkta tekrar vurur bu sefer kesin kurşunu yerim. Ön kapıyı açıp eve girdim. Direk merdivenlerden yukarı çıktım. Arkadan binbaşının sesini duydum.

 

" Güneş."

 

" Yok Güneş." Odaya girip çantada ki ilk yardım kitini çıkardım. Bu sirada binbaşı içeri girdi.

 

" Yaralandın mı?"

 

" Önemli bir şey değil....Etraf temiz mi?"

 

" Gördüğüm kadarıyla temiz."

 

" Güzel." Üstümdeki uzun kollu kazağı çıkarttım. Yarayı dezenfekte edip sardım. Kafamı kaldırınca binbaşı yoktu. Çok takmadan üstüme temiz bir şey giyip çıktım. O sırada kapı çaldı. Ben aşağı inerken jandarma ekibi ile binbaşı konuşuyordu. Yanlarından geçip mutfağa girdim. Bir bardak su içip kapıya, yanlarına gittim.

 

" Tabi, biz cesetleri toplayalım sizide karakola kadar yorucam."

 

" Tabi." Binbaşı bana döndü .

 

" Bizimkileri eve bırakır mısın ?"

 

"O iş bende." Jandarma ile gitti. Bende aşağıdan bizimkileri aldım. Annem ve anneannemi eve bırakıp Fatma hanımları evlerine bıraktım. Ali Bey'in durumunu açıklayıp eve geldim. Hayır izinliyim ben. Kafa dinlemeye mi geldim itler ile uğraşmaya mı? Ha benim için çok sorun değil ama bir uyusaydım bari. Neyse artık. Eve girinde annemleri çok dinleyemeden ilk gördüğüm yere yattım. Sabaha kadar orda uyudum.

Loading...
0%