@orenda
|
Yazdığı saçmalıktan sonra sakin kalmamı kimse bekleyemezdi benden. Bende üzerime düşeni yapıp üstüne atladım. Maya maskeleri yapıp kokudan bizi öldürdüğü saçlarına asıldım.
"Allah seni kahretmesin şeytan. Beni mahvettin sen."
"Lan!!! Lan bırak saçımı lan!!! İyilik yaptım lan ben sana! Bırak saçımı yosma!"
"Ay nolur durun. Ay şikayet edecekler yine bizi. Özel yurttan atılmamı açıklayamam anneciğime. Ne olur durun."
"Geberteceğim ben bu sarı kafayı Nazenin. Ne yazmış ya ne yazmış?"
"Kızım bi dur yahu. Valla bi dur. Ne olur o parmağının arasındaki saçı yolma Nazlım. Dökülüyor zaten ağzına sıçtıklarım. Leş gibi biotin içmekten içim çıktı."
Alt alta üst üste verdiğimiz savaştan Meyrayı yolsam bile kaybetmiş adımlarla geriledim. Gidip yatağıma, tarlalarım yanmış gibi çökmekten başka bir şey gelmiyordu elimden.
"Ya Nazlı boncuk. Kızım sen bana güven. Ulan ben neyi yaparım dedim de yapmadım?"
Nazenin bir bana bir Meyra ya bakıp hızlı hızlı başını salladı.
"Nazlı kuşum bak bu konuda haklı. Öncesinde bizi mahvediyor ama dediğini yapıyor bu lilith."
"Eyvallah emekçinin hakkını veren, mazlumun yanında olan Nazom."
"Ya ne yazmışsın aptal! Adam ne diyecek? Bu nasıl güzel mesaj, dur aşık olayım mı diyecek?"
Meyra yerde dayak mağduru gibi yatmaktan vazgeçip ayaklandı. Karışmış saçlarına bakmak için aynaya koşturdu. Saç uçlarını öperek özür dileyişini kameraya alsak aslında ondan kurtulabilirdik. Böyle bir görüntüye sağlık bakanlığı kayıtsız kalamazdı.
Yanıma oturup da elinin tersiyle alnıma şamar atınca kan yine beynime sıçradı.
"Bak şimdi senin ağzına..."
"Owwwwww nazlı kıza bak sen. Hadi küfür et de Züleyha teyzemi arayayım. Hadi et o küfürü de yaşına başına bakmadan üstüne oturup bir kere daha ağzına biber doldursun."
"Şerefsiz!!!"
Pis pis sırıtıp yolunmuş saçlarını düzeltmeye devam etti.
"Kız Nazo! Ben hangi er kişiye hallendim de kafeslemedim?"
Nazenin melül melül baktı.
"Hepsi sevgilin olmak istedi."
"Peki ben hangi çıtır çerezi çayımın yanına meze etmedim."
"Hukuktan Sinan biraz zorladı ama en son kafeterya da tost yerken gördüm sizi."
"Duy Nazlı hanım. Referanslarımı duy. O koca burunlu Sinan bile bana iki hafta dayandı."
Pes etmişlikle düşen omuzlarım bitmişliğimin simgesiydi. Meyra Allah vergisi bir güzelliğe ve herkesi bir şekilde dediğine getiren sivri bir dile sahipti.
"Ne olacak şimdi?"
"Hah yola gel! Şimdi boncuk kız biz seri kamyon arkasına devam ediyoruz. Ne diyecek bu çocuk ulan ne oluyor? İlk şok ettik mi avı, hıh ettik? Sonra sen nerenin manyağısın diye soracak. Niye çünkü merak edecek. Biz engeli yemeden bırdırcını ökseye çektik mi? Hey yavrum hey kaçar mı be, kaçmadı!"
Nazenin geçip yatağa bağdaş kurdu. Gözlerini de ışıldatarak baktı.
"Sonra ne olacak meyroşum?"
"Diyecek ne oluyoruz. Bu kız başlayacak herife vereceği beş çocuğun hayalinden. Gidecekleri köyde güttükleri inekten. Ow diyecek enişte .Aman Tanrım böylesi bir manyak ne ola ki?"
"Rezil olmada sınır tanımayacağız demek!"
"Bana bak salak kız! Dinle diyorsam dinle. Bu herife DM den yürüyen ne kadardır biliyor musun? Hepsi ne diyor. Slm canım, naberrrrr, tanışalım mı, çok yakışıklısın, efenime söyleyim ateş gibisin. Bunlara alıştı adam, şaftını kaydıracak bir şey lazım."
"Böyle mi olacak yani?"
"Kızım sen milletten kendini saklayıp dur biz senin ne bok olduğunu bilmiyor muyuz? Ulan senin için ağaca çıkmış, şeftali toplamış bir aslan parçasının kafasını yardın şerefsiz! Hemde niye? Bana küçük olanı verdin diye! Asıl lilith sensin be sinsi şeytan. Benim adım çıkmış. Ama burda da işimize yarayan kısım bu huyun olacak işte. Sal kendini be boncuk valla bak. Kasılıp kalam, sen ol. Ama Halille büyümüş boklu boncuk değilde Halile aşık Nazlı boncuk ol."
Dedikleri omuzlarımı çökertti. Haklıydı! Ben ona hiç içimden geldiği gibi davranamıyordum ki. Zaten üç yıldır görmediğim yüzünün ayrıntılarını unutacak hale gelmiştim. Kalbimin onun için delirircedine attığını anladığımdan beri ben ben değildim. Her hareketim bir duvara çarpıyormuş gibi korku dolu oluyordu.
Zaten akademiye başladıktan sonra o da eski Halil olmadı. Eskisi gibi saçlarımı karıştırmadı artık. Yiğitle ne kadar çok sarılırsak sarılalım onunda hareketlerimiz hep sınırlı oldu.
"Allahım çok özledim!!!!"
Bağırtım Nazenini sıçrattı. Ama o anda başka bir şey oldu. Nazenine bakan gözlerimin yuvasında ters dönmesine neden olacak bir şey. Bir mesaj sesi.
"Ne ayaksın?"
"Mesaj attı. Ay valla attı. Engellemeden attı hemde. Ay ne diyeceğim? Allahım ne diyeceğim?"
Ben delirmiş gibi bir oturup bir kalkarken ensemden bir el yapışıp yatağa çökertti beni.
Meyrada davar gücü olduğunu biliyor olmam unutmamı engellemiyordu işte.
"Sakin ol gerizekalı. Üstelik adam seni görmüyor saçını başını düzeltmekten vazgeç."
O diyene kadar fark etmemiştim ama saçlarımdaki dalgaları avuçlarımla sıkıp hacimlendirmeye çalışıyordum.
"Heycanlandım ben şimdi. Ne diyeceğiz Meyra? Bekliyordur cevap?"
"Resmen odanın zeka seviyesini tek başıma ayakta tutuyorum. Yaz kızım. Lav gibisin aslanım. Hem akıyor hem yakıyorsun!!!"
Nazenin ve benim aynı anda ağzımızın ayrılır gibi açılması bize üstten bakışlar atmasıyla gerçekleşti.
"Bunu yapmayalım. Ne olur Meyroşum bu çok fazla. Adam sapık sanacak beni."
"Ulan şerefsiz boncuk. Eğer geçen yıl Halilin resmine bakarken o kaşar Sinem yavşamasaydı! O yavşadı diye koca kafeteryada kızı itin götüne sokup çıkarmasaydın şu masum, içli bakan gözlere inanırdım."
Pislik! Ben burda hasret bir yanda, aşk bir yanda kıvranayım o geçmişimdeki bir takım yükselişleri ortaya dökerek dost mu düşman mı aklımı şaşırtsın.
"Konu bu mu şu an Meyra? Ellerim titriyor Allahım ne yapacağım?"
"Yaz lan ne diyorsam! Bunu da bana yaptırma, enişteme senin adına da olsa mesaj atıyor olmak hassas mideme zarar veriyor."
Her bir haltta cin gibi olan aklım Halilde mala döndüğü için boynumu kabullenmişlikle büktüm.
"Tamam. Allahım yardım et, atıyorum. Allahım sen Halili bana bağışla. Ne yazıcağım?"
Gözlerinin mavisine kızıllar eklenince sormaktan vazgeçtim. Ellerim titreye titreye yazdım.
"Lav gibisin aslan parçası. Hem akıyor hem yakıyorsun!"
Mesaj gittiğinde çift tik de kaldı ama görmedi daha. Kalbimin içindeki hengameyi görseler halime acırlardı.
"Gitti valla gitti. Ay görecek, gitti mesaj. Ay Allahım engellemesin ne olur?"
Gidip Nazeninin yanına tıpkı onun gibi bağdaş kurarak oturan Meyra iğrenirmiş gibi bakıyordu bana.
"Şu hallere, şu paçozluklara bak. Allahım ben Pradayım bu karı pazar malı. Ben Tommy hilfiger'ım bu karı ihraç fazlası. Ben Gucci yim bu salak üç tanesi beş liralık el bezi. Kimler kimlerle aynı havayı soluyor görüyor musun yüce yaradanım?"
"Şu an stresten kurdeşan döküyor olmasaydım biraz önce yarıda bıraktığım yolum işlemini tamamlardım deccalin İzmir şubesi. Beni daha da strese sokma."
Tam daha fazla yükseliyorken bir mesaj sesi daha düştü odaya. Parmaklarım parkinsonlu bir hasta kadar titriyordu.
"Şerefsiz Yiğit bu işin altından da sen çıkarsan o telefonu bu kez kesin monteleyeceğim!"
Güldüm istemsizce. Canından bezdiriyordu Yiğit onu. Yirmi altı yaşında yazılım mühendisliği bitirmiş ve daha üniversitedeyken hocası tarafından keşfedilmiş bir fırlamaydı. Hocasının öğretim görevlisi olmak dışında kendi adına yönettiği bir şirketi vardı ve daha mezun olmadan Yiğitle programcılık için anlaşma yapmıştı. Annemin delirmesine sebep olan bu anlaşma Halil gibi onu da İstanbula bağladı. Halilin aksine o çok daha sık Adanaya gidiyor ve bizi hiç ihmal etmiyordu.
"Bakın buraya. Yiğit sandı beni. Ara ara yapıyordur o kesin böyle şeyler ne diyeceğim şimdi?"
Meyra çekip aldığı telefonla mesajı okudu. İnce, açık renk kaşlarını çatıp burnunu kırıştırdı.
"O salağın böyle saçmalıklar yapıyor oluşu neden hiç şaşırtmadı acaba? Neyse senin o dümbük olmadığına emin olması lazım."
"Onu nasıl yapacağız?"
"Geç şöyle geriye. Tut saçının ucunu."
Dediklerini koşulsuzca uyguladım. Bir kaç poz çektiğinde ne yaptığını anlayamadım bile. Sonra parmakları hızlı hızlı hareket etti.
Elime geri verilen telefona çevirdim bakışlarımı.
"Yiğit olamayacak kadar dişiyim. Gözüme seni kestirecek kadar da dişliyim!!!"
Mavi tik olmuştu bile. Telefonu alnıma çarpıp yatağa gerisin geri devrildim. Allahım bu işin sonunda çok felaket rezil olacaktım. Çok çok çok fena hemde...
|
0% |