Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Boşuna Dönme Dünya Çift OkeyBende

@orenda

 

 

Ben asla açıklanamaz hareketlerime devam ederken Meyra parmağını üzerime doğrulttu.

 

"Olduğun yerde kal manyak karı. Adam gibi duşumu alıp geliyorum. Sonra bu kurt kaynamasının sebebini anlat. Hale bak lan! Bu odanın akıllı konuşanı ve yön vereni ben miyim ha? Değilim! O zaman niye bana mantıklı cümleler kurduruyorsunuz gerizekalılar?"

 

Hırsla banyoya girse de sesi ve söylenmeleri hâlâ devam ediyordu.

 

"İyi de ben şimdi ne yaptım ki buna Nazlı? Bana niye yükseldi?"

 

Nazeninin boynuna kollarımı, beline bacaklarımı dolayıp bir koala ağacına nasıl sadıksa öyle sarıldım.

 

"Sen ona bakma aşkım. Üşütük o. Yoksa yer yüzünden hiç bir canlı senin kadar ponçik bir canlıya yükselemez. Yükselse bile maksadı asla sinir olamaz."

 

Defalarca da öptüm yanağını. Yumuşacıktı. Hep bunlar yaptığımız bakımların nimetleriydi işte.

 

Sonra başımı çevirdiğimde Şebnemin eblek bakışlarını gördüm. Benim sevinç gösterim kızın ayarlarına ne kadar zarar verdiyse olduğu yerde kalmıştı.

 

"Şebnem, valla daha ses falan yok. Sakinim şu an. Rahatladım, sakin ve mantıklıyım."

 

Başını iki yana sallayıp, kızıl saçlarını yüzüne dağıttı.

 

"Gerçekten gizli gizli alkol mu alıyorsunuz yoksa doğuştan mı kafamız güzel asla anlamıyorum. Üstelik siz ikiniz bu kadar manyakken Nazenin gibi biri niye hâlâ sizinle asla mantıklı açıklaması olamaz."

 

Laflarını sayıp odadan çıkmak için dönerken Nazo ve ben sırıtıyorduk. Kapıyı aralayıp çıkacağı zaman durakladı.

 

"Şey... Sinanla gerçekten sevgili olmayacak mı?"

 

Derdini anlayınca daha çok güldüm. Sevenin halinden sevenler anlardı canım.

 

"Yok be kızım. Sen Meyrayı bilmiyor musun? Ne işi olur sevgiliyle? Sana sinirimizden öyle dedik. Ama kabul et sende saçmaladın. Ne demek tasma tutmak."

 

Derin bir nefes alıp biraz utanmış gibi tekrar bakıp odadan çıktı. Geldiğinin aksine kapıyı oldukça sessiz kapatmıştı.

 

On dakika olmadan Meyra pijamalarını giymiş bir halde çıktı odadan. Başında sarılı havluyla sadrazam moduna girmişti bile.

 

"Evet... Şimdi öt bakalım boklu boncuk. Kafayı ne sıyırttı da dibine ekmek banmak için bizi seçtin?"

 

"Neler olduğuna inanamayacaksınız!"

 

Odaya girdiğim enerji yine doldu içime. Olanlar aklıma gelince yine duramadım olduğum yerde.

 

"Allahım yine kaynamaya başladı bu. Lan illa küfür mü edeyim? İlla serecene bir tur kayayım mı? Kızım çalışmıyor musun artık küfürsüz?"

 

"Ya bi dur manyak kadın. Heyecanlıyım diyorum sana Halil diyorum, geldi diyorum. Aklım başımda değil sebebini bilmiyorsun diyorum."

 

Mavi gözlerini kısıp yan yan baktı. Sonra ağır aksak adımlarla yanaşıp Nazeninin alnına bir öpücük kondurdu.

 

"Yokluğumda çok hırpaladı mı bu sayko seni ponçiğim? Ezdi, hor gördü, vicdansız emellerine alet ettimi? Daha da fenası kuduruyorken oranı buranı mıncıkladı mı?"

 

Kelimeleri öyle ciddiydi ki ilk ne yaptığını anlamadım bile. Sonra asla ödün vermediği zevzekliklerinden biri olduğunu fark edip Nazeninle aynı anda kahkaha attık.

 

Geçip aramıza kuruldu.

 

"Eee ne oldu şimdi anlat bakalım."

 

"Halil geldi kızlar. Biliyorsun öğlen çok fenaydım. İşte o üzüntüyle daha konuşmayacağım senle dedim. Ay kalkmış gelmiş."

 

"Hoooppp! Dur orda! Gelebiliyorken niye gelmemiş de bizi üç yıldır aşk acısıyla kıvrandırmış o şerro?"

 

Nazeninle tuhaf tuhaf yüzüne baktık.

 

"Ne var, yalan mı lan? Allah da benim belamı kaldırsın. O gün neyin var senin, niye sürekli yüzün asık dediğim de kendi ipimi çekmişim ben lan. Nerden bileyim bizi amansız bir plotonik aşkın ızdırabında süründüreceğini."

 

"Ama Meyra..."

 

"Halili rüyasında görür hadi ağlayalım kızlar. Çöketme dinler hadi feleğe kahredelim kızlar. Yaprak sarması yer Halil çok severdi der yine ağlamalı bir silsileye daha tutuluruz. Lan ben kendim aşık olsam bu kadar acı çekmezdim lan. Niye gelmemiş niye? Aha da burnundan getirmez miyim ben onun?"

 

Valla çok haklıydı şimdi. Nasıl inkar edeyim? Her Halil krizlerimi Nazenin ve Meyra sayesinde atlatırdım. Çok üzülüp ağlayacağım anlarda Meyra öyle bir şey yapardı ki sızılarım dinerdi hemencecik.

 

"Bilmiyorum ki. Beş dakika durdu zaten. Ama gelemedim dedi bana. Ben söylemeyim ama sen anla dedi. Anlamadım ki hiç bir şey. Bir adam daha vardı. O seslenince hemen gitmek zorunda kaldı. Ben öyle konuşmayacağım deyince haber vermeden mi gelmiş ne? Ya ben hiç bir şey anlamadım ki. Aklım durdu, doğru düzgün konuşamadım bile."

 

Nazeninin ağzı kulaklarında beni dinleyişine tezat Meyra ince kaşını kaldırmış mavi led ışıklarını yakmıştı bile.

 

"Nazlı kuşum... Ay sen şimdi sevdiceğine kavuştun mu? Ay çok romantik, konuşmam deyince kalkıp gelmiş mi? Yaaa..."

 

"Nazenin! Edepli otur, kırarım azı dişini. Böyle aşka özendirici hareketlere tav olma bir de seni çekemem. Aranızda tek zeki olmanın bana verdiği yetkiye dayanarak soruyorum neredeymiş bu kadar zaman? Nasıl bulmuş demiyorum, polis bulacağını zaten biliyorduk."

 

Ağzım ayrılmış öylece baktım yüzüne. O ise gayet normal bir şey demiş gibi üstten üstten bakmaya devam ediyordu.

 

"Ne demek bulacağını biliyordum?"

 

"Salak mısın Cemile? Tabiki bulacak, polis diyorum tekrar anlamadın diye."

 

"Ama o zaman niye mesaj attırdın?"

 

"Ama sıçacam şarap çanağına. Yeter lan yeter! Bir yerden başla, bir yol al diye yaptık heralde. Kendi telefonundan yazmayacağın için en sevdiğim paracıklarımı hiç ettim kaçak işler yoluna. Yalnız Nazenin, orası var ya süper süper süper. Kızım her şey var lan. Dedim istediğimiz parfümlerin orijinallerini bulur muyuz? Adam abla sen ne istersen bulurum dedi. Kıllı, kısa, tıknaz herif gözüme bir yakışıklı göründü o anda sorma lan. "

 

Bu kadar senenin yaşanmışlığıyla söyleyebilirim ki Meyrayla normal bir seyirde konuşamazdınız. Kurduğu iki cümle doğru istikametteyken üçüncü hiç alakasız bir yola mutlaka sapardı.

 

"Ay gerçekten mi? 212 sexy de var mıdır Meyroşum?"

 

"Kızım ne diyorsun sen? Hepsi diyorum hepsi. "

 

"Konuya mı dönsek ya? Halil diyorum!"

 

"Üfff be üç küsür yıldır bi Halil diyorsun zaten. Ben hadi kalk biraz atıştıralım, akalım geceye can yakalım diyorum sen zaten sadece Halil diyorsun."

 

"Öptü beni!"

 

İkisine de kal getirecek cümleyi bulmanın sevinciyle geriye doğru yaslandım. Ellerimi başımın altında birleştirip yatarken bacak bacak üstüne atmak hayal etmenin en otantik vücut diliydi neticede.

 

"Oha!!! Bu ne hız lan? Yavaş mı gitseniz, çevirmeye yakalanırsınız. Asil Beyciğim alır ehliyetleri elinizden."

 

"Şu an babamı hatırlatma Meyracığım. Şu an Halilin dudağıma yakın bir yerden öpmesini düşünüyorum ben."

 

Pıtı pıtı yatağın üstünde ikiside hareket edip suratıma yakın eğildiler.

 

"Nerenden öptü kız? Nasıl öptü, şak diye mi öptü yoksa seni öpeceğim deyip mi öptü?"

 

"Ay çiçeğim ilk öpücüğün... Çok heyecanlandın mı Nazlım?"

 

Derince iç çekip o anı gözlerimin önüne tekrar getirdim. Allahım aşktan delirmek gerçekten varmış, öğrendim.

 

Elimi öptüğü yere koyup "burdan öptü" diye hülyalı bir sesle mırıldandım.

 

Suratıma püskürerek gülen Meyra niye vardı ya niye? Gerizekalı gülüyorum derken geriye düşmüş birde dünya ses çıkarmıştı. Yattığım yerden doğrulup, ne hâlde baktım.

 

Yerde balak gibi sağa sola kıvranıp gülüyordu kömüş.

 

"Ne gülüyorsun be? Manyak mısın nesin?"

 

"Naz... Nazenin... Dudak... Ay öleceğim dudağıma yakın dedi..."

 

Hala gülerken elleriyle destek alıp yattığı yerden kalktı. Havlusu dağılmış, ıslak saçlarını saçılmıştı.

 

"Meyroş valla korkutuyor bu hallerin beni ya. Ay ne oldu da delirdin yine?"

 

"Nazenin ya... Kızım dirseğim bile dudağına daha yakın. Allahımmm bu nasıl bir yokluk ki o koordinatı dudakla ilişkilendirmiş?"

 

Dediğiyle dalga geçtiğini anladım. Pislikti işte. Ben burda heyecanla bir şey anlatıyordum. Hevesimi kursağımda bırakmasa ölürdü sanki.

 

"Pisliksin sen! Adi köpek, yağmurlu günde su vermem sana."

 

Küsüp yatağıma gittim. Hiç de bakmadım yüzüne. Üzerimi değişmek için dolabıma yönelince adi köpek ayağıma dolandı yılan gibi. Şimdi kurtul kurtulabilirden.

 

"Çekil şurdan!"

 

"Ya Nazlı boncuğum. Tamam söz dalga geçmeyeceğim. Affet beni Tülayyy... Geri dön tülayyyyy... Sensiz ben nefes alamam buralarda duramam Tülay..."

 

"Ya çekil ya, düşeceğiz aptal!"

 

"Önce bi affet."

 

"Tamam çekil."

 

Bacağıma doladığı vücudundan kurtulunca iki adım geri çıktım.

 

"Şimdi sen diyorsun ki bu Halil geldi. Şak öptü gitti ha."

 

"Ya öyle olmadı tam olarak. Bu beni yurda dönen sapakta kıstırdı. Çok korktum ilk. Ama sesini duyunca ayyyy dişlerim titredi ya. Konuşamadım bile. Ama numaramı sorgulatıp bulmamış beni biliyor musunuz?"

 

"Nasıl bulmuş lan?"

 

"Bağrıma konmuş iki benimin birbirine olan uzaklığını bile bilirmiş Halilim Meyraaa."

 

Nazeninle birbirine baktılar. Gözler de fena ayrılmıştı.

 

"Oha polis dedik özel harekatçı çıktı. Tabi sen beynini yaktığından nerdesin lan şerefsizin evladı bunca sene diyemedin."

 

"Dedim aslında ama niye bilmiyorum geçiştirir gibi bir hali vardı. Birde sözümü tuttum deyip durdu. O adam kobra dedi ona, lakabıymış. O kadar yakışıklı olmuş ki anlatamam. Yüzüne bakmaktan düşünemedim bile."

 

Meyranın sürekli hareket eden kaşları ve pislik sırıtışıyle anladım sinirlerimi bozacak bir şeyin geldiğini.

 

"Kobra diyorsun... O kadar yani... Allahım Allahım boncuğumuz babalara mı geliyor? Dede Korkut hikayelerindeki gibi adını almak için uğraşan bir er kişisi mi yoksa bizim enişte?"

 

Pislikleşeceğini anlayınca alnına şak diye bir şamar indirdim. Köpek aklıma olmayacak şeyler sokmakta bir dünya markasıydı.

 

"Konuya dön köpek!"

 

"Ay tamam tamam sonra ne oldu?"

 

"Yaz bana dedi. Mesaj at, ben ilk bulduğum boşlukta döneceğim dedi. O adam tekrar seslenince hızlıca öpüp gitti. Ama çok yakışıklıydı ya."

 

Ben Nazeninin üstüne doğru tekrar yıkılırken o ânâ da geri döndüm. Dudaklarının sıcaklığını hâlâ hissediyordum yanağımda.

 

"Nazlı çiçeğim, sevgili misiniz siz şimdi?"

 

Nazenin merakla benden cevap beklerken omzumu öylece silktim.

 

"Bilmiyorum ki. Yani tam olarak niye geldi onu bile bilmiyorum? Ya hayal gibiydi zaten. Ayakta uyuyup, rüya bile görmüş olabilirim."

 

"O zaman adama yazsana manyak. Burda bize dert anlatacağına bırdırcın öksede mi kontrol etsene. Ay koskoca kobraya da bıldırcın dedim Allahım sen affet."

 

Kıkır kıkır güldük laflarına. O bıldırcını yerdim ben. Zaten çok yakışıklıydı, of niye o kadar yakışıklıydı ya?

 

Meyranın haklılığından sebep telefona uzandım. Mesaj için sayfayı açıp öylece baktım. İyi de ne diyecektim? Nasıl bir şey demem doğru olur du ki? Ben bu aşk işlerini niye beceremiyordum hiç ya?

 

Bir kere başlamıştık. Sonuçta kamyoncu olmak istediğim deli zamanlarım da olmuştu. Yaradana sığınıp attım kendi numaramdan mesajı.

 

Mevzu atlı karıncalar değil dönen dolaplar kobra efendi!

Şimdi gelelim üç yılın özetine...

 

 

 

Loading...
0%